Çanlar Gazprom için mi çalıyor?

Dünyanın en büyük gaz rezervine sahip ve doğal gaz üretiminde dünya lideri olan Gazprom, kurulduğu 1988 yılından bu yana herhalde hiç bugünkü gibi kara bulutlar altında kalmamıştı.

Gazprom, yerli pazarda baskın bir yapıya sahipken Rus gazının ihracatında ise tekel konumundaydı. Bunun haricinde birçok sosyal görevi vardı. Halen var. Gazı yurt içi piyasada regüle edilen fiyatlardan satıyor, tüketiciler faturayı ödemese bile gazı kesmiyordu. Yurt dışı satışları kesesini doldurduğundan dolayı yurt içi satışlardan oluşan kayıpları rahatça sineye çekiyordu.

Sovyetler Birliği ve Rusya, doğal gazı hem ekonomik kazanç hem de jeopolitika aracı olarak gördü. Gazprom da kendine verilen görevi başarı ile yerine getiriyordu. LNG’nin boru gazıyla rekabet edemeyeceği inancı yaygın olduğundan burnundan kıl aldırmıyordu.

Ne var ki, gerek yurt içi gerekse yurt dışı piyasalarda rakiplerin artmasıyla rüzgar tersine döndü.

Gazprom’un yurtiçi piyasa payı yüzde 50’nin altına indi.

Son 20 yıldır Gazprom’un Rusya piyasasındaki pazar payının hızla eridiğine tanık oluyoruz. Sanayi sektöründeki müşterilerini 2000 yılında çıkan bir düzenleme ile kaybetmeye başlamıştı. Bağımsız gaz üreticileri denilen bir grubun ortaya çıkmasını sağlayan bu düzenleme, sanayi sektörüne satılan gazın fiyatını serbest bıraktı. 2005 yılında yüzde 80’e yakın olan pazar payı 2018 yılında yüzde 50’nin altına geriledi. Yerli piyasadaki rakiplerinin Gazprom’un en baba müşterilerini kapması bu erimede önemli bir faktördü. Gazprom’un Rusya doğal gaz üretimindeki payının da 2005 yılındaki yüzde 85 düzeyinden 2019 yılında yüzde 70’in altına indiğini de anti parantez belirtelim.

Gazprom’un yurt içi piyasadaki kan kaybı devam edebilir ama pazar payının çok daha düşeceğini beklemek bir hata olabilir. Çünkü Rusya gaz rezervlerinin çoğuna sahip olması yanında iletim ve taşıma hatları, işleme tesisleri ve yeraltı depoları onun emrinde. Bu durum sanki sallantıdaymış gibi gözükse de bir yargıya varmadan önce temkinli olmak gerekir.

Şimdi, Gazprom’un 2014 yılından itibaren SPIMEX’de gaz satan tedarikçilere boru hatlarına erişim sağlaması gerekir diyeceksiniz. Üstelik bu sene başlarında gaz piyasa reformu regüle fiyatlardan kurtuluşu işaret etmiyor mu diye ekleyeceksiniz. İyi güzel de SPIMEX’deki hacmin ne kadarının Gazprom ve ilişkili şirketleri arasında döndüğüne bakın. Pozisyon limitleri ve bazı kısıtlamalar da cabası. Üstelik gaz piyasa reformu, kısaca UGSS (United Gas Supply System) diye adlandırılan sistem de Gazprom’un ayrıcalığına yani hâkimiyetine dokunmuyor. Bunun beraberinde getirdiği avantajlara da.

Diğer yandan, Rusya’nın 2021 ile 2025 yıllarını kapsayan gazlaştırma politikası, petrokimya sektörü yatırımları ve doğal gazla çalışan araçların yaygınlaşması Gazprom’un daralan pazar payına yeni bir tehdit oluşturabilir. Bakalım zaman ne gösterecek.
Avrupa piyasası Gazprom’a dar ediliyor.

Rusya’nın Avrupa’ya gaz satışının hikâyesi 1960’lı yıllara dayanıyor. Avrupa’nın gaza ihtiyacı vardı. Rusya’nın, daha doğrusu Sovyetler Birliği’nin ise dövize, çeliğe, teknolojiye ve gaz satabileceği pazara. Pragmatik bir yaklaşım sergilenerek 1960’lı yılların sonlarında Avusturya ve İtalya ile sonra da 1970 yılında Almanya ile gaz alım satım anlaşmaları imzalandı. Zaman içinde bunları öteki ülkelerle yapılan anlaşmalar takip etti. Derken Gazprom Avrupa gaz talebinin üçte birini karşılar oldu.

