‘Türkiye hidrojen alanında ilerleyen dönemlerde büyük potansiyele sahip’

Türkiye Enerji Zirvesi kapsamında düzenlenen Hidrojen Teknolojileri ve Piyasası Oturumu’nda Aplus Enerji Kurucu Ortağı Ozan Korkmaz oturuma sponsorluğunda ederken, SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy, AIR LIQUIDE Türkiye Genel Müdürü Souhel Bousta, Enerjisa Üretim Yeşil Hidrojen Mentoru Samet Arslan ve Teksis İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim hidrojen teknolojileri ve piyasalarını değerlendirdiler.

SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy

“YEŞİL HİDROJEN MALİYET AÇISINDAN TEŞVİK EDİLMELİ”

Hidrojen oldukça tartışmalı bir konu haline geldi, iyimser ve kötümser bakış açıları var. Kimileri bunu yalan olarak nitelendirirken, diğerleri hidrojenin kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Aslında tartışmalar bugünün değil, geçmişin konusu. Hidrojen, tartışma konusu haline gelmeden önce de kullanılıyordu. Yeşil hidrojen tartışmalarının öncesinde dünyada hidrojen tüketimi zaten mevcuttu. Bugünün odak noktası yeşil hidrojen. 2030 net sıfır hedefine doğru ilerlerken, öngörülen senaryolara göre toplam hidrojen kullanımının yarısının yeşil hidrojenden sağlanacağı öngörülüyor. Şu anda hidrojenin kullanıldığı bölgeler arasında Çin, Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Amerika bulunuyor. Birçok ülke arasında ikili anlaşmalar yapılıyor ve hidrojen ticareti gelişiyor. Örneğin, Avustralya’dan Almanya’ya veya Japonya’ya yapılan anlaşmalar gibi farklı ülkeler arasında bu alanda iş birlikleri artıyor. Türkiye de ilerleyen dönemde hidrojen alanında büyük potansiyele sahip. Ancak, bu potansiyeli tam olarak değerlendirebilme konusunda bir eksiklik var gibi görünüyor. Belki de başka coğrafyalarda yapılan çalışmalardan geride kaldık. Önemli olan, Türkiye’nin bu potansiyeli nasıl kullanabileceği ve geliştirebileceği. Bugün Türkiye’nin konuştuğu konulardan biri, Avrupa’nın gaz hub’ı olma potansiyeli iken, üzerinde daha az durduğumuz nokta şu: Türkiye, Avrupa’ya en yakın ve güneş ile rüzgar potansiyeli açısından en ucuz hidrojeni üretebilecek bölgelerden biri olabilir. Yeni boru hatları inşa edilmesi, özellikle hidrojen boru hatları Avrupa’ya yönelik olarak önemli olabilir. Özellikle vurgulamak istediğimiz nokta, yeşil hidrojen üretiminin maliyet açısından pahalı olması ve bu durumda teşvik edilmesi.

Air Liquide Türkiye Genel Müdürü Souhel Bousta

“HİDROJEN ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ AÇISINDAN KRİTİK BİR UNSUR”

Hidrojenin en büyük tüketicisi genellikle rafineri sektörü olmakla birlikte Türkiye’de, örneğin TÜPRAŞ ve SOCAR tarafından işletilen büyük üretim alanları mevcut. Türkiye’de henüz ciddi bir tüketim yok. Hidrojen, enerji dönüşümü açısından kesinlikle kritik bir unsurdur. Biz iki uygulamaya odaklandık. İlk olarak hidrojen kimyasal özellikleri sayesinde kimya endüstride besleme olarak kullanılır. Aynı zamanda metallerin ve çelik sanayinin yeniden işlenmesinde, özellikle endüstriyel fırınlarda kullanılır. Mobilite açısından bakıldığında hidrojen geleceğin yatırımı olarak nitelendirilebilir. Sürdürülebilir bir ulaşım için, havacılık, denizcilik ve ağır vasıtaların yolculuğu için kullanımı öngörülüyor. Elektrikli araçlar şu anda diğerlerinin yerini almış durumda olsa da demiryollarında elektrifikasyon olmadığı durumlarda hidrojen bu boşluğu doldurabilir. Almanya ve İsviçre’de elektrifikasyon uygulanan bölgeler bizim ana pazarlarımız arasında. Günümüzde yeşil hidrojenin maliyetinin, mavi hidrojenin maliyetinden daha yüksek olduğu görülüyor. Bu nedenle, bu tür teknolojilere yatırım yapılmalı. Kamu finansmanı ve teşviklerle desteklenmelidir.  Hidrojen aslında bir ortaklık meselesi. Air Liquide, birçok farklı sanayi oyuncusuyla ortaklıklar oluşturdu. Gerektiğinde ortak girişimler ve anlaşmalar yapıldı. Çünkü bu dünya, üretimi, dağıtımı ve nihai pazarı birleştiriyor. Burada bir hidrojen ekonomisi oluşuyor. Bununla birlikte düzenleyici çerçevenin güvenlik ve diğer unsurlar açısından sağlam olması için net yönetmelikler ve kurallar oluşturmalıyız. Bugün en azından bu konuları konuşuyoruz, farkındalığı artırıyoruz, bu şekilde Türkiye’de de hidrojen ekonomisini oluşturmaya gayret ediyoruz.

