GÜNDER: Türkiye güneş enerjisi sektörünün sürdürülebilir kapasitelere ihtiyacı var

Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu (GÜNDER), 2021’e dair değerlendirmelerini ve 2022 yılından beklentilerini kamuoyu ile paylaşarak, Türkiye güneş enerjisi sektörünün sürdürülebilir kapasitelere ihtiyacı olduğuna vurgu yaptı.

“DÜŞÜK KARBONLU ENERJİ TEKNOLOJİLERİNE DAHA FAZLA YATIRIM YAPILMALI”

GÜNDER tarafından yapılan değerlendirmeye göre, 2020 yılında başlayan pandemi süreci ile 2021 yılında küresel zorlukların aşılması ve salgın öncesindeki koşulların yeniden sağlanabilmesine yönelik çabaların ortaya konduğu bir süreç yaşandı. 2022 yılında gerçekleşmesi öngörülen hızlı ekonomik toparlanma ile petrol, doğal gaz ve kömür maliyetlerinde meydana gelen artışlar, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin elektrik üretiminde ciddi maliyet artışlarına yol açtı. Doğal gaz fiyatlarındaki keskin artış ve düşük karbonlu kaynakların hızla artan bu enerji talebini henüz karşılayabilecek kapasitede olmaması, maliyet açısından karbon yoğun kaynakları daha rekabetçi hale getirerek talebi artırıyor. Uluslararası sera gazı emisyonlarını azaltma vaatlerini tehlikeye atan bu durum, iklim hedeflerinin önüne set çekiyor. Enerji yoğun sektörlerde karbondan arındırmaya duyulan ihtiyaç, özellikle küresel düzeyde 2021 yılında fosil yakıt kullanımı ile ilgili enerji dönüşümü sorgulamalarının da artmasına yol açtı.

GÜNDER’e göre, bahsi geçen küresel enerji dönüşümü; uygun kamu politikalarının, finansal modellerin oluşturulması ve en yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile sağlanabilecek. Düşük karbonlu enerji teknolojilerine daha fazla yatırım yapılması, sağlam ve akıllı elektrik şebekelerinin geliştirilmesi, günümüzün en büyük küresel problemlerinden biri olan emisyon zorluklarından kurtulmamıza yardımcı olacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesini artırarak depolama ve yeşil hidrojen teknolojilerinin birlikteliği sayesinde, bahsi geçen enerji dönüşümünü hızlandırmak, 5-10 yıl içinde bu teknolojilerin maliyetlerini kamusal boyutlara getirmek mümkün olacak. 

“GÜNEŞ ENERJİSİ KAPASİTEMİZ 8 GW’A YAKLAŞTI, BU YIL 11 GW’A ULAŞMAYI HEDEFLİYORUZ”

GÜNDER tarafından derlenen istatistiklere göre, 2021 Aralık ayı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu gücünün 7 bin 815,6 MW’lık kısmının güneş enerjisi santrallerinden sağlandığı ve Türkiye’nin elektrik üretim toplam kurulu gücünün ise 99.819,6 MW değerine ulaştığı kaydedildi. 2021 yılı boyunca güneş enerjisinde kurulu güç 1.148,6 MW artış gösterirken kurulu güç içerisindeki en büyük pay 25.573,6 MW ile doğal gaz santrallerinin olmaya devam ediyor. 23.280,4 MW ile barajlı kaynaklar kapasitede pay alırken rüzgar santrallerin kurulu gücü 10.607,0 MW, linyit santrallerinin 10.119,9 MW, ithal kömür yakıtlı santrallerin kurulu gücü 8.993,8 MW, akarsu tipi hidroelektrik santrallerin kurulu gücü 8.212,2 MW, jeotermalin 1.676,2 MW ve biyokütlenin 1.644,5 MW olarak gerçekleşti.

Türkiye’deki lisanssız GES sayısı ise bir önceki aya göre 421 adet artarak 8.649’a ulaşırken lisanslı santral dahil toplam GES adedi 8.389’a ulaştı.

