OPEC kararının düşündürdükleri

OPEC 30 Kasım’da Viyana’da gerçekleştirdiği 171. resmi toplantısında günlük petrol üretimini 1 Ocak 2017 tarihinden geçerli olmak üzere 6 ay süreyle Ekim seviyesinin 1,2 milyon varil/gün (kb/d) altına düşürerek 32,5 milyon varile indirme kararı aldı.

Görüşmelerin hangi ülkenin üretimini nekadar düşüreceği konusunda kilitlenmesi nedeniyle birçok kişi OPEC toplantısından üretimin Ekim ayındaki 33,8 kb/d seviyesinden 32,5 kb/d seviyesine çekilmesi konusunda anlaşma sağlanmasını beklemiyordu.

En büyük sürpriz ise Rusya’nın üretimin dondurulması yönündeki pozisyonundan geri adım atarak 11,2 milyon varil olan günlük üretimini 300 bin varil indirmeye ışık yakması oldu.

Öncelikle üretim kısıntısı kararının anlamını ya da anlamsızlığını bir perspektif içine koyalım.

OPEC’in 2008’den bu yana ilk kez üretim kısıntısı kararı almasına petrol piyasaları sert bir reaksiyon gösterdi ve kararı takip eden 3 günde brent petrolün varil fiyatı 10 dolara yakın artarak yüzde 16 değer kazandı. Bu durumu birçok kişi OPEC imparatorluğunun henüz ölmediği, tam tersine, geri dönüşü olarak yorumladı. Bana göre sözde anlaşma olarak açıklanan bu durum OPEC’in kocaman ağzı olduğunu fakat dişlerinin olmadığını göstermekten öteye geçmiyor. Düşük petrol fiyatlardan dolayı OPEC üyesi ülkelerde derinleşen ekonomik darboğaz nedeniyle OPEC’in atabileceği başka bir adım kalmamıştı.

Hatırlanacağı üzere 2 yıl önce OPEC’in üretim kesinti kararı almadığı tarihlerde Suudi Al-Falih’in selefi olan Ali Al-Naimi yaptığı açıklamada OPEC üreticilerinin petrol üretimlerini kısmalarının lehlerine olmadığını ve hatta petrolün varil fiyatının 20, 40, 50, 60 dolarlara düşmesinin önemli olmadığını bangır bangır bağırıyordu.

AL-Naimi yazdığı kitabın imza günlerinde etrafa gülücük dağıtırken, 30 Kasım’daki OPEC basın açıklamasında, mevcut piyasa koşullarının üretici ülkelerin ekonomilerini tehdit ettiği belirtiliyor, OPEC üyesi ülkelerin ekonomilerinde düşük fiyatlara bağlı olarak geçtiğimiz 2 yılda yaşanan tahribattan bahsediliyordu.

Fiyatların yukarı çıkmasını sağlamak için üretim kesintisinden başka bir seçenek olmadığını gören Suudiler Mayıs 2016’da Al-Naimi’nin yerine Khalid Al-Falih’i getirerek bir değişime de işaret ediyordu. Diğer yandan, OPEC’in üretim kısıntısı konusunda vardığı anlaşma “swing producer” olarak nitelenen Suudi Arabistan’ın artık bu konumdan uzak olduğunu da gösteriyordu.

3 ay önce Cezayir’de gerçekleştirilen OPEC Bakanlar toplantısında günlük üretimin 32,5-33 milyon varil seviyesinde tutulması gerekliliği nedeniyle üretimin dondurulması ya da kısılmasının formülü üzerinde çalışılması gerekir deniyordu. Ancak, alınacak bir karardan üye ülkelerin olumsuz etkilenmemesi gerektiği nedeniyle titizlikle yapılan çalışmalar zaman aldığı için hemen sonuca varılamamıştı.

