Devlet ve sektör el ele

TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı ve Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem; 2021 yılını, 2022 yılı beklentilerini ve enerji sektörüne yönelik değerlendirmelerini gazetemize anlattı.

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ VE NET KARBON SIFIR STRATEJİSİ NETLEŞECEK

2022 yılı enerji dönüşümü ve net karbon sıfır bir ülke olma yolundaki ülke stratejisi ve adımların daha da netleşeceği, düzenlemeler ve uygulamaların tüm paydaşlarla beraberce  çalışılacağı bir yıl olacak.  TPAO’nun Batı Karadeniz’deki 540 milyar metreküplük doğal gaz keşfi sonrasında gazın kıyıya ulaşması için çalışmalar başlamıştı. 2022’de bunun hızla devam etmesini bekliyoruz.

DEVLETİMİZ MALİYETLERİ BÜYÜK ORANDA ÜSTLENDİ

Akaryakıttan alınan vergi oranlarının düşürülmesiyle sağlanan devlet desteğiyle fiyat artışları büyük oranda baskılandı, devletimiz maliyetleri büyük oranda üstlendi. Türkiye eşel mobil uygulamasıyla sıfırlanan ÖTV ile Avrupa’da KDV hariç akaryakıttan vergi almayan tek ülke haline geldi. Diğer yandan enflasyon ve döviz kurlarına bağlı maliyet kalemlerindeki artış sektörü olumsuz yönde etkiliyor. 

HABERİN DEVAMI…

‘Devlet ve sektör el ele vererek, sıkıntıların vatandaşa en düşük seviyede yansıması için çalışıyor’

TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı ve Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, 2021 yılını, 2022 yılı beklentilerini ve enerji sektörüne yönelik değerlendirmelerini gazetemize anlattı.

Enerji Petrol Gaz’ın sorularını yanıtlayan TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı ve Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem; “Akaryakıttan alınan vergi oranlarının düşürülmesiyle sağlanan devlet desteğiyle fiyat artışları büyük oranda baskılandı, devletimiz maliyetleri büyük oranda üstlendi. Türkiye eşel mobil uygulamasıyla sıfırlanan ÖTV ile Avrupa’da KDV hariç akaryakıttan vergi almayan tek ülke haline geldi. Diğer yandan enflasyon ve döviz kurlarına bağlı maliyet kalemlerindeki artış sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Sektörün kar marjlarında yaptığı fedakarlıkların uzun dönemde sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Özellikle düzenlemeler ve uygulamalar ile gelen maliyetlerin bu dönemde tekrar gözden geçirilmesi kritik önem taşıyor. Bu maliyetlerin ertelenmesinin sektöre ve ülkemize fayda sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu.

“TÜM DÜNYADA REKOR FİYAT ARTIŞLARI GERÇEKLEŞTİ”

2021 yılı enerji ve petrol piyasası açısından nasıl geçti? 

2020 yılı tüm dünyayı ve ülkemizi olumsuz yönde etkileyen, en başta sağlığımız olmak üzere piyasaları, tedarik zincirlerini ve ekonomileri ayakta tutma çabası ile geçen bir yıl olmuştu. Bitmesine az kalan 2021 yılı ise genel itibarıyla, 2020 yılında meydana gelen hasarların onarılması, zorlukların aşılması ve yeni şartlara uyulması için yapılan çalışmalar, aynı zamanda pandeminin yarattığı ortamı da düşünerek geleceği daha hazır karşılamak için planlamalar ile geçti diyebilirim. Bu çabaların neticesi olarak da ekonomik faaliyetlere yeniden başlandığı, coğrafya ve sektörlere bağlı olarak zaman zaman hızlı dönüşlerin olduğu ve bununla birlikte ham madde ve enerjiye olan talebin yeniden artış gösterdiği bir yıl oldu.

Pandemi sırasında ertelenen talebin, beklentilerin üzerinde olması neticesinde özellikle yılın ikinci yarısında küresel emtia fiyatları ile birlikte enerji fiyatlarında da tüm dünyada rekor fiyat artışları gerçekleşti. Arz tarafındaki belirsizliklerin ve dönemsel olarak yaşanan kısıtlamaların da söz konusu fiyat artışlarına etkisini unutmamak gerekiyor. Yılın ilk aylarında varil başına 50 dolar civarında işlem gören brent petrolün 28 Ekim’de varil başına 85 dolara kadar yükseldiğini görüyoruz.