GÜNDER, değerlendirmelerini şu ifadelerle sürdürdü: “GES pazarındaki gelişmelerin, hibrit tesis kurulumlarının ve YEKA GES projelerinin hayata geçirilmesi ile birlikte 2022 yılında 10 GW’ı geçeceğimiz ve 11 GW’a yaklaşacağımız bir güneş kapasitesine ulaşacağımızı öngörmekteyiz. Güneş enerjisi kurulu gücünün 2023 yılında en az 12 GW ve 2030 yılına kadar ise 40 GW seviyelerine ulaşacağını tahmin ediyoruz. 40 GW kurulu gücün kurulması ile (son 7 yılda kurulan kapasitenin 4 katından daha fazla kurulum) sektörel istihdamın ve nitelikli iş gücünün artmasını, yerli panel teknolojilerinin ve üretim endüstrisinin kapasitesinin bugünkü kapasitelerin 2 katına çıkmasını ve Türkiye’nin bölgesel bir Güneş lideri noktasına gelmesini sağlayacaktır. “

“SÜRDÜRÜLEBİLİR KAPASİTELERE OLAN İHTİYAÇ ARTIYOR”

GÜNDER, sektör olarak 2021 yılını ‘çatı GES yılı’ olarak geçirdiklerini belirterek;

“2019 yılı Mayıs ayında düzenlenen yeni Lisanssız mevzuatı ile önü açılan çatı tipi güneş santrali pazarında başvuru sayısı geçtiğimiz yıl 2 bini geçerek 1000 MW üzerinde kapasiteye ulaştı. 2022 yılında da bu alandaki artışın devam edeceğini öngörüyoruz. Özellikle çatı tipi GES’lerin artması, yeni yapılacak konutlarda GES zorunluluğu getirilmesi, sektörün gelişimi için Serbest Piyasada Yatırım İmkanı, Yenilenebilir Enerji Tedarik Anlaşmaları, Çatı Kiralama, Hibrit Tesisi Kullanımının Geliştirilmesi, Elektrikli Araçların hayatlarımıza hızlanarak katılması ve Mini-YEKA gibi başlıkların hayata geçirilmesi beklenen kurulu güçlere ulaşmamızda önemli birer atılım olacaktır. Ayrıca, enerji verimliliği ve depolamaya yönelik ARGE faaliyetlerinin artırılması ve topluluk enerjisinin en adil ve temiz yöntemlerinden biri olan enerji kooperatiflerinin tüm Türkiye’de ve yerelde yaygınlaştırılması bu süreci güçlendirecektir.

Sektör paydaşlarımız ve kamunun yaptığı araştırmalara göre, Türkiye’deki binalarda çatı üstü güneş sistemleri için en az 20 GW’lık teknik potansiyel mevcut. Bu potansiyelin büyük kısmı çok haneli konutlar için bulunmakta, ticari, kamu ve sanayi binaları da bunu takip etmektedir. Çatıları müsait olmayan Çimento Fabrikası, Oteller, Hastaneler gibi işletmeler için de öztüketim amaçlı lisanssız kurulumların da artması ile toplamda en az 10 GW’lık bir potansiyelin önümüzdeki yıllarda işletmeye alınmasını bekliyoruz. 6 milyar dolar yatırım bütçesi gerektiren ekonomik potansiyel ile yılda 300 milyon dolarlık doğal gaz ithalatının önlenebileceği hesaplanıyor. Enerji arz güvenliğini sağlamak çin gereken bu potansiyel ise güneş enerjisinde bulunuyor. Bu gücü hayata geçirmenin yolu ise güneş enerjisi yatırımlarına sürdürülebilir kapasite sunmaktan geçiyor.” ifadelerini kullandı.

YERLİ VE YENİLENEBİLİR ÜRETİMİN GELİŞİMİ İÇİN TEŞVİKLER HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ ÖNEMLİ Mİ?

