Teksas deneyimi ve planlama

Elektrik piyasalarını son dönemde meşgul eden en önemli başlık kuşkusuz ABD’nin Teksas eyaletinde yaşanan elektrik kesintileri oldu.

Hem sebepleri hem de sonuçları itibarı ile bazı konular öne çıkmış oldu ve bu konular artık tüm sistem işletmecileri için öncelikli konular haline geldi;

• Olmayan enerjinin hem ekonomik hem de sosyal maliyeti tüm maliyetlerin üzerindedir.

• Şebeke yeterliliği fiziki olarak en ekstrem şartlara göre tasarlanmalıdır.

• Talep tarafı katılımı etkin bir şeklide uygulanmalıdır.

• Kapasite planlaması/piyasası etkin bir şekilde kurgulanmalıdır.

• Tüm bu önlemler hem elektrik hem de doğal gaz için geçerlidir.

Söz konusu dönemde ABD’nin orta kısmı, Teksas eyaletinin de neredeyse tamamını içerisine alacak şekilde alışılmadık bir soğuk hava dalgası tarafından etkilenmiştir. Mevsim normallerinin yaklaşık 20 derece daha altında geçen soğuk havanın süresi de uzayınca ABD yönetimi nihayet “milli felaket” ilan etmek durumunda kalmıştır.

Bölgenin elektrik işletmecisi bu soğuk hava dolayısı ile gelecek talep artışını 3 GW civarında tahmin etmiş ancak gerçekte bu 10 GW civarında gerçekleşmiştir. Bu talep artışına ek olarak mevsimsellik nedeniyle soğuk hava koşullarına göre tasarlanmamış, doğal gaz ve elektrik iletim ve üretim şartları ile arz tarafında da ciddi kısıntılar gerçekleşmiştir.  Gaz sevkiyatının düşmesi, soğutma suyu donması sebebi ile bazı termik ve nükleer santrallerin üretim sorunu yaşaması, rüzgar tribünlerinin donması gibi etkiler sonucunda durum ciddi bir krize doğru evrilmiştir.

ERCOT bünyesinde yaklaşık 1,5 GW Talep Tarafı Katılımı kapasitesi olmasına rağmen bu da yeterli olamamıştır. Fiyatların USD 9,000 MWh seviyesine çıkması ile tedarik firmaları gerek alımları gerekse dengesizlik maliyetleri sebebiyle ciddi mali sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır, tüketicilere ek kısıt/portföyden çıkma teşvikleri önermeye başlamışlardır.

• Fiyatların çok yükselmesi durumun finansal olarak doğru yansımasıdır. Yani piyasa koşullarının doğru işlediğinin göstergesidir. Bu alıncak önemli derslerden birisidir. Her durumda piyasanın çalışır ve güvenilir olduğu algısı sağlanmıştır.

• Bu anormal duruma rağmen tedarik ve ticaret piyasasında “kontrat iptalleri” gibi bir durum yaşanmamıştır. Bu da yasal altyapı ve regülatörün çalıştığını gösteren ikinci güven unsuru olarak ortaya konmuştur.

• Talep Tarafı Katılımı açısından ciddi bir kapasite sağlanmış ancak yeterli olmamıştır. Yani sistem işletmecisi teorik olarak bu konuda da önlemini almış gözükmektedir.

Bu nedenlerle sorun aslında fiziki altyapı olarak ortaya konmuştur. Bu durum her piyasanın başına gelebilecek bir durumdur ve buna hazırlıklı olmak sistem işletmecisinin temel görevidir. Buradaki temel eksiklikler mevsimsel anomalilere göre hazırlıklı olmak ve elbette en önemlisi “enterkoneksiyon kapasitesinin” artırılmasıdır.

Bu modelden dersler çıkartmak için Türkiye’ye baktığımızda öncelikle;

1. Spot fiyatların arz ve talebi yansıttığına güvenin sağlanması,

2. Şirketlerin kendi aralarında ve müşteriler ile kontratlarına bağlı kalmalarının sağlanması,

3. Olabilecek tüm Talep Tarafı Katılım kapasitesinin TEİAŞ tarafından ücreti ödenerek opsiyonlanması gerekmektedir.

Bunu dışında ise gerek doğal gaz gerekse elektrik şebekelerinde alternatiflerin ve esnekliklerin çalışılması, enterkoneksiyon ve acil durum yönlerinin çalışılması gerekmektedir. Tüm bu konular karşı karşıya kalındığında çözülecek sorunlar değildir. Dolayısı ile sorun ortada yokken yapılacak yatırımlardır. 

Geç kalınmadan atılması gereken adımlar ile aynı durumda daha önce PJM piyasası çok daha az bir hasarla sorunu atlatmıştı. Ancak bu tip ekstrem hava koşulları dünyamızın yeni gerçeklikleri arasında ve hazır olmamız gerekiyor.