Kanun değişikliği teklifi Meclis’te

Petrol ve LPG Piyasalarını çok yakından ilgilendiren Kanun değişikliği teklifi TBMM’ye sunuldu.

Vergi Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi uyarınca, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, ÖTV’ye tabi ürünlerin teslimi, ilk iktisabı veya ithalatı nedeniyle doğacak vergilerin tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla teminat almaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetki veriliyor. Buna göre Bakanlık, petrol ve LPG piyasalarında faaliyette bulunanlar ile bandrol, pul, barkod, hologram, küpür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal ve ithal edenlerden; yeni işe başlayanlarda 10 milyon TL’ye kadar, faaliyeti devam edenlerde ise 100 milyon TL’yi geçmemek üzere, bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının yüzde 1’ine kadar, ayrıca bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretler verilmesinden önce bu ürünler nedeniyle hesaplanan ÖTV ve KDV tutarının toplamına kadar, doğacak vergilerin tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla teminat almaya yetkili olacak. Belirlenen teminat miktarı sıfırlanabileceği gibi iki katına da çıkarılabilecek.

BAKANLIK TEMİNATIN; TÜRÜNÜ, TUTARINI, VERİLMESİ GEREKEN ZAMANI BELİRLEMEYE YETKİLİ OLACAK

Bakanlık mükelleflerin; faaliyet alanı, hukuki statüsü, mükellefiyet süresi, aktif veya öz sermaye büyüklüğü, çalışan sayısı, hakkında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı, iş veya üretim hacmi ile ürün ve mükellef gruplarını ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, teminatın; türünü, tutarını, verilmesi gereken zamanı belirlemeye yetkili olacak. 213 Sayılı Kanunun Mükerrer 257. Maddenin birinci fıkrasının 8 numaralı bendi uyarınca aynı maddenin 1 numaralı bendinde yer alan tutarın 10 katından az ve 1 milyon TL’den fazla olmamak üzere, bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının binde 3’ü tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecek.

Mevcut uygulamada, malın tesliminden, yani irsaliyenin kesiminden itibaren fatura kesimi için 7 günlük süre sunulurken, kanun teklifiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, faturanın mal tesliminde kesilebilmesine ilişkin düzenleme yapabileceği hükmü getiriliyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Bu suçun, inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, başka bir vesileyle öğrenilmesi durumunda ise incelemeye başlanmaksızın vergi müfettişleri ve yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenecek ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte, durum Cumhuriyet başsavcılığına bildirilecek. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanma şartı aranmayacak. 

Petrol ve LPG piyasalarındaki lisans türlerine ilişkin olarak lisans başvurusu, lisans tadili veya lisans süresi uzatılmasına ilişkin taleplerin yerine getirilmesi için vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmaması şart olacak. Buna ilişkin bilgiler EPDK tarafından Gelir İdaresi Başkanlığından temin edilecek. EPDK buna ilişkin usul ve esasları GİB’nın görüşünü alarak belirleyecek.

EPDK, lisans sahipleri için bayilik teşkilatı oluşturma ve asgari satış miktarı sağlama şartları da dâhil olmak üzere teknoloji, kalite, güvenlik, hizmet ve teşebbüsün sürdürülebilirliğine ilişkin olarak teknik, ekonomik kriterler ve özel şartlar belirleyebilecek. Belirlenen kriter ve şartları sağlayamayanların lisansı sona erdirilecek. Bu konudaki hususlara ilişkin düzenlemeler Kurumca çıkarılacak yönetmelikle yapılacak.

YETKİSİZ FİRMALAR OTOMASYON KURAMAYACAK

Otomasyon sistemini kurabilecek olan firmalar EPDK tarafından yetkilendirilecek. Buna göre dağıtıcı ve otomasyon firması denetim sistemini kuracak ve uygulayacak. Otomasyon firmalarında aranacak idari, mali ve teknik şartlar ile bu firmaların hak ve yükümlülükleri EPDK tarafından belirlenecek. Otomasyon denetim sisteminin kurulması ve uygulanmasına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden lisans sahibi ile otomasyon firması müştereken sorumlu olacak. Otomasyon denetim sisteminden kaynaklı herhangi bir ceza uygulamasında, otomasyon firmalarına, dağıtıcılara verilen cezanın onda biri uygulanacak.

Dağıtıcılar, herhangi bir dağıtıcıdan aldığı akaryakıtı başka bir dağıtıcıya satamayacaklar.

Petrol Piyasası Kanununa karşı hile veya yalan beyan gerekçesiyle lisansı iptal olanlara yeniden lisans verilmeyecek. Lisans sahibinin tüzel kişi olması durumunda söz konusu iptale konu fiilin işlendiği tarih itibarıyla yüzde ondan fazla paya sahip ortaklar ile görevden ayrılmış olan veya halen görevde bulunan yönetim kurulu başkan ve üyelerine, temsil ve ilzama yetkili olanlara lisans verilmeyecek.

Kanun teklifinin, otomasyon şirketleriyle ilgili maddesi ve dağıtıcıların herhangi bir dağıtıcıdan aldıkları akaryakıtı başka dağıtıcıya satamayacaklarına ilişkin hüküm 1 Ocak 2022’de yürürlüğe girecek.

AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız

‘HEM AKARYAKIT KAÇAKÇILIĞINI HEM DE VERGİ KAÇAKÇILIĞINI ÖNLEMEYİ AMAÇLIYORUZ’

Özellikle sürdürülebilir akaryakıt temini ve güvenli vergi tahsilini temin etmek amacıyla arkadaşlarımızla birlikte çalıştığımız teklifte, bir taraftan kayıt dışılıkla mücadele, bir taraftan vergi kaçakçılığıyla mücadele, bir taraftan da akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele hedefi ve bunların minimize edilmesi ya da ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Teklifte 3 unsur öne çıkıyor. Öncelikle ilk defa teminatlı uygulamaya geçiyoruz. Hem tüm akaryakıt ürünlerinde hem tütün ürünlerinde hem de alkol ürünlerinde ilk defa teminatlı uygulamaya geçiyoruz. İlk defa bu işi yapacak olan tesisler ve hali hazırda sürdürenler ile ilgili; ilk defa girecek olanlardan 10 milyon ve hali hazırda sürdürenlerden ise 100 milyon TL, geçmiş yılın cirosunun yüzde 1’ine kadar olmak üzere bir teminat alınması öngörülmektedir. Bu teminat özellikle vergi kaçakçılığını ortadan kaldırmayı amaçlayan ve piyasa güvenliğini de temin etmeyi amaçlayan bir düzenlemedir. Bununla birlikte teminatı vermeyen bu alandaki aktörlere de 25 binden 1 milyon TL’ye kadar özel usulsüzlük cezası öngörülmektedir. Bu kapsamda bir de teminatı vermemesi halinde faaliyet izni verilmemek gibi üçüncü aşama gelmektedir. Yani teminatla hayata devam etme zorunluluğumuz var. Özellikle mali alanda bir taraftan otomasyon sistemlerine, diğer taraftan sahte fatura ticaretine dönük de bir dizi tedbirler getiriyoruz. Bu tedbirler kapsamında, otomasyon sistemine öncelikle otomasyonu kuracak olan kişilerin piyasa aktörlerinden ayrılmasını temin etmek amacıyla bundan sonra EPDK tarafından lisanslanacak kişiler ancak otomasyon kurabilecek. Otomasyon kurucular, kurduğu otomasyon ve dağıtıcılarla birlikte bunun ortaya çıkardığı sonuçlardan sorumlu olacak. Bununla birlikte otomasyon sistemini vergi kaçakçılığı kapsamına sokuyoruz ve bununla ilgili hürriyeti bağlayıcı cezalar geliyor. Buna ilişkin olarak hem fatura ticareti hem de otomasyon sistemlerinin bozulması, silinmesi veya erişimin engellenmesi gibi hususlar tespit edildikten sonra doğrudan ilgili vergi müfettişi ya da müfettiş yardımcıları raporlarını düzenliyorlar ve bu raporları değerlendirme komisyonunun görüşüyle birlikte Cumhuriyet Başsavcılarına iletiyorlar. Kamu davası için ana raporun bitmesi beklenmiyor. Burada önemli bir hususun altını çizmek istiyorum: Hem sahte fatura düzenlenmesi ve bunun dolaştırılması hem de otomasyon sistemlerine müdahale edilmesi noktasında tespitle birlikte incelemenin sonuna kadar bu tesisler hiç kimseye devredilemiyor. Devir yasağı var. İnceleme bittikten sonra tespit edilen hususun ortaya çıkması halinde de lisanslar iptal ediliyor. Ayrıca otomasyon sistemine ilişkin olarak bir başkasına devredilmesi için verilecek idari para cezasının devalan kişi tarafından ödenmesi gerekiyor. 

Getirmiş olduğumuz bir diğer düzenleme ile de; dağıtıcıdan dağıtıcıya akaryakıt ticaretine yasak getiriyoruz. Dağıtıcıdan dağıtıcıya ticaretin artması, piyasada fiyatın artmasına ve tüketicinin mağdur olmasına sebebiyet veriyor. O yüzden dağıtıcıdan dağıtıcıya ticareti kısıtlıyoruz. Bunu tekrarlayanların da lisanslarının iptal edilmesine dair hüküm getiriyoruz. 

Getirmiş olduğumuz bir diğer önemli hükümle de; Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele kapsamında, özellikle akaryakıt kaçakçılığı ve madeni yağların kaçakçılık kanunu kapsamında düzenlemesi ve buna ilişkin olarak da cezalar getirmiştik. Şimdi bu madeni yağlardan sonra özellikle akaryakıtı ikame eder nitelikte farklı yağların kullanılması halinde ve bunların da petrol ikamesi olarak kullanıldığının tespit edilmesi halinde de bunları kaçakçılık suçları kapsamına alıyor ve bu kapsamda cezalarının verilmesini sağlıyoruz. 

Bir diğer düzenlemeyle de; Özellikle EPDK’ya vermiş olduğumuz yetki ile tüm bayilerin ve dağıtıcıların sahip olması gerektiği teknik özellikler, bayi sayıları, alt yapı unsurları gibi tüm alanlarda daha teknik, zamana uygun, etkin, verimli bir hizmetin verilebilmesi için EPDK’ya yetki vermek suretiyle de bu alanı düzenlenmesine imkan sağlıyoruz. Yapmış olduğumuz çalışmayla, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda yapmış olduğumuz değişiklik ile akaryakıtla mücadele kanununda yaptığımız atıfla bir anlamda fiili akaryakıt kaçakçılığının önlenmesinde çok önemli mesafeler aldık. Şimdi de özellikle mali alanda bir taraftan otomasyon sistemlerinde bir taraftan sahte fatura düzenleyerek vergi kaçağı ve piyasayı bozan vergi kaçakçılığına fırsat veren uygulamaların önüne geçmek suretiyle de bu alanı düzenleyerek hem akaryakıt kaçakçılığını hem vergi kaçakçılığını önlemeyi hem de kayıt dışı ekonomiyi de minimize etmeyi amaçlıyoruz.

TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Meclis Başkanı Ahmet Erdem

BU DÜZENLEME İLE VERGİSEL KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE ALANINDA ETKİNLİĞİN DAHA DA ARTACAĞINI UMUYORUZ

Petrol ürünleri piyasasında vergi kaybına engel olmak ve sektörde yasal düzenlemelere uygun çalışan bayiler ve dağıtım şirketlerinin hakkını korumak için hazırlanan kanun teklifi Meclis Başkanlığına sunuldu. Teklifin şimdiden ülkemiz ve sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum. Akaryakıt ve LPG piyasası için önemli düzenlemeler içeren bu kanun teklifinin sektör paydaşlarının da görüşü alınarak oluşturulması son derece memnuniyet vericidir. Teklifin amacına ulaşabilmesi için yapılan düzenlemelerin bazıları sektöre maddi yükler ve operasyonel değişiklikler getirecektir. Öte yandan, bunların uygulanması ile ilgili zamanlama ve yetkilendirmelerin bu etkileri en aza indirecek şekilde düzenlenmesi sevindiricidir.  

Alınan tedbirlerin ülke ekonomisine, piyasa disiplinine ve tüketicilere getireceği faydalar için sektör bu  anlamda da fedakarlık yapmaya hazırdır. Taslağının hazırlanmasına önderlik eden ve katkısı olan tüm yetkililere ve tüm paydaşlara sektörümüz adına teşekkür ederim.    

Akaryakıt günlük hayatımızdaki her türlü faaliyetin temelinde yatan bir ürün. Ülke ekonomisine sağladığı katkı ve hacim bakımından en büyük sektörlerden biri olarak bizler 5 rafineri, 60’dan fazla dağıtım firması, 13 000’den fazla istasyon ve çalışanları ile hayatın ve ekonominin her alanında 7 gün 24 saat varız. Ulaşım, inşaat, altyapı ve sanayi sektörleri başta olmak üzere tüm sektörlere teknik standartlara uygun yakıt ve madeni yağ sağlamaktayız. 

Sektörümüz yarattığı istihdam ve topladığı dolaylı vergiler ile de büyük önem taşımaktadır. Vergi toplanmasındaki disiplin ekonomi açısından, haksız kazanç ve haksız rekabetin önlenmesi, sektörde kanun ve kurallara uygun çalışanlar için büyük önem taşımaktadır.  

Ülkemizde fiziksel olarak yapılan akaryakıt kaçakçılığı son dönemde önemli ölçüde önlendi. Bunun sebepleri içinde ulusal marker ve otomasyon uygulamaları, güvenlik güçlerince yapılan denetimler ve yaptırımlar bulunmaktadır. Ayrıca bu kaçakçılığın daha önce yoğun olarak yapıldığı sınır bölgelerinde alınan tedbirler de etkili olmuştur. Bu düzenleme ile fiziki kaçakçılığın yerini alan vergisel kaçakçılıkla mücadelede alanında etkinliğin daha da artacağını umuyoruz ve benzer başarılara ulaşılmasını temenni ediyoruz.

PETDER Başkanı Yüksel Yılmaz

KANUN TASLAĞININ YASALAŞMASIYLA, KAYIT DIŞI İŞLEMLERİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ÖNEMLİ ADIMLAR ATILACAKTIR

PETDER olarak kayıtdışılığın ve vergi kaybının önlenmesi konusunda, son yıllarda başta EPDK ve Gelir İdaresi Başkanlığı olmak üzere, ilgili kamu kuruluşlarımızla düzenli ve istikrarlı görüşmeler gerçekleştirdik. Bu karşılıklı görüşmelerin sonucunda sektörümüz ve ülkemiz adına çok önemli mesafeler alındı.

Yaptığımız tüm girişimlerde özellikle kurumlar arası eş güdüm ve iletişimin artırılması, denetim ve yaptırımların sağlanması üzerinde durduk. Genel anlamda son derece olumlu bulduğumuz ve desteklediğimiz bu taslak düzenlemelere ilişkin birkaç noktayı dile getirmekte fayda görüyoruz. 

SEKTÖRÜN FATURA SÜRECİ DİKKATLE ELE ALINMALI

Kanun taslağı uyarınca, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, faturanın mal tesliminde kesilebilmesine ilişkin düzenleme yapabileceği belirtilmektedir. 

Şu anki uygulamada, malın tesliminden, yani irsaliyenin kesiminden itibaren 7 günlük süre sunulmaktadır. Sektörümüzde, bazı durumlarda teslim edilecek mal miktarı tam bilinmeden ürün gönderilmektedir. Örneğin ÖTV’si sıfırlanmış yakıt teslimlerinde ve LPG’de ne kadar teslim edileceği önceden tam olarak belli olmamaktadır. Dolayısıyla mal tesliminde fatura kesilmesi uygulamasında sorun yaşanabilecektir. 

Uygulamada belki madeni yağ, LPG, denizcilik ve havacılık satışları gibi belirli iş birimlerinin bir kısmına istisnalar getirilmeli, diğer kısmına ise faturanın araçta kesilmesi mümkün kılınmalıdır. Bu hem operasyonel, hem de teknik olarak kolay değil. Ayrıca şu anki uygulamada anlaşmazlıklar irsaliye ile düzeltilebilirken, düzenleme sonrası fatura iadesi yapmak gündeme gelebilecektir. Bu düzenleme sahada uygulamada sektörümüzde sorunlara yol açabilecektir, bu nedenle de sektörümüzün hazırlanması için bir geçiş sürecinin sağlanması çok iyi olacaktır. Düzenlemede Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verildiği görülmektedir, Bakanlığımızın her sektörün kendi dinamiklerini göz önüne alacak şekilde alt düzenlemeleri yapacağını düşünüyoruz.