GÜNDER’in açıklamasına göre, YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması) kapsamında oluşturulan sistemler ile YEK Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 tarihinden bu yana, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları, Türkiye’nin kurulu gücüne büyük katkılar sunuyordu. 2020 yılı sonuna kadar uygulanan yenilenebilir ve yerli kaynaklardan elektrik üreten santrallere verilen bu teşviklerin santrallerin ilk 10 yılı için devam etmesi ile beraber Türkiye toplam kurulu gücünde artış eğilimi devam edecek. YEKDEM sonrasında geliştirilen YEKA yarışmalarının ilanı ile ilgili teknolojilerin yerli üretimden destek alması, Ar-Ge merkezlerinin teşvik edilmesi, katma değer yaratılarak cari açığın azaltılması ve istihdam olanaklarının artması gibi çok boyutlu gelişmelere öncülük etti. Ayrıca, elektrik üretim ve tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılmasını hedefleyen YEK-G (Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi) ile birlikte Türkiye’de yenilenebilir enerji için çeşitli mekanizmaların geliştirildiği süreç hızla devam edecek.

Türkiye’deki yenilenebilir enerji potansiyelin büyüklüğü göz önüne alındığında, güneş enerjisi sektörünün gelişimi için sürdürülebilir kapasite planlamasının yapılması ve yatırımların hayata geçirilmesi için daha hızlı yol almanın gerekliliğine vurgu yapan GÜNDER;

“Özellikle, 2021 yılında uygulamaya alınan hibrit tesislerle ilgili olarak hidroelektrik, jeotermal ve biokütle gibi güneş ve rüzgâr dışı kaynaklara yönelik santrallere bazı limitler getirilmiş olup bu limitlerin kaldırılması ile yenilenebilir enerji kapasitesine büyük katkı sağlanabilir. Kapasitenin arttılması için yapılabilecek yeniliklerden bir tanesi de alım garantisi olmayan ancak ikili anlaşma ile ya da EPİAŞ üzerinden serbest piyasaya elektrik satma hakkı olacak lisanslı tesislerin de kurulabilmesinin sağlanmasıdır. Diğer bir anlamda, yarışmadan ancak alım garantisi almadan kurulacak yeni GES tesisleri için de sektörel anlamda bir beklenti bulunmakta, bu anlamda Kamudan yeni düzenlemeler yapılması beklenmektedir. 

Yerli üretim noktasında bir değerlendirme yaptığımızda, yurtiçinde üretin yapan modül ve hücre fabrikalarının hem kapasitelerini, hem kalitelerini hem de ihracat miktarlarını arttırdıklarını görüyoruz. PV Modül endüstrisi için 5 yıldır devam eden antidamping ve gözetim uygulamaları sayesinde bugün 1000’lerce kişinin istihdam edildiği fabrikalar yılda 3000 MW’a ulaşan bir kapasite, Türkiye’nin OEM üretim üsse olması ve ihracat miktarlarındaki artışın gerçekleştiğini biliyoruz. Bununla birlikte 2022 yılından itibaren de ilgili düzenlemelerin uzatılması ve Çin dışı başka ülkelere de genişletilmesi ile ergenlik dönemini bitiren bu endüstrinin artık olgunluk çağına ulaşacağına ve yeni eklenecek fabrika ve işletmeler ile Dünya’da önemli bir konuma geleceğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“DAĞITIM BEDELLERİ İLE İLGİLİ MAĞDURİYETLERİN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Türkiye’de 1 Ocak 2022’den itibaren geçerli olan elektrik tarifelerinde yapılan değişiklikler ile, özellikle 2017 öncesinde işletmeye alınan GES projelerinin elektrik dağıtım tarifesine bağlı yenilenebilir projelerinin dağıtım bedellerine yapılan indirimlerin kaldırıldığını kaydeden GÜNDER, proje sahiplerine tanınmış hakların sekteye uğramasına yol açtığını belirterek;

“Tarife tablosundaki bu ve benzeri değişiklikler piyasada belirsizlik ortamı yaratarak yenilenebilir enerji sektörüne yönelik geçmişte yapılan yatırımların finansman koşullarını etkilerken gelecekteki yatırımlar için ise koşulları kırılgan hale getirebilmektedir. Ülkemizin temiz enerji kapasitesinin bugününü ve geleceğini etkileyen; yatırımların fizibilitesini değiştiren bu düzenlemeler ile ilgili olarak sivil toplum kuruluşlarımız, yatırım ve finansman tarafı başta olmak üzere, tüm paydaşlarımız bir araya gelerek gerekli görüş ve önerilerimizi Bakanlığımıza ve sektör temsilcilerimize sunduk. GÜNDER ve paydaşları olarak, sektörel problemlerin en aza indirilmesi ve yenilenebilir enerjinin doğru koşullar altında gelişimini sağlamak için çalışmalarımız devam edecek.” dedi.

