“CDP Türkiye 11. İklim Değişikliği Sanal Konferansı” gerçekleştirildi

Türkiye çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun üstlendiği çevre raporlama platformu olan CDP, Türkiye’deki şirketlerin iklim değişikliği ve su riskleri yönetimine dair analiz ve bulguları ile 2020 liderlerini CDP Türkiye 11. İklim Değişikliği Sanal Konferansı’nda paylaştı. 

Sibel ACAR-ANKARA/ Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Garanti BBVA ana sponsorluğuyla yürütülen Türkiye operasyonu çerçevesinde CDP İklim Değişikliği & Su Programı 2020 Türkiye Sonuçları Raporu ve 2020 Liderleri sanal bir konferansla açıklandı. 

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, salgın sürecinin dikkatleri iklim değişikliklerinden uzaklaştırmayarak tam tersine dikkatleri daha çok konunun üstüne çektiğini belirtti. 

Konferansa gösterilen yüksek katılımın bu ilginin göstergesi olduğunu belirten Ararat; “Rapor, Türkiye’nin önde gelen halka açık şirketlerinin dünyadaki eğilimleri yakından takip ettiğini, kendilerini küresel ve iş finans sisteminin bir parçası olarak gördüklerini kanıtlıyor. Bundan sonraki süreçte düzenleyici otoriterlerin ve şirketlerin iklim değişikliğini zorunlu kılacağını gösteriyor” diye konuştu. 

“KARBON EMİSYONLARINI AZALTIRKEN EKONOMİLERİ DURDURMADAN VEYA KAPATMADAN BUNU BAŞARMAMIZ GEREKİYOR” 

Toplantıda ana konuşmacı olarak yer alan Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) Başkanı Erich Usher ise karbon emisyonlarının toparlanma sürecinin Covid salgınıyla birlikte gerilediğini ifade ederek; “Covid’le ilgili sağlık ve ekonomik açıdan kısa bir süre içerisinde toparlanacağız. Sürdürülebilirlik açısından baktığımızda ülke ve şirket performanslarında yüz güldürücü gelişmeler var. Yatırımcıların kriterlerinden biri de artık sürdürülebilirlik. Çevresel tedbirlere baktığımızda karbon emisyonlarında yüzde 10’luk bir azalma oldu ama ne yazık ki Covid toparlanma sürecinde bu süreç geriledi. Karbon emisyonlarını azaltırken ekonomileri durdurmadan veya kapatmadan bunu başarmamız gerekiyor. Sosyal meseleye baktığımızda kayıt dışı istihdamda dijital uçurumun toplumsal arasında büyüdüğünü düşünürsek; toplumlar bir taraftan yeteneklerini artırırken bir taraftan aradaki uçurum arttı” diye konuştu. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA ‘OLSA DA OLUR’DAN DAHA İYİSİNİ YAPMAMIZ GEREKİYOR  

Yönetim açısından Covid döneminde ekonomilerin büyük bir teste tabi tutulduğunu aktaran Başkan Usher; “Covid’ten toparlanma dediğimiz zaman Amerika’da 20 trilyon dolarlık bir teşvik paketi ayrıldığını gördük. Bu paket ekonomide kepenkleri açmak açısından işe yaradı. Fakat Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol’un dediği gibi eğer bu para akılcı bir şekilde harcanmazsa bir tarafta krizden çıkmaya çalışırken diğer tarafta başka bir krize girebiliriz. Düşük  karbonlu senaryoya erişebilmek için Dünya Enerji Ajansı Başkanı’nın dediği gibi 10 yıl yerine 2-3 yılımız var. Bu nasıl yatırım yapıldığına bağlı. Peki bu sürdürülebilirlik zorlukları ne anlama geliyor? Bu konuya hem risk, hem fırsat hem de uyum gözlükleriyle bakmamız gerekiyor. Artık özel sektörün rolü değişti ve bu da yatırım fırsatlarını beraberinde getirdi. Bu faaliyetler ekstra faaliyetler gibi görünse de problem esas burada patlak veriyor. İklim değişikliği konusunda ‘Olsa da olur’dan daha iyisini yapmamız gerekiyor. 2015’ten itibaren uyum sürecine başladık. Bankalarla bu konuda çalışmaya başladık. Küresel bankacılık aktiflerinin yüzde 40’ı sözleşmeye imza atmış durumda” ifadelerini kullandı.