30 Kasım’da Viyana’da düzenlenen toplantı sonrası OPEC tarafından yapılan açıklamada üretim kısıntısı konusunda anlaşmaya varıldığı ve günlük üretim seviyesinin 2017’nin Ocak ayından başlayarak 6 ay süreyle 33,7 milyon varilden 32,5 milyon varile düşürüleceği açıklandı. Belirlenen formül hiçbir üyeyi rahatsız etmeyecek şekilde her bir ülkenin üretiminde %4,5’luk kesinti sağlaması şeklindeydi. Bu yüzden bazı istisnalar getirildi. Mesela, Nijerya ve Libya yaşanan iç savaş veya çatışmalar nedeniyle kısıntı kararından muaf tutulurken, Angola için Ekim ayındaki planlı yıllık bakım çalışması nedeniyle üretimi düştüğü için Eylül 2016’nın referans alınması kararlaştırıldı. Iran için ise yaptırımlar öncesi üretim seviyesi baz alındı ve bu nedenle günlük üretimini 90 bin varil arttırmasına izin verildi. Net ithalatçı haline gelen Endonezya OPEC üyeliğini askıya almaya karar verirken geri kalan ülkeler de böylece üretimlerini düşürme sözü vermiş oldu. Günün sonunda ise anlaşma bazı ülkelerde gerçekte üretimin dondurulması anlamına gelirken bazılarında üretimi düşürmüş ve bir kaç tanesinde de arttırmış oldu.

Üretim kesintisinde ağırlıklı olarak Ekim 2016 seviyesinin baz alınması bir anlamda anlaşmanın durumu kurtarmaya dönük bir girişimden başka bir şey olmadığını gösteriyor. Bununla birlikte OPEC üretiminin genellikle her yılın ilk yarısında yılın ikinci yarısına göre daha düşük seyrettiğini unutmamak gerek 30 Kasım’daki OPEC toplantısında OPEC üyesi olmayan ülkelerin de anlaşmaya katılarak günlük üretimlerini 600 bin varil düşürmelerinin beklendiği de ifade ediliyordu. 10 Aralık tarihinde OPEC ve 11 OPEC üyesi olmayan ülke bir araya geldi. Toplantı sonucunda OPEC üyesi olmayan bu ülkelerin toplam üretimlerini günlük 558 bin varil azaltacakları açıklandı. Kısıntının yarısından fazlasının Rusya tarafından yapılacağı vaadi (300 kb/d) ve diğer ülkelerin katkılarının aslında bir göz boyamadan ileri gitmediği kimin ne kadar sözde üretim kısıntısına gideceğine bakılarak anlaşılabilir.

Rusya’nın anlaşmaya katılımı gerçek bir üretim kesintisi anlamına gelmiyor. Rusya’nın petrol üretimi geçtiğimiz Kasım ayında Sovyetler sonrası dönemin en yüksek rakamına çıkarak rekor kırmıştı. Muhtemelen Aralık ayında da yaşanabilecek bir zirve üretimin ardından Rus ham petrol üretiminin zaten Ocak ayından itibaren düşmesi bekleniyordu. Benzer şekilde, anlaşmaya katılan diğer birçok ülkenin petrol üretimlerinin de 2017 içinde azalması bekleniyordu. Listede Rusya’dan sonra ikinci büyük kesintiyi (100 kb/d) yapması kararlaştırılan Meksika’da da aynı durum söz konusu. Ya diğer ülkeler? Yorum yapmadan sıralayayım: Oman (-45 kb/d), Azerbeycan (-35 kb/d), Kazakistan (-20 kb/d), Malezya (-20 kb/d), Ekvatoryal Gine (-12 kb/d), Bahreyn (-10 kb/d), Güney Sudan (-8 kb/d), Brunei (-4 kb/d), Sudan (-4 kb/d). Listenin sonlarına doğru yaklaştığınızda herhalde yüzünüzde bir gülümseme belirdi. Haklısınız, kessen ne olur kesmesen ne olur? Nerede daha büyükler?

Gelelim petrol fiyatlarına.

