‘Türkiye rüzgarda güvenilir bir üretim merkezi olarak öne çıkıyor’

TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Çin’de yaşanan küresel gelişmelerin Türkiye için fırsat oluşturduğunu belirterek; “Türkiye bu alanda son 15 yıldır olmadığı kadar fırsatlara yakın. Mevcut tedarik zinciri krizini ülkemiz adına fırsata çevirebiliriz. Türkiye bu noktada güvenilir bir üretim merkezi olarak öne çıkıyor” diye konuştu.

TÜREB Başkanı İbrahim Erden, Ankara’da basın mensuplarıyla bir araya gelerek rüzgar enerjisi sektöründeki son gelişmeleri değerlendirdi.

“TÜRKİYE RÜZGAR ALANINDA SON 15 YILDIR OLMADIĞI KADAR FIRSATLARA YAKIN”

TÜREB Başkanı İbrahim Erden, rüzgar sektöründe faaliyet gösteren büyük ölçekli birçok firmanın tedarik zincirini çeşitlendirmek ve salgın döneminde yaşanan riskleri minimize etmek istediklerini aktardı.

Küresel gelişmelerin Türkiye için bir fırsat oluşturduğunu ifade eden Başkan Erden; “Günümüz şartlarında lojistik maliyetleri 10 katı arttı. COVİD pandemisi dolayısıyla Çin’de tedarik zincirinde aksamalar halen devam ediyor. Her ne kadar Rüzgar’da Çin hammadde olarak pazarda güçlü olmasına karşın üretimde Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın arkasında yer alıyor. Çin’de sağlık sebebiyle (Covid-19) ve Çin-Batı ülkeleri arasındaki örtülü ticaret ve konteyner savaşı nedeniyle tedarik zincirinde büyük aksamalar olması sebebiyle türbin teknolojisinde lider üreticiler endişeli. Bu sebeple tedarik zincirini daha fazla bölgeye dağıtmak ve çeşitlendirerek riski azaltmak istiyorlar. Türkiye’yi bu anlamda önemli bir üretim ve tedarik lokasyonu olarak görüyorlar. WindEurope Bilbao etkinliğimizde türbin üreticileri tarafından Türkiye’nin gelişmiş rüzgar sanayii tedarik zincirinde çok önemli bir yerde görüldüğü ve üretimlerin ülkemize kaydırmaya çalışıldığı ifade edildi. Dolayısıyla Türkiye belki de bu alanda son 15 yıldır olmadığı kadar fırsatlara yakın. Mevcut tedarik zinciri krizini ülkemiz adına fırsata çevirebiliriz. Türkiye bu noktada güvenilir bir üretim merkezi olarak öne çıkıyor” dedi.

Erden, rüzgar endüstrisinde sağlanan başarının devam etmesi için yeni kapasite arzıyla sektörde öngörülebilirliğin sağlanmasına ve sanayide oluşturulacak derinleşme ile Türkiye’nin rüzgar endüstrisinde gösterdiği başarının tedarik zincirinde de yaşanması gerekliliğine vurgu yaptı.

Erden, bu konuda yapılan çalışmaları; “Yerel sanayileşmeyi güçlendirmek üzere bir yol haritası belirledik, hedefler koyduk. Haziran başında İzmir Kalkınma Ajansı İZKA’nın da desteğiyle İzmir’e teknik bir gezi düzenleyeceğiz. Sanayi Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nden mümkün olan en üst düzey temsilcilerle o bölgede 6 ila 7 sanayi tesisini ziyaret edeceğiz ve kendileriyle bilgilendirme amaçlı brifingler yapacağız. Eylül ayında Wind Energy Hamburg toplantısına en üst düzeyde katılım göstereceğiz. Ayrıca yıl sonuna doğru TÜREK’i rüzgarın başkenti İzmir’de yapacağız. Ve buraya işin endüstrisine sahip, Almanya, İspanya, Danimarka gibi ülkelerin sanayi kuruluşları ve büyükelçilerini de davet edeceğiz. Böylece Türkiye’yi global tedarik zincirinde daha güçlü bir konuma taşımak üzere çalışacağız. Hem iç üretim için ama hem de ihracat için kapasite tahsislerini hızlandırıp, öngörülebilir bir seviyeye ulaşması için gayret edeceğiz” şeklinde ifade etti.

