‘Enerjinin olduğu her yerde olan bir şirketiz’

Aksa Elektrik Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kirazlı Petroturk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın 360 Derece Enerji Programı’na konuk oldu.

Aksa Elektrik Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kirazlı, Aksa Elektrik’i, sektörün genel durumunu Petroturk TV Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın 360 Derece Enerji Programı’nda anlattı. Kirazlı, “Hem görevli elektrik tedarik şirketi olarak faaliyet gösterdiğimiz Fırat ve Çoruh Bölgeleri’nde hem de Türkiye genelinde müşterilere yönelik ürün ve hizmetler sunuyoruz” dedi. 

• Birçok işletmenin en büyük gider kalemlerinden biri elektrik. Elektrik maliyetlerinde indirim avantajı sağlayan serbest tüketici uygulamalarında şirketinizin konumu nedir? Türkiye genelinde ve sektördeki konumunuzdan biraz bahseder misiniz?

Aslında elektrik çoğu işletmemizin gerek sanayilerin gerekse ticarethanelerin en büyük maliyet kalemlerinden biri. Aynı zamanda da alınıp satılabilen bir emtia olarak ciddi anlamda toptan piyasalarda ticareti yapılan bir ürün. Türkiye’de serbest tüketici dediğimiz yani elektrik tedarikçisini seçme hakkı olan müşterilerin sayısı büyük oranda diyebiliriz.  1,3 milyona yakın serbest tüketici şu anda sistemde faaliyet gösteriyor. Serbest tüketici uygulaması yaklaşık 15 yıldır süren elektrik sisteminin liberalizasyon sürecinin en başarılı uygulamalarından biri olarak adlandırılabilir. Biz Aksa Elektrik olarak tabii ki burada büyük bir oyuncuyuz. Hem görevli elektrik tedarik şirketi olarak faaliyet gösterdiğimiz Fırat ve Çoruh bölgelerinde hem de Türkiye genelinde müşterilere olabildiğince uygun koşullarla esnek vade ve ürün çeşitliliğiyle elektrik hizmeti sunuyoruz. Tabii elektrik maalesef zamlarla gündeme gelen bir konu; bunun farkındayız. Fakat şunu da belirtmemiz gerekiyor ki; elektriğin açıklanan tarifelerine göre daha uygun koşullarla da bizim gibi serbest tedarikçiler müşterilere hizmet sunabiliyor. Bu imkândan da müşterilerin çoğunun faydalandığını söyleyebiliriz. 

“BU ALANDA HEM GÜÇLÜ HEM DE ESKİ BİR OYUNCUYUZ”

Peki bu alanda önümüzdeki süreçte hedefleriniz neler?

Bu alanda hem güçlü hem de eski bir oyuncuyuz. Sektörün belki de ilk oyucularından biriyiz, hem Çoruh ve Fırat gibi lisans bölgelerimizde hem de ülke genelinde. Bundan sonraki süreçte de müşterilerimize olabildiğince uygun fiyatlı elektrik tedarik hizmeti sunmayı planlıyoruz. Tabii sektör de evriliyor; bunu öngörmek gerekiyor. Artık bizler gibi elektrik tedarik şirketleri sadece elektrik faturasında indirim sağlayan bir şirket konumunda değil. Bunun yanı sıra, elektriğin daha tasarruflu kullanılmasıyla ilgili danışmanlık hizmetleri gibi faturaların kontrolüyle ilgili çeşitli hizmetler de sağlamakta. Keza bunun yanında, elektrik destekleyici ürünlerde ve dağıtık enerji faaliyetlerinde de yine müşterilerin yanında olmaya çalışıyoruz. Bir elektrik tedarik şirketinin, enerjiye ilişkin her türlü konuda danışmanlık sağlayarak firmaların yanında olduğu bir misyon edindiğini söyleyebilirim.

