Kuzey Kıbrıs’ta doğal gaza geçiş

20. yüzyılda yaşamın her alanına giren enerjinin, öncelikle kesintisiz, kaliteli, uygun maliyetli, çevreci ve erişilebilir olmasını gerekiyor. Gelişen enerji üretim, dağıtım ve tüketim teknolojileri, bu hedeflere ulaşabilmek için geleneksel yöntemleri devamlı olarak gözden geçirmeyi gerektiriyor. Yirmi yıl önce geçerli olan tercihler, bugün tamamen geçersiz olabiliyor.

Kuzey Kıbrıs’ın bir turizm ve hizmet sektörü ülkesi olması temiz teknolojilerin kullanılmasını daha da önemli hale getiriyor. Bir ada ülkesi olan Kuzey Kıbrıs’ın doğal kaynakları ve dolayısı ile enerjideki tercihleri ana kara ülkelerine göre daha kısıtlı. Örneğin, güçlü akarsuların olmaması önemli bir enerji kaynağı olan hidroelektrik santrallerini imkansız kılıyor. Diğer yandan Kıbrıs’ta beklenenin aksine, rüzgar gücü ve istikrarının yetersiz olması, rüzgar santrali yatırımını verimsiz kılıyor. Buna karşı Kuzey Kıbrıs, güneş enerjisi konusunda son derece şanslı. Bu konuda yapılan mevzuat düzenlemeleri ile özellikle öz tüketim yatırımlarında önemli bir yol kat edildi.

Hane ve ticarethanelerin tüketimi için kurulan güneş enerjisinde kurulu güç 70 MW seviyesini geçti. Verilen izinlerle birlikte bu rakamın daha da artması bekleniyor. Bu da, elektrik şebeke dengesinin korunması için en başta belirlenen limit olan puant gücün yüzde 20’sine hali hazırda ulaşılmış olunduğunu gösteriyor.

Ancak, güneş enerjisi çevreci ve uzun vadede ekonomik enerji sağlarken, kaliteli ve sürdürülebilir bir enerji tedariki için yeterli değil. Güneş enerjisi gibi üretimi kontrol edilemeyen yenilenebilir enerji kaynaklarının yoğun kullanıldığı şebekelerde elektrik kalitesi ve dengesini korumak için esnek üretim yapabilen geleneksel santrallerle desteklenmesi, şebekenin güçlendirilmesi, akıllı hale getirilmesi, depolama imkanlarının yaratılması gerekir.

Uluslararası Enerji Ajansı(IEA) bu konudaki değerlendirmesinde yenilenebilir enerji çağına geçişte doğal gazın son derece kilit bir rol üstlendiğini ve 2050’ye kadar dünya doğal gaz tüketiminin artmaya devam etmesini beklediğini belirtmektedir. Hem alternatiflerine göre daha temiz bir fosil yakıt, hem de şebekenin ihtiyacı olan esnek üretimi sağlayabilecek bir yakıt.

Hali hazırda kullanılmakta olan fuel-oil yakıtlı santraller Kuzey Kıbrıs’ın ana elektrik kaynağını sağlamaktadır, ancak çevre kirliliği, doğrudan ve dolaylı maliyetler gibi önemli konular çözülmeyi bekliyor. Dolayısı ile Kuzey Kıbrıs’ta var olan teknolojilerle ileriye doğru gidilemeyeceği açık. Kesintisiz, kaliteli, uygun maliyetli ve çevre dostu enerji için hızlı bir şekilde tümleşik devlet stratejisinin belirlenmesi ve uygulanması gerekiyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ STRATEJİSİNDE DOĞAL GAZ

Yenilenebilir enerji donanım maliyetleri düşmeye devam etmektedir. Öncelikle, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki bu maliyet düşüşünden yararlanarak, güneş enerjisi yatırımlarına şebeke dengesi izin verdiği sürece devam edilmelidir. Böylelikle, yatırımların finansman döneminden sonra enerji maliyetleri düşecektir. Ancak başta belirlenen yüzde 20’lik sınırın da ötesine geçerek, daha fazla güneş enerjisinin sisteme entegrasyonunu sağlayabilmek için gerekli olan esnek üretim, şebeke, depolama, ana kara şebekeleri ile enterkoneksiyon gibi altyapı yatırımlarının bir an önce yapılması gerekmektedir.

Ancak, bu yatırımlar arasında öncelikli olarak, güneş enerjisinin yeterli olmadığı, hiç olmadığı veya çok dalgalandığı zamanlarda şebekenin sürekliliği için kilit önemde olan emre amade kapasite için kurulu santrallerin günün şartlarına göre revize edilmesi gerekmektedir.

Paris İklim Konferansı’ndan belirlenen yüzyıl sonuna kadar küresel ısınmayı 1.5oC ile sınırlandırma hedefine ulaşabilmek için, Uluslararası Enerji Ajansı’nın yaptığı projeksiyonlarda, doğal gaz kömür ve fuel oil gibi daha kirli yakıtların hızla devreden çıkarılması kilit öneme sahip.