Gazprom, Avrupa’ya iki hattan gaz satıyordu. Yıllık 150 bcm gaz taşıma kapasitesine sahip Ukrayna transiti olarak bildiğimiz Brotherhood boru hattı ve Belarus-Polonya transiti olarak bildiğimiz 33 bcm’lik Yamal boru hattı. Bunlara sonradan gazı transit ülkeye ihtiyaç olmadan doğrudan iletecek diğer hatlar eklendi. Mavi Akım, TürkAkım, Kuzey Akım gibi. Bir de Finlandiya bağlantısı var tabii ki. Üst üste topladığınızda toplam teknik kapasite yıllık 300 bcm civarında. Tabii bu teorik teknik kapasite. Pratikte durum farklı.

Ancak bazı siyasi ve enerji güvenliğine tehdit oluşturan nedenlerden dolayı Rusya ile Avrupa Birliği arasındaki gaz ticareti zamanla sıkıntılı bir döneme girdi.

Avrupa Birliği (AB) ile Rusya arasındaki gaz ilişkisi 2004, 2006 ve 2009 yıllarındaki gaz krizleriyle zarar gördü ama 2014 yılında Kırım krizi ile iyice bozulmaya başladı.

Müzakereler ve tahkimlerde kaybeden taraf Gazprom.

AB, Rusya’ya olan gaz bağımlılığını azaltma konusunda yeni stratejiler, politikalar ve piyasa düzenlemeleri geliştirdi. Gaz piyasası liberalleşmeye, gaz tedarik kaynakları ve güzergahları çeşitlendirilmeye başlandı, LNG’nin önemli bir araç olduğu kavrandı ve AB ülkeleri arasındaki gaz bağlantılarının arttırılmasının önemi arttı.

AB gaz piyasasında 1998 yılında başlayan ve 2011 yılında sonuncusu (şimdilik) devreye sokulan üç gaz paketiyle hızla yayılan liberalizasyon, tedarik ve güzergâh çeşitlendirmesi politikası Gazprom için iyi haber değildi. 2014 yılındaki Avrupa enerji güvenliği stratejisi ve ayrıca AB içinde doğal gaz piyasasının geliştirilmesine yönelik tüm kurallar Gazprom’un Avrupa gaz piyasasındaki ağırlığını kırmak için atılmış önemli adımlardı.

AB’de değişen piyasa yapısı, Gazprom ile Avrupa’daki müşterileri arasındaki gaz anlaşmalarına yansıdı. Böylece uzun vadeli kontratların yeniden müzakere süreci ve tahkimler silsilesi başladı.

2000 yılından beri bu yeni müzakereler ve tahkimler 3 dalga halinde gelişti. 2000’li yılların başındaki birinci dalgada petrol endeksli fiyat formüllerine bir düzeltme faktörü eklendi. İkinci dalga küresel ekonomik kriz ve Amerikan LNG’nin Avrupa piyasasına girdiği 2008-2010 yılları arasında geldi. Bu dalga, petrol endeksli fiyat formüllerinde iskontoları yani fiyat indirimlerini getirdi. Bu dönemde yapılan ikili müzakerelerde kontratlara Hub endeksi girmeye başladı. 2010’lu yılların başlarında üçüncü tahkim dalgası geldi. Henüz bitmemiş olan bu dalga, petrole endeksli fiyatlardan Hub endeksli fiyat formüllerine dönüşümü başlattı. Bu arada AB’de Gazprom’dan en fazla gaz çeken iki ithalatçının gaz fiyatının yüzde 100 Hub endeksine dayalı olduğunu belirtelim.

Bazı uzmanlara göre dördüncü dalga Gazprom tarafından başlatılacak. Düşen petrol fiyatları nedeniyle. Petrole endeksli kontratı olan şirketlerin göz önünde bulundurması gereken bir durum.

Kısacası, müzakereler sonucunda tipik olarak yüzde 85 seviyesinde tutulan al-ya da-öde koşulu yüzde 70’lere indirildi. Nihai teslim yeri maddesi neredeyse ortadan kalktı. Tahkimlerin de yardımıyla kontratlardaki fiyat mekanizması büyük oranda değişti. Petrol endeksli fiyatların yerini Hub endeksi veya Hibrid fiyat mekanizması almaya başladı.