Dünya piyasasındaki fiyat artışları Türkiye’de birincil enerji kaynaklarının maliyetlerini de etkiledi.   Maliyetlerdeki söz konusu artış, ertelemeli biçimde olsa da Türkiye’deki enerji fiyatlarının artmasına yol açtı. Yağışların yeterli olmaması, hidroelektrik santrallerinin üretiminin düşmesine neden oldu ve bunun sonucunda baz üretim doğal gaz ve ithal kömür santralleri bu üretimi ikame etmek durumunda kaldı. Bu da elektrik üretim maliyetlerini yükseltti.

Buna karşılık, enerji maliyetlerinin ekonomiye yansımasını asgariye indirmek için sağlanan devlet desteğiyle vergi oranları düşürülmüş ve fiyat artışlarının özellikle hane halkına yansıtılmaması için maliyetlerin büyük kısmı devletimiz tarafından üstlenilmiştir. Bu destek miktarı 150 milyar TL olarak öngörülüyor. Akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistemi kapsamında, artan maliyetlerin tüketicilere yansımaması için, kur ve petrol fiyat artışları 2021 yılı boyunca ÖTV’den karşılandı. Uzun bir süre, fiyatlar küresel olarak artarken ülkemizdeki akaryakıt fiyatları sabit kaldı. Ancak Ekim sonunda ürünler üzerinde ÖTV kalmaması ile uluslararası piyasalardaki fiyat artışları ve kur değişikliklerinden kaynaklanan artışlar fiyatlara yansımaya başladı. Türkiye, AB ülkeleri arasında en düşük akaryakıt fiyatına sahiptir. Bugün Avrupa’da motorin fiyatları 1,5 avro civarındadır. Buna ilave olarak, artan maliyetlere kur ve enflasyonun etkisi ile sektördeki tahmini marjlar karşılaştırıldığında sektörün de kendi kârından büyük fedakarlık yaptığı görülüyor. Devlet ve sektör el ele vererek, sıkıntıların vatandaşa en düşük seviyede yansıması için çalışıyor. Ancak rafineriden istasyonlara kadar sektörün her alanında finansal sürdürülebilirlikle ilgili sıkıntılar yaşanıyor. Bunların etkisini en aza indirmek için ilgili makamlarla mümkün olduğu kadar maliyetlerin ortadan kaldırılması ve ertelenmesi için görüşme ve çalışmalar devam ediyor. 

Artan fiyatlara rağmen Türkiye’de pandemi sırasında yaşanan ekonomik durgunluğun yeniden hız kazanması ile ertelenen talep 2021 yılında enerji tüketimine olumlu olarak yansıdı. Ülkemiz yıllardır enerji talebi olarak ortalamaların üzerinde bir büyüme gösteriyor. Elektrik talebi 2002-2019 yılları arasında dünyada yıllık ortalama yüzde 3,2, OECD ülkelerinde yüzde 0,8, Avrupa ülkelerinde yüzde 0,6 artış gösterirken ülkemizde bu artış yıllık ortalama yüzde 5,6 olarak gerçekleşti. EPDK’nın yayınlamış olduğu resmi rakamlara göre 2020 yılının ilk üç çeyreğini 2021 yılının ilk üç çeyreği ile kıyasladığımızda doğal gaz tüketiminde yüzde 31’lik, elektrik tüketiminde yaklaşık yüzde 9’luk ve akaryakıt tüketiminde yüzde 6’lık bir artış olduğunu görüyoruz.

Akaryakıt sektöründe 2021 yılının ilk üç çeyreğini 2020 yılının aynı dönemi ile kıyasladığımızda benzin satışlarının yüzde 20’ye, motorin satışlarının yüzde 5 ve otogaz satışlarının yüzde 3’e yakın arttığını gözlemleyebiliyoruz. Pandemi sonrasındaki hareketliliğin ve artışın sebebinde bireysel ulaşımın tercih edilmesinin büyük etkisi olmuştur.

‘YAPILAN ÇALIŞMALARIN KISA ZAMANDA SONUCA ULAŞMASI ÖNEM ARZ EDİYOR’

2022 yılına ilişkin beklentileriniz neler?

