‘Ülkemiz dünyanın en çok otogaz kullanımı yapan ilk beş ülkesi arasında’

‘Ülkemiz dünyanın en çok otogaz kullanımı yapan ilk beş ülkesi arasında’

Petroleum Istanbul Fuarı kapsamında düzenlenen Petroleum Istanbul Akademi’nin ikinci gününde “TSE ve Akaryakıt Sektörü Faaliyetleri-Sayaç Ölçümleri, Buhar Geri Dönüşüm Sistemleri v.b.” paneli gerçekleşti. Panelde, TSE Endüstriyel Ekipmanlar Müdürü Oktay Akman, TABGİS Başkan Vekili Haşmet Akın Ketenci ve PÜİS Genel Sekreteri Ali Tutuk sunum yaptı.

‘TSE OLARAK BİZİM ÖNCELİKLİ AMACIMIZ HİZMET KALİTEMİZİ YÜKSELTMEK’

TSE Endüstriyel Ekipmanlar Müdürü Oktay Akman

Türk Standartları Enstitüsü olarak ölçü aletlerinin periyodik muayenelerinin, Su Dışındaki Sıvılar İçin Ölçme Sistemleri ile Bazı Ölçü ve Tartı Aletlerinin Muayene Yönetmeliği kapsamında yapılıyor. Bu yönetmelik altında biz Akaryakıt Dispanserlerinin Muayenesi ya da Tanker Muayeneleri değil bunlara ek olarak 8 ana başlıkta farklı ölçü aletlerinin de muayenelerini gerçekleştiriyoruz. Ölçü aletleri periyodik muayeneleri kapsamında yaklaşık 150 tane uzmanımızla, 42 tane akaryakıt araçı, 10 bölge koordinatörlüğümüzde, 21 müdürlük marifetiyle bu muayenelerimizi gerçekleştiriyoruz. 8 ana kalemde farklı alanlarda da olduğu için yoğun bir hizmet sektöründe çalışıyoruz. Enstitümüz, «TS EN ISO/IEC 17020»  akreditasyon standardına göre akredite bir kuruluş olarak ölçü aletlerinin periyodik muayenelerini gerçekleştiriyor. Enstitümüz, her yıl TÜRKAK tarafından yetkin teknik uzmanların denetiminde yaptığımız tüm faaliyetler kapsamında denetlenmektedir. Bu denetimler TÜRKAK tarafından belirlenen ve konusunda uzman kişiler geldiği için yaptığımız işlemlerin doğrulamasını biz üçüncü taraf olarak akreditasyon belgemiz ile sunuyoruz. Akaryakıt muayeneleri ile ilgili ölçü aletleri dispanserleri tarafında 3’üncü yılımızı tamamladık. Normal şartlarda biz 2020 yılında muayenelere başladığımız zaman tespitli diye herhangi bir ayrım yoktu. Bu şu anlama geliyordu; bu tespitli uygun dediğimiz aslında uygunsuz olarak değerlendiriliyordu ama Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın inisiyatif kullanmasıyla bunları farklı kategorilere ayırarak şu anda muayenelerimize bu şekilde devam ediyoruz. Uygunsuzlukların tipine göre sayılarına baktığımız zaman özellikle bazı uygunsuzluk türlerinde yoğunlaşma olduğunu görüyoruz. Özellikle biz ‘tespitli’ diyoruz, kullanıcı mağdur olmasın diye. Bunun sonucunda eğer ki ölçüm kısmında herhangi bir hata yoksa dediğim gibi ‘tespitli’ olarak uygundur diye neticelendiriyoruz. Bu tespitli T3, T4, T5, T6’yı bizler il müdürlüğüne aykırılık var diye bildiriyoruz. Bunun sonucunda maalesef il müdürlükleri cezai işlemler uyguluyorlar. Tanker sayaçları ile ilgili yıllardır dile getirilen ve enstitümüzün eleştirildiği hususlardan bir tanesi; tanker muayenelerinin hizmetini verdiğimiz ölçüm noktalarının sayısının artırılmasıdır. 