“PANDEMİ, DİJİTAL DÖNÜŞÜM AÇIĞINI KAPATMA KONUSUNDA TEDARİK ŞİRKETLERİNE TETİKLEYİCİ BİR FAKTÖR OLDU”

• Bildiğiniz üzere, her sektörde olduğu gibi enerji sektöründe de gelişen dijital dönüşüm çalışmaları ve dijital hizmetler salgın ile birlikte hız kazandı. Şirket olarak bu süreçte müşterilerinizin beklentileri nelerdi ve şirket olarak ne tür çözümler sağladınız?

Bütün şirketler dijitalleşmeye odaklanmış olsa da Covid-19 salgını tabii ki bu süreci fazlasıyla hızlandırdı. Açıkçası, sektörümüz özelleştirme sonrası yeni, genç bir sektör de olsa elektrik tedariki, elektrik faturaları bildiğiniz gibi çok uzun yıllardır hayatımızda olan bir alan. Bu sebeple nispeten geleneksel bir sektör olduğumuzu söyleyebiliriz. Çünkü 7’den 70’e, bir hane halkındaki 18 yaş üzerindeki tüm yetişkinler müşterimiz diyebiliriz.

“MEVZUATIN DESTEKLEDİĞİ ÇATI TİPİ GÜNEŞ SANTRALLERİNE CİDDİ TALEP VAR”

• Bir elektrik şirketi olarak birçok çevreci ve sürdürülebilir enerji çözümleri geliştiriyorsunuz. Bunlardan kısaca bahseder misiniz?  (GES, Aksa Şarj, Yeşil Enerji, Enerji Verimliği projeleri) Özellikle çok fazla gündem de olan GES anahtar teslim projeleri nasıl gidiyor neler yapıyorsunuz? 

Gerçekten enerjinin olduğu her alanda olan bir şirketiz; jeneratörden doğal gaza, müşteri elektrik satışına kadar. Müşteriye elektrik tedarik hizmetlerinde de bahsettiğim aslında global olan trend, burada tedarikçilerin de evrimleşerek müşterinin enerjiye ilişkin -özellikle çevreci yeşil enerjiye ilişkin- bütün taleplerinde yanında olması yönünde. Bizim burada kendimizi nasıl konumlandırdığımıza gelince; mevzuatlardan sonra, özellikle lisanssız elektrik mevzuatından sonra tüketicilerimiz, sanayicilerimiz, ticarethanelerimiz hatta ev kullanıcıları olmak üzere, çatıda güneş santrali kurulumlarıyla ilgili talepler gelmeye başladı.

Tabii ki bu çok mantıklı, enerjinin hem yeşil kaynaklardan sağlanması hem de faturaların -genel bir yük olan elektrik faturalarının- işletme maliyetlerinden düşürülmesi ana hedefti. Biz burada Aksa Elektrik olarak, kendi markamızla müşterilerimize GES anlamında danışmanlık, kurulum ve hatta finansmana varıncaya kadar bütünsel çözümler sunuyoruz. Burada aslında sektörde ilk adımımıza da güzide bir kulübümüz olan Fenerbahçe ile başladık. Orada bir çatı projesiyle uzun vadeli bir sözleşme ile iş birliğine gittik. Buradaki iş birliğimiz diğer sektörlere de yayıldı. Gördüğümüz kadarıyla aslında sektörümüz de buraya doğru evriliyor. Ciddi anlamda mevzuatın desteklediği çatı tipi güneş santrallerine talep var. Bu talebi de Aksa olarak olabildiğince sağlamakta yardımcı olmaya çalışacağız. Çok fazla EPS şirketi var ve güneş enerjisi santrallerine anahtar teslim sağlayacak şirket sayısı Türkiye’de benzer ülkelere kıyasladığınızda daha çok. Biz burada kendimizi şöyle konumlandırıyoruz; sadece kurulum yapan inşaat firması değil, sistemin tasarımından finansmanına ve hatta elektrik tedarikine kadar müşteriye bu hizmet kanalını bütün olarak sunabilen kompakt bir oyuncu olarak görüyoruz.

