Kur + Petrol Fiyatları = Fırsat

2014 sonundan beri düşük seyreden ham petrol fiyatlarındaki yaşanan son toparlanma, artık yüksek petrol fiyatlarının bittiğini zannedenler için ciddi bir uyanma uyarısı oldu. 2014 öncesinde var olan ama son üç yıldır uykuya çekilmiş olan jeopolitik kaygılar tekrar ham petrol fiyatlarını etkisi altına almış durumda. Venezuela’nın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal buhrana, ham petrol üretim ve ihracat kapasitelerindeki sorunlar da eklenince, artık ülkenin ham petrol az kapasitesi küresel bir jeopolitik sorun olarak ortaya çıktı. Venezuela, halihazırda Çin ve Rusya’ya olan ham petrol karşılığı olan borç ödemelerinden dolayı ciddi bir ihracat kapasitesi yaşamaktayken, ExxonMobil’in iki personelinin tutuklanmasının ardından şirketin ülkedeki operasyonları durdurma ve yabancı çalışanları ülkeden çekme kararı ciddi bir sorun oluşturdu.

İran’ın tekrar ambargoyla karşılaşacağı ancak kimin bu ambargoya ne kadar dahil olacağının bilinmemesi üzerine yaşanan belirsizlikler de fiyatlar üzerinde baskı oluşturmaya başladı. Jeopolitik derin uykusundan uyandı ve Brent blend fiyatını $80/varil seviyesine kadar çekti. ABD ve Asya’da artan talep de bu arz sıkıntısını destekler şekilde olunca fiyatlar için yeni bir destek oluşmuş oldu. Bu son fiyat artışları da doğrudan Türkiye’yi de etkileyen fiyat artışlarını beraberinde getirdi.

Türkiye’de döviz kurları son zamanlarda hızlı bir şekilde artış yaşadı. Bunun Türkiye’de hem döviz piyasalarını hem de buna bağlı piyasaları zaman içerisinde etkilemesi kaçınılmaz. Türkiye son zamanlarda akaryakıt piyasasında yapılan düzenleme ile çok değerli bir zaman kazanmış durumda ve bunu iyi değerlendirmeli. Döviz piyasalarında arz ve talep oluşumu ve alış-satış işlemleri diğer piyasalara göre daha çabuk oluşmakta. Buna mukabil, mesela iş gücü piyasalarında arz ve talep daha geç olgunlaşmakta. Dövizi alıp-satmak, yeni bir işçi çalıştırmaya başlamaktan daha kolaydır. Dolayısıyla, döviz kurları diğer piyasalara, mesela ücretlere göre, çok daha çabuk tepki vermektedirler. Döviz kurları, döviz piyasalarının yapısı gereği ilk artma eğilimine giren bir veri iken, mesela yurt dışı kaynaklı veya bono piyasalarında yaşanacak bir düzeltme hareketi ile döviz kurları ilk azalma eğilimine girecek serilerden birisidir. Yani döviz piyasası diğer piyasalara göre daha fazla volatilitiye sahiptir.

Döviz piyasalarındaki hareketlilik diğer piyasaları etkilemese idi, son döviz hareketlerinin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi oldukça sınırlı kalabilirdi. Ancak tıpkı birleşik kaplardaki sıvı hareketliliği gibi, diğer piyasalar ın da bu artıştan etkilenmesi muhtemel. Yalnız her piyasanın volatilitesinin farklı olması gibi, bu bileşik kaplardaki sıvılar da farklı yoğunluğa ve akışkanlığa sahipler. Son yaşananlarda dikkat edilmesi gereken olay, döviz kurundaki hareketliliğin, diğer bono, mal ve hizmetler, iş gücü gibi diğer piyasaları daha fazla etkilemeden düzeltme hareketini yapmasını sağlamak, yoksa yüksek döviz kurları kalıcı hale geldikten sonra, ilk seviyelerine sonradan düşürülse bile, döviz kuru dışındaki piyasaları etkilemesi kaçınılmazdır. Hükümetin akaryakıt fiyatlarında yeni vergi düzenlemesi ile yaptığı uygulama, döviz kurlarının mal ve hizmet piyasasına etkisini geciktirecek bir uygulamadır. Hükümet bu konuda biraz zaman kazanmıştır. Bu zaman kıymetlidir ve iyi değerlendirilmelidir.