2019 yılı itibariyle Gazprom kontratlarının yarıdan fazlası Hub endeksli hale geldi. Bunun yanında yüzde 15’lik Hibrit fiyatlar var. Neticede Gazprom’un sadece petrole endeksli kontratlarının oranı yüzde 17’ye düştü.

Bu arada Eylül 2018’de faaliyete başlayan ve Gazprom’un ihracat stratejisinde önemli bir rol oynamaya başlayan Elektronik Satış Platformundan da bahsedelim. Bu platformda ticaret hacmi Nisan ayından bu yana ikiye katlandı. Ancak bu satışlardaki miktarların yayıldıkları periyodu gözden kaçırmamak gerekir. Petrole endeksli uzun vadeli al-ya da-öde yükümlülüklerini dikkate alan şirketlerin gaz fiyatının nispeten daha ucuz olduğu ve hatta Hub fiyatlarına yakın seyreden bu platformu kullanmaları çok normal.

Peki, Avrupa’daki şirketler neden açılan her tahkim davasını ya kazandı ya da müzakereler sonucu lehlerine olan tavizler koparttı dersiniz? Cevabı üç kelime: Değişen piyasa şartları.

Avrupa Birliği bunları yaparken Rusya’da bu arada boş durmuyordu. Yeni pazar arayışları içindeydi.

Sibirya’nın Gücü (Power of Siberia) gaz boru hattı, Rusya’nın gaz ihracat pazarını çeşitlendirmesi hedefinin bel kemiğini oluşturuyor. Rusya ile Çin arasındaki doğal gaz ticaretinin tarihi 2004 yılında başlayan görüşmelerle başlayıp 2006 yılında Pekin’de imzalanan bir protokol ile somutlaşmaya yönelmişti. Bu anlaşmada Putin’in imzası vardı. Nihai alım satım anlaşması ancak 2014 yılında imzalandı. Kırım’ı ilhakından dolayı yaptırımlarla karşılaşan Rusya’nın zayıflığından faydalanan Çin, Kırım krizinin hemen akabinde nihayet Rusya’ya şartlarını kabul ettirdi. Sonra boru hattı yapıldı ve gaz akışı Aralık’ta başladı.

Bu sene Power of Siberia hattından Çin’e 5 bcm gaz satılacak. 2025 yılına kadar bu miktar kademeli olarak artarak yıllık 38 bcm’e çıkacak. Buna ilaveler konuşuluyor. Bunun yanında bir de Power of Siberia-2 diye yeni bir hat gündemde. Yani Çin’e toplamda yıllık 130 bcm’e yakın gaz satılması hedefleniyor. Olur ya da olmaz bilemeyiz. Ne abartmak ne de küçümsemek gerekir bence.

Gazprom’un yurtdışına gaz ihracat tekeli sadece LNG için olsa da 2013 yılından itibaren kırıldı.

Avrupa piyasasında LNG’ye yönelim Gazprom için iyi olmadı. LNG’ye olan güven nedeniyle bazı müşteriler Gazprom ile olan kontratların uzatılmamasını gündeme getirdi. Polonya’nın 2022 yılında Gazprom ile olan kontratı yenilemeyeceğini açıklaması örneği gibi. Gerçi Polonya’nın bu kararı ticariden ziyade siyasi nedenlere dayanıyordu ama güzel bir örnekti. Dahası, Rus boru gazı en ucuz gaz olma özelliğini korudu ama bu özellik zaman zaman ortadan kalkmaya başladı.

Gazprom genelde boru gazı ihracatçısı olarak tanınmış olsa da aslında Rusya’nın ilk LNG üreticisidir. 2009 yılından beri Rusya’nın Asya-Pasifik bölgesine sattığı LNG’nin kaynağı olan Sakhalin-2 tesisinin operatörüdür (yıllık kapasitesi 11 milyon ton). Aynı zamanda Rusya’nın Polonya-Litvanya ve Baltık Denizi arasında sıkışmış bölgesi olan Kaliningrad’da yaptığı FSRU’nun halen işletmecisidir.

