Enerji kaynakları için savaş hep olmakta. Olacak. Savaşlarda sadece bebekler, insanlar, askerler ölmüyor. Savunmaya hazır askeri yapılanma ve savaşın iklim değişikliğine etkisi çok yüksek.
Değerli Okuyucularım,
İnsan yine insan için bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalarla paylaştı ğı yaşamında kömür, petrol, doğal gaz, cevherler, hava, su, rüzgar, güneş, biyokütle ile gezegeninin doğa sermayesiyle üretir ve tüketir. Fosil ve yenilenebilir kaynaklı bu sermaye başta kimya sektörü olmak üzere endüstri için ham madde, enerji sektörü içinse kaynaktır. Hidrokarbon sermayesi yer altında kömür, petrol, doğal gazda, biyohidrokarbon sermayesi yerüstünde biyokütlededir. Yer altındaki karbon, yerüstünde yüksek akçedir. Lakin bu akçenin, bu karbonun gezegenimize, yaşamımıza maliyeti devasadır.
Doğanın sermayesi işlenirken doğrudan ve dolaylı çevresel etkilerle biyoçeşitlilik giderek yok olurken çevre kirlenir ve iklim değişir. Enerji sektörünün payının yüksek olduğu çevresel etkilerin en ünlüsü, iklim değişikliğinin göstergesi Karbon Ayak İzi (KAİ) ve bu iz için olan en mühim etkinlik ise bilindiği gibi Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Taraflar Konferansı (COP) olup konunun paydaşları öncesi, olagelirken ve ardından hep takipte oluruz. Yerinde ya da uzak takipte bana özgü sıkı izleme verimliliğim var. Bu izlemem yıllardır teknik kaygı, korku, şaşırma ile bazen umut, bazen hüsran dolu olmakta.
Berlin’deki, 1995 tarihli COP1’den bugüne neler gördük neler? Yakın geçmişe gelirsek, 2015’ten beri COP21 çıktısı Paris Anlaşması ve 2030 BM Gündemi için “Aşırı yoksulluğu sona erdirme; Eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele; İklim değişikliğini düzeltme” üç sözünü vererek 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) ve 169 hedefle ilerlemeye gayret ediyoruz. Sonuç yolun yarısı geçildiğinde gençlik Türkçesi ile “Yalan oldu”. “a” olmadan “Yapcak bir şey yok mu diyeceğiz?” Hayır. İnsan ödevini biliyor. Yapılmıyor. Yapılamıyor. Yapılanlar yetmiyor. Yetmeyecek gibi de öngörmek yanlış olmaz.
COP’lar her yıl başka güzel bir şehirde olurken fosil kaynaklarca zengin, hidrokarbon rezervleri yüksek ülkelerdekiler ayrı bir dikkat çeker. Örneğin Avrupa’nın kömür ülkesi Polonya’daki COP24, 2018. (Meraklısı için: https:/www.petroturk.com/makale/komur-ustu-yesil) Dubai’deki COP28’de hidrokarbon gücü bizimleydi.
11-22 Kasım 2024 tarihlerinde Bakü, Azerbaycan’da paydaşlar hidrokarbon yüksek rezerv gücü üstünde bir araya geldi. Kardaş ülke Bakü için öğrendiğimde çok etkilendiğim bilgiyi paylaşmak istiyorum. İkinci Dünya Savaşı: Almanya ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğ(SSCB) karşı karşıya. İki lider: Adolf Hitler ve Josef Stalin. Bakü ve çevresi SSCB için ülkede çıkarılan petrolün yaklaşık yüzde 70’inin petrol tedarikçisi idi. Savaş sürerken Almanya motor yakıtı temin sıkıntısı yaşadı. Çözüm kömürden sentez gazı, sentez gazından benzin ve motorin hidrokarbonları (Fisher-Tropsch (FT) Sentezi) eldesi oldu. Almanlar motor yakıtı tüketiminin yarısını FT yakıtlarından sağlarken, St. Trond’un Gece Hayaleti lakaplı Pilot Heinz Wolfgang Schnaufer, bu yakıtları siyasi propaganda aracı olarak da kullandı. Savaşta, Leningrad’da yakıt tükenince, 1941 yılında, Sovyet İkinci Teğmen Boris Shelishch 200 kamyonda 10 gün boyunca hidrojen kullandı. Bu başarı ilk hidrojenli askeri taşıt olarak tarihe geçti.
