Sizlere uzunca bir süredir Petrotürk TV üzerinden 9’50” programı ile görselden ulaşırken, yazılı kısmı biraz ihmal etmiş oldum; özür dileyerek Nisan’dan bu yana yeni bir yazı ile karşınıza çıkıyorum. Yazı yazmadığım dönemde ziyadesiyle fazla gelişme oldu piyasada. Bunların hepsini sevgili Bahattin ile beraber 9’50” içerisinde konuşmaya çalıştık. Bunların en sonuncusu olarak ve gündemin bir numaralı […]
Sizlere uzunca bir süredir Petrotürk TV üzerinden 9’50” programı ile görselden ulaşırken, yazılı kısmı biraz ihmal etmiş oldum; özür dileyerek Nisan’dan bu yana yeni bir yazı ile karşınıza çıkıyorum. Yazı yazmadığım dönemde ziyadesiyle fazla gelişme oldu piyasada. Bunların hepsini sevgili Bahattin ile beraber 9’50” içerisinde konuşmaya çalıştık. Bunların en sonuncusu olarak ve gündemin bir numaralı maddesi olması nedeniyle de Libya üzerine de bir bölüm çektik. Biz dokuz dakika elli saniyede her ayrıntıya giremediğimiz için bu yazıda Libya’nın asıl önemi üzerine bazı konuları yazmak istedim.
Libya, bizim gündemimize son birkaç ayda gelmiş olsa da, petrol piyasası için çok önemli bir ülke. 2011’den beri iç savaş nedeniyle düşen üretimi ve ihracatı sebebiyle bu önemi göz ardı edilmeye başlanmış olsa da Libya hala potansiyeli ile önemli bir üretici. Libya’nın öneminin iki temel nedeni var. Birincisi sahalarının büyüklüğü ve sayısı ile hacimsel olarak Akdeniz hafif petrol referansı olabilecek bir ülke. İkincisi de Güney Avrupa gibi ham petrol talebi yüksek ancak arz kıtlığı yaşayan bir bölgeye fiziki olarak çok yakın.
Libya’nın Akdeniz’deki hafif petrol piyasası üzerindeki etkisi çok eski zamanlara kadar dayanmakta. İç savaş başlayana kadar, Es Sider ve El Sharara türü ham petrolleri Akdeniz piyasası için hafif petrol fiyatında referans fiyat olarak kullanılırdı. Es Sider’in rakipleri Azeri Light ve Qua Iboe ya da El Sharara’nın rakipleri CPC ve Western Desert petrollerinin Akdeniz teslim fiyatlarının bu Libya petrolleri takip ettiği günler vardı. Hatta bugün bile bu petrollerin piyasaya girişi ve çıkışı bu petrol türlerinin fiyatlarını doğrudan etkilemektedir. Libya’nın Akdeniz piyasasındaki etkisi potansiyel rakibi olan petrol türleri için hala bir sorun bugün de.
Ayrıca İtalya ve İspanya rafinerileri gibi hem yerel dizel talebi hem de Atlantik ötesinin benzin talebini karşılamak için Libya petrolü çok ideal bir kaynak. Bunun en temel nedeni ise fiziki yakınlığı getirdiği taşıma maliyeti avantajı. İtalya’nın petrol birliği Unione Petrolifera, Ocak 2020’deki raporunda 2019 yılında Libya’dan en çok ithal ettiği ultra hafif ve hafif El Sharara, Es Sider ve Amna petrollerini alternatifleri ile değiştirmenin İtalyan rafinerilerine maliyetinin varil başına yaklaşık 1.3 ABD Doları olduğunu bildirmişti. Mevcut marjların çok daha fazla daraldığını düşünürsek aradaki farkın önemini çok daha rahat anlayabiliriz.
Akdeniz piyasası özelinde konuşurken tabii ki Türkiye’yi de konuşmamız gerekiyor. Türkiye’nin 2019 toplam ham petrol ithalatında Libya’nın payı yüzde 3.3 gibi çok küçük bir değerdeydi. Gerçi bu oran 2008’den beri toplamdaki payı yüzde 1’i geçmeyen Libya petrolü için yüksek gibi görünse de, 2005 ve 2006’da bu oranın sırasıyla yüzde 19.4 ve yüzde 17.3 olduğunu düşününce aslında olması gerekenin çok altında olduğunu görüyoruz.
