‘Rüzgar ve güneş projelerinin geri ödemelerinde sıkıntı yaşanmıyor’

‘ISTRADE 2022’ kapsamında ‘Enerji Piyasalarına Finansal Bakış’ oturumu gerçekleştirildi. Gama Enerji Genel Müdürü Tamer Çalışır’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, KPMG Şirket Ortağı Orhan Turan, Yapı Kredi Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Kaan Şakul ve Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak konuşmacı olarak yer aldı.

Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak

‘SEKTÖRDE CİDDİ ANLAMDA PROJE AÇIĞI VAR’

Geçtiğimiz yıllarda devletin bir yatırım iştahı vardı.  Devlet yatırım yapılmasını istiyordu. 2007-2008’li yıllarda arz riski hep gündem maddesiydi. Bununla ilgili birçok lisans verildi. Bugünkü noktada ciddi anlamda lisans açığı var. Yani bir proje yapmak istesek maalesef hem çevresel faktörlerin devreye girmesiyle birlikte hem de birtakım ilave izinlerin gerekmesi sebebiyle basit bir güneş santrali bile 3 sene sürüyor.  O yüzden ciddi anlamda proje açığı var. Bunların nasıl kapatılacağı ile ilgili olarak önümüzdeki dönemde bir plan program bekliyor. Sonuçta yatırımcıların finansmandan önceki en büyük sıkıntısı bu. Güneş ve rüzgar da bir proje yapabilmenin ilk şartı ihaleye girme şartı olması. Biz bu konuda oldukça şanslıyız. Elimizde değişik bölgelerde birçok ruhsat var. Bunları şuan geliştiriyoruz. Ama günün sonunda YEKDEM fiyatının yetersiz olması sebebiyle bankalarla finansmanını görüştüğümüzde yüzde 50’ye kadar çıkan sermaye ihtiyacıyla karşılaşıyoruz. Bu sermaye ihtiyacıyla dünyanın hiçbir yerinde karşılaşmıyoruz. Burada bir çıkmaza doğru gidiliyor. Diğer taraftan FED faiz arttırmaya başladı. Bu etkilerin nereye gideceği şu an için belirsizliğini koruyor. Mevcut tarife ve mekanizmalarla Türkiye’de yeni bir enerji projesinin yapılması pek mümkün değil gibi gözüküyor. Bir taraftan arz açığından bahsederken kendi içimizde çelişki yaşıyoruz. Ama diğer taraftan yenilenebilir enerji teşviklerine baktığımızda süreç ilerlemiyor. Avrupa’da şu an ‘Feed in’ tarifelerden kurtulmaya çalışıyorlar. Serbest piyasada 5 yılda projelerin kendini ödeyebileceği şekilde mümkün olduğunca hızlı proje yapmaya çalışıyorlar. Dağıtım şirketleri de üretim şirketleri ile ikili anlaşma yapma gayretinde. Enerji sektörüne tabi ki inanıyoruz. Fakat sektörün de gerekliliklerini yapması lazım. Bunları yapmadığınız zaman istediğiniz sonuçları elde etmek pek mümkün değil. Enerji önden giden bir sektör. Enerji olacak ki sanayi kuruluşlarına da kredi verilebilsin.

Şu an dağıtım şirketlerinde dağıtım ve perakende tarafları var. Perakende şu an biraz sıkıntılı. Yüksek fiyattan alıp düşük fiyattan satıyorlar. Aradaki farkı telafi etmek için birtakım mekanizmalar geliştirilmeye çalışılıyor. Dağıtım tarafına baktığınız zaman orada regüle bir pazar var. Ciddi anlamda yatırım yaptığınız zaman önümüzdeki 10 yıl boyunca  ne zaman ne kadar para kazanacağınızı biliyorsunuz. Öngörülebilitesi yüksek. Bu sebeple TL bazlı finansmana bile imkan sağladı. TL getiriye TL kredi aldığımız için burada bir avantaj sağlamış durumdayız.