Bu alanda elimizden geldiğince büyümeye devam edeceğiz. Diğer bahsettiğiniz alanlar da aslında tabii ki çok önemli. Özellikle çevreci nosyonun öneminin arttığı, çeşitli alanlarda buna ilişkin düzenlemelerin geldiği düşünülürse çok kritik. Yenilenebilir enerji sertifikaları, elektriğin üretimini sertifikalandıran I-REC sertifikaların ticaretinden karbon azaltımına kadar birçok alanda müşterilerimize hem bu sertifikasyonların tedarikini sağlayan hem de bu anlamda bir danışmanlık hizmeti sunan bir şirket olarak konumlandığımızı söyleyebiliriz. Bu pazarın da tabii özellikle Avrupa Birliği’nin konu hakkındaki düzlemeleri sonrası büyüyeceğini öngörüyoruz. 

“EPİAŞ GİBİ BİR KURUMUN NEZDİNDE BÖYLE GÜVENLİ BİR PİYASANIN OLUŞMASI ÖNEMLİYDİ”

• Geçtiğimiz aylarda açılan Vadeli Elektrik Piyasası (VEP) ve YEK-G sisteminin piyasaya ne gibi katkısı oldu? Vadeli elektrik piyasasının gelişimi açısından özel sektörün beklediği ilave adımlar var mı?

Vadeli Elektrik Piyasası (VEP) ve YEK-G gibi piyasalar EPİAŞ bünyesinde açılmış önemli mecralar. Bugünkü konumundan bağımsız olarak bunu söylüyorum. Aslında bugün bu piyasalara yüksek ilgi olabilir, düşük ilgi olabilir, bunlar konjonktürel olarak değişebilir ama toplama baktığımızda, elektrik piyasası tasarımına katkısı anlamında uzun vadeli olarak hem üreticinin hem de tüketicinin kendini korumasına imkân sağlayan mecralar olduğu için VEP bütünün ayrılmaz bir parçasıydı. Bütünle kastettiğim aslında bildiğiniz üzere, 15 yıllık liberalizasyon sürecinde çok likit bir Gün Öncesi Piyasası (GÖP), akabinde Dengeleme Güç Piyasası (DGP), en son olarak Gün İçi Piyasası (GİP) gibi halkalar açılmıştı. VEP de burayı gerçekten tamamlayacak önemli bir mecra. Çünkü gerçekten risklerin doğru yönetilmesi için EPİAŞ gibi kamunun da ortaklığı olan bir kurumun nezdinde böyle güvenli bir piyasanın oluşması önemliydi.

Bugünkü koşullarda konjonktürel olarak baktığımızda tabii ki buraların likiditesi öngörülebilirlikle çok ilintili. Uzun vadeli olarak elektriğin alınıp satılabilmesi, yine uzun vadeli olarak çeşitli emtiaların fiyatları ile öngörüler yapılmasıyla da ilintili olduğu için bugün baktığımızda buradaki likiditeyi düşük görüyoruz. Fakat daha öncesinde de belirttiğim üzere likiditenin düşüklüğü ya da yüksekliği piyasanın bu mecralara alışkanlığı, piyasanın buradaki faydaları öğrenmesi ve öngörülebilirliğin artmasıyla önem kazanıyor. Bu sebeple önümüzdeki dönemde VEP’deki işlem miktarının artacağını düşünüyorum. 

Keza YEK-G de aslında düşünce olarak güzel bir girişim. Özellikle çevreci elektriğin, elektriğin yeşil kaynaklardan üretildiğine olan sertifikalandırma ihtiyacının arttığı bir dönemde oluştu. Burada tabii önemli olan şu; baktığımızda bu bilince en azından buradaki ürün ihtiyacına en çok ihtiyaç duyan oyuncular özellikle uluslararası ticarette faaliyet gösteren veya uluslararası ortaklığı olan veya denetime tabii hava yolları gibi sürdürülebilirlik kriterini dikkate alan sektörler için YEK-G yeni bir girişim.

