Batarya depolama teknolojilerinde rekabet artıyor

Çin’den gelen ihracat kısıtlamalarıyla batarya teknolojilerinde rekabet artıyor

Çin’in batarya depolama teknolojilerinde kullanılan ve elektrikli araçlar için önemli olan pil üretiminde kullanılan bazı hammaddelere getirdiği kısıtlamalar nedeniyle ABD, Kanada, Japonya, Güney Kore ve Almanya gibi ülkeler bu alana yatırım yapmaya başladı. Bununla birlikte Türkiye, Beylikova’da devreye aldığı Florit, Barit ve Nadir Toprak Elementleri İşletme tesisi ile bu alanda öncü ülkelerden biri olmayı hedefliyor.

Raşit Kırkağaç / İstanbul

Son yıllarda batarya depolama teknolojilerinin giderek daha da önemli hale gelmesi bu alanda ihtiyaç duyulan hammadde ve kaynaklar konusunda ülkeler arası rekabeti artırdı. Yenilenebilir enerji depolama sistemleri ve elektrikli araçların kullanımının çoğalmasıyla batarya depolama sistemleri hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Sürekli gelişim gösteren sektörde, talebe olan artış, hammadde temininde yaşanan sıkıntılar ve ihracat kısıtlamaları ülkeler arası rekabeti de artırdı.

Bununla birlikte Türkiye de nadir toprak elementleri ile ilgili çalışmalarına devam ediyor. Türkiye 2022 yılında Eskişehir Beylikova’da dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi (NTE) rezervini keşfetti ve Nisan 2023’te ise burada pilot tesis açılışını gerçekleştirdi. Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Geleceğin Mineralleri Forumu’nda konu ile ilgili uluslararası camiaya çağrı yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Eskişehir’de bulunan pilot tesisten sonra burada endüstriyel tesis kurmak için hazırlıkların devam ettiği ve Türkiye’nin NTE üretebilen 5 ülkeden biri olma hedefiyle hareket ettiğini belirtti. Bayraktar: “Tüm ülkeler emisyonlarını azaltmaya çalışıyor, bunun için de birçok farklı temiz enerji teknolojisini çok yaygın olarak devreye almak gerekiyor. Bunların birçoğu da bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineralleri kullanıyor. Bizim enerji dönüşümü öykümüze ve Türkiye’deki kritik mineral potansiyeline baktığımızda ise ülkemizin maden çeşitliliğinin yüksek olduğunu görüyoruz. Son yirmi senede madenciliğe çok yatırım yaptık. Maden ihracatımız da istikrarlı şekilde artıyor. 2020 yılında ülkemizin, ekonomimiz için de çok önemli olan bu alandaki potansiyelini incelemek amacıyla bir Nadir Toprak Mineralleri Enstitüsü kurduk. 2022’de ise Eskişehir’de dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervini bulduk. Burada yıllık 570 bin ton nadir toprak elementi rafine edecek bir tesis kurmayı planlıyoruz. Afrika, Batı ve Orta Asya başta olmak üzere tüm ülkelerle iş birliğine hazırız. Aynı şekilde uzmanlarla tecrübelerimizi ve iyi uygulamalarımızı paylaşırken onlarla da iş birliğine hazırız” dedi.

ÇİN’İN İHRACAT KISITLAMALARININ NEDENLERİ

Dünyanın en büyük lityum iyon pil üreticilerinden biri olan Çin’in bu teknolojide ihtiyaç olan hammaddelerde kısıtlaya gitmesinin nedenlerine baktığımızda Çin hükümeti hammadde ihracatını kısıtlayarak lider konumunu güçlendirmek ve kendi üreticilerini korumak isterken ayrıca bu kısıtlamalarla hammadde fiyatlarını kontrol altında tutmayı planlıyor.

