Doğalgaz geleceğin yakıtıdır. Dünya çapında tüketim son 30 yılda üç katına çıktı, önümüzdeki 20 yıl içinde talebin yüzde 50 daha artacağı tahmin ediliyor. Doğalgazın petrolle orantılı enerji eşdeğerli olarak dünya tüketimi yüzde 45 iken, şimdi yüzde 65’lere çıkmıştır. Bunun nedeni doğalgazın diğer rakip enerji kaynaklarına görece düşük karbonlu bir yakıt olması. Doğalgazın ısıtma ve […]
Doğalgaz geleceğin yakıtıdır. Dünya çapında tüketim son 30 yılda üç katına çıktı, önümüzdeki 20 yıl içinde talebin yüzde 50 daha artacağı tahmin ediliyor. Doğalgazın petrolle orantılı enerji eşdeğerli olarak dünya tüketimi yüzde 45 iken, şimdi yüzde 65’lere çıkmıştır. Bunun nedeni doğalgazın diğer rakip enerji kaynaklarına görece düşük karbonlu bir yakıt olması.
Doğalgazın ısıtma ve konut gereksinimlerinde kullanımın kolaylığı, doğalgaz tüketiminin yaygınlaşmasının önünü açmıştır. Kömüre göre çevresel etkisinin de az olmasıyla birlikte doğalgaz, sanayi ve elektrik üreticileri tarafından da tercih edilmektedir. Bu yüzden doğalgaz, konutlarda ve sanayide artan miktarlarda kullanılmakta olup nüfus artışı ve ekonomik büyüme ile birlikte gelen sanayileşmenin getirdiği enerji talebini karşılamakta oldukça kritik kaynaklardan biri haline gelmiştir.
Yeraltı doğal gaz depolama son yıllarda tartışılan en hararetli konulardan biri. Doğalgazın konut, endüstri ve enerji sektöründeki kullanımının artmasıyla birlikte kesintisiz doğal gaz arzında, yer altı doğal gaz depolama tesislerinin önemi oldukça ön plana çıkmaktadır. AB ülkelerinin doğal gaz piyasası genel olarak incelendiğinde arz güvenliğinin sağlanmasında doğal gaz depolama tesislerinin büyük önem teşkil edildiği görülmektedir. Ayrıca Avrupa’da piyasanın serbestleşmesi ve ticaretteki artış gaz depolama tesislerinin kullanımını arttırmaktadır. Türkiye’nin enerji politikası ve doğal gaz arz kaynak çeşitliğinde meydana gelen değişim ile birlikte daha bölgesel, rekabetçi ve esnek bir piyasa oluşmaktadır. Gaz depolama gibi fiziksel esneklik araçları, elektrik ve gaz piyasaları arasında arbitraj yapılmasını sağlamaktadır ve spot piyasalar, kontrat swapları, arz kontrat esneklikleri, kesintililik gibi fiziksel olmayan araçlarla rekabet etmektedir. Bu rekabetin artmasıyla birlikte Avrupa’da iyi işleyen gaz piyasaları gelişecek ve esneklik araçları zamanla tam muadil haline getirecektir. Bundan dolayı hem iyi işleyen bir piyasa hem de arz güvenliği açısından yeterli gaz depolama kapasitesinin varlığı önem teşkil etmektedir. Piyasalar arasında en uygun esneklik seçenekleri sağlayabilmek için esneklik araçlarının uygun coğrafi dağılıma ve şebeke bağlantısına ulaşması gerekmektedir.
Ülkemiz maalesef ithalata bağımlı durumdadır. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde doğal gazın yerli üretimi 1 milyar metreküp’in altında seyretmiş olup tüketimin yüzde 2’sinden daha azını karşılayabilmiştir. Yani ülkemiz sanayisi, elektrik üretimi ve konutlarda ısınma için tamamıyla doğalgazda ithalata bağımlı durumdadır. 2000’li yılların başından itibaren ülkemizde doğalgaz kullanımının konut sektöründe yayılması ile birlikte, kış mevsiminde arz-talep dengelenmesi sorunları yaşanmaktadır. Bu nedenle doğalgaz sisteminin sürdürülebilirliği açısından gaz depolama yatırımları ülkemiz için kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir. Doğalgaz tüketicisinin gözünden bakıldığında en temel gereksinim, doğalgaza uygun fiyat ve kesintisiz biçimde her istenildiğinde ulaşılabilmesidir. Fakat özellikle herkesin doğal gaz talep ettiği zamanlarda sorunlar ortaya çıkmakta ve bu temel gereksinim arz-talep dengesini sağlanmasındaki bir soruna dönüşmektedir. Bu esneklik sağlanamazsa, elektrik santrallerine, sanayi tesislerine ve hatta dağıtım bölgelerine yapılan gaz arzında ciddi kesintilere yol açmaktadır. Tüketiciler, bu kesintiler sonucu oluşan yakıt kıtlığını kısa vadede farklı yakıtları kullanarak telafi edemediği durumlarda ekonomide etkinlik kayıpları yaşanacaktır. Unutmayalım ki en pahalı enerji, var olmayan enerjidir. Ancak bu sorun, doğalgazın fiziksel özellikleri sayesinde, doğalgazın depolanması ve talebin arttığı zamanlarda esneklik sağlanması ile çözülebilir.
