Enerji Şartı Sözleşmesi’nde uyuşmazlıkların çözümü

Enerji Şartı Sözleşmesi’ne taraf olunamasa bile, öngördüğü prensipler, taraf olmayan ülkelerce benimsenebilir mi hususudur.

Yukarıda saydığım özellikle enerji arzı güvenliğinin artırılması; enerji üretimi, çevirimi, taşınması, depolanması, dağıtımı, iletimi ve kullanımındaki verimliliğin en yüksek seviyeye ulaştırılması; güvenliğin güçlendirilmesi ve çevresel sorunların en aza indirilmesi; yatırımların teşviki ve korunması; enerji ticaretinin serbestleştirilmesi gibi amaçlar, Kıbrıs’ın Kuzey’inin de amaçladığı hususlardır.

Enerji Şartı Sözleşmesi (Energy Charter Treaty), 1991 tarihli Enerji Şartı Deklarasyonu temelinde hazırlanan, enerji alanında işbirliğinin önemine vurgu yapan bir Sözleşmedir.

Enerji Şartı Sözleşmesi’nin amacı, enerji arzı güvenliğinin artırılması; enerji üretimi, çevirimi, taşınması, depolanması, dağıtımı, iletimi ve kullanımındaki verimliliğin en yüksek seviyeye ulaştırılması; güvenliğin güçlendirilmesi ve çevresel sorunların en aza indirilmesi; yatırımların teşviki ve korunması; enerji ticaretinin serbestleştirilmesi; uluslararası ve ulusal sermaye piyasalarına erişimin mümkün kılınması olarak özetlenebilir. Lizbon’da, 17 Aralık 1994 tarihinde imzalanan ve 16 Nisan 1008’de yütütlüğe giren Enerji Şartı Sözleşmesi, taraf ülkeler arasındaki işbirliğini desteklerken, taraf ülkeler ve/veya taraf ülkelerin yatırımcılarının karşılaşabilecekleri uyuşmazlıklara da alternatif, kıyasen kısa sürede ulaşılabilir ve uygulanabilir çözümler getirmeyi hedeflemiştir.

Sözleşme sekiz bölümden oluşmaktadır. Sözleşme’nin beşinci bölümü, enerji piyasasındaki taraf ülke yatırımcılarına ve/veya taraf ülkelere, karşılaştıkları uyuşmazlıklarda uygulanacak kuralları, “Uyuşmazlıkların Çözümü” (Dispute Settlement) başlığı altında düzenlemektedir.
Sözleşme’nin 5. Bölümü, enerji sektöründeki yatırımların büyüklüğü gözönünde bulundurulduğunda, iyi anlaşılması ve uygulanabilirliğinin artırılması hususunda dikkatle çalışılması gereken bir bölüm.

Uyuşmazlıkların Çözümüne ilişkin kurallar, Sözleşme’ye taraf devletlerin yatırımcıları ve yatırım kabul eden taraf devletler ve/veya taraf devletler arasında adil, hızlı ve tarafsız çözümler bulmayı amaçlamaktadır. Bu sebepledir ki, adil yargılama kuralları bu çözümlere de uygulanmalıdır. Sözleşme’nin “Uyuşmazlıkların Çözümü” bölümü, uyuşmazlıkların çözümünü temelde ikiye ayırmakla beraber, farklı konular için farklı uyuşmazlık çözümü yöntemi öngörür.

Enerji Şartı Sözleşmesi’nin 26 (1). Maddesi, “Bir Anlaşma Tarafı Yatırımcısının, diğer Anlaşma Tarafı Alanında yaptığı yatırımla ilgili olarak, Alanında Yatırım yapılan Anlaşma Tarafının yükümlülüklerinin ihlalinden doğacak uyuşmazlıklar, mümkünse karşılıklı iyi niyetle çözülecektir” diyerek Taraf Ülke yatırımcısı ile Taraf ülke arasında gelişebilecek uyuşmazlıkların çözümüne temel prensibi belirlerken; Sözleşmenin 27 (1). Maddesi, “Anlaşma Tarafları, Anlaşmanın uygulanması veya yorumuyla ilgili uyuşmazlıkların çözümünde diplomatik kanalları kullanmaya gayret edeceklerdir” diyerek taraf ülkeler arasındaki uyuşmazlıklardaki temel prensibi belirlemektedir.