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin

‘ÖNGÖRÜLEBİLİR, NAKİT AKIŞINI OLUŞTURACAK BİR YEKDEM MEKANİZMASINA İHTİYACIMIZ VAR’

Bizler için bugüne kadar en az batık yaptığımız projeler, yenilenebilir projeler. Çünkü son dönemde en fazla finanse ettiğimiz rüzgar ve güneş santralleri. Hidroelektrik santrallerde biraz başımız ağrısa da özellikle rüzgar ve güneş santrallerinde hepimizin kredileri son derece başarılı bir şekilde performans gösterdi ve göstermeye devam ediyor. Geçtiğimiz 15-20 senelik dönemde bankacılık sektörü 40 milyar dolar civarı yenilenebilir enerjiye finansman sağladı. Ve bu sayede de yenilenebilir kapasitesi son derece hızlı bir şekilde arttı. Geçmiş dönemde Türkiye’nin bunu başarmasındaki en önemli etkenlerden biri YEKDEM’di. Tabii ki bugün de YEKDEM’in önemi kaçınılmaz ama öngörülebilir, nakit akışını oluşturacak şekilde bir YEKDEM’e de ihtiyacımız var. 2021’den sonra yürürlükteki YEKDEM üzülerek söylüyorum ki bizlerin bu finansmanı sağlamasını kolaylaştıran bir YEKDEM değil. Geçmiş senelerde bu kadar iştahla bu projeleri finanse ederken şu andaki mekanizmalarda öngörülebilir bir nakit akışı oluşturmakta çok zorlanıyoruz.  Kur riski, enflasyon riski var. Mevcut verdiğiniz kredileri elektrik fiyatlarının ilk günkü koşullara göre döviz bazında aşağıya gelme riski var. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman da bankalar açısından projenin finansman kapsamının dışına çıkmasına sebep oluyor. Bizler geçtiğimiz dönemde yüzde 20 sermaye ile yatırımcılara sadece yatırım dönemindeki tamamlanma riski konusunda garanti alarak ilerlediğimiz ve finanse ettiğimiz çok sayıda proje varken şu anki koşullarda yüzde 50 sermaye ihtiyacımız oluyor. Devamında vade boyunca da yatırımcıların garanti vermesine gerek kalıyor. O yüzden bundan sonraki dönemde tekrar öngörülebilir, bankaların nakit akışı oluşturacağı mekanizmaya çok hızlı şekilde dönmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de geçmiş dönemlerden çok da farklı yerdeyiz. Dünyada kömürden ve arkasından doğal gazdan çıkışlar söz konusu olacak. Önümüzdeki dönemde yenilenebilir ve yenilenebilir enerjiyi üretecek şekilde yerine bunları yerine koymamız gerekiyor. 40 bin megavat rüzgar ya da 70 bin megavat güneş ve 40 ile 60 milyar dolar civarında yatırımlardan bahsediyoruz. Türk bankacılık sektörünün bunu yapacak gücü var mı, var. Ama bu mekanizmalar da yapar mı? Yapamaz diyorum.

Gama Enerji Genel Müdürü Tamer Çalışır

‘DENGE BUNDAN SONRA NASIL DEVAM EDECEK?’

Elektrik piyasasının Gayrisafi Millî Hasıla’daki (GSMH) yerinin önemli olduğunu bundan önceki panellerde ve seminerlerde defalarca konuştuk. Ama bu denge bundan sonra nasıl devam edecek? Acaba burada bir kırılma yaşadı mı? Bundan sonra biri diğerinin üzerine geçecek mi? Bunları da iyi takip etmemiz gerekiyor. Piyasa rakamlarına bakıldığında 320 terawatt saat (TWh) , 85 milyon kişi elimizde veri bulunuyor. Buradan bakıldığında hala büyümekle ilgili alanınız bulunuyor. İşte bu noktada büyümeyi finansal olarak nasıl destekleyeceğiz? Önümüzdeki zorluklar neler ve bu zorlukları aşmak için bankacılık sektöründen özel sektöre kadar hangi unsurları dikkate alacağız? Sözü daha fazla uzatmadan izninizle konuyu uzmanlarına bırakmak istiyorum.