Elbette EPİAŞ güvencesiyle olması da çok önemli. İlerleyen dönemlerde bunun da tanınırlığının daha da artmasıyla hem ulusal hem de uluslararası mecralarda kullanımının da artacağını düşünüyorum. Burada şunu gözden kaçırmamamız gerekiyor; önümüzde yakın vadede bizi bekleyen bir sınırda karbon düzenlemesiyle ilgili bir mekanizma var; Avrupa Birliği tarafından gerçekleşecek olan. Türkiye de buna yönelik çeşitli hazırlıklar yapıyor. Bu anlamda gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nezdinde belirlenmiş sektörler var. Hem EPİAŞ’ın hem de borsamızın buradaki ürünleri çeşitlendirerek çalışmalarının devam ettiğini görüyor ve bu çalışmaların da artacağını düşünüyorum. Bu sebeple bu gelişmeler bir kompakt resmin parçaları ve aslına baktığımızda hepsi yeni ve çok kıymetli mecralar olarak addedilebilir.

“DOĞAL GAZ SANTRALLERİNİN TOPLAM ÜRETİMDEKİ PAYININ ÇOK YÜKSEK SEVİYELERE GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”

• Elektrik piyasasında arz-talep dengesi ve GÖP’te oluşan fiyatlara ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir, kısaca bahsedebilir misiniz?

Belki konjonktürel değişimleri eklerken bu seneye özgü yaşadığımız olayları da eklemek gerekiyor. İklim krizi, iklim hassasiyeti gibi farklı isimlendirmeler olsa da bunun da doğal bir yansıması olarak hidrolojik olarak ülkemiz kötü bir sene geçirdi. Baktığınızda uzun dönem ortalamasının belki yüzde 45-50 altında su geliri olan bir sene yaşadık. Bu gerçekten çok öngörülebilir değildi; elbette kurak veya yağışlı seneler yaşıyoruz ancak standart bir kurak seneye oranla daha kurak, daha az hidrolojik gelirin olduğu bir sene yaşadık.  Bunun doğal bir sonucu olarak da arz talep dengesinde bozulmalar oldu. Bugün doğal gaz santrallerinin toplam üretimdeki payının tekrar çok yüksek seviyelere geldiğini görüyoruz. Hidroelektrik santrallerinde de keza benzer bir şekilde ters orantı olarak düştüğünü biliyoruz. Önümüzdeki dönem hidrolojik olarak bu kadar kötü olmayabilir. Sonuçta burada bir döngüden bahsedebiliriz. Yağışlı yılları kurak yıllar, kurak yılları tekrarında farklı iklim rejimleri takip ediyor, ama en azından şunu görmüş olduk; üretim yatırımı ihtiyacımız ülkemizin yeniden hâsıl olduğu geniş çevrelerce en azından kabul edilebilir hale geldi. Uzunca bir süre devam eden arz fazlası durumunun bugün itibarıyla artık çok da olmadığını söyleyebiliriz. 

‘ÇÖZÜM, MALİYETE DAYALI FİYATLANDIRMA’

• Elektrik piyasasında malumunuz azami fiyat limiti uygulaması var fakat doğal gazda ithalat maliyetleri artmaya devam ediyor. BOTAŞ santrallere uyguladığı tarifeyi Temmuz ve Eylül aylarında arttırdı. Bu konunun enerji sektörüne etkileri nelerdir, kısaca bahsedebilir misiniz?

