‘Kriz kapıyı üç defa çaldı ama AB’de evde kimse yoktu’

“ISTRADE 2022” kapsamında ‘Küresel Enerji Piyasaları’ oturumu gerçekleştirildi. Enerji Uzmanı Emin Emrah Danış’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz, Energy Aspects Upstream Petrol & Doğalgaz Bölümü Kıdemli Uzmanı Serkan Şahin, FGE Direktörü Cüneyt Kazokoğlu ve İsken Genel Müdürü Sırrı Uyanık konuşmacı olarak yer aldı.

OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz

‘ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ ENERJİ POLİTİKALARINDA AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRİYDİ’

‘Küresel enerji krizi’ kavramından bahsettiğimizde kelimeleri ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Küresel krizlere baktığımız zaman geçmişte kömür krizi, gaz krizi gibi krizler yaşanmıştı. Fakat küresel çapta bir doğal gaz krizi yaşamamıştık. Bu krizi diğer krizlerden ayıran şey sadece petrol, kömür, gaz değil elektrik de olmak üzere hepsinin dahil olduğu bir kriz yaşıyoruz. Bu yüzden hem küresel hem enerji krizi yaşıyoruz. Arzın yeterli olmadığından dolayı mı bir kriz yaşanıyor yoksa fiyat yüksekliğinden kaynaklı bir kriz mi? İkisi de bir araya girmiş durumda. Bunun da birçok nedeni var. Çevre, iklim vs. gibi konuları işin içine dahil ederek enerji güvenliğini iklim krizi konusunun arkasına ittiler.

“ŞİRKETLERE YATIRIM KONUSUNDA BASKI UYGULAMAYA BAŞLADILAR”

Enerji arz güvenliği Avrupa’nın enerji politikalarında en önemli ayaklarından biriydi. 2014’teki Avrupa Komisyonu politikalarından sonra iklim ayağı ön plana çıktı, enerji güvenliği arka plana itildi. Fosil yakıtlara da istenmeyen muamele yapılmaya başlandı. ‘Net Sıfır Emisyon’ gibi yeni kavramlar ortaya çıkardılar. Burada önemli olan şirketlere yatırım konusunda baskı uygulamaya başladılar. Sonra finansman kurumlarını da dahil ederek üretimi engellemeye başladılar. 2014’ten sonra en düşük keşiflerin olduğu döneme girdik. Daha sonra pandemi ve Rusya krizi gibi yeni krizler ortaya çıktı. Doğal gaz özelinde varlık içinde yokluk yaşıyoruz. Tüm bunların neticesinde de fiyatlar aldı başını gidiyor. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş nedeniyle beklenti Rusya’nın gazı kesmesiydi. Beklenti karşılanmayınca gönüllü ve özel yaptırımlar çıktı. Şirketlere baskılar yaptılar. Bu arada küresel enerji piyasalarında ticaret akışı değişti. Bu da maliyetlere yansıdı. Üzerine enflasyon çıktı. Kriz böyle devam edecek. Bence kriz daha da fazla derinleşecek. Bu krizin derinleşerek fiyatların yükselmesindeki sebep belirsizlik. Enerji politikalarında yapılan başarısız uygulamalar ve beraberinde gelen panik enerji piyasalarını bu duruma getirdi.

“KUZEY AKIM 2 BORU HATTI VAR VE BOMBOŞ DURUYOR”