A. Hitler 22 Haziran 1941’de SSCB işgali için Barbarossa Harekatı’nı başlattı . Petrol rezervlerine erişerek kendi kendine yeten, yenilemez imparatorluk olmak istiyordu. Hazar petrolü, Bakü savaşını kazanmak için mühimdi. İşgal için kararlılık, iyimserlik, umut hatta neşe vardı. 25 Eylül 1942 işgal son tarihiydi. Öncesinde generaller Hazar Denizi ve Bakü tasvirli pastayı A. Hitler’e sundular. Hitler Bakü dilimi ile pek eğlendi. Ve savaş bitti.
Enerji kaynakları için savaş hep olmakta. Olacak. Savaşlarda sadece bebekler, insanlar, askerler ölmüyor. Savunmaya hazır askeri yapılanma ve savaşın iklim değişikliğine etkisi çok yüksek. Bu hususu ülkemizde Anadolu Ajansı görüşlerimi de alarak ilk kez gündeme getirdi.
Savaşlar olmasın. Tekrarlıyorum. Az vakit kaldı.BM 2030 Gündemi için verdiğimiz üç söz için savaşalım: Aşırı yoksulluğu sonaerdirme; Eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele; İklim değişikliğini düzeltme.
İşte bu geçmişe sahip Bakü’de “Yeşil Dünya İçin Dayanışma İçinde” teması ile COP29 oldu, bitti .Başkan İlham Aliyev Aralık 2023’te, 2024’ü “Yeşil Dünya İçin Dayanışma Yılı” ilan ederken Azerbaycan yenilenebilir kaynaklarla adeta coşmak istediğini ortaya koymuştu. COP29’dan beklenen yeşil dayanışma başta iklim finansmanına erişim olmak üzere iklim krizine karşı tüm eylemler için iklim dayanışması idi.
İklim dayanışması, iklim değişikliği mücadelesinde zorlukları bilme, eylemleri takibe odaklanırken iklim adaleti ve küresel eşitlik için ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar, esneklik mekanizmaları ve finansman girişimlerle işbirliği ötesinde anlamı olan nesiller arası sosyal bir davranıştır. İklim krizine karşı nesiller arası dayanışmadır. Günümüzdeki iklim kırılgan ülkelerdeki savunmasız insanlar ile gelecek nesillerdeki iklim krizi etkilerini anlama, uluslararası karmaşıklığı ele alma iklim dayanışmasıdır. İklim dayanışması olmadan iklim direnci kazanamayız. İklim direnci için iklim finansmanı gerekli.
Teması “Yeşil Dünya İçin Dayanışma İçinde” olan COP29 Başkanı Mukhtar Babayev’in “Hırsı Artırma; Eylemi Etkinleşti rme” olarak bildirdiği konferans önceliklerinde ne hırs arttı ne de eylemler. COP29 için sözlerimde ve kelimelerimde COPhüsran diyorum. Enerji sektörümüz için ayrı önemli olan Paris Anlaşması’ndan beri on yıldır beklediğimiz küresel entegre karbon piyasası için yeni temel kurallar onaylaması oldu. Sektörümüzün sınır ötesi iş birliği desteğinde şeffaf ve güvenilir karbon piyasasında lider oyunculardan biri olması güçlenecek. İklim finansmanı enerji sektörü ikilisi de mühim. Kayıp-Zarar Fonu için söz verilen destek 730 milyon doları aşsa da, zengin ülkeler, yoksul ülkelerin iklim mücadelesi dönüşüm fonunu yıllık 300 milyar dolar’a çıkarma sözü verse de dolar’ın yeşili beklenen yeşil dayanışma için yetmedi. Fosil enerji kaynakları tartışmaları sürdü. Enerji odaklı COP29 değerlendirmelerim köşemde sürecek. Çünkü enerji KAİ ile her yerde.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB) teknokratları hazır ve sürmekte olan mevzuat çalışmalarımız desteğinde Türkiye pavilyonunda sivil toplum ve farklı sektörlerden iş insanlarımızla değer yarattılar. İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar özelinde teknokratlarımızı, delegasyonumuza emeğini katan paydaşları kutluyorum.
İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu’nda 27 Aralık 2023’te İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı, 2024-2030 (İDASEP) ile İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı, 2024-2030 (İDUSEP) Mart 2024’te kabul edilmişti. ÇŞİD Bakanı Murat Kurum 4 Kasım 2024’te kabul edilen “2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi” açıklamasını COP29’da yaptı. ÇŞİD Bakan Yardımcısı ve İklim Başmüzakerecisi Fatma Varank’a ilk raporlamamız için İki Yıllık Şeffaflık Raporu Şampiyonu Sertifikası verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kıymetli İTÜ Mezunumuz ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Alparslan Bayraktar’ın COP29 konuşmalarında ülkemizin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi için iklim değişikliğiyle mücadele; karbonsuzlaşma yolunda yenilenebilir enerji kaynakları potansiyelini değerlendirme; enerji verimliliğinde artan başarı; nükleer elektrik üretim kapasitesini yükseltme amaçları vurgulandı. Bu amaçlar için ülkemizin 2035’e dek toplam 81,7 milyar dolar’a ihtiyacı var. Türkiye’miz için iklim diplomasisi, iklim lobisi finansmana erişimimiz için mühim. Çalışmak gerek.
Bilindiği gibi İklim Kanunu; Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi; Ulusal Yeşil Taksonomi çalışmaları sürmekte. On İkinci Kalkınma Planı(2024-2028); Orta Vadeli Program(2024-2027) kapsamında yeşil ve dijital dönüşüm, nam-ı diğer ikiz dönüşümle, iklim finansmanına erişmeyi de başararak 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi için ilerlerken enerji sektörümüz ve paydaşlarının ödevi çok. İklim değişikliği mücadelesinde riskler ve fırsatlar bizimle. Çalışmak gerek.
Konusunun ilk ve teki, iş dünyası odaklı, enerji sektörümüzün kuvvetli duruş yaptığı Türkiye İMSAD Geleceğe Yatırım Ödülleri-Sivil Toplum 2023 Ödülleri etkinlik kategorisinde birinci İstanbul Karbon Zirvesi ile SÜT-D çalışıyor. ÇŞİDB ile İTÜ ana desteğinde gerçekleştireceğimiz 14-15 Nisan 2025 tarihlerindeki X. İstanbul Karbon Zirvesi’nde “Karbonsuzlaşma Yolunda Sürdürülebilir Çözümler ve Yeşil Akçenin Gücü” için bir araya geleceğiz. Güzelim ülkemiz için yeşil akçenin yeri tartışılamaz. Biliyoruz. 2024 UI GreenMetric sıralamasında “Dünyanın En Sürdürülebilir 38., Avrupa’da 22., ülkemizin sekiz yıldır hep birincisi kampüs” olan Ayazağa Yerleşke’mizdeki zirvemize bekliyoruz. Kahvemiz ve çikolatamızla enerjimiz hazır.
Enerjinize, çevrenize ve ikliminize iyi bakınız değerli okuyucularım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 TÜVTÜRK, Altın Lider Ödülleri 2024’te ödülün sahibi oldu14 Ocak 202515:59 Solwie Energy’nin rüzgar enerjisi santrali Kayseri İncesu’da açılıyor14 Ocak 202515:49 Elektrikli araç şarj istasyonlarında doğru donanım, kurulum ve kullanım hayati önem taşıyor14 Ocak 202515:48 Van’da okulun elektrik ihtiyacının yarısı güneş enerjisinden karşılanıyor14 Ocak 202513:48 Meram Elektrik Dağıtım AŞ hakkındaki rekabet soruşturmasının sözlü savunma toplantısı yapıldı14 Ocak 202513:03