Rüzgarda yeni dönemin finansmanı konuşuldu

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ikinci oturumu, TÜREK#10GW+ “Rüzgarda Yeni Dönemin Finansmanı” adıyla online olarak gerçekleştirildi. 

TÜREB tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi bugün ‘Rüzgarda Yeni Dönemin Finansmanı’ oturumuyla online olarak toplandı.

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Murat Zekeriya Aydın’ın da katıldığı toplantıda, Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finansman Direktörü Emre Hatem, PwC Türkiye Şirket Ortağı Murat Çolakoğlu, Akfen Yenilenebilir Enerji CFO Özgür Uzunoğlu ve Uluslararası Enerji Ajansı Analisti Heymi Bahar konuşmacı olarak yer aldı. 

“UZUN DÖNEMLİ ENERJİ PLANIMIZI 1 YIL İÇİNDE PAYLAŞMIŞ OLMAYI HEDEFLİYORUZ”

Oturum moderatörü Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Murat Zekeriya Aydın, yenilenebilir enerji sektöründe YEKA RES ihalelerinde yeni yatırımlar için bir taban fiyat beklentisi olması dolayısıyla bu konuda bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirterek “Belki biraz daha fazla yabancı para cinsinden kıyaslamak ve bunun altına düşmemesini sağlamak yönünde bir çalışmamız var” şeklinde konuştu.

Dünya genelinde enerji talebinde yaşanan artış ve fiyatlardaki yükselmeler nedeniyle bazı Avrupa ülkelerinin 40-50 yıllık emre amade durumdaki kömür santrallerini bile devreye alma yoluna gittiklerini hatırlatan Aydın, enerji dönüşümünün özellikle enerji talebinin şiddetle arttığı Türkiye gibi ülkelerde bugünden yarına gerçekleşmediğini belirtti. Son 20 yılda elektrik enerjisinde Türkiye’nin ortalama talep artışının yüzde 4,4 oranında olduğunun altını çizen Murat Zekeriya Aydın, “Buna en yakın ülke Hindistan, bir numara ise Çin, yüzde 6’lar seviyesinde. Avrupa ülkeleri ise eksi yüzdelerde. OECD ortalaması yüzde 0,5. Hem bu talep artışını yönetme hem de aynı anda yenilenebilir enerji kaynaklarını artırma gayreti içindeyiz. Ancak fiziki kısıtlar da var. Geçiş döneminde yenilenebilir kaynakları destekler mahiyette, düzenli olarak sürekli üretim yapabilen ve baz yük diye tabir ettiğimiz, enerji güvenliğini sağlama noktasında elektrik üretim tesislerine ihtiyaç olduğunu da unutmayalım” diye konuştu.

Aydın, hazırlığına devam ettikleri ve bir yıl içinde açıklamayı hedefledikleri uzun dönemli Türkiye enerji planı sayesinde artık uzun vadeli enerji planlamalarının önünde bir engel kalmayacağını ve bunun sektöre yön vereceğini de sözlerine ekledi. 

“BÜTÜN KAYNAĞIMIZI YEŞİL ENERJİYE AKTARACAĞIZ”

Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finansman Direktörü Emre Hatem, “Son 20 yılda elektrik üretim ve dağıtım sektöründe yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapıldı. Bunun da 55 milyar doları yeşil enerji tarafında gerçekleşti. Bankalarda yeşil enerjiye 40 milyar dolar yatırım sağladı. Bizim için enerji sektörü çok önemli ve bankalar da elini taşın altına koymuş durumda. 

Yeşil enerjinin ekonomiye faydaları nelerdir diye bir çalışma yaptık. Üç tane ana nokta gördük. İlk olarak emisyonlar. Bu yeşil enerji yatırımları 75 milyon ton civarında bir emisyonu engellemiş oldu.  İkinci konu ise ithalat. Bu yatırımlar sayesinde yaklaşık 25 milyar metreküp doğal gazı ikame ettik. Diğer bir konu da elektrik fiyatları. Bankamızın yaptığı çalışmaya göre, yeşil enerji yatırımları sayesinde tüketicilerin faturaları düştü. Garanti BBVA olarak bu noktada üzerimize düşen görevi yaptık. 87 adet rüzgar santrali finanse ettik, toplam 2,7 milyar dolar kredi verdik ve yüzde 25’e yakın da pazar payımız var. Bundan sonra sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmamız gerekiyor. Biz de bu sınırlı kaynağımızı sadece yeşil enerjide kullanma noktasında bir irade oluşturduk. Bundan sonra kömür ve maden finanse etmeyeceğimizi açıkladık. Bütün kaynağımızı yeşil enerjiye aktaracağız” dedi.

