Geleceğin temiz enerjisi yeni nesil yakıtlar

Geleceğin temiz enerjisi yeni nesil yakıtlar

Türkiye ve dünyada temiz enerjiye geçişi hızlandırma potansiyeline sahip yeni nesil yakıtların enerji sektöründeki gelişimi, ülkelerin net sıfır emisyon hedeflerine de önemli katkılar sunacak.

Raşit Kırkağaç / İstanbul

Son yıllarda ülkelerin enerji ihtiyacını çevre dostu ve sürdürülebilir kaynaklardan karşılaması daha da önemli hale geldi. Bu kapsamda temiz enerji ihtiyaçlarının sürdürülebilirliği, çevresel etkilerin azaltılması ve iklim krizi ile mücadele konusunda atılan adımlar kapsamında ülkelerin yeni nesil yakıtlara olan ilgileri de arttı.

Günümüzde ise yeni nesil yakıtlar, fosil yakıtlara göre daha temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak öne çıkıyor. Bu yakıtlar ise genellikle yenilenebilir temiz enerji kaynaklarından üretiliyor. Bu kapsamda ise hidrojen, rüzgar, güneş ve diğer temiz enerji kaynaklarından üretilen elektrik, biyoyakıtlar ve sürdürülebilir havacılık yakıtları da dediğimiz SAF’lar bu yakıtlardan en önemlileri olarak öne çıkıyor.

Yeni nesil yakıtların avantajlarına baktığımızda, bu yakıtlar fosil yakıtlara göre daha az sera gazı salımı sağlıyor. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadelede de etkin rol oynuyorlar. Bu yakıtlar güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve biyokütle enerjisi yenilenebilir temiz enerji kaynaklarından üretildikleri için enerji güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynarken aynı zamanda alternatif olabilirler. Enerji verimliliği konusunda da avantajlı olan yeni nesil yakıtların verimliliği artırmaya da yardımcı olacağı öngörülüyor. Hidrojen yakıt hücreli araçlar, elektrikli araçlara göre daha fazla menzil ile öne çıkıyorlar.

“HİDROJEN KULLANIMININ ARTIRILMASI FOSİL YAKIT KULLANIMINI AZALTABİLİR”

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) küresel hidrojen görünümü raporuna bakıldığında ise ülkelerin iklim değişikliği ile ilgili mücadele kapsamında 2030’a kadar hidrojeni etkili şekilde sisteme dahil etmesiyle küresel olarak yıllık 14 milyar metreküp doğal gaz, 20 milyon ton kömür, günlük 360 bin varil petrol kullanımının önüne geçilebileceği hesaplanıyor. Bununla birlikte rapora göre, demir, çelik, otomobil üretimi gibi ağır sanayi, ağır hizmet karayolu taşımacılığı ve nakliye sektörlerinde hidrojen kullanımının artırılması fosil yakıt kullanımı ve emisyonu azaltabilir.

Ayrıca IEA’nın yayınladığı Dünya Enerji Görünümü 2023 Raporu’na göre de dünya genelinde 2030 yılına kadar yollarda neredeyse 10 kat daha fazla elektrikli araç olacağı öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Yeni Delhi Liderler Zirvesi sonrası yaptığı basın açıklamasında; “Hem yenilenebilir temiz enerji hem de nükleer ve hidrojen yatırımlarında önemli adımlar atıyoruz” diye konuştu. Bu kapsamda Türkiye hidrojen görünümüne bakıldığında ise Balıkesir’in Bandırma ilçesi merkez olmak üzere Güney Marmara Bölgesi’nde kurulum aşaması süren Hidrojen Vadisi Projesi ile öne çıkıyor. Projenin paydaşlarından TÜBİTAK, hidrojen ve karbon yakalama, kullanma ve depolama gibi teknolojilerin de aralarında bulunduğu AR-GE ve yenilik faaliyetlerine destek vermeyi planlarken, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ise konuyla ilgili, “Türkiye’nin ilk hidrojen vadisini kurmak için Avrupalı araştırmacılarla birlikte çalışıyoruz. Türkiye’yi batarya teknolojileri, çip üretimi, uzay teknolojileri, biyoteknoloji, hiper ölçekli veri merkezleri, güneş, rüzgar ve hidrojen enerji sistemleri gibi yenilikçi ve çığır açıcı teknolojilerin merkezi olarak konumlandıracağız” açıklamasında bulundu.