TEMİNAT MEKTUBU VERİLMESİ SEKTÖRÜMÜZ İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM OLACAKTIR

Taslağın 11. Maddesi ile sektörümüzde faaliyette bulunacaklara yönelik teminat mektubu konusu düzenlenmektedir. Taslak uyarıca Hazine ve Maliye Bakanlığı, sektöre yeni işe başlayacaklardan azami 10 Milyon TL, devam edenlerden ise azami 100 Milyon TL teminat mektubu isteyebilecektir. 

Kayıtdışılıkla mücadelede çok önemli başarılar sağlanmış olmasına rağmen sektörümüzde son dönemlerdeki en önemli problem fatura ticareti olarak adlandırabileceğimiz yasadışı faaliyetlerdir. Bu kapsamda EPDK tarafından 5015 sayılı kanunda yapılan düzenlemelere ek olarak teminat mektubu getirilmesi son derece olumlu bir gelişme olmuştur. 

MİLLİLEŞTİRME ÖNCESİ TİCARET KAPSAM DIŞINDA TUTULMALIDIR

En önemli maddelerden biri olan 16. madde; “Dağıtıcılar herhangi bir dağıtıcıdan aldığı akaryakıtı başka bir dağıtıcıya satamaz” ifadesini içermektedir. 

Maalesef serbest ticaretin bir gereği olmasına rağmen dağıtıcılar arası ticaret istismar edilmiştir ve sınırlama getirilmesinde fayda bulunmaktadır. İkmal sıkıntısı olabilecek durumlarda EPDK’nın izni ile bu ticarete imkan tanınması da son derece olumludur. Burada önemli olan önceden yapılan ikmal bağlantıları ve sözleşmeler dikkate alınarak bir geçiş süresi tanınması ve uygulamanın başlangıç tarihinin 2022 başına alınması olmuştur. Diğer taraftan, burada önemli bir diğer konu dağıtıcılar arasında ‘Millileştirme öncesi ticaret’in kapsam dışında tutulmasıdır. Millileştirme öncesi antrepolarda yapılan ticari işlemler bulunmaktadır ve ülkemiz bir enerji merkezi konumundadır.

Kanun taslağının yasalaşmasıyla birlikte sektörümüzde uzun yıllardır mücadele ettiğimiz kayıtdışı iş ve işlemlerin önlenmesine yönelik çok önemli adımlar atılmış olacaktır. PETDER olarak çalışmalarda yer alan başta Hazine ve Maliye Bakanlığımız, EPDK ve GİB olmak üzere tüm kamu kuruluşlarımıza teşekkür ederiz. Ülkemize ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan en önemli sektörlerinden birinin sivil toplum kuruluşu olarak, akaryakıt sektörünün daha kaliteli ürün ve hizmetlerle tüketici faydasını en üst düzeye çıkaran ve yeni yatırımlarla ilerleyen, serbest rekabetçi bir piyasa olarak daha da gelişeceğine inanıyor, bu yönde yapılacak her çalışmaya tüm gayretimizle destek olacağımızı belirtmek istiyoruz.

ADER Başkan Yardımcısı Cemil Direkci

‘KURALLI BİR PİYASANIN OLUŞMASI İÇİN ÇALIŞMALARIMIZA ARALIKSIZ OLARAK DEVAM EDECEĞİZ’

Akaryakıt sektöründeki haksız rekabetin engellenmesi amacıyla yasalara uygun çalışan dağıtıcı ve bayilerin korunması ve aynı zamanda devletimizin vergi kaybının önlenmesi için sivil toplum örgütleri olarak yıllardır mücadele etmekteyiz. Geldiğimiz noktada, kaçak akaryakıtın kurumca belirlenen seviyede veya hiç ulusal marker içermeyen ürün olarak tanımlanması sebebiyle son derece başarılı gözüken mevzuat ve uygulamaların, vergi manipülasyonları yolu ile yapılan hileler bakımından son derece yetersiz kaldığı gözlemlenmiştir. 

Uzun yıllardır kayıt dışı çalışma sonucu ortaya çıkan kayıp ve kaçağın önlenmesi gayesiyle verdiğimiz mücadelenin amacına ulaşması için ilgili Kamu kuruluşlarına bağımsız dernekler olarak ilettiğimiz talep ve öneriler aşağıda maddeler halinde sunulmuştur. 

1. KDV üzerinden yapılan manipülasyonların engellenmesi için akaryakıt ürünlerindeki KDV oranının düşürülerek, tercihen sıfırlanarak, bu miktarın ÖTV’ye eklenmesi yolu ile haksız kazancın ve sektörü bozucu etkilerinin engellenmesi ile aynı zamanda kamu maliyesinin gelir kaybının önüne geçilecektir.

2. Lisans Sahiplerinden Alınacak Teminat Mektubu Uygulamasının Acilen Yürürlüğe Konulması 

Her türlü kaçakçılığın sektörümüzden bertaraf edilmesi amacıyla daha kurumsal kriterlerle güçlendirilmesi gereken aşama şüphesiz ki lisans koşullarıdır. Lisans koşullarını bu amaca yaklaştıracağını düşündüğümüz önemli düzenlemelerden bir tanesi de, 14/2/2019 tarih ve 7164 Sayılı Kanunu’nun 30 maddesiyle EPDK’ya tanınan teminat mektubu alma yetkisidir. 

Lisans sahiplerinden mali yükümlülüklerinin tahsilinde kullanmak üzere talep edilebilecek teminat mektubu uygulamasının bugüne kadar başlatılmaması kötü niyetli kişilerin illegal fiillerini kolaylaştırmakta ve bu durum da sektörel rekabete  ve ülke ekonomimize zarar vermektedir.  