ÜLKELER GRAFİT ÜRETİMİNDE ÇİN’E BAĞIMLILIKLARINI AZALTMAK İÇİN YATIRIM YAPIYOR

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu’nun (USGS) hazırladığı rapora göre, 2023’ün ilk 8 ayında ABD’nin doğal grafit ithalatı tonaj olarak 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 6 daha az gerçekleşti. Buna rağmen 2019’dan 2023’e kadar ABD’nin tüketimi yüzde 72 oranında arttı. 2022’nin ilk 9 ayında Çin 81 bin ton pul grafit ihraç ederken bu oran 2023 yılının aynı döneminde 58 bin ton olarak gerçekleşti. Çin’in ihraç ettiği grafitin ülkelere göre dağılımına baktığımızda ise yüzde 18 ile Kore Cumhuriyeti ilk sırada yer alırken onu yüzde 17 ile Japonya, yüzde 14 ile Hindistan ve yüzde 8 ile ABD izledi. Rapora göre Çin, 2022 ve 2023 yıllarının ilk 9 ayında 45 bin ton ve 39 bin ton doğal grafit ihraç etti. İhraç ettiği doğal grafitin ülkelere göre dağılımında ilk sırayı yüzde 56 ile Kore Cumhuriyeti alırken onu yüzde 23 ile ABD ve yüzde 19 ile Japonya takip etti.

Raporda ayrıca ABD’nin Alaska, Montana ve New York’ta birer adet ve Alabama’da iki adet olmak üzere toplamda 5 şirketin grafit madenciliği projeleri geliştirdiği üzerinde duruldu. Şirketlerin geliştirdiği projelere bakıldığında Alaska’daki projenin Enflasyonu Azaltma Kanunu çerçevesinde 37,5 milyon dolar hibe aldığı, Alabama’daki projenin ise Savunma Üretim Kanunu aracılığıyla 3,2 milyon dolarlık hibe aldığı belirtildi.

Rapora göre ayrıca, Kanadalı bir şirketin ise Brezilya’da grafit madeni ile ilgili yatırım yaptığına değinilirken, üretimin 1. fazda 5 bin ton ve 3. fazda ise 50 bin ton civarında olacağı planlandı. Raporda, Ukrayna – Rusya arasında yaşanan savaştan önce Ukrayna’daki grafit üretiminin de yılda yaklaşık olarak 10 bin ton olduğu belirtildi.

OZEnergy Yönetim Kurulu Başkanı Ömer:

NTE YATIRIMLARI TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ

Dünyanın önde gelen tedarikçisinin bu hamlesi Çin’in on yılı aşkın süredir yaptığı tartışmasız en önemli nadir toprak hamlesidir. Tüm dünyada teknolojiye yönelik kısasa kısas ticaret savaşı kötüleşirken yenilenebilir enerjide kullanılan hayati malzemeleri de ön plana çıkarıyor. Rüzgâr türbinleri, güneş panelleri, elektrikli araçlar ve enerji depolama birimlerinin üretimi için doğada az miktarda bulunan ve bu nedenle nadir toprak elementleri olarak adlandırılan hammaddelerin yanı sıra lityum, kobalt, bakır, nikel, germanyum, neodimyum gibi kritik minerallere ihtiyaç duymaktadır.

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre Çin, dünyadaki nadir toprak madenciliği üretiminin yaklaşık yüzde 60’ını, ancak işleme ve rafinasyonun da yüzde 90’a yakınını oluşturuyor. Nadir toprak elementleri ve temiz teknolojilerde kullanılan diğer birçok malzeme ve kaynak konusunda Çin’e aşırı bağımlılıktan uzun süredir endişe duyuyoruz.

ABD verilerine göre, yoğun hükümet desteğiyle, Çin dışındaki nadir toprak oksit üretimi 2022’ye kadar geçen yedi yılda neredeyse dört kat artarak 90.000 tona çıktı. Ancak Çin, kendi üretimini ikiye katlayarak 200.000 tona çıkararak hakimiyetini korudu.

OZEnergy olarak Türkiye’nin, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımını artıracak şekilde güneş ve rüzgar enerjisi santralleri kurmak üzere hizmet veriyoruz. Batı ülkeleri olarak Çin’e aşırı bağımlılıktan uzun süredir endişe duyuyoruz. Güneş panellerinde gözetim uygulamasıyla birlikte YEKA projelerinde yerli güneş paneli şartı getirildi ve yerli güneş paneli üreticilerimizin yerlilik oranları yüzde 70’i aştı. Aynı şekilde rüzgar enerjisi santrallerinde de yerlilik şartı getirildi ve İzmir’den yerli rüzgar türbini üreticimiz çıktı ve tüm dünyaya ihracata başladı.

