Sürdürülebilir gelecek

2020 yılını geride bırakırken, zorlukları da geçmişte bırakmayı umuyoruz. Hepimiz için çeşitli sınavlarla dolu bir yıl oldu. Covid-19’un tüm dünyayı sarsmış olması, aslında hepimizin bir arada yaşadığını hatırlattı ve umuyorum ki çoğunluğun global bakış açısının önemini kavramasına yardımcı oldu.

2020 yılında birçok şey değişti, kimi değişikliklerin kalıcı olabilmesi önemli. Örneğin tüm insanlığın tüketime dair yeni bir bakış açısı geliştirmiş olduğunu umuyorum ve tabi ki tüketimin dikkatli ve sadece gerekli zamanlarda yapılması için bilincin gelişmiş olduğunu… Böyle bir bakış açısının sürdürülebilir olması için tüm dünya bireylerinin ve devletlerinin sorumluluk hissedip, aynı amaç doğrultusunda yasalar ve kültür geliştirmesi şart.

10 Aralık 2020 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Birliği’ndeki piller ve enerji depolama için yasaların modernize edilmesinini teklif etti. Bu teklifin temelinde, iklim ve çevre korumasının önemi büyük.

Global düzeyde de değerlendirilmesi umulan Avupa Komisyonu’nun bu teklifinde, amaca ulaşabilmek için hukuki belirliliğin önemi ve hukuki belirliliğin bir yandan da büyük yatırımların yolunu açacağı ve üretimi tavan yaptıracağı da vurgulandı. Amaç, yenilikçi ve sürdürülebilir pilleri Avrupa ve ötesinde büyüyen piyasalarda bulundurabilmek.

Enerji üretimi, muhafazası ve tüketimi dünyanın ve ekonominin temel kavramları arasında yer alıyor.

YENİ EKONOMİ HAREKET PLANI GENELGESİ

11 Mart 2020’de yayımlanan Yeni Ekonomik Hareket Planı Genelgesi (New Circular Economy Action Plan) de, üretim ve tüketim yöntemlerinin değiştirilmesini içermekteydi. 10 Aralık 2020 tarihinde yapılan teklifte de gönderme yapılan Yeni Ekonomik Hareket Planı Genelgesi iklime zarar vermeyen ve tüketicilerin güçlendiği rekabetçi bir ekonomi öngörüyor.

Genelge, Komisyonun sürdürülebilir ürün politikası ile ilgili bir yasa teklifinde bulunacağından ve bu yasanın Avrupa Birliği piyasalarında daha uzun ömürlü, tekrar kullanıma uygun, tamiri ve geri dönüşümü kolay ve ham maddenin değil de kullanılmış maddelerin tekrar kullanıldığı ürünlerin bulunmasını öngören bir politikadan bahsediyor.

Ekonomik dengeleri de değiştirecek bu politikalar, dünyanın ve kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından çok önemli.

Diğer taraftan, 10 Aralık 2020 tarihli teklif, Avrupa Birliği’nin ekonomisinin sürdürülebilir olmasını öngören, Yeşil Anlaşma veya “Green Deal”e de gönderme yapıyor ve 2050’deki çevre ve iklim hedeflerine Avrupa İklim Hukuku ile varolan politik taahhütlerin, yasal zorunluluk haline getirilmesi ile ulaşılabileceğini öngörüyor.

Maliyet hesaplamasının azami önem arzettiği çevreyi ve iklimi korumaya yönelik çalışmalara hukuki zorunluluğun getirilmesi dengeleri değiştirici ve çok önemli bir adım.

Dediğim gibi, hepimizin bir arada yaşadığı ve dünyanın halinden hepimizin de etkilendiği gerçekliği yüzümüze vurmuşken, bu çalışmaların sürat kazanması ve uygulamaya koyulması dünyanın geleceği açısından umut vadediyor.

Avrupa Birliği çalışmalarını sürdürürken Brexit kafalarda soru işareti bırakıyor. Global bir bakış açısı ve uygulama gerektiren enerji ve çevre hukuku, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasından kaynaklı birçok bilinmezliğe gebe. Birleşik Krallık, uluslararası çevre hukukuna bağlı Avrupa Birliği’nin hukuki uygulamalarına uyumlu bir şekilde mi devam edecek yoksa kendi hukuki uygulamalarını mı yapacak, merak konusu.

Temennim o ki, tüm dünya bireyleri ve ülkeleri, uluslararası denetim ve yaptırım uygulamaları ile, tüketimin bilinçlenmesi, çevre ve genel sağlığın korunması için bir araya gelebilir. Geleceğin, her alanda sürdürülebilirlikle ilgili gelişeceğini düşünüyorum.

Ülkemiz yatırımcılarının ve şirketlerinin de bu yönde atacağı adımlar gelişen düzene ayak uydurmamıza yardımcı olacaktır. Ve elbette ki, hukuk da bu mealde evrilmelidir. 2020’nin zorluklarından çıkarılabilecek en güzel neticelerden biri budur sanırım…

Sağlıkla kalın.