2022 yılı için sanırım hepimizin en büyük beklentisi; tedbirlere uyum ve aşılanmalar ile birlikte pandeminin faaliyetlerimize ve ekonomiye etkilerinin azalması ve normalleşmenin daha da hızlanması.  Buna ve ekonomimizin büyümesine paralel olarak enerji tüketiminde artışın devam etmesi de beklentiler arasında.

Öte yandan daha önce de bahsettiğim gibi artan maliyetler çerçevesinde enerji sektörünün finansal sürdürülebilirliği ve yatırımların devamı açısından ilgili makamlarla yapılan çalışmaların kısa zamanda sonuca ulaşması önem arz ediyor.

Bunların yanı sıra 2022 yılı enerji dönüşümü ve net karbon sıfır bir ülke olma yolundaki ülke stratejisi ve adımların daha da netleşeceği, ülkemizin hedefleri ve taahhütleri çerçevesinde ilerlemesi için yol haritasının, düzenlemeler ve uygulamaların tüm paydaşlarca beraberce çalışılacağı bir yıl olacak.  

Türkiye’nin enerji dengeleri ile ilgili tarihi bir değişimin başlangıcı olan TPAO’nun Batı Karadeniz’de gerçekleştirdiği 540 milyar metreküplük doğal gaz keşfi sonrasında gazın kıyıya ulaşması için çalışmalar başlamıştı. 2022’de bunun hızla devam etmesini bekliyoruz. 

Shell olarak bizim de Batı Karadeniz’de 2013 yılında beri TPAO ile ortak arama çalışmalarımız devam ediyor biliyorsunuz. 2022 yılında bu çalışmalarımız son dönemde yapılan sismik çalışma değerlendirmesi ve bunun sonucunda verilecek kararlar doğrultusunda devam edecek.

‘ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE YÜZDE 10 CİVARINDA BİR İYİLEŞME YILLIK ENERJİ İTHALATI FATURAMIZA 4-5 MİLYAR DOLARLIK BİR İYİLEŞME OLARAK YANSIYACAK’

Ahmet Bey aynı zamanda Türkiye Enerji Verimliliği Derneği’nde de Yönetim Kurulu Üyeliği yapıyorsunuz? Türkiye verimli enerji kullanımında hangi noktada? Bu konuda hangi adımların atılması gerektiğine inanıyorsunuz?

Yaşam standardımızdan, hizmet ve ürün kalite eksikliği olmaksızın, daha az enerji tüketmek adına atacağımız her adımın bütçemize olumlu katkısı olacak. Enerji verimliliğinin bu açıdan hem cari açığın azaltılması yoluyla ülke ekonomisine hem de daha az ödeyeceğimiz faturalar ile bireysel bütçemize etkisi var. Aynı zamanda enerji verimliliğinin sürdürülebilirlik ile doğrudan ilişkisi bulunuyor. Sera gazı salınımlarının azaltılmasında oynadığı rol nedeniyle önemle ele alınması gereken bir konu olduğuna inanıyorum.

Ülkemizin enerji yoğunluğu maalesef dünya ortalamasının üzerinde, dolayısıyla burada önemli bir fırsat görünüyor. Enerji verimliliğinde yüzde 10 civarında yapacağımız bir iyileşme ülke olarak yıllık enerji ithalatı faturamıza 4-5 milyar dolarlık bir iyileşme olarak yansıyacak. Tüketici açısından baktığımızda ise verimlilik ile yüzde 10 oranında yapacağımız tasarruf ödemiş olduğumuz yıllık enerji faturasını yaklaşık 70 milyar TL azaltacak. Bu doğrultuda toplumdaki bilincin arttırılması esastır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız da enerji verimliliğinin arttırılması için önemli adımlar atıyor. 2018 yılında yürürlüğe giren Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2017-2023) dahilinde belirlenen 55 adet eylemin hayata geçirilmesi ile 2023 yılına kadar 10,9 milyar ABD doları yatırım ile kümülatif olarak 23,9 milyon ton eşdeğer petrol (MTEP) enerji tasarrufu sağlaması bekleniyor. Bu da 2023 yılında Türkiye’nin birincil enerji tüketiminde yüzde 14 oranında bir azalmaya denk geliyor. 2033 yılına kadar sağlanması beklenen tasarruf karşılığı ise 30,2 milyar dolardır.