Avrupa’da doğal gaz krizinden dolayı elektrik krizi söz konusu. Bu krizin nedenini tek kelimeyle ifade et deseniz; trajikomedi derim. Trajedi çünkü varlık içinde yokluk yaşıyoruz. Kuzey Akım 2 boru hattı var ve bomboş duruyor. Komedi kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım 5 yıl önceden başlamış olsaydı bu krizi yaşamazdık söylemleri. Avrupa Rusya’dan 1958’den bu yana gaz alıyor. Soğuk savaş döneminde bile hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Sıkıntılar 2004, 2006 ve 2009 yıllarında yaşandı. Yani enerji arz güvenliği sorunu kapıyı 3 defa vurdu fakat Avrupa Birliği’nde evde kimse yoktu. Şimdiki savaş çıktıktan sonra AB Rusya’nın gazı keseceğini bekledi. Rusya’nın finansal desteği kesilmek istendi. Rusya’nın Avrupa’ya sattığı petrol, kömür, doğal gazın parasal değeri toplam günde 1 milyar dolar. AB bunu kaldıramadı. Bu yüzden ‘Avrupa’nın Yeniden Güçlendirilmesi’ adı altında yeni politikalar üretmeye başladılar.

“2022 YILI BİRİNCİ ÇEYREĞİNDE RUSYA’NIN GAZ İHRACATI YÜZDE 30 AZALDI”

2027 sonuna kadar Rusya’dan alınan 155 milyar metreküp doğal gazın tamamını keseceğiz. 100 milyar metreküpün de 2022 sonuna kadar kesileceği söylendi. 2022 yılı birinci çeyreğinde Rusya’nın gaz ihracatı yüzde 30 azaldı. Fakat gaz ihracatından geliri de yüzde 30 arttı. Kısacası yaptırımlar başarısız oldu. Rusya’nın şu anda bir kaybı yok. Fakat gerçekten akış kesilirse depolayacak, satacak yer olmaması rezervuar yapısını da etkilerse Rusya için de bir çöküş olabilir. Yenilenebilir enerji konusuna karşı olmasam da tek başına yeterli bulmuyorum.

Energy Aspects Upstream Petrol & Doğalgaz Bölümü Kıdemli Uzmanı Serkan Şahin

‘PETROL AMBARGOSUNUN AVRUPA GAZ DENGESİNE DE ETKİSİ OLACAK’

Özellikle petrol sektöründe bir arz sıkıntısının olacağı konuşulan bir konuydu. İklim odaklı politikalar yatırımları ciddi etkiledi. Bu yatırımların getirisi olarak dünyada petrol ve saha keşifleri tarihi diplerde.  Dünya’nın arama-üretim yatırımı 2010-2014 yıllarında 600 milyar dolar seviyelerindeyken 2020 yılında bunun yüzde 45 altındaydı. Bu da zincirleme bir reaksiyon getiriyor. Şu an ki fiyat sıkıntısı sadece arzla değil gazın petrolle yer değiştirmesi ile de açıklanabilir. Pandemi sonrası talep toparlanmasının bu kadar hızlı olacağı belki de tahmin edilmiyordu. Bunu açıklamaya çalışıyorduk. Yeterli yatırım yapılmazsa bu sıkıntıların fiyatlar üzerine baskı oluşturacağını dile getirmiştik. Sadece Rusya- Ukrayna savaşı kısmını öngörememiştik. Zaten var olan teknik sorunların üstüne biraz da bu işin yapay kısmı geldi. Korkutucu taraflardan bir tanesi arama-üretimdeki yatırımların düşüklüğüne baktığımız zaman herkesin beklentisi OPEC üyelerinin çözüm getireceği üzerineydi. Fakat Orta Doğu’ya ve Afrika’ya da baktığımızda bu yatırımların çok altında performans var. Bu çok ciddi bir sorun.  Burada bir ihtimal çözüm getirebilecek Rusya vardı. Şu an Rusya da dünyadaki balansın dışına itiliyor. Rusya’da arama-üreme aktiviteleri Kuzey’e Sibirya’ya doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu bölge iklimsel olarak çok zorlu bir bölge. Burada yapılacak çalışmaların sekteye uğraması üretilebilir petrol üretimini orta ve uzun vadede etkileyecek. O sahalar aynı zamanda da gaz üretilen sahalar. Sadece petrol ambargosu olsa da muhtemelen Avrupa Gaz dengesine de bir etkisi olacak. Yaptığımız bir çalışmaya göre eğer Rusya petrol ambargosuna uğrarsa Rusya’nın gaz arzında yüzde 23’lük bir düşüş bekliyoruz. Bu sahaların tekrar devreye alınması zor konu. O yüzden şu an konu çok karmaşık bir durumda. Her ne kadar işe ürün bazında bakarsak Amerikan petrolü Orta Doğu ve Rus petrolünün açığını kapatacak seviyede değil. Olduğunu var saysak bile Amerika’daki yatırımlarda düşüş görüyoruz. Bu yatırımlarda da iklim temelli politikaların getirisi olarak da yatırımlar geri çekiliyor. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman da maalesef ki çok iç açıcı bir tablo var diyemiyoruz. Brezilya’nın üretiminin artması iyi diye konuşulacak nadir konulardan.