2020 yılında biz 6 birimimiz ile 6 bölgemizde bu faaliyetleri yürütmekteyken şu anda 14 tane ilimizde yüksek ölçekli, yüksek devirli tanker sayaçlarını ve hacim ölçek kaplarının muayenelerini gerçekleştiriyoruz. Yakın zamanda bir yönetmelik değişikliği bekliyoruz. Şu anda mevzuat buna uygun hale getirilecek, eğer ki aynı yıl içerisinde kullanıcılar TSE başvurularını yapıp o ölçü aletini yaptırmamış olursa bunlarla ilgili de maalesef cezai işlemler ile karşı karşıya kalınacak. Sektördeki yeni başladığımız Buhar Geri Kazanım Sistemleri muayeneleri Benzin ve Naftanın Depolanması ve Dağıtılmasından Kaynaklanan Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü Yönetmeliği var. Bu yönetmelik kapsamında da akaryakıt dispanserlerinin tankerlerde, rafinerilerde ve dolum merkezlerinde Buhar Geri Kazanım Sistemleri’nin olması gerekiyor. Mevcut yönetmeliğimize göre hem depolama tesislerinde hem de istasyonlarda satış kapasitelerine göre ve yeni/eski olmalarına göre 01.01.2021’de başlayan sürecimiz var. 2023 tarihi itibariyle yönetmeliğin kapsadığı kullanıcı şekli biraz daha artırılmış hale geldi. Buhar Geri Kazanım Sistemi ile ilgili detaylı bilgiyi bizler aslında web sayfamızda yayınladık. TSE’nin web sayfasına girdiğiniz zaman hizmetlerimizin altında Buhar Geri Kazanım Sistemleri diye arattığınız zaman hem mevzuat hem başvuruların nasıl yapılacağı ve diğer tüm teknik detay bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Başvuru ile ilgili iki tane kılavuzumuz var. İki tane farklı ürün grubundan bahsedebiliriz. Biri akaryakıt istasyonları ve terminaller diğeri de tankerler olarak. Her ikisi içinde ayrı başvuru kılavuzumuz var, online başvuru alıyoruz. Başvurular ile ilgili detaylı bilgi bu kılavuzlarda mevcut. TS EN 16321-2 standardı kapsamında 3 tane muayene metodu var. Bunlar Islak Test A Metodu, Islak Test B Metodu, Kuru Test Metodu şeklinde. Bunlardan aslında ilgili mevzuat gereği en uygun olanı Kuru Test Metodu. Enstitü olarak şu anda Islak Test A Metodunu kullanıyoruz. Bu dispanser üreticisinin marka, model, tipinden bağımsız olarak tüm dispanserlerde uygulanabilecek bir metot. Yine sektördeki bir diğer faaliyetimiz ÖKC muayeneleri. Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlar (ÖKC)’ın damgalanması ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ile protokol imzalandı. TSE olarak biz ÖKC muayenelerinde ÖKC – CPU bağlantısı olduğu, ÖKC – CPU bağlantısının TSE’nin izni ve damgası dahilinde ve arada başka bir ek olmadan yapıldığı, ÖKC – CPU bağlantısının olmadığı durumda dispenserin yakıt vermediğinin kontrollerini yapacağız. Bu muayenelerde süreç Aralık 2022’de protokol imzalanması ile başladı. Bu ay içerisinde gerekli görüşmeler yapıldı ve sürecimiz netleşti. Bu ay ÖKC hakkında sektörle toplantı yapmayı planlıyoruz. Nisan 2023’te başvuru sistemini açmayı ve Mayıs 2023’te de muayenelere başlamayı planlıyoruz. Tüm firmalar ile bu konuları teyitleştikten sonra damga planlarımızı yayınlayacağız. Buna istinaden de ÖKC muayenelerine başlayacağız. TSE olarak bizim yaptığımız bütün faaliyetlerdeki öncelikli amacımız hizmet kalitemizi yükseltmek. Tüm Türkiye’de muayene hizmetinin yeknesak/standart bir şekilde, aynı kalitede, aynı gereklerle yapılmasını hedefliyoruz.

