Darbe Girişimi Enerji Piyasaları ve Arz Güvenliğini Etkileyecek mi?

Emin Emrah Danış

Ülkelerin tarihlerinde bazen öyle kırılma noktaları yaşanır ki bu kırılma sadece o ülkenin değil içinde bulunduğu bölgenin de gelecek 10 ve 100 yıllarını şekillendirir. 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi de Türkiye için Kurtuluş savaşında olduğu gibi tarihi bir kırılma noktası olarak siyasi tarih içindeki yerini şimdiden aldı.
Halkımız önümüzdeki aylar ve yıllarda geriye dönüp 15 Temmuz akşamından bu yana yaşananlara baktığında ülkenin korkunç bir uçurumun eşiğinden nasıl bir bedel ödenerek döndüğünü çok daha iyi anlayacak. Hepimizin hayatına ve geleceğine kast eden demokrasi ve insanlık düşmanı hainlerin hak ettikleri en ağır cezaları alması ve adaletin tecelli etmesi halkın Türk adaletinden en büyük beklentisi.

Günlerdir hepimiz sosyal medya, internet, yazılı ve görsel medyadan ülkede an be an neler olup bittiğini endişe ve şaşkınlık içinde takip ediyoruz. Öte yandan artık üzerimizdeki şok, kızgınlık ve hüznü atıp toplumun tüm kesimleri olarak daha sıkı kenetlenerek darbe girişiminin demokrasimiz, ekonomi, toplumsal barış, güvenlik ve psikolojik olarak verdiği zararları telafi etmek için hep birlikte mücadele vermemiz gerekiyor.

Ekonomi ve günlük hayatımızın en önemli unsuru durumundaki enerjiye erişimin kesintisiz olarak sağlanmasının ne kadar hayati önemde olduğunu ise 15 Temmuz gecesi bir kere daha gördük. Darbe girişiminde bulunan hainler internet ve iletişim altyapısıyla birlikte elektrik iletim hatlarını kesmiş olsalar ne bu girişimden haberimiz olacak ne de halkımız sokaklara çıkarak bu alçaklığa karşı mücadele etme şansını bulacaktı.

Darbe girişiminin enerji sektörü üzerinde ne gibi etkilere neden olacağını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için Türkiye enerji piyasaları ile Dünya piyasaları açısından kısa ve orta-uzun vadeli olarak değerlendirmek faydalı olacaktır.

DÜNYA’DAKİ TİCARİ PETROL TAŞIMACILIĞININ YÜZDE 6,7’Sİ TÜRKİYE ÜZERİNDEN GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Çevresindeki enerji kaynaklarının dünya piyasalarına ulaştırılmasında önemli bir güzergâh durumundaki Türkiye’nin güvenliğinin aynı zamanda dünya enerji arz güvenliği ve piyasalarının da güvenliği olduğunu son gelişmelerle birlikte bir kez daha görüldü.

2004 yılında Çanakkale ve İstanbul boğazlarından günlük ortalama 3,4 milyon varil ham petrol ve işlenmiş petrol ürünleri geçerken bu rakam 2013 yılında ise 2,9 milyon varile gerilemiştir. Bu miktarın yüzde 70’ini Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan’dan ihraç edilen ham petrol geri kalanını ise işlenmiş petrol ürünleri oluşturmaktadır. 2015 yılı sonu itibariyle bu miktarın gerilediği değerlendirilmektedir. Geçen petrol miktarındaki düşüşe rağmen Türk boğazları küresel petrol ticaretinde sahip olduğunu önemi halen korumaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası boğazlardan transit geçişlerin geçici olarak güvenlik nedeniyle durdurulması petrol fiyatlarında arz endişeleri nedeniyle yüzde 2’ye yakın artışa neden olurken 18 Temmuz pazartesi itibariyle geçiş kaynaklı endişeler tamamen giderilmiştir.
Türkiye aynı zamanda topraklarından geçen boru hatlarıyla da dünya petrol ticareti açısından önem arz ediyor. BOTAŞ verilerine göre, 2016’nın Ocak-Mayıs döneminde Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattından günlük ortalama 730 bin varil bir diğer ifadeyle toplam 111 milyon varil Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan petrolü taşınarak Ceyhan’dan tankerler dünya piyasalarına ulaştırıldı.
2016’nın 5 aylık döneminde Kerkük-Ceyhan ham petrol boru hattından taşınan Irak’a ait toplam ham petrol miktarı ise günlük ortalama 463 bin varil oldu. Toplam taşınan petrol miktarı ise 70,4 milyon varil olarak gerçekleşti.

Türkiye üzerinden yaklaşık 1,2 milyon varili boru hatları 2,9 milyon varili boğazlardan olmak üzere günlük ortalama 4,1 milyon varil/gün ham petrol dünya piyasalarına ulaştırılmaktadır.