Yapı Kredi Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Kaan Şakul

‘YENİ DÖNEM FİNANSMAN MODELLERİNDE HİBRİT BİR MODEL ÖNGÖRÜYORUM’

Öncelikle enerji sektörünün öneminin altını çizmemiz gerekiyor. Ülke vatandaşı olarak yaşanan küresel gelişmelerden sonra enerji ve arzın önemini herhalde anladık. Bizim arz güvenliğini sağlamamız şart. Bu anlamda YEKDEM veya benzeri her türlü yeni yatırım çekebilecek enstrüman olmalı. Çünkü bizim arz güvenliğini sağlamaktan daha kritik bir şeyimiz yok. Üreten bir ülke olmamız sebebiyle bağımlılığımız ortada. Yeni YEKA’da fiyat mekanizması tamamen değişti.  Burada ihaleye hazırlanan firmaların dikkat etmesi gereken konulara biraz değinmek istiyorum. İhalenin fizibilitesinin iyi yapılarak özkaynak borç dengesinin iyi hesaplanması gerekiyor. Artık fiyat modellemesi yapmak eskiye nazaran daha zor. Küresel gelişmeler sebebiyle yatırımcıların da işi artık zor. Bir yandan yatırım yapılması, finanse edilmesi gerekiyor. Bankalarda bu kapasite var ama o ihale yanlış fiyatla alınırsa bankacılara geldiği zaman bankacı temkinli bakmak zorunda. Bu bakımdan şahsi görüşüm öz kaynağı güçlü, sponsor garantisinin olduğu formüllerle olacak gibi görünüyor. Eskiye nazaran daha fazla TL finansman görmeye başlayacağız. Diyeceksiniz ki bugünlerde faiz ile proje nasıl finanse edecek? Bunların hepsini toplayıp bu şartlarda doğru yapmanız gerekiyor. Bugünkü YEKDEM fiyatlarında eskiye nazaran yarı yarıya fark var. Ekipmanlar yurt dışından geldiğine göre bunun da bir enflasyonu var. Eskiden tesis kurmak daha ucuzdu. Yeni dönem finansman modellerinde TL ile birlikte hibrit bir model öngörüyorum. Yatırımcılar çok nakit akışı riskine girmeden özkaynak dengesiyle ihaleleri alırlarsa bankalar da ellerinden geleni yaparlar. Bu sektörün büyümesinde en önemli oyunculardan biri biziz. Bundan sonra bu kadar ivme olur mu? Enerji sektörü çok çeşitliliği olan bir sektör. Bunların her birinin avantajları ve dezavantajları var. Her şeye rağmen özkaynağı güçlü firmaların bankalar tarafından destekleneceğini düşünüyorum. Fizibilitelerin çok sağlıklı yapılmasını öneriyorum.

Enerji finansmanı başka işletmesi başka bir şey burada farklı dengeler var. Bir firma işinin başındaysa bankalar onun tamamen arkasında duruyor. Yapılandırmalar konusunda eskiden yapılan fiyatlama modelleriyle piyasa riskleri gerçekleştiği için bugün bazı firmalar nakit sıkıntısı çekse de yatırımcılar ve bankalar olarak durumu topladık. Savunma sanayinin dışında enerjiden daha stratejik bir sektör yok. Bu kadar stratejik bir sektörde yatırımcının finansman bakış açısının öngörülebilir olması gerekiyor. Yatırımcıyı cesaretlenmemiz gerekiyor.

KPMG Şirket Ortağı Orhan Turan

‘ENERJİ SEKTÖRÜNDE FARKLI YATIRIMLARA İHTİYAÇ VAR’

Enerji sektörünün finans sektörü gibi enerjik ve elastik bir sektör olduğunu düşünüyorum. Her türlü zorluğun içerisinden yeni yöntemlerle mutlaka bir çıkış yolu bulunabilir. Enerjisiz büyüme ve hayat yok. Bu sebeple enerji projelerinde yaşanacak finansman zorluklarının gelecekte de var olacağını düşünmüyorum. Dünyada enerji sektöründe 4 büyük mega trend var. Bu trendler bize enerji sektöründe dönüşümün çoktan başladığını gösteriyor. Dönüşümün etkilerini emtia fiyatlarındaki artış, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle çok daha hızlı bir şekilde hissetmeye başladık.  Bu enerji sektöründe kapasite artışı değil; enerjiyi taşımak, depolamak, dönüştürmek ve enerjiyi tüketildiği konuma yere daha yakın bir koordinatta üretmek gibi farklı alanlarda projeler üretmeye başladı. Ekipman tarafında da önemli ölçüde yatırım olacak. Dünyada da en popüler yeşil dönüşüm ve karbonsuzlaşma olduğunu söylemek mümkün. Dönüşüm ve sürdürülebilirlik anlamında geliştirilmiş fonların enerji sektörünün en iyi şekilde çalışacağı finansal kaynakları olduğunu düşünüyorum. Bu konuda bankalar çalışmalarını tamamladı. Bu konu da uluslararası finans kuruluşlarının da iyi projeleri finanse etmek için hazır olacaklarını düşünüyorum.