Yeni enerji teknolojilerine yatırım yaparak fosil yakıtlara bağımlılığını azaltmayı hedeflerken özellikle enerji depolamada kendi sanayimizi oluşturarak Çin’e bağımlılığımızı azaltmak üzere genç sanayiciler olarak da enerjide tam bağımsızlığımız için enerji depolama teknolojilerinin Türkiye’de üretimi için adımlar atıyoruz.

Rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin sayısını her geçen gün arttırmakta ve bu santrallerin inşasında yerli üretimi teşvik etmektedir. Ancak bu teknolojilerin yapısından kaynaklı olarak Türkiye’nin hammadde ihtiyacı farklılaşmakta ve artmaktadır. Rüzgâr türbinleri, güneş panelleri, elektrikli araçlar ve enerji batarya depolama birimlerinin üretimi için doğada az miktarda bulunan ve bu nedenle nadir toprak elementleri olarak adlandırılan hammaddelerin yanı sıra lityum, kobalt, bakır, nikel, germanyum, neodimyum gibi kritik minerallere ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu kritik minerallerin tedariki, küresel ölçekte artan talep nedeniyle giderek zorlaşmaktadır. Kritik mineraller, diplomatik krizlere neden olmakta ve yeni enerji jeopolitiğinin öznesi haline gelmektedir. Türkiye, yenilenebilir enerji alanındaki hedefleriyle ve yatırımlarıyla mineral arz riski yaşaması kuvvetle muhtemel ülkelerden biri. Kritik minerallerin enerji dönüşümüne ve enerji güvenliğine etkisini göz önüne alarak Türkiye’de yeni enerji teknolojilerine yönelik yerli üretimin gerçekleştirileceği diğer bir alan, elektrikli ve hibrit araçların satışının her geçen gün arttığı otomotiv ve ulaşım sektörüdür.

Dolayısıyla enerji dönüşümde iddialı hedefleri olan, rüzgâr ve güneş enerji santrallerinin üretiminde yerlilik koşulu arayan ve yerli elektrikli otomobilini üreterek ulaşımda elektrifikasyonu genişletmeyi hedefleyen Türkiye açısından, bu minerallerin güvenli, uygun fiyatlarda ve kesintisiz bir şekilde tedarik edilebilmesi, Türkiye’nin enerji güvenliğinin ve teknoloji bağımsızlığının önceliklerinden biri haline gelmektedir. Türkiye’de daha önce temizlik ürünlerinin üretiminde kullanılan bor madeni, ilk defa katma değer yaratan bir ürün haline getirilerek, sanayiye yönelik lityum talebinin ülke içi kaynaklar ile karşılanması noktasında önemli ancak başlangıç olarak sayılabilecek bir adım atılmıştır. Bor rezervleri açısından dünyanın en zengin ülkesi olan Türkiye için bu yatırım, enerji dönüşümündeki diğer yatırımları, arz güvenliğini ve teknoloji bağımsızlığını destekleyecek önemli bir başarıdır.

Solarşarj Genel Müdürü Murat Karagözoğlu:

Çin’in getirdiği bu sınırlama esasında son birkaç yıldır Çin ile Batı ve özellikle ABD arasında farklı alanlarda yaşanıyor. Ticari alanlarda yapılan bu hamleleri esasında ülkelerin birbirlerine karşı farklı alanlarda avantajlı konuma geçme çabaları, farklı çözüm yollarının doğmasına neden oluyor.

“ÜLKELER MADENCİLİKTE FARKLI SENARYOLARI DEVREYE SOKUYOR”

Bunun sonucunda da batılı ülkeler hammadde sorunu yaşamamak için hızlıca yeni tedarik kanalları bulma, madencilik faaliyetlerini kendi ülkelerinde arttırma, hammadde geri dönüşümünün/tekrar kullanımının sağlanması ve silikonun batarya depolama üretiminde kullanım oranının arttırılması başta olmak üzere Ar-Ge yatırımları ekseninde farklı senaryoları devreye sokuyorlar.

Sonuç olarak; bu rekabet ve buna bağlı hamleler geçmişte olmuş, bugün olmaya devam ediyor yarında farklı şekillerde olmaya devam edecektir. Ancak elektrikli araç dönüşümünün hız kesmeden devam edeceğini öngörüyoruz.