BP verilerine göre, 2015 yılında dünya üzerinde gerçekleşen sınır aşan petrol taşımacılığı ise 61,2 milyon varil gün oldu.

Dünya’daki ticareti petrol taşımacılığının yüzde 6,7’si Türkiye üzerinden gerçekleştiriliyor.

TÜRKİYE TÜM YAŞANANLARA RAĞMEN BÖLGESİNDEKİ EN GÜVENLİ ENERJİ KORİDORU OLDUĞU GÖRÜLDÜ

Türkiye’de yaşanan darbe sürecinin başarısız olması ve enerji piyasaları ile altyapının kesintisiz olarak çalışmaya devam ederek yaşanan olaylardan etkilenmemesi aynı zamanda Doğusu ile güneyinde yer alan zengin doğal gaz kaynaklarının Avrupa piyasalarına ulaştırılabilmesi için en ekonomik, en güvenli güzergâhın Türkiye olduğunu bir kere daha göstermiş oldu.

Azerbaycan doğal gazını taşıyacak olan ve devam eden TANAP projesine ek olarak ilerleyen yıllarda Türkmenistan, Kuzey Irak ve İsrail doğal gazının Avrupa piyasalarına ulaştırılması amacıyla hayata geçirilmesi planlanan boru hattı projelerinin darbe girişiminden kaynaklı olarak etkilenmesi beklenmemektedir.

Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük güvenlik sorunu ile karşı karşıya kalmasına rağmen boğazlardan ve boru hatları aracılığıyla üzerinden geçen petrol ve doğal gaz iletiminde herhangi bir kesinti ile karşı karşıya kalmamıştır.

Türkiye yaşanan süreçte kendi enerji arz güvenliğinde herhangi bir sorun yaşamadığı gibi dünya enerji arz güvenliği için de risk olabilecek bir duruma imkan vermeyerek hem var olan projeler hem de gelecek yıllarda Avrupa enerji arz güvenliği için büyük önem taşıyacak doğal gaz boru hattı projeleri açısından neden en güvenliği ve doğru güzergah olacağını bir kere daha ortaya koymuştur.

ENERJİ PİYASALARINDA UZUN VADELİ RİSK YARATMASI BEKLENMİYOR

Darbe girişiminin Türkiye ekonomisi ve enerji sektörü üzerindeki kısa vadeli etkilerine bakıldığında piyasalar ile döviz kurlarında kısa süreli ani yükseliş ve düşüşlere bağlı olarak yaşanacak dalgalanmaların şirketlerin mali yapısı üzerinde kalıcı bir hasara neden olması beklenmiyor. Bununla birlikte yatırım amaçlı döviz cinsinden borçlanan ve döviz pozisyon açığı olan şirketlerin yaşayabilecekleri kısa süreli ödeme sıkıntılarına karşı ise kamu tarafından likidite desteği sağlanması piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması açısından doğru bir adım olacaktır.

Akaryakıt, elektrik ve doğal gaz piyasalarında sistemler ile altyapıların etkilenmeden çalışmaya devam etmesi enerji piyasalarının sağlıklı olarak çalışmasını sağlarken şirketlerin maddi zarar yaşamasının da önünü kesti.

Bundan sonraki süreçte akaryakıt, elektrik ve doğal gaz arz-talep dengesi üzerinde darbe girişimi kaynaklı olarak ciddi bir etki olması öngörülmüyor.

Akaryakıt fiyatlarında döviz kurundaki hareketlere bağlı olarak yaşanacak fiyat artışları ise kısa süreli ve geçici olacağı değerlendirilmektedir. Elektrik piyasasında gün öncesi fiyatlarına bakıldığında ise yaşanan gelişmelere bağlı olarak olumsuz bir gelişme yaşanmadığını görülüyor.

SEKTÖR RİSKLERİ FIRSATA ÇEVİRECEKTİR

Darbe girişiminin enerji sektörüne olası orta ve uzun vadeli etkilere bakıldığında ise; şuan ki veriler ışığında piyasalardaki dalgalanmaların önümüzdeki günlerde ve haftalarda etkisinin azalmasına bağlı olarak sektör için orta ve uzun vadede kalıcı ve ciddi bir hasara neden olmayacağı değerlendiriliyor.

Bununla birlikte enerji yatırımcıları açısından bakıldığında ise devam eden ve proje halindeki yatırımların etkilenmemesi için yatırımcılara özellikle finansman tarafında kamu bankalarının ve hazinenin ilave katkı sağlaması, yatırım süreçlerini kısaltıcı ve sektörün acil ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemelerin vakit kaybetmeden yapılması enerji sektörünün darbe sürecinin olumsuz etkilerini tersine çevirerek fırsata yaşadığımız zor dönemden güçlenerek çıkmasını sağlayacaktır.