Enseyi Karartmayalım

Türkiye, bütün unsularıyla 15 Temmuz gecesi büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Cumhurbaşkanı’yla, Hükümetiyle, muhalefetiyle, ordunun içindeki şerefli askeriyle, emniyet güçleriyle, medyasıyla, sivil toplum örgütleriyle ve en önemlisi kendisini tankların önüne siper eden vatandaşlarıyla, bir büyük belayı defetmeyi başardı. Bu yolda hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet, ulusumuza başsağlığı diliyorum.

Suçluların hak ettikleri cezaları almaları ve yeniden bu tarz hareketlerin yaşanmaması için çalışmalar yapılıyor, daha da yapılacaktır. Bu süreçte dik bir duruş sergileyen enerji sektörü de darbecilere önemli bir “darbe” vurmuştur.

Güçlü Türkiye

Şimdi normalleşme zamanı. Normalleşme ise, vatandaştan en tepe noktadaki yöneticiye kadar herkesin, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için çalışmaya devam etmesiyle olur. Evet oldukça travmatik bir süreç yaşadık, yaşıyoruz. Ancak güçlü bir Türkiye’ye hepimizin ihtiyacı var. İşte tam da bu yüzden yatırıma, üretime, tüketime, çalışmaya devam. Moralleri ve konsantrasyonu üst seviyede tutup, ülkemizin gerek ekonomik gerekse toplumsal kalkınma yönündeki büyük hedeflerini gerçekleştirmek zorundayız. Enseyi karartmayalım.

Fiyat mı kalite mi?

Geçtiğimiz ay katıldığım Aytemiz bayi toplantısında yapılan sunumlarda ilginç bilgiler verildi. Bunlardan birisi de şu: Ivey Business Journal, 1000 tüketiciye “Hizmet aldığınız bir müesseseyi neden terk edersiniz?” diye sormuş. Cevaplar arasında fiyat 8. sırada. İlk sırada “çalışanların tutumu” var. “Müşteri sadakati için neler gerekiyor?” sorusuna verilen cevaplarda ise “düşük fiyat” 10. sıradayken, “çalışanların tutumu” yine birinci sırada. Yani başka bir deyimle, tüketici önce hizmet kalitesine bakıyor, çünkü çalışanların tutumu hizmet kalitesinin önemli bir parçası.

Benim anketim

Geçtiğimiz günlerde Twitter’daki takipçilerim arasında buna benzer küçük çaplı bir anket yaptım. “Akaryakıt istasyonu tercihinizde en etkili unsur hangisi” diye sordum ve “fiyat, marka, ürün ve hizmet kalitesi, diğer” şıklarını koydum. Sonuç yüzde 49 ürün ve hizmet kalitesi, yüzde 40 marka olarak çıktı. Fiyat ise yalnızca yüzde 9 oy aldı. Bu sonuçlar bir kez daha gösteriyor ki, tüketici istasyonda güler yüzlü, kibar, temiz giyimli satış görevlileri, cam silme gibi küçük hizmetler, hızlı alışveriş, geniş ürün gamlı marketler, temiz tuvaletler istiyor ve bekliyor. Rekabetin bu kadar üst düzey yaşandığı sektörde, bunları yapanlar kazanır, yapamayanlar ise kaybeder. Bu çok net.

Eco-marathon

Bu yıl 31.’si yapılan ve Türkiye’nin 11. kez katıldığı Shell Eco-marathon etkinliğini yerinde izledim. En az yakıtla, en uzun mesafeyi gitme temelinde kurulu yarışma, inovasyon, teknoloji, girişimcilik, verimlilik, rekabet gibi bir çok unsuru içinde bulunduruyor. Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen Urban aracı deneyimlemek amacıyla içine girdiğim anda tüm bu saydığım unsurları hissettim diyebilirim. Bu tarz araçlarda konfor tabii ki şu an için çok geri planda ancak o işin en olay kısmı. Bugün o pistte bir litre yakıtla 2.606 km. yol yapan araçların uzun vadede gerçek anlamda trafikte boy göstermeleri kaçınılmaz bir sonuç.

Bu yönde yapılan çalışmaların mevcut sisteme olan etkileri ise çok daha kısa vadede görülebilecek. Almanya’da 2015 temmuz ayı itibariyle toplam 21 hidrojen dolum istasyonu faaliyet gösterirken bu sayının 2023 yılına kadar 400’e çıkartılması planlanıyor mesela. Shell’de bu projenin bir parçası. Keza bir başka örnek Japonya’da 40.000’i aşkın elektrikli şarj istasyonu bulunuyor. Elbette bu uzun soluklu bir süreç ancak tüketicisinden otomobil üreticisine, petrol şirketinden akaryakıt istasyonu bayisine kadar herkesin bu döneme hazır olması şart.

Yenilikçi istasyonlar

Yerli ve yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması konusunda önemli çalışmalar yapılıyor. Bu konu Hükümet’in de yakın takibi ve teşviki altında. Özellikle lisans gerektirmeyen güneş enerjisi yatırımları hızla yaygınlaşıyor. Akaryakıt istasyonları da fiziki yapıları itibariyle güneş enerjisi sistemlerinin kurulumu için oldukça uygun. Kurulum maliyetleri günden güne düşen bu sistemler, birkaç yıl içinde kendini amorti ediyor. Sonrasında ise elektrik ihtiyacının önemli bir bölünü yıllar boyunca bedelsiz bir şekilde karşılanması mümkün oluyor. Bu şekilde elektrik ihtiyacını karşılayan istasyonlardan birisi de Türkiye Petrolleri’nin geçtiğimiz günlerde hizmete açtığı, İstanbul Alibeyköy’deki Şan Petrol. Yine Aytemiz’in Edirne’deki istasyonlarından Emel Akaryakıt da uzun bir süredir bu sistemi kullanıyor. İşletme maliyetlerinde tasarrufun son derece büyük önem taşıdığı bu dönemde, özellikle büyük istasyon sahiplerinin bu konuyu gündeme almaları önemli.

İstisna

Fiyat, tüketici tercihlerinde arka sıralardaki bir unsur dedik ama buna küçük bir şerh koymakta fayda var. Maliyetin altındaki fiyatlarla yapılan satışlar sanırım bunun istisnasıdır. Çünkü o kadar fiyat farkı oluyor ki hizmet kalitesi ve diğer unsurlar göz ardı ediliyor. Buna da istisnalar kaideyi bozmaz diyelim.