Bu nedenle, olabilecek en kısa sürede yeni lisans başvuruları ve lisans yenileyecek dağıtıcılardan başlanmak üzere,  mevcut tüm dağıtıcı lisansı sahiplerinden teminat mektubu (30-40 Milyon TL gibi) talep edilmeli ve alınmalıdır. Ayrıca, volümü yüksek dış satışı olan  bayilik lisansı sahiplerinin de bu uygulama kapsamına alınması önerilmektedir. 

3. Otomasyon Sisteminin Uygulama Alanının Genişletilmesi ile Otomasyon Verilerinin Etkin Denetleme İçin Paylaşımı

Kaçakçılıkla mücadele kapsamında ulusal marker uygulamasının yanı sıra en etkili yöntemlerden biri olan otomasyon sisteminin sadece bayiler ile lisanslı depoculuk faaliyeti gösterenler için zorunlu olması kayıp-kaçağın önlenmesinde yeterli değildir.  

Otomasyon sisteminin caydırıcı olabilmesi için uygulama alanının gümrükten itibaren tüm lisans sahiplerince zorunlu olarak uygulanması ve nihai olarak akaryakıt tüketimi yüksek olan fabrikaların, şantiyelerin, nakliye filosu işletmeleri vb. kendi ihtiyaçları için depoları bulunan son kullanıcıları da kapsayacak şekilde genişletilmesi önerilmektedir. Bu alanlarda deposu olanların ve/veya belirli miktarlardaki akaryakıtı bulunduranların serbest kullanıcı lisansı almalarının zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. Böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde denetim açığı bulunan bu noktalar resmen EPDK denetimi altına girerek otomasyona da bağlanabilecektir. 

Bu depoların otomasyon zorunluluğu dışında tutulması vergi kaçakçılığının yanı sıra güvenlik sorununu da beraberinde getirmektedir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör eylemlerinde kullanılan akaryakıtın denetleme açığı olan bu gibi yerlerden temin edildiği düşünülmektedir.

Diğer taraftan, denetimin çok daha etkin hale getirilmesi amacıyla otomasyon sistemi verilerinin sektörle ilgili denetim yetkisi bulunan Gelir İdaresi Başkanlığı, Vergi Denetim Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi Kamu Kurumlarıyla paylaşılacağı online bir platform oluşturulması, böyle bir platform var ise de, verilen Kurumların kendi denetim ihtiyaçları doğrultusunda sorgulama yapılarak temin edilebilmesinin sağlanması önerilmektedir. 

4. Otomasyon Sisteminin İzlenmesi ve Denetlenmesi Yükümlülüğünün Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Üzerinden Alınması

Petrol Piyasasında Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Bayi Denetim Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Kurul kararı iyi niyetli olan dağıtım şirketleri tarafından eksiksiz bir şekilde uygulanmaktadır.  Dağıtım şirketleri de nihayetinde bayiler gibi ticari amaçla kurulmuş ve faaliyet gösteren kuruluşlar olup, kaçakçılık suçunun tespitine ilişkin yetkileri ve yeterlilikleri de bulunmamaktadır. Suç unsurunun tespitine dair yapılacak her türlü denetim yetkisi kamu kurumları ve kolluk kuvvetlerine aittir.

Ancak, ilgili Kurul kararı gereği dağıtım şirketlerine ayrıca bayilerini denetleme yükümlülüğü de getirilmiş olup, maalesef ki kötü niyetli dağıtım şirketleri ve/veya bayilerce bu yetki kolaylıkla manipüle edilmekte ve tüm sektör tarafları ve Kamu Kurumlarının tüm çabalarına rağmen engellenmeye çalışılan kayıp-kaçak sorununda önemli bir açık meydana gelmektedir.

Kanun, otomasyon sisteminin kurulumu yükümlülüğünü dağıtım şirketlerine vermiş olup, dağıtıcıların bayilerinde sadece sistem kurulumunu yerine getirmeleri ve sonraki aşamada bu sistemi kayıp-kaçağın daha etkin olarak denetlenmesini sağlamak üzere tamamen kamu kurumlarının denetim mekanizmasına teslim etmeleri önerilmektedir. Bu şekilde bir düzenlemenin bahsi geçen manipülasyonları önleyeceği ve başta EPDK olmak üzere diğer tüm kamu kurumları üzerinde yaratılan denetim yükünü de azaltacağı değerlendirilmektedir. 

5. Otomasyon Sistemi ile Yazarkasa Satışı ve Satış Sonrası Hizmet Verenlerin Akredite Edilerek Yasal Sorumluluklarının Belirlenmesi 

Kayıt dışı ekonomi ile kaçakçılığın önlenmesi için yürürlükte olan yazarkasa ve otomasyon sistemlerinin manipüle edilmesi sadece sektöre bir şekilde girmiş kötü niyetli lisans sahipleri tarafından yapılamaz. Bu yasadışı amacın sahada teknik olarak düzeneğinin oluşturulmasına yardım eden ve bu sistemleri çok iyi tanıyan kişi ve kuruluşların da en az sektör temsilcileri kadar yasal takip altında olmaları gerekmektedir. 

Sektörde kullanılan yazarkasa ve otomasyon ürünlerini piyasaya temin eden, bunların satış ve montaj hizmetlerini yürüten firmalar da bu cihazları devre dışı bıraktıracak iş ve işlemleri yaptıran lisans sahipleri gibi kaçakçılık suçuyla cezalandırılmalıdırlar.

Otomasyon sisteminin devre dışı bırakılması, mali hafızaya dışarıdan müdahale edilmesi gibi yasa dışı uygulamaların önlenmesi için tedarikçi firmalara hangi Kamu Kurumu tarafından akreditasyon sağlanacağının tespiti konusunda başta EPDK ve GİB olmak üzere ilgili tüm Kamu Kurumları nezdinde bir çalışma yapılmasının önem arz ettiği değerlendirilmektedir.  