‘MÜŞTERİLERİMİZE ÖZEL ÇÖZÜMLER GELİŞTİRİYORUZ’

TABGİS Başkan Vekili Haşmet Akın Ketenci

Akaryakıt sayaç damgaları konusunda sahada yaşanan bazı problemler var. Aslında mevzuat yapıcı çeşitli gerekçeler ile mevzuatı oluştururken zaman içerisinde artık bizim geri dönüşler yapıp bu geri dönüşlere göre mevzuatı şekillendirme kültürümüzün de daha iyi vaziyete gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin akaryakıt sayaçlarına iki yılda bir periyodik muayene yapılıyor. Bu periyodik muayene yapılması öncesinde de her seferinde biz şimdi TSE’nin sitesinden daha önce Sanayi Ticaret İl Müdürlüklerine başvuruyla bu sayaçların damgalanmasını talep ediyoruz. Bu damgalanmaların neden olduğunu çok anlayabilmiş değilim. İstasyonda değişiklikler olursa elbette biz bu başvuruları yapmak durumunda olmalıyız fakat periyodik muayenelerle her seferinde internet sitesinden girip bunları yapmak hem zaman kaybı hem de tek tek daha önce girmiş olduğunuz verileri girmek ve adım adım girerken de eklemek suretiyle gereksiz bir iş yükü oluştuğunu düşünüyorum. Buhar Geri Dönüşüm Sistemleri, Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu bir AB direktifi üzerinden bize zorunlu olarak yansımaktadır. TABGİS olarak biz, direktifin İngilizcesinde de Avrupa’da zorunlu olduğu şeklinde de sac ayaklarının aslında eksik olduğunu düşünmekteyiz. Zira terminallerden tankerlere dolum, tankerlerden istasyonlara dolum, istasyonlardan da araçlara dolum ayakları mevcut. Direktifin hedefi sadece ozon tabakasına da zarar veren diğer sera gazları gibi akaryakıt buharının da salınımını azaltmayı hedefliyor. Dolayısıyla bundan belirli bir süre içerisinde yatırım yapılan paranın geri alınmasını beklemek söz konusu değil. Direktifimiz Türkçeleştirilirken bir yönetmeliğe bağlanmış. İki fazdan oluşuyor. 1’inci Faz, tankerden akaryakıt tanklarına dolum esnasında buhar geri kazanımı ve istasyonları ilgilendiren tarafı 01.01.2023’te zorunluluk haline geldi. Bayilerin bütün istasyonlarında tankerlere dolum yapılırken kapılı sistem dolum yapılması, buharın havaya salınmaması esas ama piyasadan öğrenebildiğimiz kadarıyla da bayi olarak bizler bu konuda yavaş hareket etmiş durumdayız. Akaryakıt dağıtım şirketleri kendi işlettikleri istasyonlarda büyük ölçüde bu konuda