Türkiye özelinde dönüşüm dışında bir kapasite problemi de var. Bugün dünyanın büyük bir çoğunluğunda yenilenebilir taraftaki kapasite artışları daha çok yeni kapasite tarafında olurken Türkiye’de durum biraz farklı. Yenilenebilir enerjide ezberlenmiş bir düşünce grubu var. Hepimiz biran önce yeşil enerjiye geçmek istiyoruz. Bu dönüşüm beklendiği kadar hızlı olmayabilir. Yenilenebilir enerjinin güvenli bir enerji kaynağı haline gelmesi için biraz daha zaman gerekebilir. Daha geleneksel üretim kaynaklarından hızlı bir şekilde vazgeçmeyi risk olarak görüyorum.

ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİN ARTMASI VE REGÜLATÖRÜN SÜRECİN İÇERİSİNDE OLMASI GEREKİYOR

Finansman sektörü uzun vadede öngörülebilirlik ister. YEKDEM uzunca bir süre bu öngörülebilirliği sağlıyordu. Bankaların ticari riski alma ve yönetme kapasiteleri yok. Bu sebeple öngörülebilirlik meselesi bankaları en çok zorlayan şey. Öngörülebilirliğin artması ve regülatörün sürecin içerisinde olması gerekiyor. Biraz daha yaratıcı düşüncelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Dünyada bu konuda yaratıcı projeler söz konusu. Enerji sektöründe sadece kapasite artışı değil aynı zamanda enerjinin lojistiği ve saklanması anlamında yatırımlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bankalar açısından da bu tip projeler ilgi çekici olacaktır.

Finansal yapılandırma nedir diye kendimce bulduğum cevap; ortaya çıkan acı faturanın taraflar arası dengeli, adil bir şekilde paylaşılmasıdır. Enerji sektörü özelinde baktığınızda tüm yapılandırmalar kendi içlerinde birtakım zorlukları beraberinde getirirler. Fakat enerji sektörü özelinde baktığımızda bu sektörün finansmanında çalışmış arkadaşlar bankacılık sektörü çalışanlarının ortalama olarak çok üzerindedir. Bu konuda işlerinde çok başarılı arkadaşlardan oluşan bir sektör enerji sektörü olduğu için şanslı olduğu söylenebilir. Sektör kendi içinde çok dinamik olduğu için sonradan gelip de bir gün içinde öğrenilecek bir sektör değil. Bu sektörü bilen insanların finansman alanında çalışmasının her zaman avantajı var.

FİNANSAL YAPILANDIRMALAR SEKTÖR YARARINA OLACAKTIR

Bence enerji sektöründe en önemli konu tesislerin operasyonel derinlikleri ve ekonomik görünürlükleri. Finansal yapılandırmayı yaparken aslında bunun da gözden kaçırılmaması gerekiyor. Bir enerji santrali ekonomik olarak ömrünü tamamlamışsa ve verimliliğini kaybetme noktasında ise onun yapılandırmasının ekonomiye faydası mı zararı mı olur buna bakmak gerekiyor. Bu yüzden de tesislerin ekonomik ömürleri müsaade ediyorsa ve finansal olarak ortaklar bankalarla birlikte almaları gereken sorumluluğu alıyorsa finansal yapılandırmalar sektör yararına olacaktır.  Enerji sektörü özelinde esnek ve iyi yapılmış sözleşmelerle belki de yapılabilecek en kolay yapılandırılabilecek sektörler. Finans sektörü bu konuda enerjiye çok büyük destek verdi. Bazı gelişmeler ve değişimler olsa da sistem kendi içerisinde çözümlerini de mutlaka üretecektir.