Akaryakıt üzerinde uygulanmakta olan vergi mevzuatı bazı dezavantajlar üretse bile bazı avantajları da içermektedir. Var olan yüksek vergi seviyesi ve maktu vergi mevzuatı, dünya petrol fiyatlı kaynaklı şokların iç piyasayı etkilemesini azaltmaktadır. Başka bir deyişle dünya ham petrol fiyatındaki %1’lik bir artış, iç piyasadaki akaryakıt fiyatlarını %1 altında arttırmaktadır. Bu ise yurt dışı kaynaklı şokların iç piyasayı etkileme derecesini düşürmektedir. Var olan nispi vergi mevzuatı nedeni ile de, ham petrol fiyatları ve/veya döviz kuru artışları devletin akaryakıttan topladığı vergi miktarını arttırmaktadır. Bu ise petrol fiyatları ve/veya döviz kuru artışları kaynaklı şokların etkisini azaltma adına ekonomi yönetimine vergi oranlarında yeni bir düzenlemeye giderek gene ham petrol/döviz kuru kaynaklı şokların etkileme oranını azaltma adına değerli bir manevra alanı sağlamaktadır. Var olan vergi sistemi bu tip şokların mal ve hizmet piyasalarına etkilerini naturalize edemezken, şokun etkilerini azaltma adına ve hükümete zaman kazandırma adına ciddi fırsatlar sunmaktadır.

Grafik 1’de de görüleceği gibi mevcut vergi sistemi ve Hükümet politikaları dış fiyat kaynaklı şokları yavaşlatarak piyasanın çok bunalmasını önleyici yastıklar olarak görev yapıyor. Kırmızı ile daire içine alınmış dönemlerde dikkat edilirse, KDV’li fiyatın dış kaynaklı artışlara rağmen düştüğünü ve piyasayı rahatlattığını rahatça görebiliriz. Yine de bu temkinli ve dikkatli olmamamız için bir neden olamaz. Türkiye’nin net enerji ithalatçısı konumunun gerçekçi senaryolarda azalması yakın zamanda mümkün gözükmemekte. Bu nedenle de Türkiye’nin hem kendi enerji arz kaynaklarını garanti altına almak, hem de kendi fiyat mekanizmalarını oluşturmak için projeler geliştirmesi ve paydaş ülkeler ile bu projeleri hayata geçirmek için çabalaması acil önem arz etmektedir.

Bilkent Üniversitesi’nde bu dönem verdiğimiz ECON318 proje dersinde öğrencilerden istediğimiz senaryo çalışmalarından birisi de Türkiye’de üçüncü bir ülke adına kurulacak bir dizel depo alanının Akdeniz için bir spot piyasa kaynağı ve Doğu Akdeniz için ayrı ve kendi ihtiyaçlarını karşılayacak bir referans fiyat oluşturacak potansiyelinin olup olmadığıydı. Proje sonuçları çok ümit vericiydi. Aynı şekilde Enerji Ekonomileri, Politikaları ve Startejileri Yüksek Lisans Programı’nda da buna benzer karmaşık modellemeleri ele alacağımız çalışamaları yapmak için heyecanla bekliyoruz. Türkiye’nin elindeki potansiyeli hayata geçirmek için bu gibi zor zamanlarda herkesin üstüne düşeni yapması geleceğimiz için hayatidir. Bu gibi zor zamanlar bize bu fırsatları hayata geçirip kaçırdıklarımızı almamız için ek bir motivasyon katmalıdır. Türkiye enerji piyasasına yakışanın bu olduğuna yürekten inanıyorum.