Solartürk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özberk, Solar sektörünün Türkiye’deki gelişimini GreenPower okuyucuları için değerlendirdi. Solartürk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özberk, Solar sektörünün Türkiye’deki gelişimini GreenPower okuyucuları için değerlendirdi. Güneş paneli yerlilik oranı, yerli sanayi ve anti-damping ile birlikte güneş enerjisi sektörünün bugünü ve geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özberk, Türkiye’nin enerji tüketiminin yüzde […]
Solartürk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özberk, Solar sektörünün Türkiye’deki gelişimini GreenPower okuyucuları için değerlendirdi. Güneş paneli yerlilik oranı, yerli sanayi ve anti-damping ile birlikte güneş enerjisi sektörünün bugünü ve geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özberk, Türkiye’nin enerji tüketiminin yüzde 5’nin güneş enerjisinden karşılanmasının milli bir hedef olması gerektiğine değindi.
2005 YEK kanunu ile başlayan süreçten sonra 2013 yılından itibaren GES kurumlarının Türkiye’de faaliyete geçmeye başladığını ifade eden Solartürk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özberk kurumların artması ile sektörde ciddi değişimler yaşandığını ifade etti. Özberk, “İlk kurulduğumuzda solar panelde ‘tüm hammaddelerin ithal olduğu günlerden’ ülkemizde üretilen panellerde ‘Hücre’ hariç tüm hammaddelerin yerli olması sağlandı. Bunun anlamı 3-4 yıl gibi kısa sürede güneş paneli yerlilik oranı yüzde 50 ile 55’lere ulaşmış olup, kısa zamanda ise bu sektörde YEKA’nın yerli malı şartname katkısıyla teknolojik üstünlüğe ulaşılması gerçekleşecek. Ülkemizde 20’nin üzerinde panel üreticisi mevcut olup toplam kapasitesi 1500 MW/yıl’dır” dedi.
Sektördeki anti-damping etkisine de değinen Osman Özberk, yurt dışından daha önce gelen ve hiçbir gümrük vergisi ödenmeyen güneş panelleri karşısında yerli üreticilerin hücre hariç tüm hammaddelerde yüzde 3 ile yüzde 66 oranında gümrük vergisi ve yüzde 18 KDV’nin de peşin ödenmesinin sektörü olumsuz etkilediğini belirtti. Özberk, “Bilakis yurt dışı üretici ve ithalatçı firmalar, ‘Yerli Sanayicinin’ bu konudaki uygulamadan dolayı maliyet yükseltmesini avantaja çevirerek hiçbir kontrol ve vergiye tabi olmayan ithal ürünler ile pazar payı yüzde 95 ile 96’lara ulaşılmış olması ekonomik yönden sıkıntılara sebep verdi. Ayrıca bu yatırımlarda bir sorun çıkması halinde ise, ithal edilen Uzakdoğu ülkelerindeki hukuk sistemi kimi korur, Türk yatırımcı nasıl korunur bu da başka bir sorun olarak görünüyor. Anti-Damping vergisini geç çıkarmalarından dolayı bu sektörde ciddi ekonomi sıkıntı yaşanıyor. Home ofis veya birkaç kişiyle ülkemizde ticari amaçla bulunan firmalar, önceki yıllarda İtalya, İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sektörün doyma noktasından sonra, ülkemiz sanayileşmesine, teknolojik gelişimimize, istihdama ve ekonomimize ciddi katkı vermeden ülkemizden ayrılacaklarını bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Lisansız enerji üretiminde kabulü yapılan bin 500’den fazla güneş enerjisi santralinde bin 200 MW gücün aşıldığına dikkat çeken Osman Özberk, “Ülkemizde EDAŞ’lara yapılan lisanssız başvuru 7 GW civarında olup TEDAŞ Proje başvurusu 6 GW, onaylan proje ise 4 GW civarındadır. Bu bize, önümüzdeki 2-3 yıl içinde lisansız yatırımlarda 3-4 GW kurulum hedefi gösteriyor. 2015 yılında yarışması tamamlanan lisanslı 600 MW’lık güneş enerjisi yatırımlarından 2016 yılı içinde 20 MW kurulum yapıldı Maalesef lisanslı yatırımlarda arz talep nedeniyle oluşan yarışma sonucu ekonomik olmayan bir durum meydana gelmiş olup kamunun bu konuyu bir şekilde çözüme kavuşturması sektörümüz için önem arz etmek. Solar Enerjinin geleceğine yön verecek en önemli dönüm noktası ise, YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) ile Güneş Enerjisi İhtisas ( Konya, Nevşehir-Niğde) Bölgeleri ile yeni açıklanacak alanlar olacak. Yatırım şartı olarak ‘yerli ürün’ maddesini, ülkemizde teknolojik yatırımların yapılması ve AR-GE çalışma şartı getirilerek ilk bin MW güneş santrali ihalesi yapılması, dünyada 2017 yılının sektörümüzdeki en önemli olayıdır. Bu yatırımların başlamasıyla birlikte ülkemiz sanayisinin gelişmesi, kaynaklarının boşa gitmeyeceği katma değerinin ülkemizde kalacağının göstergesi” dedi.