Rusya’nın uluslararası gaz piyasalarında rekabet etmesi için yeni araçlara ihtiyaç duyması Novatek’in parlamasını sağladı.

Novatek 1994 yılında doğdu. O zamanki adı Novafinivest idi. 1998 yılında gaz üretimine başlamasıyla Rus iç pazarında aktif oyuncu haline geldi. 2003 yılında Novatek adını aldı. 2004-2005 yıllarında petrol üretimi ve bankacılık gibi yaptığı işleri bir kenara bırakarak doğal gaza yoğunlaştı.

2013 yılında Rus hükümeti Gazprom’un monopol gücünü ortadan kaldırarak LNG ihracatı için Rosneft ve Novatek’e izin verdi. Böylece bu iki şirket Rus gazının yurtdışı piyasalara satışında Gazprom monopolünü kırdılar.

Novatek, 2017 yılında Yamal LNG’yi işletmeye başlattı. Bugünkü toplam kapasitesi yıllık 16,5 milyon ton. Bugüne kadar beş yüze yakın LNG kargosu ihraç etti. Hâlihazırda Arctic LNG projesini geliştiriyor. Projedeki ilk tesis 2022 yılında devreye girecek. 2024 ve 2026 yıllarındaki ek tesislerle toplamda yıllık yaklaşık 20 Mt kapasiteye ulaşmayı planlıyor. Diğer LNG projeleri Obskiy LNG, Arctic LNG 1 ve 3. Nihayetinde, Novatek Katar’ın bugünkü LNG kapasitesine yaklaşmak istiyor. Diğer bir değişle, Rusya’nın 2035 yılında sahip olmayı arzu ettiği LNG kapasite hedefinin yaklaşık yarısı. Diğer yarısını Gazprom, GazpromNeft, Rosneft ve Lukoil tarafından yapılması beklenen projeler oluşturuyor. Rusya’nın hâlihazırdaki LNG kapasitesinin yıllık 27 Mt olduğu göz önüne alınırsa bu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğu tartışma götürebilir. Geçmişte LNG konusunda yapılan planlarla gerçekleşmelere bakılınca fazla inandırıcı bir tarafı olmayabilir. Kim bilir?
Gazprom, Novatek ve Rosneft, LNG konusuna farklı gözlerle baktılar. Gazprom, LNG’yi boru hatlarıyla bütünleşen bir sistem olarak gördü, Rosneft, LNG’yi Sakhalin’deki petrol işinin bir uzantısı olarak gördü. Novatek ise benim işim LNG dedi ve hatta kendi LNG teknolojisini geliştirdi.

Novatek, sadece LNG işinde değil Rusya dışında doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerinde de birçok Avrupalı şirketle işbirliği yürütüyor. Peki, Novatek’in tüm bu başarılarının sırrı nedir diye sorarsanız bir çok şey sayabiliriz. Özele girmeden, mesela, Rus hükümetinin Novatek’e tanıdığı bazı ayrıcalıklar (vergi oranının indirilmesi, ihracat vergisinden muaf tutulması, Novatek’in işini kolaylaştıracak bazı alt yapı yatırımlarının devlet tarafından yapılması gibi).

Novatek’in ve diğer bazı özel şirketlerin daha da büyümesinin önündeki engellerden en önemlisi belki de LNG projelerinde upstream varlıklarına sahip olunması zorunluluğudur. Yani eğer LNG tesisi yapmak ve LNG ticaretine girmek isterseniz, LNG değer zincirinin tüm aşamalarında faaliyet göstermenizi istiyor Rus devleti.

Novatek, LNG ihracatı bana yeter, fazla kasmaya gerek yok derken Rosneft, Avrupa ve özellikle Asya piyasasına boru gazı satışında Gazprom tekelini kırmak için mücadeleye veriyor. Rosneft’in birçok gerekçesi var bunun için. Bir trilyon metreküp civarında gaz rezervine sahip olup da en azından Çin’e gaz satamamak, hatta bunu bir kenara bırakın, gazını sadece Gazprom’a, hem de yurtiçi piyasa fiyatından satıp Gazprom’un göz göre göre havadan kar etmesine içerliyordu habire. Rosneft CEO’su İgor Sechin’in kim olduğunu biliyorsanız boru gazı satışı emelinden vaz geçmeyeceğine de anlam veririsiniz. Özellikle Çin’e.