Libya’nın daha önce siyasi nedenlerden daha sonra da iç savaş nedeniyle Türkiye’nin toplam ithalatındaki payının çok azalmasının ardından bu ihtiyacı Kazakistan ve Azerbaycan petrolleri ile gidermeye çalıştığını görüyoruz. Bu iki petrol kaynağı da bizim için taşıma maliyeti avantajı taşısa da piyasa rekabetinin bu petrol türlerine yoğunlaşması nedeniyle bir maliyet riski olduğunu düşünmekteyim. Hem Azeri BTC hem de CPC’nin Asya ve ABD’ye olan satışlarının artması, bu riski düşünmemdeki ana neden. Bu piyasalar ile girilecek fiyat rekabetinin elimizdeki taşıma maliyetini sınırlaması tedirginliği yaşıyorum.
Asya pazarındaki CPC ve Azeri BTC iştahından bahsetmişken aynı iştahın Libya petrolleri için de olduğunu belirtmekte fayda var. Her ne kadar Libya petrollerinin ana alıcıları İtalya ve İspanya desek de Çin’in toplam Libya ihracatı içindeki artan payından bahsetmek önemli. Libya’nın 2019 ihracatında Çin payı yüzde 16 oldu ve bu Çin’i Libya’nın en büyük üçüncü müşterisi yaptı. Çin, Covid-19 pandemisinden dolayı Şubat-Nisan 2020 döneminde Libya’dan alımlarını durdursa da 2020’nin ilk yarısında toplam payını yüzde 17’de tutmayı başardı. Mayıs 2020 toplam Libya ihracatında yüzde 30’luk pay ile İtalya’nın ardından en büyük ikinci alıcı bile oldu.
Piyasada sürekli Asya’nın Orta Doğu petrolüne olan açlığı konuşulsa da Akdeniz çıkışlı hafif petrollerin de Asya talebinde önemli bir rolü olduğu kesin. Taşıma maliyeti olarak Kuzeybatı Avrupa ve ABD petrolünden daha avantajlı olması ciddi avantaj. Ayrıca kalite olarak da iki kaynaktan da çok daha kaliteli petrolleri sağlayan bir havza Akdeniz. Karadeniz limanlarından yüklenen CPC ve Azeri Light gibi petrol türlerinin de piyasa çıkış yerinin Akdeniz olduğunu düşündüğümüzde Akdeniz havzasının hafif petrol tedarikinde kritik rolü daha da belirgin oluyor.
Libya’nın Türkiye’nin de içinde olduğu taşıma maliyetine hassas ülkeler için önemli olmasını yadırgamayı yadırgamak lazım. Libya, Afrika’nın en büyük rezervleri ve en büyük sahaları ile beraber bu talebe karşılık verebilecek en önemli kaynak. Hem üretim maliyeti, hem de taşıma maliyeti ile Akdeniz için hayati bir kaynak. 2013 finansal krizinin ardından 2014’teki petrol fiyat düşüşü ile Libya’nın eksikliğini pek hissetmedik ama çok az sayıda kalmış “kaliteli” petroller içerisindeki Libya petrollerinin önemi bence daha da artacak. Burada dikkat edilmesi gereken temel konu ise Libya’nın ham petrol üretim ve ihracatındaki temel sorunun sahalar ile ihracat terminalleri arasındaki mesafenin çok geniş olması. Sahalar ile terminaller arasının güvenliğini sağlamak ve kesintisiz bir akışı sağlamak çok da kolay olmayacaktır. Kaldı ki en büyük sahaları olan El Sharara ve El Feel sahaları da güvenliği sağlamanın çok zor olduğu güneybatı Libya’da. Bu sahaların terminallerden ve ana merkezi bölgelerden ne kadar uzakta olduğunu anlatmak için şu bilgi yeterli olacaktır: Libya’da her büyük sahanın kendi havaalanı vardır ki bu sahalara malzeme ve personel uçaklar ile taşınabilsin. Libya’da havaalanı inşa etmek bir saha geliştirmenin ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu kadar geniş bir ülkede, bu kadar karmaşık bir petrol üretim sistemini eski gücüne kavuşturmak çok zor olacak diye tahmin ediyorum. Libya üretimi tamamen ne zaman normale döner, ne zaman eski gücüne kavuşur bilemiyorum ama Libya’nın Akdeniz piyasası için hayati önemi muhtemelen hiçbir zaman değişmeyecek. Biz petrolcüler için El Sharara, El Feel, Wafa, Augila-Nafoora ve Amal gibi devler hep saygıyla anılacak sahalar olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Günsan Elektrik’e The Globee Awards’tan altın ödül5 Aralık 202414:31 EN YAKIT, tüm otoyolları kapsayacak5 Aralık 202411:47 Aksa Enerji BIST Katılım 30 endeksindeki en büyük elektrik üreticisi oldu5 Aralık 202411:42 Mersin’de 7 jeotermal kaynak arama sahası ihale edilecek5 Aralık 202411:14 EÜAŞ’ın hak ve yükümlülüklerini belirleyen hükümde değişiklik5 Aralık 202409:30