AB'nin elektrik sektörü emisyonlarında rekor düşüş

Firmalar sınırda karbon düzenlemesi için altyapı hazırlıklarını sürdürüyor

Elektronik haberleşme mühendisi Atıf Çağatay Kocaarslan, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 1 Ekim’de bazı sektörlerde yürürlüğe girecek olan sınırda karbon düzenlemesi kapsamında altyapı hazırlıklarını sürdüren firmalar için iklim politikası uzmanları ve yazılım teknolojileri alanında uzman ekibiyle web tabanlı bir platform geliştirdi.

Avrupa Birliği’nin Aralık 2019’da açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050 yılı itibarıyla kıtayı, net sıfır karbon salımı bölgesi haline getirmeyi hedefliyor. Yalnızca bir iklim eylem planı değil aynı zamanda temiz ve güvenli enerji temini, döngüsel ekonomi, akıllı şehirler, yeşil finansman ve karbon vergisi gibi konuları içeren kapsamlı bir ekonomi planı olan Yeşil Mutabakat kapsamında AB ülkelerine ihracat yapan şirketlerin, karbon salım kriterlerini karşılamaları gerekecek.

Mutabakat kapsamında uluslararası ticareti etkileyecek en önemli unsurlardan biri, 1 Ekim’de devreye girmesi beklenen ve ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen ürünlerini kapsayan sınırda karbon düzenlemesi olacak.

Düzenlemeyle 1 Ocak 2026’ya kadar olan geçiş döneminde, AB’ye ithal edilen söz konusu ürünlerin üretimi aşamasında salınan karbon emisyonları ile üretim süreçlerinde kullanılan elektriğin üretiminden kaynaklı emisyonların raporlaması yapılacak.

Türk şirketlerinin bu kapsamdaki hazırlıklarına destek olmayı amaçlayan bir yazılım platformu geliştiren İTÜ ARI Teknokent firmalarından Ecofoni’nin kurucu ortağı ve elektronik haberleşme mühendisi Kocaarslan, AA muhabirine platformun özelliklerini anlattı.

Şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecini hızlandırmak amacıyla harekete geçtiklerini belirten Kocaarslan, firmaların uçtan uca karbon ayak izlerini hesaplayıp, raporlayıp ardından karbon kredilerine ulaşabilecekleri, son aşamada da karbon nötr olduklarını beyan ederek uluslararası onaylayıcı kuruluşlardan bununla ilgili rapor almalarını sağlayan bir platform oluşturduklarını kaydetti.

“FİRMALAR İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİLERİNİN HANGİ NOKTADA OLDUĞUNU GÖRÜYOR”

Kocaarslan, “Biz firmaların ölçüm yapabilecekleri, hedef belirleyebilecekleri, bu hedefleri takip edebilecekleri bir iklim yönetim platformu sağlamış oluyoruz. Firmalar uluslararası standartlar doğrultusunda iklim değişikliğine olan etkilerinin hangi noktada olduklarını görüyorlar ve biz hangi noktaya gitmeleri gerektiğine yönelik onlara bir ortam sağlamış oluyoruz.” dedi.

Yaklaşık 1,5 yıldır üzerinde çalıştıkları platformun içinde otomatik raporlama oluşturabilecek 50 bine yakın hesaplama faktörünün bulunduğunu aktaran Kocaarslan, şunları söyledi:

“Sınırda karbon düzenlemesi, Paris İklim Anlaşması ve bankacılık düzenlemeleri gereği firmaların karbon ayak izlerini ölçmeleri ve ölçüm sonuçlarına yönelik karbon ayak izlerini düşürmeye yönelik hedef belirlemeleri gerektiğini fark ettik. Aslında burada bir havuç sopa metaforu var, eğer firmalar bu konuda raporlama yaparsa, düşüm hedefleri koyarsa o zaman teşviklerden faydalanacaklar, bu konuda aksiyon almazlarsa vergilerle karşı karşıya kalacaklar.”

Yapay zeka, dijital ikiz gibi teknolojileri de kullandıklarını anlatan Kocaarslan, bu teknolojiler sayesinde ürünlerin tasarım aşamasından son tüketiciye ulaşana kadar karbon ayak izlerini takip edebildiklerini vurguladı.

PEK ÇOK SEKTÖRÜ İLGİLENDİRİYOR

Türkiye’de sınırda karbon düzenleme mekanizmasının devreye girmesiyle demir-çelik, çimento, gübre sanayi, elektrik gibi sektörlerin söz konusu mekanizmadan etkileneceğini hatırlatan Kocaarslan, bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, faaliyetlerini raporlamaları gerekeceğini ve fazla emisyonları varsa bunlar için vergi vermeye başlayacaklarını söyledi.

Yazılım platformunun Türkiye’de ilaç sanayisinden turizm sektörüne pek çok farklı alanda firmalar tarafından kullanıldığını bildiren Kocaarslan, şöyle devam etti:

“Otellerden bile müşterilerimiz var çünkü onların da sürdürülebilir turizm kapsamında, işletmeleri bünyesinde karbon hesaplamaları gerekiyor. Bu yüzden bu belgelendirme hem Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından hem uluslararası komisyonlar tarafından talep ediliyor. Sektörlerden bağımsız bir şekilde karbon yönetimi artık işletmelerin karar alma mekanizmasını etkiliyor, biz de firmaların karar mekanizmalarına çözümümüzle destek oluyoruz.”

Firmalara geliştirdikleri yazılım haricinde danışmanlık desteği de verdiklerinin altını çizen Kocaarslan, bu amaçla ekip bünyesinde profesyonel iklim politikası uzmanlarının görev yaptığını ifade etti.

Kocaarslan yazılım platformunun işleyişiyle ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Platforma girdikten sonra şirketler kendi profillerini oluşturuyor. Profil oluşturma aşamasında şirketin sektörü ve faaliyet alanları hakkında bilgi toplanıyor. Bu bilgiler ışığında firmalara, kişiselleştirilmiş karbon ayak izi hesaplama aracını iletiyoruz. Burada firmalar, karbondioksit salımlarına eş değer gelen sera gazı emisyonlarının hesaplamalarını yapıyorlar. En son aşamada da firmalarda bu bir rapor haline dönüşüyor. Normalde elle yazılan raporu biz otomatik bir şekilde rapor haline getiriyoruz ve firmalar bu raporu uluslararası onaylayıcı kuruluşlara sunabiliyorlar. Bir taraftan da çıkan karbondioksit eşleniklerini nötrleyebilecek karbon kredilerine erişim sağlayabiliyorlar.”

AA