Gazprom ile Novatek rekabet edecekler mi diye bir soru geliyor insanın aklına. Verilecek cevap, pazarına göre değişir. Kısmi de olsa bir rekabet yaşanacak ama nihayetinde amaçları farklı olacaktır diye düşünüyorum.

Gazprom’un artan baş ağrıları migrene mi dönüşüyor?

Gazprom’un finansal yönden durumu ağırlaşıyor. Bu yılın birinci çeyreğinde 1,5 milyar dolar zar yazdı (vergi sonrası). Üstelik kaybedilen tahkimler nedeniyle ekstra bir borç yükü altında. Ukrayna’nın Naftogaz ve Polonya’nın PGNiG şirketlerine karşı toplamda 4,1 milyar dolar.
Bu arada Gazprom’un sadece doğal gazla uğraşan bir şirket olmadığını hatırlayalım. Petrol ve petrol ürünleri, rafineri, elektrik üretimi ve ticaretine kadar birçok enerji sektör segmentinde faaliyet gösteriyor. Rusya’nın ham petrol üretiminin yüzde 12’ye yakınını, petrol ürünleri üretiminin yüzde 18’ini, elektrik üretiminin yüzde 14’ünü karşılıyor.

Doğal gaz satışından elde ettiği gelir ise toplam gelirlerinin yarısından azını oluşturuyor.

Dış piyasada gaz fiyatları tahmin edilemeyen rakamlara indi. Rusya’da satılan gazın ortalama fiyatı ile Avrupa’ya satılan ortalama fiyatı arasındaki makas daralıyor. 2015 yılında Gazrom’un Rus iç piyasasına sattığı gazın ortalama fiyatı 1000 metreküp başına 60 doların altında idi. 2019 yılında bu rakam 64 dolara çıktı. Aynı zaman periyodunda Avrupa’ya sattığı gazın 1000 metreküpü 246 dolardan 210 dolara indi. 2020 yılında bunun 130 dolara ineceği tahmin ediliyor ki bu iyimser bir tahmin.

Ortalama gaz satış fiyatı yerine iç ve dış piyasaya satışlardan elde edilen toplam gelire de bakmak gerekir tabii ki. Orada da durum pek iç açıcı değil. Bakarsınız gün gelir, iç piyasaya gaz satmak dış piyasaya satmaktan daha cazip hale gelir. Kim bilir. Dolayısıyla, Gazprom iç piyasada pazar payını arttırma arayışlarına girerse şaşırmamak gerekir.

Dış piyasada ise gelen giden Gazprom’a tokat atma derdinde. Kuzey Akım-2 boru hattı konusunda dertleri tavan yapmış durumda. Hat bitse bile tam kapasite kullanamayacak. Diğer yandan, Ukrayna ve Polonya gaz transit tarifeleri ve şartları konularında yoğun baskı altındaydı. İstenen olmasa da nihayet anlaşmaya varıldı. TürkAkım pürüzsüz gerçekleşti ama gazın nereye gideceği konusunda hesap kitaplar devam ediyor.

Ya önümüzdeki yıllarda sona erecek kontratlar? Yenilenecekler mi? Durum öyle gösteriyor ki bu kontratlar yenilense bile daha kısa vadeleri esas alacak. Cezayir’in boru gazı kontratlarında olduğu gibi.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Gazprom’un karşısına birde iklim politikaları çerçevesinde AB’nin “doğal” gaza olan bağımlılığı azaltması konusu eklendi. Bunun üstesinden gelmek için Gazprom’un inceden inceye bazı konuları işlediğini gözlemliyorum ancak burada yazmak uygun olmaz.

Her taraftan kurşun yağmuruna tutulmuş olan Gazprom’un akıbeti konusunda bir çok spekülasyon yapılabilir: Gazprom’un muhtemel ayrıştırılması yani parçalara bölünmesi, Avrupa pazar payını korumak yerine kazancını maksimize etmek, CNG ve küçük ölçekli LNG uygulamaları dahil olmak üzere LNG’ye, ve Hidrojene önem vermek, vesaire gibi.

Gazprom’da ve Rusya’daki enerji kurumlarında akıllı, işi bilen, kelimenin tam anlamıyla uzman kişiler çalışıyor. Bir yolunu bulacaklardır. Hani derler ya, kendi ışığına güvenen başkasının parlamasından rahatsız olmaz.

Kalın sağlıcakla.