FGE Direktörü Cüneyt Kazokoğlu

‘TALEP TARAFINDAKİ BÜYÜK KIRILMA PİYASAYI DENGELEYECEK BİR FAKTÖR OLABİLİR’

Öncelikle petrol talebi geri geldi. Pandemide petrol talebinin 2019 seviyesine gelmeyeceği konuşuluyordu. O zaman biz buna çok karşı çıktık. Savaş öncesine kadar jet yakıtı talebi hariç diğer talep geri geldi. Rusya-Ukrayna savaşından sonra işler biraz bozuldu. İşin savaştan önceki kısımları olsa da bundan sonraya baktığımız zaman petrol talebini azaltacak birkaç tane etken var. Birincisi; Çin çok kötü durumda. Nisan ayında Çin’de 1 buçuk milyon varil günlük talep kaybı olduğunu düşünüyoruz. Mayıs ayında bu rakam 1 milyon civarında. Ekim ayında imparatorluk politikaları devam edecek. Şu an kötü bir senaryoyla petrol talebi hiç artmayabilir. Dünya’nın petrol talebi artışı için kötü bir gelişme.

“TALEP TARAFINDAKİ BÜYÜK KIRILMA PİYASAYI DENGELEYECEK BİR FAKTÖR OLABİLİR”

Ekonomi apayrı bir faktör. Kısa vadede içinde bulunduğumuz kriz sadece enerji sektöründe değil bütün emtialardaki kriz olarak yaşanıyor. Bu kısa vadedeki ekonomik baskı uzun vadeli baskıya dönerse talep olarak önümüzdeki 5 ve 6 yılı kaybedebiliriz. Arz-talep dengesizliklerinin çözümünü etkileyebilir. Talep tarafındaki büyük kırılma piyasayı dengeleyecek bir faktör olabilir. Çin bundan sonra ne yapar? Ekim ayına kadar çok dikkatli olacak. Bu da petrol piyasası için güzel bir gelişme değil. Jet yakıtı talebi birkaç yıl içinde geri gelir. Petrol talebinde rafineriniz varsa güzel bir dönemden geçiriyorsunuz. Fakat pandemi öncesine baktığımızda önümüzdeki 10 ila 15 yıl petrol talebinin yeşil baskı nedeniyle petrol talebindeki artışın bitmesine giden son yıllar olarak görünüyor. Dolayısıyla belirsizlikler çok fazla. Dünya otomotiv üretimine bakıldığında içten patlamalı motorların üretimi büyük ihtimalle 2018’deki seviyeye bir daha hiçbir zaman dönmeyecek. Hibrit olarak dönebilir. Uçak 2024’te toparlayabilir. Gemilerde de artan talep nedeniyle acayip bir sıkışma var.

“TALEBE OLAN BASKININ PETROL FİYATLARINDAKİ ARTIŞA ETKİSİ OLABİLİR”

Talebe olan baskının petrol fiyatlarındaki artışa etkisi olabilir. Arz-talep dengesizliğinde arzı arttıramıyorsanız dengeyi sağlamak için talebi kırmanız lazım. Talebi düşürmek bu dengesizliğin makul bir yolu diye görünüyor.