Yukarda bahsettiğimiz konular Derneğimiz ve sektör temsilcilerimizin de uzun yıllardır gündeme getirdikleri ve ittifak ettiği konular olup, Gündemde olan ve komisyona gelen kanun teklifinde sektör taleplerimizin büyük ölçüde değerlendirildiğini görüyoruz. 

Kanun teklifini destekliyor, emeği geçen Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine ve EPDK yetkililerine kanunun hazırlanması için yaptıkları çalışmalardan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Dernek olarak, Kayıp ve kaçağın önlenmesi ve Kurallı bir piyasanın oluşması için çalışmalarımıza aralıksız olarak devam edeceğiz.

PÜİS Genel Başkanı İmran Okumuş

‘KANUN TEKLİFİNİN EN KISA SÜREDE YASALAŞMASINI DİLİYORUM

Uzun bir süredir gündemimizin en üst sıralarında yer alan ve yoğun şekilde mücadele ettiğimiz sektörümüzdeki vergi kaçakçılığının önlenmesi için ciddi tedbirler içeren kanun teklifi bugün TBMM Başkanlığına sunuldu.

Kanun teklifinin hazırlanması aşamasında Ak Parti Grup Başkanvekilliği görevini yürüten Sayın Mehmet Muş, TBMM Enerji Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Sayın Mustafa Elitaş ve TBMM Enerji Komisyonu Üyesi Sayın Fuat Köktaş başta olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyorum.

Ödeme kaydedici cihazlara müdahalenin kaçakçılık suçları kapsamına alınarak 3 yıl ila 5 yıl arasında hapis cezasının öngörülmesi, otomasyon firmalarına cezai sorumluluk getirilmesi, belge usulsüzlüğü yapanların faaliyetlerin geçici olarak durdurulması ve usulsüzlük kesinleştiğinde lisans iptaline gidilmesi, lisans işlemleri için vergi borcu olmaması şartı, yüksek tutarlarda teminat getirilmesi, dağıtıcılar arasındaki ticaretin sadece iki dağıtıcı arasında yapılabilecek olması, otomasyon firmalarına cezai sorumluluk getirilmesi gibi çok önemli düzenlemelerin yer aldığı kanun teklifinin komisyonda görüşüldükten sonra önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilip yasalaşacağına inanıyorum.

Sektörümüzdeki vergi kaçakçılığının önlenmesi için yıllardır Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde sayısız girişimlerde bulunduk, çözüm önerilerimizi aktardık. Şimdi bu önerilerimizin yüce Meclisimize taşınması bizleri yürekten sevindirdi. 

“TASLAKTA YER ALMAYAN HUSUSLARA İLİŞKİN ÖNERİLERİMİZİ İLETTİK”

TBMM Başkanlığı’na bugün sunulan Kanun Teklifine ilişkin görüşlerimizi komisyonda görev yapan bazı üyelerimizle paylaştık. 

Teklifte yer almayan bazı hususların teklife eklenmesini talep ettik. 

Önerilerimizden biri fabrika, şantiye, nakliye filosu işletmeleri ve benzeri yerlerde kurulu bulunan depolara da akaryakıt istasyonlarına kurulan otomasyon sisteminin kurulmasıydı. Akaryakıt sektöründe kayıt dışılığın çok büyük bir bölümü dış satışlar olarak adlandırılan ve fabrika, şantiye, nakliye filosu vb. yerlere yapılan satışlarda oluşmaktadır. Bu nedenle buralarda bulunan depolara otomasyon sistemi kurulması halinde dış satışlar kontrol altına alınarak kayıt dışılık sona erdirilecektir.

Bir diğer önerimiz 1.1.2005 tarihinden önce faaliyette bulunan akaryakıt istasyonlarında otogaz kurulması halinde kilometre tahdidinden muaf tutulması oldu. Otogaz da bir akaryakıt ürünü olduğu halde, mesafe tahdidi yüzünden birçok istasyon otogaz satamamaktadır. Bu nedenle yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için 1.1.2005 tarihinden önce faaliyette bulunduğunu belgeleyen akaryakıt istasyonlarının müktesep hak çerçevesinde değerlendirilerek otogaz ünitesi kurmaları halinde mesafe tahdidinden muaf tutulmasını talep ettik.

Bir başka önerimiz tarımsal amaçlı kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri, Pancar Ekicileri Kooperatifleri ve benzeri kuruluşlara bayilik lisansı verilmemesi oldu. Bu tür kuruluşlar kanunların kendilerine tanıdıkları haklardan dolayı akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren bayiler karşısında hem ekonomik, hem de pazar açısından üstün durumda oldukları için bu kooperatiflerin akaryakıt istasyonu işlettiği bölgelerde milyonlarca liralık yatırım yapan bayiler satış yapamaz hale gelmişlerdir. Bu nedenle sektörümüzde yaşanan bu haksız rekabetin ortadan kaldırılması için tarımsal amaçlı kuruluşlara bayilik lisansı verilmemesini talep ettik.

Son olarak akaryakıt istasyonu sahiplerinin iradeleri ve bilgileri dışında pompacı olarak bilinen istasyon çalışanlarının yanlışlıkla veya komisyon almak amacıyla bilinçli olarak girdikleri yanlış plakadan dolayı istasyon sahiplerine getirilen yaptırım konusunda bir önerimiz oldu. İstasyon sahiplerinin bu nedenle mağduriyet yaşamamaları için akaryakıt istasyonlarında gerçekleştirilen satışlara ilişkin olarak düzenlenen belgelerin otomatik tanıma sistemiyle çıkarılmasını ve elle plaka bilgisi girilmesine son verilmesini talep ettik.