Gönder

30 Kasım’da toplantının yapıldığı gün petrol piyasalarının oldukça dalgalı bir seyir izlediği görüldü. Aynı gün ICE ve CME’deki ham petrol kontratlarının bütünleşik hacmi tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı ve toplam kontrat miktarı (vadeli ve opsiyon) 5,3 milyon adet oldu. Bu miktarın 54 günlük küresel petrol arzına eş değer olduğunu ifade etmemiz ne denli büyük olduğunu anlamak için yeterli olacaktır.
Traderların fiyatların geleceğine ilişkin beklentileri ve piyasanın temel dinamikleri diğer bir çok faktörün de tetiklediği kağıt varil piyasasına doğrudan yansıyor. Bu perspektiften bakıldığında petrolde görülen düzensiz fiyat dinamiklerinin, beklenen piyasa yapısı ve spekülasyonların kombinasyonundan kaynaklandığı ve birçok faktörden etkilendiği görülür. Unutmamak gerekir ki piyasa hissiyatının temel itici gücü, algılanan risklere karşı traderların korkuları ve endişeleri değil gerçekler olmalıdır. Ancak petrol piyasası şeffaf, serbest ve etkin pazar olmadığı için traderların beklentileri fiyatlara ilave baskı uygulamaya devam edecektir.
Petrol piyasası verilerine özellikle aylık olanlara bakıldığında ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tabi bu arada dünya petrol istatistiklerinin mükemmellikten uzak olduğunun da altını çizelim. Yedek kapasite, üretim, tüketim ve stoklarla ilgili veriler özellikle OECD dışı ülkeler için çoğunlukla tahminden öteye gitmemektedir. OPEC bile, üyelerinin Sekretarya’ya gönderdiği verileri güvenilir bulmadığı için, üyesi ülkelerdeki üretim de dahil olmak üzere pazarı izlemek için ikincil kaynaklardan gelen verileri kullanıyor. İşin ironik yanı ikincil kaynakların bu verileri nereden aldığını kimsenin sormaması. Kimsenin gerçek üretimi doğrulayamadığı ve kanıtlayamayacağı bir ortamda verilerde hile yapmak çok kolaydır. Üretim seviyelerinin Kuveyt, Venezuela, Cezayir ve OPEC üyesi olmayan iki katılımcıdan oluşan gözlemciler tarafından izleneceği söylense de şahsen bu izleme işinin nasıl yapılacağını çok merak ediyorum. Verilerle oynamak ve hile yapmak geçmişten bu yana OPEC’in üretim kısıntısı kararlarının ortak özelliği olmuştur. Büyük üreticilerin özellikle Asya piyasalarındaki paylarını kaybetmeme ve koruma endişesiyle hareket edeceklerini düşündüğüm için bu eğiliminin bu sefer de bozulmayacağını düşünüyorum.

OPEC ANLAŞMASI 6 AY SÜREYLE GÜNLÜK YAKLAŞIK 1,8 MİLYON VARİL PETROLÜN PİYASADAN ÇEKİLMESİNİ AMAÇLIYOR

Bu bizi petrol piyasası açısından önemli olduğunu düşündüğüm bir başka konuya getiriyor. OPEC anlaşması 6 ay süreyle günlük yaklaşık 1,8 milyon varil petrolün piyasadan çekilmesini amaçlıyor. Bunun 1,2 milyon varili OPEC, 558 bin varilinin ise OPEC dışı ülkelerden sağlanması bekleniyor. Gerçekten üretimde günlük 1,8 milyon varillik bir kesinti görecek miyiz? Benim düşüncem gelecek yıl OPEC’in bu yıla göre daha fazla petrol üreteceği yönünde. Ayrıca, üretim seviyelerini zaten yüksek olan bir seviyeden indirmek tek başına petrol piyasasını dengeye getirmeyecektir. Fakat bu çok da önemli değil. Aslında anlaşma başarılı olursa açıklanan miktardaki petrol dünya petrol ticaretinden değil dünya petrol üretiminden düşülecektir. Bir başka deyişle üretimden ziyade üretici ülkelerden yapılan ihracattan bahsetmeliyiz ancak öyle görünüyor ki bu durum kimsenin umurunda değil.

OPEC anlaşmasının piyasaları nasıl etkileyeceğini tahmin etmek için henüz çok erken. Birçok analist bu anlaşma bir şekilde amaçlanan hedefe ulaşırsa petrol fiyatlarının 60 dolar ve üstüne yükseleceğini söylüyor. 60 dolar üstü bir fiyat 2017’de petrol talep artışını zayıflatarak üretim kesintinin etkilerini ortadan kaldırabilir. Dahası fiyatların artması stoklardaki düşüşü hızlandırıp 2017’nin ilk yarısında arz ve talep dengesi arasındaki makasın daralmasına neden olabilir. Burada temel sorun petrol stoklarının tarihsel ortalamaların oldukça üstünde bir seviyede olması. Dolayısıyla, cevap aranması gereken soru stok seviyelerinin geçmişteki normal seviyelerine inip inmeyeceğidir. Eğer cevap evet bunun ne zaman olacağını kestirmek oldukça zor. Elbette eğer OPEC anlaşması başarılı bir şekilde uygulanırsa ve OPEC dışındaki üreticiler tam bir işbirliği yaparsa zamanla petrol stoklarında bir erimeyle karşılaşabiliriz.