“MEVZUAT VE DÜZENLEMELERİN DERLENMESİ GEREKİYOR”

PwC Türkiye Şirket Ortağı Murat Çolakoğlu, “Yeni düzende pozisyonumuzu nasıl almamız gerektiği konusunda karar verme ve hızlı aksiyon almamız gerekiyor. Yenilenebilir enerjinin sadece enerji üretme tarafıyla değil aynı zamanda tüketimle ilgili tarafın da tek bir başlık altında toplanması gereken bir teşvik mevzuatı ve düzenlemelerle derlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda çok dağınık ve yatırımcı tarafında da çok zor algılanan bir teşvik alt yapımız var” şeklinde konuştu. 

Çolakoğlu, “Bir enerji konseyi kurulmasının COP26’da ulusal hedeflerin belirlenmesi ve bunların aksiyona bağlanmasında, planlanması ve takip edilmesiyle ilgili çok faydalı olacağını düşünüyorum” dedi.  

“YENİ DÖNEMDE UZUN VADELİ VE DÜŞÜK MALİYETLİ YURT DIŞI KAYNAKLARA ULAŞMAK ÇOK ÖNEMLİ OLACAK”

Akfen Yenilenebilir Enerji CFO Özgür Uzunoğlu, “706 MW’a ulaşmış tamamı yenilenebilir ve yerli kaynaklardan üretim yapan çeşitli bir portföye sahip olan bir kuruluşuz.

Sektör yatırımları çok iyi bir şekilde devam ediyor. Gelecek döneme baktığımızda her yıl 1000 GW mevcut kapasiteye ekleme isteğimiz var ve bu en az 5-6 milyar dolar bir finansman gerektiriyor. Yeni dönemde uzun vadeli ve düşük maliyetli yurt dışı kaynaklara ulaşmak çok önemli olacak. Tüm paydaşlardan beklentimiz, nakit akışlarımızda güçlendirici ve finansman kabiliyetini arttırıcı regülasyonların sektör gerçekleriyle devreye alınması şeklinde olacak. Mevcut yarışmaların yapısına, yatırımcılara sağlanan baz fiyatları dikkate aldığımızda; daha çok öz kaynak ve teminat yapısıyla uygun koşullar sağlanabileceğini düşünüyorum. 

Yatırımları gerçekleştirecek olan yatırımcıların teşviklendirilmesi gerekiyor. Rüzgarda teknolojiyle beraber her geçen gün verimliliğin arttığını görüyoruz. İlave destekleyici unsurlarla da tamamlayıp buradaki çeşitliliği arttırmak ve kreditörlerimize ek olarak yeni alternatifleri de gündeme alabilecek bir perspektifi yatırımcılara sunmak gerekebilir” şeklinde konuştu. 

“UZUN DÖNEMLİ BİR POLİTİKA OLMASI ÇOK ÖNEMLİ”

Uluslararası Enerji Ajansı Analisti Heymi Bahar, “Önümüzdeki 30 yıl içerisinde dünyada yaklaşık 140 trilyon dolar temiz enerji yatırımı yapılması gerekiyor. Bu, günümüzde enerji sektörü dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 2,5‘ten yüzde 4,5’e çıkması demektir. Önümüzde çok uzun bir yol var. Şu an 200 GW’lık yıllık rüzgar güneş kapasitesi inşa ediyoruz ve bunu 5 katına çıkarmamız gerekiyor. Finansmanın buradaki yeri çok büyük. Çünkü ön yatırımın çok ağır olduğu ve teknolojilere kayan bir enerji ekonomisinden bahsediyoruz. Rüzgar ve güneş gibi bütün yatırımı ilk baştan yaptığınız, riskin ilk başta yüksek olduğu bir dünya. 

IEA olarak finansman maliyetleri nasıl düşük tutulabilir diye düşünüyoruz. Bunun için uzun dönemli bir politika olması çok çok önemli. Amerika’da bildiğiniz gibi yatırımları destekleyen bir vergi teşviki var ve bu vergi teşviki her sene sonunda bitiyor. Avrupa’da ise bir yarışma sistemi var. Amerika’nın finansman maliyetleri Avrupa’dakinden daha yüksek. Amerika, rüzgar ve güneş projelerini daha pahalıya finanse ediyor. Rüzgar ve güneş santralleri uzun dönemli bir kontrat sistemi üzerinden finanse edilebiliyor. Bunun nedeni de ön yatırımın çok yüksek olması. 

Rüzgar finansmanı eşittir şebeke finansmanıdır. Bunu hepimizin böyle bilmesi gerekiyor. Artık böyle bir dünyaya doğru gidiyoruz. Belki de yatırım sektörünün en çok zorlanacağı şebeke yatırımı olacak” dedi.