Sektördeki uygulamalara da değinen Özberk, sektörün tarım, sulama, çatı uygulamaları ve kamu yatırımlarında ekonomiye katkısına değindi. Özberk, “Tarımsal sulama ve işletmelerde en büyük sorun enerjidir, Sulama Kooperatifleri desteklenerek bu alanda kurulacak GES’ler tarım sektörüne ve ülkemiz çiftçisine ciddi katkılar verecek. Kayıtlı sulama amaçlı pompaların yüzde 10’dan fazlası ile kurulacak hibeli GES sistemlerinin yılda bir sefer mahsuplaşması ve kamunun enerjiye fazla ödeme yapmaması şeklindeki uygulama ile ülkemizdeki çiftçilerin faydalanması ve kayıt altına alınması sağlanmalı. Bireysel çatılar, 10 kW ya kadar bağlanmalarda elektrik mühendisi onayı ile gerçekleşmesi ve TEDAŞ tarafından kabulü bu tür yapılarda öz tüketim kullanımının, önünü açacaktır. 50-100 kW ya kadar küçük işletmeler, petrol istasyonları, yazlık ve diğer siteler, toplu konutlar, sosyal amaçlı binalarda solar enerjinin kullanımının artması sektöre ciddi bir ivme sağlayacak. Bu alanlardaki TİP proje onayında EMO, İMO ve TEDAŞ ile koordineli bir yol haritası olabilir. Organize sanayi bölgesi dışındaki sanayi ve çiftlik çatılarında çok rahatlıkla öz tüketime uygun ve tüketimin belirli bir oran fazlası ile GES kurulumlarında ciddi artışlar sağlanabilir. Organize sanayi bölgelerinde kullanılan mevcut fiyat avantajı nedeniyle bu alanlara ayrı bir alım fiyatı vererek, bu yapılardaki çatılar ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak. Belediyeler başta olmak üzere üniversiteler, hastaneler ve diğer kamu binalarının yanında DSİ gibi kurumların solar enerji yatırımlarında öncelik yapmaları bu sektörün gelişimi ve ülke ekonomisine katkısı olacak” dedi.
İleri dönemlerde farklı uygulamalar ile sektörün Türkiye’de önemli bir yer edineceğini söyleyen Solartürk Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Özberk şöyle konuştu:
“Enerji tüketimimizin yüzde 5’inin karşılanması milli hedef olmalıdır.’ Bu sonuç itibarıyla, enerji ihtiyacımızın karşılanması için önümüzdeki 10-15 yıl içinde güneş enerjisi yatırımlarına 15-20 milyar dolar yatırım yapılması beklenmektedir. Eğer bir ülke, enerji bağımsızlığını elde edememiş ve sürdürebilir enerji politikası yoksa ciddi sorunlar içinde demektir. Cari açığımızın en önemli nedeni olan enerji kaynaklı ithalatımızın bir an önce azaltılması, ülkemizin enerji güvenliği ve bağımsızlığı için her türlü yerli ve yenilenebilir kaynaklarının kullanılması çok önemlidir Yatırım olarak geri kaldığımız güneş, rüzgâr, jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırımı ve işletmeye alınmaları Ülke ekonomisine ciddi kaynak yaratacaktır. Ülkelerin gelecekte sürdürülebilir ve güvenli enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Fosil kaynaklar bakımından zengin ülkeler dahi, önümüzdeki dönem dünyamızın geleceği ve çevremizin korunması bakımından yenilenebilir çevre dostu enerji kaynaklarının kullanılması yönünde kararlar almaktadırlar. Gelecek nesillerimizin temiz bir dünyada yaşayabilmesi için dünya ülkelerinin temiz ve yeşil enerjiye yönelmesi gerekiyor.”
Nurten Öztürk’e “Yılın Sürdürülebilirlik Kahramanı” ödülü12 Ekim 202419:33 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması12 Ekim 202413:48 Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngören Kanun Teklifi TBMM’de11 Ekim 202418:03 Bakan Bayraktar, Sırbistan’da enerji iş birliğine yönelik mutabakat zaptı imzalandığını duyurdu11 Ekim 202418:00 Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi maliyeti açıklandı11 Ekim 202417:58