Fiyatlardaki artışla birlikte 2 kritik konu daha ortaya çıkacak: Ocak ayında ABD’de Başkanlık görevini devralacak olan Trump ve OPEC anlaşmasından en çok yararlanacak olan ABD şeyl petrol üreticileri. 2017 yılı için ABD ham petrol üretimine ilişkin beklentiler petrol fiyatlarındaki toparlanma ve artış trendiyle birlikte oldukça hızlı bir şekilde değişti. Mevcut beklenti 2017’nin tamamında günlük 8,5 milyon varillik bir üretim olacağı yönünde. Buna ek olarak bugüne kadar Permian’daki şeyl petrol üretiminin oldukça esnek olduğunu da eklemek gerek. Şeyl petrolü üreticilerinin çoğu için başa baş fiyatın varil başına 50-70 dolar bandında olduğu tahmin ediliyor. Güçlü dolar, şeyl petrol üretiminin artması, OPEC anlaşmasına dahil olmayan ülkelerde beklenen üretim artışı ve ayrıca Nijerya ve Libya’daki muhtemel artışla birleştiğinde rahatça ortaya fiyatların yumuşamayacağını gösteren bir resim ortaya çıkartabilir.

Dünya petrol piyasalarında dengenin sağlanması hiç şüphe yok ki OPEC’in üzerinde anlaştığı 6 aylık kısıntı süresinden çok daha fazla zaman gerektirecek. Peki, 6 aylık süre bittikten sonra ne olacak? OPEC’in 23 Mayıs’ta gerçekleştirmesi beklenen bir sonraki resmi toplantısında piyasa dinamikleri gözden geçirilerek uygulanan politikanın devam edip etmeyeceğine karar verilecek. Şuna emin olabiliriz ki petrol fiyatları ve OPEC toplantıları küresel gündemde başta gelen konulardan birisi olmaya devam edecek.

Petrol fiyatlarında OPEC toplantısı sonrası yaşanan hızlı artışın devam edip etmeyeceğini öngörmek kolay değil fakat 2017’de fiyatların 50 doların üstünde kalması için yaratılan çaba hızlı bir şekilde yok olabilir. Brent petrole ilişkin mevcut fiyat eğrileri bize şimdilik OPEC anlaşmasının uzun vadede petrol fiyatları üzerinde etkisinin olmadığını gösteriyor.

OPEC anlaşmasının bir yansıması da doğalgaz piyasalarında özellikle LNG’de olabilir. 2016’da küresel LNG arzının yaklaşık % 80’i petrole ya da petrol ürünlerine endeksli kontratlarla fiyatlanmış durumda. Petrol fiyatlarındaki artış küresel LNG arz fazlasına bağlı olarak fiyatlara birebir yansımasa da LNG fiyatlarında artışa yol açabilir.

Sözün kısası, OPEC anlaşmasının piyasalara etkisi konusunda bir görüş birliği yok. Uluslararası Enerji Ajansı 2017’nin ilk yarısında arz açığı beklerken, OPEC bu açığın yılın ikinci yarısında oluşacağını, Amerikan Enerji Informasyon Dairesi ise 2017’den sonra oluşacağını düşünüyor. Fiyatların sadece fiziksel piyasadaki arz ve talep dengelerine göre belirlendiğine inanıyorsanız bu üç kurumun fiyat tahminlerini takip etmenizi öneririm. Amma velakin benim tavsiyem şu ki, gözünüz arz-talep denge tablolarındayken, kulağınız jeopolitik gelişmeler ve ABD doları, FED faiz oranı vs. gibi ekonomik göstergelerde olsun.

Sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl dileklerimle.