Enerji kaynaklarının akılcı, israf edilmeden, gerektiği kadar ve verimli kullanılması için ve bu bilincin yaygınlaşması adına her yıl Ocak ayının ikinci haftası “Enerji Verimliliği Haftası” olarak kutlanıyor. Şirketlerin de toplumdaki farkındalığın artırılması, iş dünyasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için aktif rol alması gerektiğine inanıyorum. Enerji Verimliliği Haftası’nı bu açıdan etkin kullanmalı ve yürütülen çalışmalara hep birlikte destek vermeliyiz.

“TEDBİRLERİN HEM ÜLKEMİZ HEM DE SEKTÖRÜMÜZ İÇİN FAYDASI BÜYÜK”

Sektörde kurallı ve disiplinli oyuncuların faaliyet göstermesi, kayıt dışı hareketlerin önlenmesine ilişkin son yıllarda çok önemli yasal ve ikincil mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Sizin bu düzenlemelere bakış açınız nasıl? Bu düzenlemeleri destekliyor musunuz? Atılması gereken başka adımlar olduğuna inanıyor musunuz?

Sizin de bahsettiğiniz gibi kaçakçılık ile ilgili düzenlemeler ile fiziki akaryakıt kaçakçılığının çok büyük oranda önlendiği kanaatindeyim. 10 numaranın eski görünürlüğünü kaybetmesi gibi piyasa verileri de bu kanaatimizi destekliyor. Gerek fiziki gerekse vergi kaçakçılığını önlemek için atılan adımları destekliyoruz.  Sektörde kurallara uyan ve disiplinli çalışan her oyuncunun da bu adımları desteklemesi gerektiğine inanıyorum. Son dönemde getirilen düzenlemeler vergi kaçakçılığının önlenmesi konusunda olumlu gelişmeler de getirecek. Tedbirlerin hem ülkemiz hem de sektörümüz için faydası büyük. Tedbirlerin hayata geçirilmesi için bazı yatırımların yapılması gerekiyor. Yatırım ile gelen maliyetin sektörde adil olarak paylaşılması elbette en büyük temennimiz.

“DEVLETİMİZ MALİYETLERİ BÜYÜK ORANDA ÜSTLENDİ”

İlk sorumuzu yanıtlarken siz de bahsettiniz, özellikle ürün fiyatlarında gerek döviz kuru gerekse uluslararası ham petrol fiyatlarında yaşanan gelişmelere bağlı olarak önemli yükselişler yaşanırken, oynaklığın da arttığı görülüyor. Bu durumun tüketiciyi olumsuz etkilediği biliniyor ancak sektör bundan nasıl etkileniyor? Dağıtım şirketleri ve bayiler gerek fiyatların yükselmesinden gerekse bu oynaklıktan nasıl etkileniyor?

2020 yılı yatırımcı açısından baktığımız zaman, piyasadaki daralma, maliyet kalemlerindeki artış, sektörü etkileyen bazı düzenlemeler ve uygulamaların sonucunda şirketlerin maalesef önemli ölçüde zarar ettiği bir yıl olmuştu. 2021 yılı ise bahsettiğim gibi genel itibarıyla 2020 yılında meydana gelen hasarların onarılması, zorlukların aşılması ve şartların salgın öncesi duruma gelmesi için yapılan çalışmalar ile geçti.   Akaryakıttan alınan vergi oranlarının düşürülmesiyle sağlanan devlet desteğiyle fiyat artışları büyük oranda baskılandı, devletimiz maliyetleri büyük oranda üstlendi. Türkiye eşel mobil uygulamasıyla sıfırlanan ÖTV ile Avrupa’da KDV hariç akaryakıttan vergi almayan tek ülke haline geldi. Diğer yandan enflasyon ve döviz kurlarına bağlı maliyet kalemlerindeki artış sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Sektörün kar marjlarında yaptığı fedakarlıkların uzun dönemde sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Özellikle düzenlemeler ve uygulamalar ile gelen maliyetlerin bu dönemde tekrar gözden geçirilmesi kritik önem taşıyor. Bu maliyetlerin ertelenmesinin sektöre ve ülkemize fayda sağlayacağına inanıyorum.