Sözleşmenin 26. Maddesi, Taraf ülke ile taraf ülke yatırımcısı arasındaki uyuşmazlıklarda, sözleşme taraflarından herhangi birinin iyi niyetli çözüm önerisini yaptığı günden itibaren üç ay içerisinde, uyuşmazlık karşılıklı iyi niyet çerçevesinde çözümlenmez ise, yatırımcıya, uyuşmazlığa düştüğü sözleşme tarafının mahkemelerine ve/veya idari makamlara başvuru yapabilme ve/veya daha önceden kabul edilmiş herhangi bir uygulanabilir uyuşmazlık çözüm prosedürüne başvurma hakkı verir. Görüleceği üzere, Enerji Şartı Sözleşmesi, uyuşmazlıklarda, tarafların risklerinin büyüklüğünü gözönünde bulundurarak, temel prensipleri ve sürece dair de sınırlandırmaları düzenlemiştir.

Sözleşmenin 27. Maddesi ise, taraf ülkeler arasındaki uyuşmazlığın, diplomatik kanallar kullanılarak makul bir sürede çözümlenemediği durumlarda, Sözleşmede başka bir şekilde belirtilmedikçe veya taraflarca yazılı bir mutabakata varılmadıkça, istisnalar saklı kalmak koşulu ile, taraflardan herhangi birinin uyuşmazlığın diğer tarafına yazılı olarak bildirmek koşulu ile, ilgili maddeler uyarınca konuyu sadece bu amaçla faaliyet gösteren bir mahkemeye götürebileceğini düzenlemiştir.

Ad hoc (yani tek bir amaç için kurulmuş) mahkemelere dair tarafsızlık ve/veya bağımsızlık konuları tartışılabileceğinden, böyle bir özel amaç için faaliyet gösteren mahkemelerin nasıl oluşturulacaklarına dair ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre, “yasal işlemleri yürüten taraf, mahkemenin bir üyesini atayacak ve söz konusu atamayı, uyuşmazlığa düştüğü Tarafa, söz konusu tarafın tebligatı aldığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde bildirecektir.” Tebligatı alan taraf ise, tebligatın alındığı tarihten itibaren 60 gün içerisinde Mahkemeye bir üye atayacaktır. Atamaların zamanında yapılmaması halinde, atamalar 30 gün içinde, Uluslararası Hakemlik Daimi Mahkemesi Genel Sekreteri tarafından gerçekleştirilecektir.

Sözleşme, çözümü öngörülen uyuşmazlıklara, Ticarete İlişkin Hususlar ile ilgili Ara Hükümleri ve Ticaret ile ilgili Yatırım Önlemlerini istisna getirerek bu hususlara dair farklı uygulamalar öngörmüştür. Bu hususlar, ayrı bir yazının konusu olacak niteliktedir.

Esas değinmek istediğim husus, Enerji Şartı Sözleşmesi’ne taraf olunamasa bile, öngördüğü prensipler, taraf olmayan ülkelerce benimsenebilir mi hususudur. Yukarıda saydığım özellikle enerji arzı güvenliğinin artırılması; enerji üretimi, çevirimi, taşınması, depolanması, dağıtımı, iletimi ve kullanımındaki verimliliğin en yüksek seviyeye ulaştırılması; güvenliğin güçlendirilmesi ve çevresel sorunların en aza indirilmesi; yatırımların teşviki ve korunması; enerji ticaretinin serbestleştirilmesi gibi amaçlar, Kıbrıs’ın Kuzey’inin de amaçladığı hususlardır.

Uyuşmazlıkların makul bir süreçte ve adil olarak çözümlendiği bir ülke olmak, yukarıda sayılan amaçlara erişebilmek adına atılabilecek adımlar için güven teşkil edecektir.

Yatırımcının olası bir sorunda çözüme ulaşabilmesini sağlayacak, uygulanabilir, oluşabilecek uyuşmazlıklara ivedi çözümler getirebilecek bir sistem, Enerji Şartı Sözleşmesi’ne taraf olan ve/veya olmayan her ülkenin ihtiyacıdır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, ülkelerin yatırıma ve yatırımcılara olması gereken desteği, olası uyuşmazlıkların çözümüne dair kapsamlı düzenlemelerle, yatırımcı açısından daha güvenilir hale geleceğinden, ülke enerji politikası üzerinde olumlu netice verecektir.

Herkese sağlıklı ve huzurlu zamanlar dilerim.