Bakan Dönmez: “Teknolojiyi alan ve kullanan değil onu üreten bir sistemi kurgulamak zorundayız”

Kurulan güçlü altyapı yatırımları sayesinde artık enerjide arz güvenliği sorununun kalmadığını belirten Bakan Dönmez; “Bu süreci tamamlayacak en önemli husus enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi olacak. Kaynağın yerli, teknolojinin yabancı olduğu bir yerde enerji bağımsızlığından tam anlamıyla bahsedemeyiz. Enerji arz güvenliğimizin stabil ve sürdürülebilir olmasını sağlayacak en önemli koşullarından biri de enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesidir” diye konuştu. 

Sibel ACAR-ANKARA/ Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ev sahipliğinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katılımıyla düzenlenen “Petrol Endüstrisinde Millî Teknolojiler (PEMT)” Toplantısının ikincisi bu yıl pandemi koşulları nedeniyle dijital olarak gerçekleştirildi. 

Petrol-doğal gaz arama ve üretim sektöründe yerli sanayinin ‘Millî Enerji ve Maden Politikası’ndaki yerinin sağlamlaştırılması, daha güçlü iş birliklerinin yapılması, yüksek katma değerli mal/hizmet/teknoloji üretimine katkıda bulunulması ve paydaşların buluşturularak, yol haritası oluşturulması için düzenlen toplantıda yerli sanayi ile sektör temsilcileri bir araya gelme fırsatı buldu. 

Toplantının açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, milli enerjinin milli teknolojiden ayrı düşünülemeyeceğini ifade ederek; “Biliyorsunuz toplantımızın ilkini geçtiğimiz yıl Şubat ayında sizlerin de katılımlarıyla İstanbul’da gerçekleştirmiştik. Türkiye Petrolleri’nin başlatmış olduğu girişimin yarattığı sinerjiye hep birlikte şahit olduk. O günkü toplantıda pek çok hikâyeye tanıklık ettik. Özellikle üreticilerimizin yabancı menşeili pek çok ekipmanın yerli üretimi için “Biz bunu yaparız” demeleri, bu güveni bizlere aşılamaları milli teknolojiye duyduğumuz inancı bir kez daha perçinledi.  Biz hep şunu ifade ettik. Milli enerji, milli teknolojiden ayrı düşünülemez. Bugün enerji arz güvenliğimizi sağlamak için Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kıran yatırımları hayata geçirdik. Bu güçlü altyapı yatırımları sayesinde artık enerjide arz güvenliği sorunumuz kalmadı cümlesini rahatlıkla kurabiliyoruz. Ancak bu süreci tamamlayacak en önemli husus enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi olacak. Kaynağın yerli, teknolojinin yabancı olduğu bir yerde enerji bağımsızlığından tam anlamıyla bahsedemeyiz. Enerji arz güvenliğimizin stabil ve sürdürülebilir olmasını sağlayacak en önemli koşullarından biri de enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesidir” diye konuştu. 

Covid-19 sürecinde sektörün bu durumu acı bir şekilde tecrübe ettiğini aktaran Dönmez; “Pandeminin ilk dönemlerinde, şirketlerimiz küresel kısıtlamalar nedeniyle yurt dışından ekipman ve personel getirtemedi. İster istemez işlerde kimi zaman aksamalar ya da gecikmeler yaşandı. Bu durum yerli teknolojinin ve o teknolojiyi kullanacak ve geliştirecek kalifiye insan kaynağının önemini bir kez daha ortaya koydu. Benzer bir durumu aslında bizler de tecrübe ettik. Doğu Akdeniz’de sürdürdüğümüz arama ve sondaj çalışmalarının hukuk dışı argümanlarla önünün kesilmeye çalışılması, dünyada sayılı bir filoya sahip olmamızı sağladı. O gün bizleri köşeye sıkıştırmaya çalışanlar, sadece bir filoya sahip olmamızı sağlamadı. Aynı zamanda bu gemileri geliştirecek, onlara sınıf atlatacak bir teknolojiyi geliştirmemizi de sağladılar. Karadeniz’deki keşfimizin ardından bazı ülkeler bize açık davette bulundular. Gelin, bizim ülkemizde de bu çalışmaları gerçekleştirin dediler. Dedik ki önceliğimiz şu an yurt içi. Teklifleri şimdilik geri çevirdik ancak bu durum bizlere gelecekte yurt dışının kapılarını aralayacak. Bugün yenilenebilir enerjide yurt dışına ihracat yapan, hatta yurt dışındaki firmalara danışmanlık ve mühendislik hizmeti sunan çok sayıda şirketimiz var. Bu başarıyı hidrokarbon sektörüne de taşımak istiyoruz” dedi. 

