GÖP ve DGP’ye yeni üst limit düzenlemesi

Gün Öncesi Piyasasında ve Dengeleme Güç Piyasasında Asgari ve Azami Fiyat Limitlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılması Hakkında karar 6 Ekim tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Gas&Power konuya ilişkin olarak sektörün nabzını tuttu.

EPDK tarafından alınan Gün Öncesi Piyasasında ve Dengeleme Güç Piyasasında Asgari ve Azami Fiyat Limitlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılması Hakkında karar 6 Ekim tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yapılan düzenlemeye göre, Gün Öncesi Piyasası (GÖP) ve Dengeleme Güç Piyasası’nda (DGP) asgari fiyat limitleri megavatsaat başına 0 lira, azami fiyat limitleri ise içinde bulunulan takvim ayı esas alınarak 2 ay önceki takvim ayından itibaren geriye dönük şekilde 12 aylık piyasa takas fiyatı ağırlıklı ortalamalarının 2 katı olarak uygulanacak.

BÜYÜK TÜKETİCİLER MEMNUN

Düzenlemeye ilişkin ise farklı tepkiler geliyor. Gas&Power konuya ilişkin olarak sektör temsilcilerinin görüşlerini aldı.

Son Kaynak Tedarik Tarifesi ile elektrik alan başta sanayi tesisleri olmak üzere büyük tüketiciler tarife üzerinde belirleyici olan PTF kaynaklı artış sınırlamasından dolayı memnun.

Yıllık tüketimleri 7 milyon kWh üzerinde olan büyük tüketicilere uygulanan Son Kaynak Tedarik Tarifesi ise şu şekilde hesaplanıyor:

Son Kaynak Tedarik Tarifesi Fiyatı = (Ayın Ağırlıklı Piyasa Takas Fiyatı (PTF) ortalaması + Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) Bedeli) * (Diğer maliyetler ile makul kâr marjı için belirlenen katsayı)

Elektrik üreticileri ise fiyatlardaki üst limitin düşürülmesinin yeni yatırımlar ve piyasadaki öngörülebilirlik açısından olumsuz etkileri olabileceğini ifade ediyor.

Özel Görüş

ARZDAKİ DENGESİZLİK VE DÜŞÜK EMREAMADELİK FİYATLARI ARTTIRDI

Konuya ilişkin Gas&Power’a konuşan bir sektör temsilcisi Eylül ayında elektrik fiyatlarında 3 farklı günde yaşanan dalgalanmanın bu kararın alınmasında etkili olduğunu ifade etti. 3 Eylül, 7 Eylül ve 17 Eylül tarihlerinde belli saatlerde SMF’de 2.000 TL/MWh PTF’de ise 982 TL/MWh’e kadar yükselen fiyat dalgalanması sonrası bu kararın alındığını belirten kaynaklar dalgalanmanın en temel nedeninin ise bu tarihlerde özellikle rüzgar santrallerinin elektrik üretiminde yaşanan sert düşüş ve düşük emreamadelik seviyeleri olduğunun altını çiziyor.

Aynı zamanda Eylül ayında talepte de beklenenin üzerinde bir talep artışı olduğu ifade edilirken sanayi üretimindeki toparlanma ve okulların açılmasıyla birlikte evlerde uzaktan eğitime bağlı olarak artan TV ve bilgisayar kullanımının tüketimdeki beklentinin üstündeki artışı desteklemiş olabileceği belirtiliyor. Barajlardaki su seviyesinin yağışlara bağlı olarak düşük seviyelerde olması ve son birkaç yılda gerek arz fazlası gerekse piyasa fiyatları nedeniyle sistemden çıkan doğal gaz santrallerinin emreamadelik oranlarını azalttığına ve üretimdeki bu gibi dalgalanmaların neticesinde ise elektrik fiyatlarında bu tür ani fiyat dalgalanmalarının olduğuna dikkat çekiliyor.