NET SIFIRDA 30 YILLIK GELECEK PROJEKSİYONU

Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Bakanlığın 2024 yılı bütçesi hakkında komisyon üyelerine sunum yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin 2053’e kadar net sıfır emisyonlu bir ekonomi olmasının hedeflendiğini belirtti. Gelecek 30 yıllık planların bu hedef doğrultusunda şekillendiğini ifade eden Bayraktar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, küçük modüler reaktörlerin de dahil olduğu nükleer enerji, hidrojen, batarya ve diğer depolama sistemleri ile dijitalleşme ve kritik minerallerin öncelikli konular olduğuna dikkati çekti. Bakan Bayraktar, “Genç ve artan nüfus yapısı, üretim odaklı gelişen sanayisi ve büyüyen ekonomisi ile ülkemizin enerji talebi artmaya devam ediyor. Bu kapsamda, 2035 yılında elektrik tüketimimizin 511 milyar kilovatsaate çıkacağını öngörüyoruz. Bu talebi karşılarken yenilenebilir enerjinin elektrik üretimi içindeki payını yüzde 55’e, kurulu güç içindeki payını ise yüzde 65’e çıkarmayı hedefliyoruz. Bunun için her yıl 3 bin 500 megavat güneş ve bin 500 megavat rüzgar santralini devreye alacağız. Ayrıca, bir ilk olarak toplam 5 bin megavat deniz üstü rüzgar kurulu gücünü enerji sepetimize dahil edeceğiz” dedi.

BİYOYAKIT VE HAM MADDE TALEBİ ARTACAK

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) ve Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tarafından hazırlanan Tarımsal Görünüm 2023 – 2032 ortak raporuna göre birinci nesil biyoyakıt ham maddelerine olan talebin 10 yıl içinde artacağı öngörülüyor.

Rapora göre en büyük biyoyakıt üreticisi ABD’de, Yenilenebilir Yakıt Standardı (RFS) rejimi sayesinde biyoyakıt talebinin güçlü kalması bekleniyor. Raporda etanol tüketiminin projeksiyon boyunca sabit kalması beklenirken, 2022 Enflasyon Düşürme Yasası kapsamında 2024 yılına kadar uzatılan eyalet ve federal yenilenebilir yakıt programları ve biyokütle bazlı dizel vergi kredileri için artan hedefler nedeniyle biyodizelin (yenilenebilir dizel dahil) küresel büyümeye en büyük katkıyı yapması planlanıyor.

Kanada’daki Temiz Yakıt Yönetmeliklerinin, ülkedeki biyoyakıt tüketiminin 2032’de bugüne kıyasla iki kat daha yüksek olmasına yol açacağı tahmin ediliyor.

Önümüzdeki yıllarda Brezilya, Arjantin, Kolombiya ve Paraguay’da ulaşımda yakıt tüketiminin artması ve buna bağlı olarak etanol ve biyodizel kullanımının artması bekleniyor. Endonezya’nın harmanlama oranının yüzde 30’un (B30) üzerinde kalacağı varsayılırken, dizel ve biyodizel kullanımının artacağı düşünülüyor. Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinde, ulaşım yakıtı talebindeki ve endüstriyel kullanımdaki büyüme nedeniyle biyodizelin daha popüler hale gelmesi beklenirken Hindistan’da şeker kamışı bazlı etanolün, 2025 yılına kadar yüzde 16’lık bir etanol karışım oranına ulaşma hedefine önemli ölçüde katkıda bulunacağı tahmin ediliyor ve E20 hedefinin 2032 yılına kadar karşılanacağı düşünüyor. Bununla birlikte Hindistan Başbakanı Narendra Modi de Yeni Delhi’de düzenlenen 18’inci G20 Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada Biyoyakıt İttifakı başlattıklarını belirterek, “Küresel Biyoyakıt İttifakı’nın başlatılması, sürdürülebilirlik ve temiz enerji arayışımızda bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu ittifaka katılan üye ülkelere teşekkür ediyorum” dedi.