Yapılan çalışmalar, doğal gazın Kuzey Kıbrıs için de en doğru seçenek olduğunu göstermektedir. Fuel-oil ile çalışan var olan santrallerin doğal gazla çalışabilecek şekilde yenilenmeleri önemli çevre kirliliğini ortadan kaldırarak dolaylı maliyet azaltımı sağlayacaktır.

Çevre etkisine bakıldığında, ABD Çevre Dairesi’nin yayınladığı verilere göre, salınan 1 ton karbondioksit doğaya, tarıma, insan sağlığına ve turizme yaptığı olumsuz etkilerle yılda 40 ABD $ toplumsal zarara neden olmaktadır.

Doğal gaz kullanımı ile çevre konusunda da önemli bir avantaj sağlamak mümkün. Fuel-oil ve dizel yakıtlarla elde edilen her kilovat-saat elektrik enerjisi 0.778 kg karbondioksit eşdeğeri sera gazı salmakta iken, doğal gazla elde edilen her kilovat-saat elektrik enerjisi 0.443 kg sera gazı salmaktadır. Bu da kilovat-saat başına 0.335 kg daha az sera gazı ve KKTC için yılda 23 milyon ABD $ daha az çevre etkisi demek olacak. Aynı zamanda fuel-oil’in yakılması ile ortaya çıkan sülfür oksit, doğalgazın sayesinde oluşmayacak. Kuzey Kıbrıs gibi turizm ve hizmet sektörünün anahtar sektörler olduğu bir ekonomide, çevre kirliliğinin önemli derecede azalması sürdürülebilir bir ekonomi kurgusunda önemli bir unsur olacaktır.

DOĞAL GAZA ERİŞİM NASIL OLACAK?

Yenilenebilir enerji yatırımları, dünyada yapılan yeni santral yatırımlarının yarısından fazlasını oluşturmaya başlamıştır. Yenilenebilir enerji çağının gelmesiyle birlikte, daha da temiz depolama, hidrojen ve benzeri alternatifler geniş uygulama fırsatı bulana kadar doğal gaza olan talebin de artacağı bekleniyor. Bu nedenle, dünyada doğal gaz ve LNG üretimine yoğun bir yatırım yapılıyor.

Yapılan projeksiyonlarda, önümüzdeki 10 yıl içinde doğal gaz tedarikinde bir arz fazlası yaşanacağı ve fiyatların 10 yıl önceki seviyelerinin altında olması beklenmektedir. Bu nedenle, Kuzey Kıbrıs’taki santrallerin doğal gaza geçmesi için dünya doğal gaz piyasaları önemli bir fırsat sunmaktadır. Fukuşima nükleer santrali kazasından sonra hızla gelişen dünya LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) piyasası, artık gemilerle doğal gazı taşımalı olarak dünyanın dört bir köşesine ulaştırarak bir çok adanın ortak sorunu olan elektrik üretiminde fuel-oil kullanılmasına doğal gaz alternatifini sunmaktadır. Malta bunun en yakın örneklerinden birisi.

Kuzey Kıbrıs’ın doğal gaza ulaşması için taşımalı doğal gaz konusunda Türkiye’nin gerek kamu gerekse özel sektör kurumları ve KKTC devletinin bu konudaki irade ve planlaması ile birlikte hareket etmeleri hızlı bir çözüme ulaşılması için önemli olacaktır.

Doğu Akdeniz’de keşfedilen gazın Kıbrıs ve Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara ulaşması durumunda, Kuzey Kıbrıs’ın santrallerini doğal gaza dönüştürmüş olması bu gazın kullanılması açısından ülkeye önemli bir avantaj sağlayacaktır.

Dünya doğal gaz rezervlerinin yaklaşık yüzde 60’ı Kıbrıs adasının çevresindeki Asya, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz ülkelerinde bulunuyor. Doğal gaz, LNG formunda her gün Kuzey Kıbrıs’ı çevreleyen denizlerden geçerek alıcı ülkelere ulaşmaktadır. Dünyanın LNG üretiminin yüzde 20’sini tek başına ve en düşük maliyetle karşılayabilen Katar coğrafi olarak yakın. Avrupa’nın üçüncü en büyük doğal gaz pazarı olan Türkiye, son yıllarda yaptığı yatırımlarla ihtiyacının yarısından fazlasını LNG olarak alabilme teknik altyapısına kavuşmuştur. Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinde bulunan doğal gaz rezervleri de uluslararası piyasalara satış yapma ihtiyacı olmadan iki toplum işbirliği ile adanın her iki kısmında kullanılabilir.

Kuzey Kıbrıs, yenilenebilir ve çevreci enerji geleceğini kurgularken, bu ekonomik ve teknik avantajları kullanarak doğal gazın sunduğu fırsatlardan yararlanmalıdır.


Sağlıcakla kalın.