hazırlıklarını yapmışlar. TSE hazır olduğunu ifade ediyor, ilk kontrollerini de yapmaya başladılar. Şimdi tabii bayiler neden yavaş kalıyor? Diyorlar ki; ‘Tamam ben bunu yapacağım ama terminalde daha büyük bir salınım var. Akaryakıt tankerlerinin birçoğu halen kapalı dolum sistemi, alttan dolum sistemi gibi sistemlere sahip değiller dolayısıyla ben yapacağım adam orada salınım yapacak, neden bu parayı ödeyeyim, bir başlasınlar bakalım belki ceza kesiyorlarsa başlarız.’ Bunun böyle olmaması lazım. İstasyonlarda Faz 1’in 01.01.2023, Faz 2’nin de 31.12.2023’te tamamlanması söz konusu. Aslında bazı metreküp sınırları var ama bunlara çok takılmamak lazım. Bizim tankerden tankere zorunluluğumuz başladı diye söyleyebiliriz. Maliyetler sektöre nasıl yansıyacak diye Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ilgili kurumlar, sektör temsilcileri ile görüşmeler yaparken TOBB bünyesinde sektörün değerli ana dağıtım şirketleri, kuruluşları, bayi sendikaları bir araya geldiler ve birlikte yaptıkları raporlamayı Bakanlığa sundular. Yaklaşık 680 milyon Euro’ya varan toplam bir maliyet ten bahsediliyor. Bunun içerisinde yaklaşık 185 milyon Euro’ya yakın kısmı da istasyonlarda yapılacak olan masraflardır. Sektörümüz maalesef bu ağır yükü kaldıracak marjlara sahip değil. İstasyonlar belki bu maliyetleri göze almamak için düşük benzin satışları varsa benzin satışı yapmamayı tercih etmek durumunda bile olmaları bile söz konusu olabiliyor. Ayrıca tanımlanan süreler içerisinde zamanında başlansaydı dahi tamamlayacak firma sayısının yeterli olmadığını değerlendiriyoruz. Kaldı ki akaryakıt tankerlerinin birçoğu halen üstten dolum yapıyor. Biz TABGİS olarak başta istasyonlar olmak üzere geçiş sürelerinin en az 5 yıl uzatılması gerektiğini düşünüyoruz. AB’nin birçok ülkesinde hali hazırda uygulanması zorunlu geçiş sürelerine uyulmayarak ertelemeler yapıldığı bilgisine sahibiz. Ayrıca teknolojinin değişmesi ve yeni yakıt sistemlerinin gündeme gelmesi ile de belki de ileride âtıl hale gelecek bir yatırımı bu sektörün katlanmaması gerektiğini değerlendiriyoruz. Özellikle yakın zamanda olan deprem sebebiyle OHAL bölgesindeki istasyonlara öncelik olmak kaydıyla Türkiye çapında 5 yıl erteleme yapılmasını ilgili kurumlardan talep etmiş bulunuyoruz.