“RÜZGAR SANAYİNDE AŞAĞIYA DOĞRU DERİNLEŞEN BİR ENDÜSTRİ HEDEFLİYORUZ”

Bu çalışmaların tek başına bir anlam ifade etmeyerek sürdürülebilir rüzgar sanayisi için kapasite arzının gerekliliğine vurgu yapan Erden, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“ETKB’nin düzenli biçimde bağlantı kapasitesi açıklaması elbette hala çok önemli. İki sene önceki verilerimizle yüzde 80’i ihracat odaklı 1 milyar Euro ciro yapan bir rüzgar sanayimiz olduğunu biliyoruz. Yıl sonu itibarıyla 1,5 milyar Euro’dan fazla ciro yapan bir Türk rüzgar endüstrisinin bulunduğu bir resmi göreceğimize inanıyoruz. Tabi sadece büyük komponentlere değil yan sanayiye de bakmamız lazım. Sanayinin büyümesi organik olmalı, böylece daha sürdürülebilir bir büyüme olacaktır. Rüzgar için yeni bağlantı kapasitelerinin açıklanması da sektörün atıl kalmaması, devamlılığının ve sürdürülebilirliğinin sağlanması adına önemli. Evet nakliyat, gemi vb. maliyetleri çığ gibi yükseldiği için global üreticiler adına coğrafi olarak yakın coğrafyalarda, Avrupa’da ya da Avrupa’ya yakın Türkiye gibi ülkelerde, üretim yapmak daha mantıklı ama bizim de kendi sanayimizin hayatta kalabilmesi için kendi ülkemizde de yatırımların devam etmesi ve bu şekilde can suyunun sağlanmasına ihtiyaç var. Bu da düzenli olarak Türkiye’de kapasite açıklamalarıyla olur. Biz rüzgar sanayinde ‘aşağıya doğru derinleşen bir endüstri’ hedefliyoruz. Birçok komponent zaten Türkiye’de üretilirken yerli türbin üretimi açısından da fırsatlar ortaya çıkabilir.”

Erden; “Kapasite açıklamalarında hedef yıllık 3 GW olmalı, sektöre hedef verilmeli ki sektörün lokomotifi bu şekilde devam edebilsin. Sanayici ve yatırımcı yatırım yapsın. Projeksiyon açıklanması, fonların ülkeye çekilmesi, sanayicilerin de bunlarla birlikte gelmesi böyle mümkün olur. Tüm bunların gerçekten sürdürülebilir bir pazar oluşturarak ve riski olabildiğince dağıtabilecek şekilde yapılması sağlanmalı. Bizim için önemli olan sanayinin sağlıklı büyümesidir. Bunu da sadece ihracatla değil iç pazarda yaşanacak ivmelenme ile sağlayabiliriz” diye konuştu.

“TÜRKİYE’DE YATIRIM ‘RÜZGAR’I ESECEK”

TÜREB Başkan Yardımcısı Arif Günyar da Avrupa’da ciddi bir rüzgar enerjisi yatırımı iştahı bulunduğunu ifade ederek; “Piyasada çok ciddi bir para var. Herkes yatırım yapmak için sıraya geçti. Öngörülebilir ve sürdürülebilir bir rüzgar enerjisi pazarı olduğumuzu gösterebilirsek Türkiye bu esnada çok güzel bir ivme yakalayabilir” dedi.

TÜREB Yatırım ve Yatırımcılardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Erinç Kısa ise yatırımcılar olarak en önemli unsurun rüzgar enerjisinde kapasite artışları olduğunu belirtti.

Rüzgar enerjisi santral yatırımcılarının hibrit projeler ile güneş enerjisi yatırımcısı olma yolunda ilerlediğini anımsatan Erinç Kısa; “Sektör olarak hibrit projelerle, toplamda 5 bin megavat seviyesinde yatırıma hazırlanıyoruz” şeklinde konuştu.

TÜREB Başkan Yardımcısı Ebru Arıcı da çalışmaların devam ettiğini ve rüzgar enerji projelerinde yeni modeller geliştirmek için gayret gösterdiklerini ifade etti.