Ülkemizin doğal gaz talebi yıllık tabanda değerlendirildiğinde, beş kaynak ülke ile yapılan uzun vadeli sözleşmeler ve mevcut LNG, FSRU sözleşmeleri ile mevcut kapasite sayesinde hiçbir belirgin arz güvenliği sorunu görülmemektedir. Ancak Türkiye’nin son yıllarda artan puant doğal gaz talebinin soğuk havalarda sistem dengeleme sorunlarına yol açması dikkatleri üzerine çekmektedir. Diğer bir değişle, yıllık arz ve talep birbirini dengeliyor gibi görünüyor olsa da, sınırlı giriş ve depolama kapasitesinin istenilen oranlarda olmaması nedeniyle günlük bazda puant talep, belirli dönemlerde karşılanamamaktadır. Daha da konuyu açmam gerekirse şöyle ki; ülkemize giriş noktalarından olmak üzere tüm doğal gaz boru taşıma kapasitesine baktığımızda tedarik edilebilecek maksimum günlük doğalgaz miktarı 210 milyon sm3 civarındadır. Oysa ki günlük tüketim noktasına baktığımızda günlük 190 milyon sm3 olmakla birlikte, ülke genelinde evsel tüketimindeki artışın etkisi ile , günlük 220-250 milyon sm3 civarında oluşmaktadır. Sistemde oluşan yüksek talebin tedarik edilememesi durumunda iletim sistemindeki stok tüketilmekte ve bunun sonucu olarak iletim hattındaki sistem basıncı düşmektedir. Doğalgaz şirketleri de zorunlu olarak zor günlerde elektrik santrallerinden başlamak üzere sıralı olarak kesinti ve kısıntı uygulamasına geçmektedir. Doğalgaz arzında yaşanan tüketim noktalarına taşıma problemlerinden dolayı, kısa vadeli çözüm amaçlı kesinti/kısıntı, hangi adla adlandırırsak adlandıralım, özellikle sanayici, elektrik üreticileri noktasında tüketicilerde oluşan rahatsızlıklardan dolayı, ciddi tartışmalara yol açmaktadır.Özellikle kış aylarında yaşanan bu arz ve talep dengesi kaynaklı sıkıntıların çözümü için birkaç çözümden birisi doğalgaz yeraltı depolamasıdır.
Ülkemizde 2 adet depolama tesisimiz bulunmakta olup ;
Enerji Bakanlığı’nın hedeflerinde ülkemizin yıllık gaz tüketiminin yüzde 20’sini depolamak bulunmaktadır. Yeraltı doğalgaz depoları olarak, tükenmiş sahalar, tuz mağaraları ve akiferler kullanılmaktadır. Doğalgaz depolama tesislerinin farklı türleri, sahip oldukları rezervuarın jeolojik özelliklerine bağlı olarak değişim gösterebilir.
Sonuç olarak,
Doğalgaz depolarının işlevleri şöyle sıralanabilir.
Bu nedenlerle depolama, doğalgaz arz güvenliğinde çok büyük önem teşkil etmektedir. Yeraltı doğalgaz depolama projeler genellikle büyük ölçekli ve büyük sermaye gerektiren projelerdir. Bu projeler yatırım ve operasyon dönemlerinde finansal ve finansal olamayan riskler ile karşı karşıya kalmaktadır.
Yukarıda bahsettiğim gaz depolarının altyapı ve işletme yatırımlarının ciddi miktarda finansman ihtiyacı doğuracaktır. Bu finansman yükünün tamamı kamu tarafından karşılanacağı gibi, depolama faaliyetlerine özel sektörün de alt yapı yatırımlarına katılımının devlet teşvikleriyle sağlanması gerekmektedir.
Özel sektör tarafından alınacak yatırım kararında ilgili yatırımın hayata geçtikten sonra finansal olarak geri dönüşünü makul bir zaman içerisinde sağlaması kilit bir rol oynayacaktır.
Nurten Öztürk’e “Yılın Sürdürülebilirlik Kahramanı” ödülü12 Ekim 202419:33 Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kabine değişikliği açıklaması12 Ekim 202413:48 Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nda değişiklik öngören Kanun Teklifi TBMM’de11 Ekim 202418:03 Bakan Bayraktar, Sırbistan’da enerji iş birliğine yönelik mutabakat zaptı imzalandığını duyurdu11 Ekim 202418:00 Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi maliyeti açıklandı11 Ekim 202417:58