Enerjisa Üretim Yeşil Hidrojen Mentoru Samet Arslan

“YEŞİL HİDROJEN ALANINDA ÖNCÜ OLMAYI PLANLIYORUZ”

Enerjisa’nın hidrojen üretimine geçişiyle birlikte, 4 projeyi hayata geçirdik. Öncelikle, dış kaynaklardan hidrojen temin ederken şimdi üzerinde çalıştığımız projeler var. Hidrojen Vadisi projesi 2023 Haziran’ında imzalanan bir hibe anlaşmasıyla hayata geçirildi. Enerjisa, yeşil hidrojen üretiminde projenin paydaşlarından biri konumunda. Merkezi bir lokasyonda yeşil hidrojen üretilecek ve konsorsiyumdaki diğer paydaşlarla beraber tüketim alanlarına iletililecek. Türkiye’de özellikle 2026’da yürürlüğe girecek karbon vergisi ile birlikte, hidrojenin fit stok olarak gübre ve demir-çelik sektörleri gibi alanlarda kullanılması planlanıyor. Türkiye şuanda hidrojeni dışarıdan ithal ediyor. Biz ise üretimi esas alıyoruz. Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketiminin bir kısmı zaten bu hidrojen üretimi için kullanılıyor. Özellikle gri hidrojen üretmek için, 3,5 milyar metreküp doğal gaz gerektiğini göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketimi olan 53,3 milyar metreküp ile karşılaştırıldığında bu rakam anlam kazanıyor. Yeşil hidrojen üretmek için yenilenebilir kaynaklar kullanıldığında, Türkiye’nin yıllık doğal gaz faturasında ciddi bir azalma olabileceğini öngörüyoruz.

Enerjisa olarak, sadece Türkiye’de değil, global anlamda yeşil hidrojen alanında öncü olmayı hedefliyoruz. Avrupa’nın enerji bağımsızlığını sağlama çabaları, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası doğal gaza alternatif arayışlarıyla birlikte, hidrojen talebini artırmaktadır. Avrupa’nın enerji ihtiyacına cevap verebilecek bir pazar potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Yeşil hidrojenle ilgili herhangi bir yayını okusanız bile karşınıza çıkacak ilk sorun genellikle maliyet oluyor. Hidrojeni taşıma konusunda da yeterli düzenleme bulunmuyor. Bu da süreci zorlaştırıyor.

Teksis İleri Teknolojiler Genel Müdürü Hüseyin Devrim

“HİDROJEN DÜNYA GENELİNDE HIZLA BÜYÜYEN BİR EMTİA HALİNE GELİYOR”

Hidrojen, son yıllarda enerji sektöründe önemli bir odak noktası haline geldi. Firmamız, teknik bilgi birikimi ile ticari hedefleri birleştirerek ürün geliştirmeyi amaçlıyor. Geliştirdiğimiz teknolojilerle bu ekonominin içinde yer almayı planlıyoruz. Bu doğrultuda çeşikli ürünler geliştirdik. Bunların 3 veya 4 tanesi yurtdışı destekli projeler. Devam eden projelerimiz de mevcut ve bu projelerle ilgili çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Bu noktada, yıllar süren birikimin ürünü olan ve tamamlanması planlanan projeler, Ür-Ge projeleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu projeler, üzerinde 250 bin saatten fazla Ar-Ge çalışması yapılan ve gerçekleştirilmesi hedeflenen projelerdir. Petronetle çeşitli iş birliklerimiz mevcut. Hidrojenin dağıtım sürecinde Opet’le iş birliği içinde, bu alandaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Karbonsuz bir şekilde üretip tüketebildiğimiz en önemli elementlerden biri olan hidrojenin, bu hedeflere ulaşmada kritik bir rol oynayacağı açık. Dünya da bu yönde ilerliyor. Türkiye’nin küresel bir oyuncu olarak pozisyonunu güçlendirmek istemesi, hidrojenin ticaretini yapmakla kalmayıp, aynı zamanda ekipman üretiminde de öncü olmayı hedeflemesi gerektiğini vurgulayan hedefler var. Hidrojen, dünya genelinde kullanımı artan ve hızla büyüyen bir emtia haline geliyor. Yeşil hidrojen konuşurken aslında sadece yeşil enerjiye olan ihtiyacı değil, üretim süreçlerinin de karbon emisyonu açısından değerlendirilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Bu ay 12. Kalkınma planımız açıklandı. Planın içinde yeşil ve dijital üretim başlığı altında bahsettiğimiz konular bulunmakta. Bu başlıklar altında, hidrojenin ekipman olarak üretiminde sağlanacak destekler gibi konular da yer alıyor.