‘Türkiye’de tüketici güveni ve kur arasında mükemmel ilişki söz konusu’

‘Türkiye’de tüketici güveni ve kur arasında mükemmel ilişki söz konusu’

12. Türkiye Enerji Zirvesi’nin ilk günü yapılan sunumlarla başladı. Ekonomist Fatih Keresteci Zirve kapsamında ‘Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Son Gelişmeler’ konulu bir sunum gerçekleştirdi.

Bu seneye hem dünya hem bizim açımızdan baktığımızda kontrolümüz dışında olan birçok şey karşımıza çıktı. Son iki üç seneye baktığımızda pandemiyle başladı, savaşla devam etti. Dikkat ediyorsanız küresel ekonomik sorunların son zamanlarda frekansları sıklaşmaya başladı. Eskiden kriz diye adlandırdığımız dönemler daha aralıklı dönemlerde karşımıza çıkardı. Hatta meşhur Rus istatistikçi 25 yıllık döngülerden bahsediyor. Fakat bu döngüler Türkiye’de hiçbir zaman 25 yıl olmadı. Bizde 7 yıllık döngüler vardı. Son yıllarda krizler sık sık olmaya başladı. Çünkü iktisadın temel dinamikleriyle dünya bir sorun yaşıyor. İki tane kritik nokta var. Kaynakların kıt olduğu ikincisi ise taleplerin sınırsız olduğuna ilişkin. Ben size kaynakların kıt olmadığını ya da alternatiflerinin olduğunu anlatacağım. Kaynakların kıt olduğu argümanını savunmak çok da mantıklı değil. Peki istekler sınırsız mı? Aslında isteklerin sınırsız olma hikayesi sistemin zorlamasıyla ortaya çıkan bir davranış modeli. Bu tanım yanlış. Tanım bize şunu söylüyor; bir yerde fiyatı sürekli arttırabiliyorsanız orada aslında varlık yaratıyorsunuz. Bu servet dünyada güç dengesini değiştiriyor. İktisat bence dört ayaklı sandalye. Bu sandalyenin ayakta durabilmesi için üretim, tüketim, bölüşüm ve ticaret ayaklarının eşit olması lazım. Bunlar dengede değilse sağlıklı bir ekonomiden bahsedemezsiniz. Türkiye’de sağlıklı bir ekonomi var mı diye sorduğumuz zaman tüketim canlı, üretim sınırlı bir durum söz konusu. Japonya’da üretim çok canlı, tüketim sınırlı. Bunu bir araya getiremediğiniz zaman ekonomik sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Son dönemde hepinizin karşı karşıya kalmış olduğu zorluklardan birisi, insan kaynağı bulmakta sorun yaşıyoruz. Bundan 5 sene öncesine kadar üretim faktörleri arasında daha çok sermaye, toprak varken kimse insan kaynağını dikkate almazdı. Son beş yılda insan kaynağını bulmada sorun yaşandı. Kimse buna erişemediğinden dolayı burada uzun vadeli sürdürülebilir modeller bulamıyoruz.  Lider çıkarmakta sorun yaşıyoruz. Temel olarak bölüşümde bir sorun söz konusu. Siz bölüşümde adil davranmayıp tüketimi teşvik etmeye çalıştığınız zaman insanları borçlandırıyorsunuz. Şu an dünyada büyük bir borç sorunu yaşanıyor. Dünyada borç 310 trilyon dolar. Bu borç ödenebilir mi? Normal şartlar altında hayır. Enflasyon borcu verdiğimiz yer. Dünya her ne kadar enflasyona karşı savaşıyor gibi görünse de uzun vadede buna yaşamaya uyumlu hale gelmeliyiz. Enflasyonsuz dönemde iş yapmakla enflasyonlu dönemde iş yapmak farklı. Eski enflasyonlu dönemlerde her şeyin artış oranı birbirine yakındı. Şu anda eski dönemle karşı karşıya değiliz. Önümüzdeki 5 veya 10 sene stratejik iş planı kurarken 4 tane faktörü uyumlu hale getirmeniz lazım. Biri sürdürülebilirlik. Ama sürdürülebilirlik sağlarken mutlaka dayanıklılığı da getirmemiz lazım. Üçüncü faktör çeviklik. Dördüncüsü, esneklik. Yani hikâye şu. Bizi dünya olarak zor bir 10 sene bekliyor. Fakat ekonomideki zorluğun da sadece ekonomide kalacağını düşünmeyin. Çünkü ekonomideki sorunlar; sosyal, siyasal ve jeopolitik alanlara kaçınılmaz olarak yansıyor. Bunlara uygun olarak kendimizi hazırlarsak başarılı, sağlayamazsak başarısız oluruz.