Azami fiyat uygulaması formülasyonla ilerleyen bir uygulama. Çeşitli ülkelerde benzer seviyede ya da daha yüksek seviyelerde azami fiyat seviyesi olduğunu görüyoruz. Burada bir geçiş dönemi, yani dönemsel olarak baktığımızda çeşitli sıkıntılar oluşabiliyor, nedenlerini de ortaya koymak gerekiyor. Covid-19 salgını sonrası dönemde emtia fiyatlarında yüksek seviyeleri ve artışları görüyoruz. Yakın coğrafyamızda özellikle Kıta Avrupası’nda hem kömür hem de doğal gaz fiyatlarında ciddi artışlar var. Bunun yansıması Türkiye piyasasında özellikle doğal gaz için çeşitli gecikmelerle olabiliyor. Çünkü, uzun vadeli sözleşmelerimiz farklı formülasyonlarla ilerliyor. Fakat, bugün geldiğimiz noktada aynı anda hem TL’nin değer kaybı hem emtiadaki artış hem de Covid-19 salgını sonrası dönemde birikmiş elektrik talebinin aynı anda gerçekleşmesi dönemsel olarak yaz aylarında tavan fiyatın maliyetlerle olan makasının daralmasına neden oldu. Bugün itibarıyla baktığımızda, bu dönemi en azından şu an için geçtiğimizi görüyoruz. Fakat, şu da bir gerçek; emtia fiyatlarındaki kontrolümüzde olmayan, maliyetlerden kaynaklı artış devam ettiği sürece burada sürekli olarak üretici için bir risk var. Bunun farkında olmamız gerekiyor. Burada belki ilerleyen dönemde Bakanlığımız da Düzenleyici Kurumumuz da gerektiği takdirde önlemler alacaktır. Elbette buradaki marjların daralmasının da herhangi bir arz güvenliği sıkıntısına neden olmaması çok kritik. Baktığımızda, arz güvenliği açısından en riskli denecek yaz dönemini yine de çok ufak sıyrıklarla atlattığımızı görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de aslında maliyete dayalı bir tavan fiyata gelirsek çok daha sağlıklı bir süreç göreceğiz diye düşünüyorum.

Aslında -daha öncesinde de belirttiğim üzere- şu an baktığımızda bir formülasyon var ve formülasyonunuz geçmiş dönem elektrik fiyatını baz alarak bir tavan fiyat hesaplıyor. Fakat şunu görmeliyiz; bu geçmiş dönem çok büyük dönemsellik içerebilir. Bugün oluşan tavan fiyatta, Covid-19 salgını döneminde oluşmuş fiyatların da tavan fiyatta etkisini görüyoruz. Oysaki bugünkü gerçeklik çok daha farklı. Güncel piyasa koşullarına göre belki daha dinamik bir şekilde tavan fiyatın yükselmesi gerektiğinde artış göstermesi hem arz güvenliği açısından hem de gerçek maliyetlerin yansıması açısından sağlıklı olabilir. Burada şu ek noktayı da özellikle belirtmek isterim; tabii ki biz toptan piyasalarda veya enerjinin piyasa katılımcısı tarafında faaliyet gösteren oyuncular zaten bunun farkında, fakat tüketici tarafında da büyük enerji oyuncuları var. Bir kısmı enerji sektörünün dinamiklerini yakından takip etmiyor olabilir; tavan fiyat gözeterek ya da tavan fiyat gözetmeksizin.

“2022 YILI DEĞİŞİM AÇISINDAN ENERJİ SEKTÖRÜ İÇİN ZORLU BİR YIL OLACAK”

• Son olarak Aksa Elektrik’in 2022 hedefleri hakkında neler söylemek istersiniz?

2022 yılı bütün bu bahsettiğimiz çerçevede baktığımızda gerçekten değişim yılı olacak; en azından çevremizde gerçekleşen dinamikler nedeniyle enerji sektörü için zorlu bir yıl olacak. Gerek emtia artışı gerek trendler, çeşitli regülasyon uygulamaları bizi zaten belirli bir yöne doğru itiyor. Biz Aksa Elektrik olarak 2022’de de yatırımlarımıza devam edeceğiz. Müşterimizi korumaya, müşteri segmentlerimize göre her segmentimizde ciddi büyüme kaydetmeye devam etmeyi arzuluyoruz. En önemli gündemimiz olarak, çevreci yeşil enerjiye ilişkin gerek güneş santrallerinde gerekse enerji verimliliğinde önemli projelere imza atmayı hedefliyoruz.