ABD Enerji Enformasyon Dairesi (EIA) verilerine göre 2019’dan bu yana ABD’de yenilenebilir dizelin hükümet sübvansiyonları nedeniyle artış gösterdiği gözlemleniyor. ABD’de bu yılın ilk 7 ayında yenilenebilir dizelin günlük üretimi 200 bin varile yaklaştı. Ayrıca geçen yıla oranla ABD’de yenilenebilir dizel tüketim oranı da 2’ye katlandı. EIA’nın Kısa Vadeli Enerji Görünümü raporuna bakıldığında çoğunlukla rüzgar ve güneşten elde edilen elektrik üretimi sayesinde, 2023 ve 2024’te hem kömür hem de doğal gaz santrallerinden elde edilen elektrik üretimi azalacak.

EIA’ya göre 2023 yılında devreye alınacak yeni tesislerle birlikte ABD’nin toplam elektrik üretiminin yüzde 16’sı güneş ve rüzgar kaynaklarından elde edilecek. Toplam yenilenebilir temiz enerji payının ise yüzde 24’e çıkması planlanıyor. Bu değer ABD’de 2018 yılında yüzde 8 seviyesindeyken 2022 yılında ise yüzde 14’tü.

İÇTEN YANMALI ARAÇLAR YERİNİ ELEKTRİKLİ ARAÇLARA MI BIRAKIYOR?

Öte yandan Strategyand verilerine bakıldığında ise 19 ülkeden derlenen pazar verilerinde bataryalı elektrikli araç satışlarının (BEV) 2023 yılının ilk çeyreğinde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 24 arttığı görülüyor. İncelenen pazarlarda bataryalı elektrikli araç satışlarının yüzde 62’sini ise Çin pazarı oluşturuyor.

Ayrıca yine aynı rapordan derlenen verilere göre yüksek hacimli pazarlar arasında ABD, bataryalı elektrikli araç satışlarında en yüksek artışı yüzde 64 ile kaydederek son yıllardaki hızlı büyümesine devam etti. Bununla birlikte Türkiye’de bataryalı elektrikli araç satışlarına bakıldığında ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla 2023’ün ilk çeyreğinde yüzde 251’lik bir büyüme kaydedildiği görünüyor.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verilerine göre ise, AB ülkelerinde, 2023 yılı Ağustos ayında elektrikli otomobillerin toplam satışlardaki payı ilk defa yüzde 20’yi aştı. Elektrikli otomobil satışları, Ağustos 2023’te geçen yılın aynı dönemine oranla da yüzde 118,1 yükselerek 165 bin 165’e ulaştı ve bu araçların toplam satışlardaki payı yüzde 21’e çıktı. Böylece, Ağustos 2023 döneminde satılan her 5 arabadan 1’i elektrikli oldu.

Ocak-Eylül döneminde ise AB ülkelerinde toplam elektrikli otomobil satışı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55,2 artarak,

1 milyon 112 bin 192 oldu. Bu dönemde elektrikli otomobillerin toplam satışlardaki payı yüzde 14’ü yakaladı.

AB üyesi 27 ülkeye, İngiltere, Norveç ve İsviçre gibi ülkeler dahil edilerek Avrupa geneline bakıldığında ise bu yılın başından Eylül ayı sonuna kadarki dönemde toplam elektrikli otomobil satışı 1 milyon 472 bin 457’ye çıktı. Söz konusu 9 ayda Avrupa ülkelerinde elektrikli otomobil satışı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46,9 arttı ve elektrikli otomobillerin toplam satışlardaki payı yüzde 15,2’ye ulaştı.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği’nin (ODMD) verilerine bakıldığında ise Türkiye’de elektrikli otomobil satışları, 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde 48 bin 883 adet olarak gerçekleşti. Hibrit otomobil satışları da aynı dönemde 78 bin 387 adet olarak gerçekleşti. Böylece yılın ilk on ayında Türkiye otomobil satışlarında elektrikli otomobillerin payı yüzde 6,5 olurken, hibrit otomobillerin payı yüzde 10,5 oldu. 2022 yılının aynı döneminde toplam 4 bin 939 adet elektrikli ve 47 bin 90 adet hibrit araç satılmıştı. Ekim ayında ise 500 adet Tesla satışı gerçekleştirilirken, TOGG satışları 3 bin 567 adet olarak kaydedildi.