YÜKSEK ENFLASYON DÖNEMİNDE ADİL DEĞER KAVRAMI ORTADAN KAYBOLUR

2023 yılı için dünyada savaşı sadece Rusya ve Ukrayna Savaşı olarak düşünmeyin. Ticaret, siber güvenlik, sağlık savaşı vb. gibi bu savaşların da nereye gideceğini bilmiyoruz. Dünyanın en temel sorunu şu; otoriteler krize karşı çözüm yarattılar. Yapısal anlamda çözümü çözmek yerine para basmaya yönlenerek sorunu anlık olarak çözmeye yöneldiler. Biz para basarak aslında mutluluk yaratmaya çalışır bir modelle karşı karşıya kaldık. Pandemi sonrasında sadece merkez bankaları para basmadı ayrıca devletler teşvik, hibe ve desteklerle modeller kurmaya çalıştılar. Dünya genelinde parasal bir genişleme yaşandı. Son yıllarda dünyadaki para döndürme hızında yavaşlama var. Nominal ekonomiyi sabit tutmak için para basmak lazım. Merkez bankaları da bunu yaptılar. Bu özellikle tedarik krizinin yaşanmaya başladığında hızlandı. Yaptırımlarla hızlandı. Her ülke kendi emtiası için ‘ben kullanayım’ dedikçe daha da hızlandı. Ve birdenbire paracı ekonomi haline geldi. Eskiden 100 birim para vardı. Birden bire para miktarını arttırdık ama mal miktarı artmadı. Çünkü pandemi var. Tedarik krizi yaşanıyor. Bundan 10 sene önce 1 milyon doların satın alma gücüyle şimdiki aynı mı? Hayır.  Çünkü dünyanın önemli bir enflasyon sorunu var. Enflasyon cebinizdeki parayı siz farkına varmadan alıyor. Şimdi dünyada herkes enflasyona karşı faiz arttırıyor. Biz dünyadan ayrılıyoruz. Biz bunu tam tersi faiz indirerek yapıyoruz. Dünyadaki enflasyonun kaynağı talep olabilir. 100 mal var 100 tane talep var. Türkiye bunu 90’lı ve  2000’li yıllarda yaşadı. Talep çok canlıydı fiyatlar yukarı gitti. İkinci faktör enflasyon arz ya da maliyet enflasyonu. Üretemiyorsunuz, satamıyorsunuz. Rusya’ya yönelik uygulanan yaptırımlarda tahıl tarafında bunu yaşadık. Üçüncü faktör yapışkanlık. Üç tane enflasyon var. Tüketmeyince talep düşer. Dünya bunu yapıyor. Amerika faizleri çok hızlı arttırdı. Kredi faizleri çok sert hareket etti. Standart Amerikalı gibi kira öder gibi ev sahibi olmak önemli. Amerika’da konut satışları çöktü. Amerika bunu yaparak enflasyona karşı adım attı. Tam başarı ilan etmedi ama tahminler dünya enflasyonu çözüyor. Ama siz faizi arttırıp enflasyonu çözerken, ekonomiyi yavaşlatıyorsunuz. Bu bir tercih olabilir fakat bunun da bir dengesinin olması lazım.  Amerika’da 2023 yılında bu sene konuştuğumuz kadar enflasyonu konuşmayacağız. Niye çok Amerika’dan bahsediyorum? Siz küresel finans sistemini otobüse benzetiyorsanız Amerikan Merkez Bankası şoför koltuğunda oturuyor. O nereye isterse oraya gideceğinden dolayı buradan bahsediyorum. Yani Amerika’daki durum en kötü geride kaldı ama yüzde 2’lik enflasyonla gitmeniz yıllar alacak. Küreselleşme olgusu artık gittikçe önemini kaybediyor. Küreselliğin yerine başka kavramlar gelmeye başladı. Şimdi bakın bu denge ne olacak? Bugüne kadar tedariği neresi ucuzsa oradan sağlıyorduk. Bugün nerede stratejik olarak sürdürülebilir ise oradan sağlıyoruz. Hiçbir güç dönüşümü sancısız olmaz. Sıkıntıları beraberinde getirir. Ama Avrupa biraz daha farklı sorun yaşıyor. Yüksek enflasyon döneminde adil değer kavramı ortadan kaybolur. Yüksek enflasyon döneminde ölçü birimi para değil; adettir. Avrupa’da durum tam tersi. Bir yavaşlama söz konusu. Enerji sorunu da yaşıyor. 2023’ün sonunda kötü performans izleyecek. Büyüme zayıf olduğundan dolayı emtia talebi düşüyor. Baz metal fiyatları, enerji fiyatları aşağıda. O yüzden 2023’e bakışımız bu şekilde. Avrupa’nın bir dinamizmi var. Sorunlara karşı çözüm ortaya koymaya çalışıyorlar.