‘İSTASYONLAR ENERJİ İKMAL NOKTALARINA DÖNMEYE BAŞLADI’

PÜİS Genel Sekreteri Ali Tutuk

5 Aralık 2018 tarihinde yürürlüğe giren yürütmelikle, bazı terminallere, akaryakıt tankerlerine ve akaryakıt istasyonlarına benzinin depolanması, taşınması ve satış esnasında buharın atmosfere atılmayıp geri kazanımı için yapılması gerekenlerden bahsediyor. Burada başta PÜİS olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun ortak biçimde ifade ettiği gibi bu süreç birçok soru işaretini içerisinde barındırıyor. Mevcut karlılık düzeyleri dikkate alındığında bu hiçbir tarafın karşılayabileceği bir tutar değildir. Geri kazanılması neredeyse imkansız olan bu tutarın çok büyük bir kısmı da yurt dışına gitmektedir. İthalat şeklinde yapacağız. Yani bu aynı zamanda milli bir servetin dışarıya atılması olarak da düşünebiliriz. İstasyonlar tarafında yaşanacak sorunlar var.

Ruhsat problemleri, güncellenen yönetmeliklere göre olanların ruhsat işlemlerinden dolayı kapanma ihtimaline bile gelebileceği durumlar oluşuyor. İstasyonlarda bu dönüşümdeki benzin satışındaki düşüklükler, tip onayları, sınırlı sayıda tedarikçi olması verilen sürelerde tamamlanacağına inanmıyorum. Çünkü bunların sınırlı sayıda tedarikçisi şu anda yok. Bakanlıkta 2018 yılında bazı denetim yetkilileri, yetkilerini TSE’ye devrettikten sonra, doğal olarak TSE’deki uzman arkadaşlarımız sahaya hâkim olmadığı için akaryakıt istasyonlarıyla uzmanlar arasında çok sayıda sıkıntı çıkmıştı. TSE uzmanlarımız mevzuatta yazanı uygulamaya çalışıyor fakat sahada öyle değil. Sahada yerine getirilemeyince de birçok problemler çıkmıştı. Terminallerde, tankerlerde de aynı sıkıntılar var. Birçok ilave dolum adasının üstten olması, BGK ürünlerinin yerleşimi, ruhsat programı, belgelendirmeler mükerrer vergiler, malzeme ekipmanı ithal edilmesi, çoklu dolum adaları, benzin, motorin, buhar karışımı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Tankerlerde de, ADR yürütmeliğe girdikten sonra yani 2015 yılından önce üretilen tankerlerin hepsi şu anda hala üstten dolumda devam etmektedir. Tankerlerin de tam anlamıyla geçmesinin uzun süre gerektirdiğini düşünüyoruz. Bir de bu işin getirisine ve götürüsüne bakmak gerekiyor. Şu anda Avrupa Birliği ve Türkiye’deki benzin kullanımına baktığımızda bizim ülkemizde son yıllarda zaten benzin tüketimi git gide düşmekte. Motorin ve LPG payı artarken benzinin payı gitgide ülkemizde düşmekte. Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında motorun tüketimi benzinin yaklaşık 2.7 katı iken bizim ülkemizde bu dokuz katına çıkmakta. Benzin, motorinden dokuz kat daha az kullanıyor. 2012 yılından 2022’ye kadar hem ülkemizde hem de Avrupa Birliği’nde benzinin toplam otomotiv yakıtları içindeki payı git gide düşüyor. Ancak Avrupa Birliği ile aramızda son yıllarda yapılan araştırmalarda çok önemli bir fark var. Avrupa Birliği’nde benzinin payı yüzde 26 civarında iken bizim ülkemizde sadece yüzde 8,5. Şimdi oran bu şekilde giderken Avrupa Birliği ile kıyaslandığında bu uçucu organik bileşenlerin sayısı da git gide azalıyor. Yani biz bu yatırımı yapacağız ama çevreci olarak bunun etkilenmesinde bizim ülkemizdeki yeri nerede? Ülkemiz dünyanın en çok otogaz kullanımı yapan ilk beş ülke arasında gözüküyor. Ülkemizde LPG, otogaz tüketimi benzinin hemen hemen iki katı. Sektördeki LPG temsilcilerinin ifadelerine göre bunun da git gide daha da artacağından bahsediliyor. Bunun yanında çevreci yakıt ve motor teknolojileri git gide artıyor. Bunun üzerine Avrupa’da zaten bunu destekliyor.

Yeni nesil motor teknolojileri üzerinde önemli çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar daha az kirletilen sentetik yakıt, daha verimli motorlar için içten yanmalı motor yakıtlarının çevresel etkilerinin çok önemli oranda azaltacağını gösteriyor. Bunun en önemlisi hidrojen yakıt ile çalışan motor teknolojilerinde çok önemli çalışmaların olduğunu biliyoruz. Akaryakıt istasyonları bile artık git gide enerji ikmal noktalarına dönmeye başladı. Yani akaryakıttan çıkıp enerji ile alakalı her türlü ikmal noktasına dönüyoruz.

Ülkemizdeki benzin tüketimin azalması, elektrikli araçların, çevreci motor teknolojilerinin gelişmesi, yeni yakıtların da göz önünde alınarak uygulamanın tamamen kaldırılması ya da en az 10 yıl ötelenmesini istiyoruz. Kaldı ki şu anda Avrupa Birliği’nde de gerçekten bu dönüşümü sağlayabilen ülke sayısı çok az. Türkiye olarak işin başındayız.