COVİD-19 Sonrası Enerji Piyasaları, Çevre, Enerji Verimliliği ve KKTC’ye Olası Yansımaları

Küresel salgın COVİD-19 sonucunda ekonomiler durma noktasına gelirken, enerji tüketiminde de önemli bir düşüş yaşandı. Bunun sonucunda, fosil yakıt talebi düşerken, petrol fiyatı tarihte ilk kere eksi seviyeleri gördü, doğal gaz fiyatları son zamanlarda görüşmemiş seviyelere düştü, sera gazı salımları tarihsel bir düşüş gösterdi.

Enerji piyasalarındaki daralma ve küresel ısınma

Mart ayından itibaren dünyada birçok ülkeye yayılan COVİD-19 virüsüne karşı alınan önlemler kapsamında, evden çıkma yasakları ekonomileri durma noktasına getirdi. Bu gelişmeler, dünya enerji tüketimini de önemli oranda etkiledi. Günlük petrol tüketimi yaklaşık 100 milyon varil seviyesinden 70 milyon varil seviyelerine kadar düşürdü. UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) verilerine göre, Nisan döneminde haftalık enerji talebinde tam sokağa çıkma yasağı uygulanan ülkelerde yüzde 25, kısmi sokağa çıkma yasağı uygulanan ülkelerde ise yüzde 18 düşüş yaşandı. Talepteki bu tarihsel düşüş sonrasında, petrol stokları hızla yükseldi ve 20 Nisan akşamında Batı Teksas tipi ham petrol fiyatı tarihte ilk kere sıfırın altında bir fiyatla, – 40 $/varil seviyesinin altında işlem gördü. Doğal gaz piyasaları ise tarihte ender görülmüş bir düşüş yaşadı. Mayıs ayında Avrupa LNG (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz) teslim fiyatları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 66 civarında düşerek 1.6 $/MMBtu seviyesinden işlem gördü. Bu ise tedarik kaynaklarından biri ABD Henry Hub fiyatı olan 1.75 $/MMBtu seviyesinin altında idi. UEA verilerine göre, yıllık bazda bakıldığında, küresel enerji talebinin 2020’de yüzde 6 düşeceği öngörülüyor. Bu 70 yıldan beri ilk kere oluyor. Talepteki bu düşüşle birlikte gelen fiyatlardaki düşüş, enerji tüketicisi ülkeler için önemli bir avantaj sağlıyor.

Enerji tüketimindeki azalmanın başka yararları da oluyor. Küresel ısınmaya neden olan sera gazı salımının çoğundan sorumlu olan enerji sektöründeki bu yavaşlama ile dünya sera gazı salımlarında da 2020 yılında yüzde 8 azalma olacağı hesaplanıyor. Böylece, salım miktarı 2010’dan beri en düşük seviyesine inmiş olacak. Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen hedeflere ulaşabilmek amacı ile UEA’nın tanımladığı “Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu”na göre, salımların her yıl yüzde 6 civarında azalması gerekiyor. Ancak salgın öncesi gerçekler bundan çok uzaktı. 2020 yılındaki düşüşün sonrasında, ekonomik faaliyetlerin artması ile birlikte sera gazı salımının hızla salgın öncesi seviyelerine çıkabileceğinden endişe duyuluyor.

UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) Girişimi

Bir daha 2019 yılındaki salım seviyelerini aşmamak amacı ile UEA, Temmuz ayında dünya enerji tüketiminin yüzde 80’ini temsil eden 40 ülkenin enerji bakanlarının katıldığı “UEA Temiz Enerji Dönüşümü Zirvesi”ni düzenledi. Bu zirvede, salgının bir fırsata dönüştürülerek, teşviklerle ekonomik faaliyetler artırılırken, yeni iş imkanları yaratılması ve sera gazı salımının yapısal olarak azalmasının sağlanmasının yöntemleri konuşuldu. Bu doğrultuda, UEA’nın 2021-2023 yıllarında uygulanması amacı ile hazırladığı “Sürdürülebilir İyileşme Planı” gündeme alındı. Buna göre, ekonomik teşvik paketlerinin odaklanması gereken 30’un üzerinde konu belirlendi. Bunların başında yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve kömürden (ve gaza göre daha kirli olan yakıtlardan) gaza geçiş geliyor. Projeksiyonlara göre bu teşvikler, dünya ekonomisinin ek olarak yüzde 1.1 büyümesini, yaratılan yeni işlerin yüzde 35’inin enerji verimliliğinden ve yüzde 25’inin ise yenilenebilir enerji ve şebeke yatırımlarından gelmesini sağlayacak.

KKTC için fırsatlar ve seçenekler

Gerek finansal gerekse sektör teşvik paketlerinin sonucunda, dünyada son yıllarda zaten hızlanmakta olan temiz enerjiye geçişin daha da hızlanması bekleniyor. Düşük faiz oranları, yeni rüzgar ve güneş ekipmanı üretimi yatırımlarını, ve yeni santral yatırımlarını desteklemesi bekleniyor. Böylece, güneş paneli tedarikinde herhangi bir darboğaz olmadan ilerlenmesi ve daha da rekabetçi fiyatlar oluşması beklenebilir. Diğer yandan, enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ile ekonomiye kalıcı yarar sağlanırken, önemli bir istihdam sağlanacaktır. Enerji fiyatlarındaki düşüşün ise kısmen geçici olması beklenirken, düşük fiyat dönemine girdiğimize dair önemli göstergeler bulunuyor.

Böylece, KKTC’nin önümüzdeki dönemde özellikle güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerjiye odaklanmaya devam etmesi için önemli bir fırsat oluşuyor. Bunun için tabi ki akıllı ve güçlü şebeke yatırımları ve enterkonneksiyon bağlantının hızla gündeme alınması gerekmektedir. Diğer yandan KKTC’nin enerji verimliliğini hızla gündemine alıp uygulamaya geçmesi makro ekonomi ve mikro ekonomi, cari açık, istihdam ve birçok daha farklı açıdan ülkede sürdürülebilir bir ekonomi kurulması için en kilit taşlardan birisidir. Bundan sonraki öngörülebilir gelecekte düşük seyretmesi beklenen doğal gaz fiyatlarından yararlanarak, santral elektrik üretimini doğal gaza dönüştürerek ekonomik ve çevresel yararlar sağlaması için son derece uygun bir dönem oluşuyor. Ülkemizin bu fırsatları değerlendirebilmesi için yetkililerin açık bir enerji stratejisi ortaya koyarak bir an önce uygulamaya geçmelerini dilerim.

Kalın sağlıcakla.