Türkiye herkesin tersine ortodoks olmayan politikalar uyguladı. Geçen sene Eylül ayında Türkiye faiz indirmeye başladı. Kur sert şekilde yükseldi. Yükselmesini durdurmak için kur korumalı mevduat hayatımıza girdi. Kurdaki yukarı yönlü hareketi frenledi bir miktar işe yaradı. Bir sorun ortaya çıktı enflasyon patlak verdi. Yani yüksek enflasyon ortamı geldi. Türk insanı enflasyonla yaşamaya alışık. Bu eğilim gelecekte daha pahalı olacak talebi erkene çekeyim davranışının bir karşılığı. Fakat talebi erkene çektiğiniz zaman şahsi olarak sorunu çözüyorsunuz ama ülke olarak başka bir sorun yaratıyorsunuz. Türkiye’de üretim canlı olmadığı için yüksek tüketim; yüksek ithalat, dış ticaret açığının büyümesi, ihracatın ithalatı karşılama oranının aleyhimize bozulması ve cari işlemler açığı demek. Cari işlemler açığı döviz talebi yarattı ve kurun yukarı yönlü seyretmesi gerekti. Fakat otorite kurun yukarı gitmesine müsaade etmedi. Türkiye’de tüketici güveni ya da hane halkının mevcut yönetime olan bakış açısı ve kur arasında mükemmel bir ilişki var. Kur yukarı gittiği zaman kamuoyunda kriz algısı ve mevcut yönetime oy vermeme eğilimi; kur aşağı geldiği zaman kriz gitti algısı ortaya çıkıyor. Bu konuda Merkez Bankası hazineyle ilgili protokol düzenledi. Arka kapı dediğimiz satışlar gerçekleştirdi. Sonra şanslı bir şey oldu. Savaş patlak verdi. Tabii ki aleyhimize sonuçlar da var ama burada süreci doğru yöneterek lehimize sonuçlar ortaya getirdi. Türkiye’ye Mart ayından Ekim ayına kadar normal trendin dışında yaklaşık 50 milyar dolar döviz girişi yaşandı. Haziran ayından itibaren kur tarafı sakinledi ve kur dengelendi. Peki bundan sonra ne olacak?

Kış mevsimine giriyoruz. Havalar iyi gidiyor. Havaların iyi gitmesi enerji sektörü için iyi olmayabilir ama ülke için iyi. Bu sebeple döviz ihtiyacı azalacaktır. Borç ödemeleri gelmeye başladı. Turizm azaldığından gelir düşüyor. Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında dış borç ödemelerindeki azalma borcun yüzde 60’ını çeviriyoruz. Kur çok da yukarı gitmeyecek. Bir sene sonraya kadar ne olacak bilmiyorum ama seçim matematiği açısından bizim bu oyunu sürdürmemiz lazım. Bir senedir iktisatçılar şöyle eleştiriyorlar; enflasyon artarken gevşek para politikası izlenemez, faiz arttırılamaz. Ama gevşek veya sıkı para politikası sadece faizle olmaz. Miktar da önemli. Türkiye şu an sıkı para politikası uyguluyor. Hem gaza hem frene basıyoruz. Krediler yavaşlayınca işletme sermayesi ihtiyacınız artıyor. Şirketler sorun yaşamaya başladı. Tüketim azalıyorsa büyüme eksiye dönmüş demektir. Yani Türkiye’de ekonomi yavaşladı. Biz yine ekonomik anlamda doğru yerden gittik ama bu da durgunluğu beraberinde getirdi. Uzun vadede iyimserim. Kötü senaryo sürdürülebilir değil.  2024 ve 25 yılları arasında Türkiye’nin normalleşeceğini öngörüyorum.

Bölünen yeni dünya düzeninde yerelsellik kavramı gelmeye başladı. Enerji sektöründe de bu konuşuluyor. Üretimin yerel olması lazım. Türkiye buğday ithal edip ürüne çevirip un ihraç ediyor. Bunu yapmak yerine ihracat pazarında fabrikayı kurup buğdayı doğrudan ithal edip arada çifte nalbur çıkarsak fena olmaz mı? Bu yeni bir model. Türkiye’nin burada önemli bir yeri olabilir.