Enerjide en büyük potansiyel

Bu sebeple bu konudaki verimliliği olumlu katkısı olan konuların hızlıca çalışılıp “zorunlu” hale getirilmesinden başka çözüm kalmamıştır. Zira özellikle elektrikte fiyatlar – öyle gözüküyor ki verimlilik yatırımını cazip hale getirmiyor.

Sanayileşmenin başlaması ve elektriğin üretimin ve tüketimin doğal süreci içerisinde yerini almasından itibaren, arada bazı arizi dönemler hariç elektrik tüketimi, aynen iktisadi büyüme gibi sürekli olarak artış gösterdi.

Türkiye’de de durum farklı değildi.

Özellikle 2000 lerden sonra hızla büyüyen Türkiye’nin ihtiyacına yetişebilmek için hızla enerji üretim tesisleri kurulması gerekti. Bu tesislerin kurulması ise hem sermaye hem finansman hem de zaman isteyen süreçlerdi. Bu gelişim sürecinde zaman uyumsuzlukları sebebi ile bazen talep bazen de arz fazlası ortaya çıktı tabii olarak. Bu iniş çıkışların dengelenebilmesi için ise Türkiye de her gelişmiş ülke gibi özellikle elektrikte serbest bir pazar yapısını tercih etti. Bu pazarın ne kadar verimli çalıştığı konusu farklı bir konu ancak enerji yatırımları için gereken en temel unsurlar; finansman (özkaynak ve borç), teknoloji ve ekipman ile hammadde olarak konulabilir. Yerli ve yenilenebilir kaynaklarda dahi hammadde dışında çoğunlukla dışa bağımlı olmamızın kaçınılmazlığı bundandır. Bu döngü her ne kadar kırılmaya çalışılıyor olsa ve belli bir mesafe alınmış olsa da malesef temelde aynı durum halen yerinde.

Oysa gelecekte karşılaşacağımız talep artışına karşın elimizde hiç kullanamadığımız, ucuz ve hızlı devreye girebilecek bir kaynak var ve buna nedense halen el atılmamış vaziyette…

Verimlilik.

Enerji verimliliği konusu bir sosyal sorumluluk projesi gibi algılansa da durum tam aksine çok ciddi bir yatırım ve dönüşüm işidir. Halen Türkiye’de başa giden baca ısıları, boşa akan şebeke suları, çöp ve tarım/orman atıkları, boşa harcanan farklı basınç noktaları var.

Yıllarır konuşulan Talep Tarafı Katılımı konusu var. Bu konu tüketicinin piyasalarda bir oyuncu olarak katılımını sağlamak değildir. Talep Tarafı Katılımı (Demand Response) tüketicinin esnek tüketiminin optimize edilerek piyasada ürün olarak yer almasıdır.

Bunların hepsinin maliyeti vardır. Kiminin maliyeti yatırımcıya, kimisi sistem işletmecisi TEİAŞ’a olabilir. Ancak bunların yapılmamasının maliyeti ileride yine aynı şekilde santral yapmaya devam etmektir.

Bu kaynakları artık boşa harcama lüksümüz yok.

Bu sebeple bu konudaki verimliliğie olumlu katkısı olan konuların hızlıca çalışılıp “zorunlu” hale getirilmesinden başka çözüm kalmamıştır. Zira özellikle elektrikte fiyatlar – öyle gözüküyor ki verimlilik yatırımını cazip hale getirmiyor. Büyük sanayi kuruluşları dahi bu konunun üzerine eğilmediklerine göre fiyatların nispeten düşüklüğü verimlilik önündeki en büyük engel gibi gözüküyor. Bunu aşmanın ise iki yolu var:

• Zorunlu hale getirmek

• Ciddi bir teşvik mekanizması sağlamak

Pandemi sonrası dünyaya hazırlamnak için bu dönem bulunmaz bir fırsattır. Finansman bolluğu ile birlikte önümüzde yıllarda kurulucak doğru mekanizma ile sadece verimlilik üzerinden binlerce megawattlik ek kapasiteyi değerlendirmek lazım.

Aynı durum doğal gazda da farklı değil. Hem tüketimin azaltılması – kaydırılması hem de tüketim esnekliğinin sağlanması ile sağlanacak verimliliği kullanmamak elimizdeki pozitif bir değeri çöpe atmakla aynı anlama gelir.

Uluslararası Enerji Ajansı tarafından da üzerinde durulduğu gibi – en önemli projemizin verimlilik projeleri olması gerekiyor.

Umarım yeni yılda, tüm yaşadığımız sağlık sorunları ile birlite diğer sıkıntıların da azalarak yok olacağı bir döneme giriyor oluruz.

Herkese sağlıklı ve mutlu bir yıl diliyorum.