Enerji güvenliği

‘Piyasaların maruz kaldığı bu krizler, kısa soğuk hava, orta vadede emtia kısıtları, uzun dönemde iklimsel kısıtlar olsun sona ermeyecektir. Buna göre piyasaların, özellikle elektrik ve gaz piyasalarının bölgeselliğe dayanan esnek alt yapı yatırımlarına önem vermesi gerekmektedir.’

Son günlerde yaşanan emtia fiyatlarındaki artış ve özellikle enerji emtilarındaki kısıt ve bunun elektrik fiyatlarına yansıması Avrupa’da gündemin temel maddesini oluşturuyor. Bunun doğal olarak Türkiye’ye de yansımama ihtimali yok; zira enerji fiyatları siyasetten ya da bölgesellikten nisbeten az etkilenirler. Bunu istisnası olarak blögesel sübvansiyonaları görebiliriz ancak sonuç olarak bu maliyet ilgili ekonomideki tüm maliyetleri etkiler ve toplumunun tamamına yansır. 

Bu konuda daha önce EFET’in Türkiye’deki temsilcisi olarak Türkiye’de Bölgesel Enerji Ticaret Merkezi konularında çalışmalar yapmış olan Dr. Burak Güler’in* yazısını paylaşmak istiyorum. Zira yaşanan bu gelişmelerin sonucunda uzun dönemdir unutulmuş olan “Arz Güvenliği” kavramı ve bunun bir parçası olarak piyasaların doğru kurgulanmış yapısı tekrar enerjinin öncelikli gündemi haline geldi. 

Enerji Piyasaları, Bölgesellik ve Alt Yapısal Esneklik

ABD’de bu yılın şubat ayında ERCOT’da meydana gelen kriz ve bugünlerde devam eden Avrupa gaz fiyatlarındaki oynaklıklar son tüketicileri etkiliyor.  Piyasalara bölgesel yaklaşımı sağlayan altyapı yatırımları olan enterkonnekte iletim ve doğal gaz depolama yatırımları ise son tüketicileri volatilite ve risklerden korumanın anahtarı olarak görülüyor. 

Genel olarak piyasaların gelişiminin iki ana vektör üzerine oturtularak analiz edilmesi piyasaların yönünün değerlendirilmesi açısından çerçeve sağlar. Bunlara kısaca: (1) altyapılar; siyasal vizyon, yasal altyapı, piyasa yapısı, enerji türüne göre fiziksel değer zinciri altyapısı, sektörel insan kaynakları ve de (2) üstyapılar; piyasa işletmecisi, sözleşmeler, piyasa katılımcıları, türev piyasalar, piyasa derinliği, likidite, güven ve risk yönetimi gibi sıralanabilir. Her iki vektörün alt bileşenlerini artırmak mümkün, ama genel olarak piyasa gelişmişliği bu vektörlerin gelişmişliği olarak ortak yürür. Kısaca, altyapı ve üstyapısı vizyoner şekilde senkron çalışan bir piyasanın ana amacı, ön görebilirliği olan risklerin yönetilebildiği ve de son kullanıcıya mümkün olduğu kadar hem fiyat hem de miktar olarak riskten arınmış enerji sağlayabilmektir. Böyle bir enerji piyasasının temel amacı ise, ülkenin diğer sektörlerinin ana girdisi olan enerjiyi ülkeyi küresel bir düzeyde daha da yarışmacı olabilecek şekilde işletmek ve yönetmektir.

2021 Şubat ayında ABD’de Teksas’ı etkisi altına alan polar vortex, ERCOT piyasasının da alt ve üst yapılarını etkiledi. Piyasanın bu şekilde doğal stresle test edilmesi, piyasaların ana amaçlarının etkilendiğini gözlemleme fırsatı verdi. Fiyatların yükselmesi, haftalar süren elektrik kesintileri ERCOT’un kısa sürede tekrar işletmeye geçmesini zorladı. Ayrıca, ERCOT’un komşu piyasalarla da enterkonnekte iletimi olmaması, duran piyasanın, bu stres testinden sınıfta kalmasına yol açtı. Bu krizde ERCOT’un komşu piyasalarla enterkonnekte iletim yatırımlarının önceliklendirilmesi gerek akademi ve gazeteciler, gerekse iş dünyası tarafından ABD basınında tekrar tekrar dile getirildi.  ERCOT komsu piyasalarla bağlantılı olabilseydi kriz en azından altyapı seviyesinde azaltılabilirdi. Aynı şekilde Avrupa’da halen devam eden doğal gaz krizinin sonucu, TTF’de yükselen fiyatlara, gaz/elektrik kesintilerine, perakende şirketlerinin batmasına neden oldu. Avrupa piyasası için de çok defa dile getirilen ve de doğal gaz alt yapısının en önemli değer zinciri olan depolamayı/enterkonneksiyonu tekrar göz önüne getirdi, getiriyor. 

Yukarıda da görüldüğü gibi elektrik üretimi çeşitli nedenlerle (fırtına, deprem, vb.) etkilenebilir, durabilir, tekrar işletime alınır. Doğal gaz boru hatların gaz iletiminde zorluklar veya kısıtlar yaşanabilir ve tekrar gaz akışı başlar. Fakat, bu zaman zarfında çıkabilecek stresler ve riskler enterkonnekte iletim yatırımı ve de gaz deposu yatırımları ile piyasalar bölgesel ve de stratejik anlamda esneklik ile yönetilebilir. Her iki örnek gösteriyor ki: ülkeleri ve piyasaları birbirine bağlayan enterkonnekte iletim ve doğal gaz depolama yatırımları riskleri alt yapısal seviyede sönümlendiren (koruyan: hedge eden) altyapı yatırımlarıdır. Bunlar aynı zamanda altyapıya getirdikleri esneklik ile de enerji ticaretinin temelini oluşturur. 

Piyasaların maruz kaldığı bu krizler, kısa soğuk hava, orta vadede emtia kısıtları, uzun dönemde iklimsel kısıtlar olsun sona ermeyecektir. Buna göre piyasaların, özellikle elektrik ve gaz piyasalarının bölgeselliğe dayanan esnek alt yapı yatırımlarına önem vermesi gerekmektedir. Böylece, doğabilecek riskler ilk önce (1) altyapı yatırımları ile ve sonra da (2) üstyapı piyasa tasarımı ve enstrümanları ile azalacaktır. Piyasaların ana amacı olan öngörülebilirlik ve risk yönetiminin altyapısal seviyelerde yönetebilecek ve son tüketiciler de toptan piyasalarda oluşan riskleri, en azından prensip olarak fiyat üzerinden üstlenmek zorunda kalmayacaktır.  

*Dr. Burak Güler, One Universe Energy LLC., New Jersey, ABD