Devletimiz hazinesini her yıl milyonlarca liralık vergi kaybına uğratan sektörümüzdeki vergi kaçakçılığının bir an önce bitirilmesi için kanun teklifinin en kısa sürede yasalaşmasını diliyorum.

TABGİS Başkanı Ferruh Temel Zülfikar

‘KANUN TASLAĞI İÇİNDEKİ DÜZENLEMELERİN BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ’

Sektörümüzün en önemli sorunu yıllardır tartışmasız kayıt dışı ekonomi ve kaçakçılık olmuştur. Bu yasa dışı uygulamaların en mağdur tarafı her zaman dürüst çalışan bayiler oldu. Çünkü onlar ucu ucuna bir istasyonu işletmeye çalışırken hemen yanı başında bir başka istasyonda anlaşılması güç indirimlerle akaryakıt satılabiliyordu. Yıllarca bunun masum ve kamu yararı sağlamaya yönelik bir durum olmadığını anlatmaya çalıştık. Normal koşullarda maliyetin çok altında kalan ve dayanağını ancak yasa dışı uygulamalardan alabileceğine inandığımız bu durumun önlenmesi için taban fiyat dahil olmak üzere çok geniş kapsamda çözüm önerilerimizle mücadele vermeye çalıştık ve muhakkak üzerine gidilmesi gerektiğini her platformda ısrarla vurguladık. 

Elbette bu süreçte TABGİS’in de önerileri dahilinde kamu kurumlarımızca uygulamaya konulmuş e-irsaliye ve e-fatura gibi, dağıtıcılar arası satışların sınırlanması ve kriterlerinin yeniden belirlenmesi gibi çok önemli düzenlemeler hayata geçirildi. Kamu otoritelerimizle birlikte tüm sektörel paydaşlar olarak piyasadaki yasa dışı uygulamaların önüne geçmek için birçok çalışmanın ve ortak aklın ürünü olan son derece değerli düzenlemelerden oluşan adeta bir koruma zinciri oluşturmaya çalıştık. Ancak bu zincirde ne yazık ki zayıf halkalar hep vardı. Bunlardan biri de otomasyon ve yazarkasaların manipüle edilmesiydi. İşte bu zayıf halkalardan da kurtulabilmek için biz bu Kanun taslağı içindeki düzenlemeleri geneli itibariyle destekliyoruz ve bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz.

Otomasyon ve yazarkasa uygulamalarıyla bir yandan kaçakçılığı önlemek adına açık kapıları kapatmaya çalışırken diğer yandan bu kapıların anahtarlarının kimlerde olduğu gözden kaçırıldı. Yıllar yılı üstün teknolojik imkanları ve kaliteli hizmetleriyle sektörümüzün ayrılmaz bir parçası olan ve işini düzgün yapan tedarikçilerimizi tenzi ederek söylüyorum. Ancak şu da bir gerçek ki bu sistemlerin manipüle edilmesindeki en büyük pay onların içindeki kötü niyetli odaklar olmuştur. Bu bakımdan da Kanun taslağının ilerleyen süreçte bu sorunları da ortadan kaldıracak bir niteliği olduğunu düşünüyoruz.  

Kayıt dışılığın en kolay beslendiği noktalardan birisi de, defaten aynı kişilerin aynı kötü niyetlerle ama her seferinde kendilerini maskelemenin bir yolunu bulup yeniden sektöre girebilmeleriydi. Kanun taslağındaki düzenlemelerle artık bunun da çok mümkün olamayacağını umut ediyoruz.

Örneğin taslakta, Kanuna karşı hile veya yalan beyanda bulunanların lisansının iptal edilmesi ve bu kişilere bir daha yeni lisans verilmemesi söz konusu. Burada tek eleştirimiz, maddenin devamında lisans sahibinin tüzel kişi olması durumunda yaptırımın yüzde ondan fazla paya sahip ortaklar ve diğer şirket yetkililerine uygulanacağı gibi bir düzenleme yer almış. Oysa ortada bir suç varsa bu suça ilişkin cezanın pay oranına bakılmaksızın doğrudan muhataplarına uygulanması gerekir. Böyle bir sınırlama yapılmasının hem adil ve caydırıcı olmayacağı, hem de yeni zayıf halkalar oluşturacağı kanısındayız.

Sektör açısından önem verdiğimiz bir başka örnek, EPDK’dan akaryakıt ticareti için lisans alanların akaryakıtı belgesiz olarak alım satıma konu etmesi ve gerçek bir ticari muamele veya durum olmadığı halde bunları varmış gibi ya da gerçek durumu yansıtmayacak şekilde belge düzenleyenler ile kullananlara yönelik getirilecek hapis cezası ve adli para cezasına ilişkin maddedir. Sonuna kadar desteklediğimiz bir düzenlemedir.  Yalnız burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Akaryakıt istasyonlarında işverenin bilgisi dışında bazı kötü niyetli ve işini suiistimal eden pompa elemanları tarafından farklı plakalara fiş kesilmek suretiyle haksız kazanç elde edenler var ne yazık ki. Ama elbette çalıştırdığımız kişilerin yaptıklarından dolayı da işveren olarak sorumluluğumuz bulunuyor. Böyle bir durum tespit edilmesi halinde beklentimiz suçun şahsilik ilkesi gereği bu işi kasten yapan kişilerin cezalandırılmasıdır. Bu bakımdan bayilerin istasyonlarında bu konuya her zamankinden çok daha fazla eğilmeleri ve buna yönelik tedbirleri artırmaları gerektiğini hatırlatmak isterim.