 “TEKNOLOJİYİ ALAN VE ONU KULLANAN DEĞİL, ONU ÜRETEN BİR SİSTEMİ KURGULAMAK ZORUNDAYIZ” 

Türkiye’nin hidrokarbon sektöründe elde ettiği birikimini hem teknoloji hem de insan kaynağı açısından daha fazla yurt dışına açmak istediklerini belirten Dönmez, bu alanda bir Türkiye modeli ortaya koymak istediklerini ifade ederek; “Bu tür kısıtlamalarla bizleri saf dışı edeceklerini düşünenler şunu iyi bilsin ki Türkiye her kriz döneminden daha da güçlenerek çıkmıştır.  Örneğin, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında uygulanan ambargolar savunma sanayimizin temellerinin atılmasına neden oldu. Bir zamanlar yüksek oranda bağımlı olduğumuz savunma sanayinde bugün ihracatçı bir pozisyona geldik. Yine aynı dönemde ambargolardan dolayı elektromekanik imalat ve mühendislik şirketimiz TEMSAN kuruldu. Türkiye’nin gücüne ve potansiyeline yakışan da aslında budur. Kendi insan kaynağımız, kendi bilgi birikimimiz, tecrübemiz, yeteneğimiz bu işler için fazlasıyla yeter de artar. İlk yapacağımız şey zihinlerdeki duvarları yıkmak, kendi kalıplarımızı kırmak. Teknolojiyi alan ve onu kullanan değil, onu üreten bir sistemi kurgulamak zorundayız” şeklinde konuştu. 

“KUYU TESTLERİNE ÖNCE TÜRKALİ-2 KUYUSUNDAN BAŞLAYACAĞIZ” 

Bakan Dönmez, PEMT kapsamında bugüne kadar ilk yerli sondaj kulesi, ilk yerli hidrolik çatlatma ünitesi, kuyubaşı malzemeleri, sondaj muhafaza borusu, yer üstü üretim pompası gibi kara sondajlarında kullanılan pek çok ekipmanın artık yerli imkanlarla üretildiğini ifade etti. 

Bu çalışmalar sayesinde öncelikle Karadeniz’de yürütülen operasyonlardaki yerlilik oranının her geçen gün arttığına da vurgu yapan Dönmez; “Biliyorsunuz Karadeniz gazının ilk fazının 2023’e yetiştirilmesi için ekiplerimiz sahada büyük bir özveriyle çalışıyor. Sakarya Gaz Sahası’nda, saha geliştirme ve üretim çalışmalarımız devam ediyor. Fatih’in kazdığı Tuna-1, Türkali-1 ve Türkali-2 kuyularının, kuyu testlerini Kanuni Sondaj Gemimiz yapacak. Kuyu testlerine önce Türkali-2 kuyusundan başlayacağız. İnşallah Mayıs ayı içerisinde bu testlere başlamayı planlıyoruz. Fatih Sondaj Gemimiz de diğer taraftan, Sakarya Gaz Sahası’nın kuzey doğusunda yer alan Amasra-1 lokasyonunda sondaj çalışmalarına devam ediyor. Bütün gayretimiz, çalışmalarımızı belirlenen takvim içerisinde tamamlamak ve Karadeniz gazını Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizle buluşturmak. Bugün enerjide bağımsızlık için hiçbir alanda, artık başkasının ürettiği, geliştirdiği teknolojiye bel bağlayamayız. Az önce belirttim bunun olumsuz yansımalarını savunma sanayinde yaşadık. Teknolojiyi geliştirenlerin, ihraç edenlerin keyfi hareketlerine maruz kaldık yıllarca. Artık o günler geride kaldı. Bütün gayretimiz enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına atılan bütün adımları çekirdekten olgunluğa kadar her aşamasında desteklemek ve enerji teknolojilerini Türkiye’nin yeni savunma sanayi haline getirmek” dedi. 