GÜNDER yaptığı yazılı açıklamada 2022 yılının kendileri için ayrı bir öneme sahip olduğunu şu ifadelerle belirtti:

“30. yılımızı tüm üye kurum, kuruluşlarımız ve temsilcilerimiz ile kutlamaya ve Türkiye güneş enerjisi kapasitesinin 30 GW’lara yükseleceği daha nice yılları da görmek için çalışmalara devam etmeye hazırlanıyoruz. Türkiye’de güneş enerjisi sistemlerinin üretimi ve uygulamalarının yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yaparak ulusal ve uluslararası projelere katılarak sektörümüzü bugünlere getirmeye çalıştık. Bilgilendirme toplantıları, platformlar, çeşitli eğitim, seminer, çalıştay, konferans ve sektörel yayıncılık gibi faaliyetler ile güneş enerjisinin toplumsal tabana yayılmasına katkı sunuyoruz. GÜNDER olarak bugüne kadar yürüttüğümüz 20’ye yakın proje ile sadece güneş enerjisine değil, istihdama, iklim hedeflerine ve çevreye katkı sunma mücadelemizi de sürdürüyoruz. Geçmiş Yönetimlerimizin ve Ekip Arkadaşlarımızın desteği ile geldiğimiz ve güneş enerjisine hak ettiği değeri kazandıran bugünler gösteriyor ki doğru yoldayız.

GÜNDER olarak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ile ortak yürüttüğümüz Orman Köylerinde Güneş Enerjisinden Elektrik Üretimi İçin Sürdürülebilir Enerji Finans Mekanizması (ORKÖY PV) Projesi kapsamında saha kurulumlarının ikinci adımı olarak, belirlenen köylerdeki hane halkının çatılarına muhtelif güçlerde Güneş Enerji Santrali kurulması aşamasına geçildi ve proje sürecimiz devam ediyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı ile imzalanan hibe sözleşmesi kapsamında, GÜNDER VOC Test Merkezleri Projesi (GÜNDERMYM) için çalışmalara başlandı. Eğitim ve istihdam arasındaki bağın güçlendirilmesi hedefiyle yola çıkan GÜNDERMYM ile güneş enerjisi sektörü için nitelikli ve sertifikalı işgücü geliştirilecek. Sektörümüzün mesleki yeterliliğinin gelişmesi konusunda yaptığımız çalışmalar için mesleki yeterlilik merkezimizi kurduk. Tekniker, teknisyen ve mühendis seviyesinde kurulum dahil asgari standartların ve ulusal yeterliliklerinin belirlenmesini üstlendik. Bu yeterlilikle hem kurulum maliyetlerinin doğru yönetilmesi hem de iş güvenliğinden en üst düzeyde faydalanılmasını hedefliyoruz.”

“NET SIFIR EMİSYONA GİDEN YOL ZORLU AMA İMKANSIZ DEĞİL”

Enerji sektörünün küresel yol haritasında, finansal piyasaların sermayeyi fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji gibi sürdürülebilir varlıklara tahsis ederek bu değişimi yansıtması gerektiğine dikkati çeken GÜNDER, değerlendirmesini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Yatırımların yeniden yönlendirilmesi, sadece enerji dönüşümü için değil; tarım, sanayi, atık ve ulaştırma gibi karbonla ilgili tüm sektörlere ekonomik teşvik paketlerinin artması gerekiyor. Özellikle güneş enerjisi yatırımlarına; güç alım anlaşmaları, uygun kredi imkanları ve vergi indirimleri gibi teşvikler getirilerek depolama yatırımı düşünenler için ek destekler de sağlanabilir. GÜNDER olarak, Türkiye’deki mevzuatın ve uygulamaların küresel çabalar ile aynı paydada buluşması için çalışmalarımız, projelerimiz, yayınlarımız ve yeni ortaklıklar ile etkinliklerimiz devam edecek.”