Sonuç olarak Kanun taslağının sektörel gelişimi ve rekabeti yükseltebilecek bir düzeyde olduğunu değerlendiriyoruz. Bu gibi düzenlemeler sektör temsilcilerinin motivasyonunu artırıyor. Taslağın hazırlanmasında emeği geçen tüm Kamu Kurumlarına bu bakımdan TABGİS adına teşekkür ediyorum.

Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş

‘AKARYAKITTAKİ FATURA KAYNAKLI KAÇAKÇILIĞI ÖNLEME ADINA ATILMIŞ EN ÖNEMLİ ADIMLARDAN BİRİ’

EPGİS olarak uzun süredir sektördeki yanlışları hem sektör paydaşları ve kamuoyu ile paylaştıklarını hem de kamu ile yapılabilecek düzenlemeler üzerinde görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Aktaş, “Sektörün işleyişini bozan ve engellenmesi gereken uygulamalar konusunda her zaman objektif değerlendirmelerimizle duruşumuzu ortaya koyduk. Bu paketin içeriğinde sektörü disipline edecek birçok detayın olduğunu, çalışmalarımızın sonuç verdiğini görmekten son derece memnunuz.” diye konuştu.

Aktaş, düzenlemede 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) ile akaryakıt verilerine müdahale edilmesinin cezasının ağırlaştırıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu ile akaryakıt kaçakçısına verilen hapis cezasının 5 yıla çıkartılması söz konusu. 5307 sayılı LPG Kanunu ile 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na yapılacak ekleme ile de lisans alınmasının zorlaştırılması, dağıtıcılar arası ticaretin yeniden düzenlenmesi, lisanslanma döneminde sektör oyuncularının teminatlandırılması ve kaçakçılık fiilinde bulunanların işinin durdurulması hedefleniyor. Ayrıca VUK ile 5015 sayılı kanunlarına atfen vergi borcu olanların lisanslarının askıya alınması söz konusu. Kanun yaparken ve tüm bir sektörü bağlayacak düzenlemeler yaparken makro bir bakış açısının, sektördeki paydaşların ticaret ölçeklerine göre ve iş yapış şekillerine göre detaylandırılmasının önem arz ettiği görüşündeyiz.”

Sektördeki bazı bayilerin kırsalda ticari faaliyet yürüttüğünü belirten Aktaş, gelirlerinin çiftçilerin hasatlarından gelen vadeli satışlara bağlı olduğuna dikkati çekti.

Aktaş, şunları söyledi: “Büyük oyuncuların yanlış hareketlerini engelleme adına yapılan düzenlemelerde, ticaret hacimleri küçük ancak sayıca düşünüldüğünde stratejik bir görevi ifa eden, tarıma, üretime, turizme ve ulaştırma sektörüne destek veren kırsaldaki bayilerin de hesaba katılmasının daha uygun olacağı fikrindeyiz. Paketin olduğu gibi geçmesi durumunda ‘her yılın nisan ayı sonunda lisans sahiplerinin vergi dairesine borcu bulunmadığına ilişkin belge ibrazı koşulu’ kırsaldaki bayileri zora sokacaktır. Paketin şu anki halindeki ilgili madde kapsamında ‘Vadesi geçmiş borcu bulunmamasına ilişkin koşulu sağlayamayan lisans sahiplerinin lisans kapsamındaki faaliyeti kurum tarafından bir ay süreyle geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.’ maddesine ek olarak konulacak ek bir tanımlama ile küçük bir limit getirilmesi, kurunun yanında yaşın da yanmasını engelleyebilecektir. Bu önerimizin de nedeni kırsalda ticaret yapan bayilerin, şehir merkezinde nakit veya kredi kartıyla satış yapan bayilerden farklı olarak, vadeli ürün satmalarıdır. Bu bayilerimiz tahsilatını o bölgedeki ürün hasadına bağlı olarak gerçekleştirebildikleri için sarkan vergi borçları olmaktadır.”

Aktaş, AK Parti milletvekilleri tarafından TBMM Başkanlığına sunulan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Petrol Piyasası Kanunu’ndaki değişikliği desteklediklerini bildirerek, “Akaryakıttaki fatura kaynaklı kaçakçılığı önleme adına atılmış en önemli adımlardan biri.” dedi.

Söz konusu bayilerin ticaret hacimlerinin görece düşük olduğunun altını çizen Aktaş, bu kapsamdaki bayilerin mağduriyetini engellemek için yapılabilecekler konusunda şunları kaydetti: “Bu bayiler, ticaret hacimleri görece düşük olduğu için oluşabilecek borçlarının da düşük olması gerekçesiyle sınıflandırılabilir durumdadır. Bu nedenlerle, örneğin ’75 bin liraya kadar vergi borcu olanlarda bu belge aranmaz veya lisansı askıya alınmaz’ gibi bir maddenin düzenlemeye eklenmesi, kırsaldaki düşük hacimli ticaretini bölge insanının hasat gelirine bağlayan bayilerin mağdur olmasını engelleyecek, yapılan düzenlemenin de ticari ve coğrafi açıdan uygun olmasını sağlayacaktır. Dağıtıcı firmanın kurulumunun zorlaştırılması adına getirilen teminat mektubu alınması kararı yerinde ve gerekli bir karardır. Zira bazı dağıtım firmalarının var olmayan akaryakıt ürünleri üzerinden gerçekleştirdikleri, kamuoyunda naylon fatura olarak da anılan sahte fatura olgusunun bitmesi için getirilen en önemli girişimlerden biridir.

Kanun teklifinin detayını incelediğimizde net olarak göremediğimiz konu ‘kimlerin teminatlandırıldığı’ konusudur. Burada bayinin de teminatlanması durumunun kanuna eklenmemesi gerektiği inancındayız. Bu konuyu kanun görüşmelerinde komisyona detaylı şekilde anlatacağız.