“SON 3 YILDA 186,5 MİLYON LİRALIK EKİPMAN YERLİLEŞTİRİLDİ” 

PEMT’in de bu anlayışın bir yansıması olarak doğduğunu anımsatan Dönmez, sözlerine şöyle devam etti: 

“PEMT, ilk fikir aşamasında özellikle denizlerdeki arama ve sondaj faaliyetlerimize karşı başlatılan sürecin nerelere varacağı tahmin edilerek ortaya atıldı. Ardından kullandığımız her bir ekipmanın nasıl ve ne dereceye kadar yerlileştirebileceğimizi belirledik. Son aşamada sahaya döndük ve üreticilerimizle uzun süren istişarelerde bulunduk. Ve son 3 yılda toplam 93 ekipmanı yerli imkânlarla üretmeye başladık. Yerlileştirdiğimiz bu ekipmanların toplam bütçesi 186,5 milyon liraya ulaştı.  Eğer ekipmanların yerli muadillerini üretmeseydik yurt dışına 263,5 milyon lira ödeyecektik. Yerlileştirme sonrasında bugün elde ettiğimiz tasarruf, yani ülkemizde kalan miktar yaklaşık 77 milyon lira oldu. Bir başka deyişle yerlileştirme sayesinde bu sektördeki üretim maliyetlerinde yüzde 41 tasarruf edildi. 

Hem kara hem de deniz sondajlarımızda yürüttüğümüz operasyonlarda yerlilik oranımızın daha da artırılması için PEMT önemli bir kaldıraç olacak. Burada pek çok üretici, tedarikçi ve girişimcilerimizle beraberiz. PEMT ile birlikte bu sektörde faaliyet gösteren daha fazla paydaş bu sürece entegre olacak. Burada yapılan çalışmalar daha sonrakiler için referans olacak. Yeni şirketlerin, yeni yatırımcıların sürece dâhil olmasını sağlayacak. Petrol ve doğal gaz sektörüyle birlikte diğer yan sektörlerin de gelişimine muazzam bir katkı sağlayacak. Her şeyin ötesinde 2023 ve sonrasına büyük hedeflerle giriyoruz. Bizi dünyadan farklılaştıracak ve yaptığımız işe katma değer sağlayacak unsur milli teknolojinin her alanda geliştirilmesidir. Biz enerji sektörü olarak bugüne kadar elde ettiğimiz başarıları daha ileri götürmeye kararlıyız. Bu sürece katkı koymak isteyen her şirket ve kuruluşla da her türlü iş birliğine açığız.” 

“BİZİMLE ARAYIP BİZİMLE ÜRETECEK YERLİ SANAYİCİLERİMİZE İHTİYACIMIZ VAR” 

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Melih Han Bilgin ise yaptığı konuşmada yerlileştirme çalışmalarının hız kesmeden devam ettiğini vurguladı. 

Türkiye’nin coğrafi avantajları sebebiyle yerli sektör potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Bilgin; “Dünya petrol rezervinin yüzde 60’ına komşu olan bir coğrafyada olmamız sektörün büyüklüğünü gösteriyor. Düzenlenen bu tarz etkinliklerde temel amaç, çıktığımız bu zorlu yolda bizimle arayıp bizimle üretecek yerli sanayicilerimizle bir araya gelmektir. Önceliğimiz yerli üretim perspektifinde rekabetin güçlü olduğu bir piyasa yaratmak” diye konuştu.