Özel Görüş

Aplus Kurucu Ortağı Ozan Korkmaz:

TABAN VE TAVAN FİYATLAR GENİŞ BİR ARALIĞI KAPSAMALI

Elektrik piyasamızda talebe göre arzın fazla olduğu saatlerde 0 TL fiyata alışmıştık. Hatta ben negatif fiyatların olması gerektiğine inanıyorum. Talebin yükselip arzın azaldığı saatleri ise geçmişteki doğal gaz krizleri hariç tecrübe etmemiştik. Ekim ayında bunu da yaşadık, fiyatların üst sınır 2.000 TL’ye gitme ihtimali bile oluştu. Daha sonra Kurul Kararı ile geçmiş 12 aylık ağırlıklı ortalamanın tavan fiyat olarak belirlenmesi ile 2.000 TL olan tavan 563 TL’ye düştü. Bu arada arzın talebi yakalayamadığını ilk kez gördük, fakat fiyat 563 TL çıktı. Tavan 2.000 TL kalsaydı önlemi piyasa alabilirdi diye düşünüyorum. Tavan fiyatı değiştirmenin maalesef öngörülebilirlik ve olası yatırımlara çok kötü etkisi var ve bu kötü etkileri önümüzdeki dönemde maalesef yaşayacağız. Negatif fiyatlara inandığım gibi tavan fiyatın da 2.000 TL değil çok daha üzerinde olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü artan yenilenebilir ile esneklik yatırımlarına ihtiyacımız var ve taban ve tavan fiyatların geniş bir aralığı kapsaması bu yatırımlar için motive edici olabilirdi.

Kaldı ki, Ekim ayında içinde bulunduğumuz durumun geçici olduğuna inanıyorum. YEKDEM’e verilen 6 aylık uzatım ile zaten ciddi bir yenilenebilir santral kapasitesi yakın dönemde devreye alınacak. İnşaat halinde olan barajlı HES’ler de yakın dönemde devreye girmeye başlayacak. Bakımlar tamamlanacak, emreamadelikler artacak. HES’lerde su problemi var gibi görünüyor, ancak buna da şeffaflıkta tüm HES’lerin su durumu yayınlanmadığı için tümüyle hakim değiliz. Yine de HES’lerdeki durumun kalıcı değil sezonsal bir durum olduğunu biliyoruz. Örneğin 2019 yılı gibi bir sulak durumla karşı karşıya kaldığımızda 0 TL’lik minimum fiyat 100 TL’ye yükseltilecek mi, inşallah yükseltilmez.

Buradaki durum şudur: Bu sektöre ciddi bir yatırım yapıldı son 10 yılda, yatırımcılar arzın fazla olduğu dönemlerde bırakın sermayelerini geri kazanabilmeyi borçlarına borç eklediler. Bunun karşılığında arzın sıkıştığı zamanlarda iyi bir kar etmenin opsiyonunu almışlardı diyebiliriz. Ancak bu fırsat da azalmış oldu. Gerçekten ilave arza ihtiyaç olunduğunda 563 TL’ye üretim yapmak istemeyen santraller olursa talebi karşılamak için elektrik kesintileri mi yapacağız. Sadece karşılaştırma yapabilmek adına herhangi bir yorum eklemeden bir veriyi vurgulamak istiyorum: 2019 yılı ülke GDP’mizi 2019 yılı tüketimimize bölünce yaklaşık 15.000 TL/MWh hesaplıyoruz. Yani 1 MWh’tan yaklaşık 15.000 TL hasıla elde etmişiz.

Tüm bu kısa ve orta vadeli problemlerden daha kötüsü en başta dediğim gibi giderek artacak olan esneklik gereksinimini karşılama noktasında yatırımcı bulmak için maalesef piyasamız gereken güveni sunamayacak. Umuyorum bunun sonucu olarak Alım Garantileri verilerek bir hata daha yapılmaz.