İsken Genel Müdürü Sırrı Uyanık

‘BÜTÜN DÜNYADA ŞU AN ENERJİ VE MADEN MİLLİYETÇİLİĞİ YAŞANIYOR’

2021’de neler oldu diye baktığımızda bu krizin ortaya çıkışı pandemiyle oldu. Pandemiden sonra gelen savaş olayı jeopolitik krize çevirdi. Şunu unutmayalım ki; gaz ve kömürdeki arz sıkıntısı geçen yaz ortasında başladı. Hava-iklim, post pandemi, ulaşım ve lojistik güçlükleri ve yeni yatırım yokluğundan dolayı gazdan başlayan kömürün de dahil olduğu bir kriz yaşandı. Bu arada fosil yakıtlara talep ve onların önemi enerji güvenliği açısından arttı.  Bu arada iklim tartışmaları, savaş, Çin ve Hindistan’da yaşanan büyük elektrik kesintileri gibi sebepler krizi tetikledi. 2022’de neler oldu? Doğal gaz ve kömürdeki krizle birlikte artan tedarik güçlükleri ve fiyatlar nedeniyle devletler tüketicileri korumaya çalıştı. Bir yandan piyasalarda tedarikte denge sağlanmaya çalışılıyor. Bütün dünyada şu an enerji ve maden milliyetçiliği yaşanıyor. Bu arada fosil yakıtlar geri mi geliyor yoksa hiç mi gitmedi bunu bilmiyoruz.  Enerji, gıda, emtia fiyatları tetikleniyor. Enflasyon etkileniyor. Enflasyonun yüzde 60’ı enerjiden geliyor. Bir taraftan enerji yoksulluğu artıyor. Avrupa’da yüzde 12, Türkiye’de yüzde 20 enerji yoksulluğu vardı. Bütün bu gelişmeler enerji yoksulluğu durumunu arttırıyor. Enerji kesintileri de devam ediyor. ABD bu yaz çok büyük bir şekilde enerji kesintilerine hazırlanıyor.

Kömür özeline baktığımızda kömür fiyatları ve kömür bağımlılığı zirvede. Devreden çıkarılan kömür santrallerinin bazıları tekrar devreye alınıyor. AB’de yüzde 12 oranında kömür kullanımı arttı. Söyleme bakın eyleme bakın. Almanya’da elektrik enerjisinde kömürün payı yüzde 24’ten yüzde 30’a çıktı. Amerika’da son 10 yıldır ilk defa kömürden elektrik üretimi yüzde 17 oranında arttı. ABD kaya gazından sonra gazlı santrallere ağırlık vermişti. Çin kapanan madenleri geri açıyor. Dünyada yeni geliştirilen kömür santral kapasitesi yüzde 10 oranında azaldı. Sadece Çin 25 GW yeni açtı. Özet olarak 2021’de elektrik için yüzde 9 daha fazla toplamda yüzde 2 daha fazla kömür tüketimi oldu. Dünya’da ilk defa kömür tüketimi 8 milyar tonu geçti. Önce savaşla olan kaygılar sonra AB’nin Rus kömürü istemiyorum demesiyle kömürde fiyatlar fahiş olarak arttı. Geldiğimiz nokta bu.

Ülkeler arası farklı fiyat uygulamaları söz konusu olmaya başladı. Bütün bunların ortasında iklim ve karbonizasyon hedefleri var. Bunlar büyük sorular. Zaman içerisinde bu sorular netleşecek. AB gelişmiş ülkelere iklim politikaları baskısı yapıyordu. Enerji güvenliği o kadar önemli bir hale geldi ki artık ‘karbon kardeşliği’ yaşanıyor. Enerji güvenliği emisyonların önüne geçti. Bir taraftan tüm bu gelişmeler enerji dönüşümünün tedariğini de etkiliyor, fiyatlar artıyor. Şu anki yaşadığımız kriz kömürden çıkışı nasıl etkiler derseniz belirsizlikler çok fazla. Bu hedefler ve politikalar hala yürürlükte.