Biyodizelde maliyet kaygısı

2018 yılında başlayan biyodizel harmanlama uygulamasına tam destek veren akaryakıt sektörü, biyodizel üretici sayısının arttırılması ve maliyet baskısının azaltılarak sürdürülebilir bir yapı kurulmasını bekliyor.

EPDK’nın, Motorin Türlerine Biyodizel Harmanlanması Hakkında Tebliğ’i uyarınca 1 Ocak 2018’den bu yana akaryakıt dağıtım şirketlerinin, sattıkları motorin türlerine binde 5 oranında biyodizel harmanlama zorunluluğu bulunuyor. Uygulamadaki temel amaçlar, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, kaynak çeşitliliğinin arttırılması, bitkisel atık yağların etkin olarak geri kazanımının sağlanması, çevre kirliliğinin azaltılması ve Avrupa Birliğinin yenilenebilir enerji politikalarına uyum sağlanması. Zaten Tebliğ uyarınca biyodizelin yerli tarım ürünlerinden ya da bitkisel atık yağdan elde edilmesi gerekiyor. Aslına bakılırsa binde 5’lik oran başlangıç için ideal bir oran olarak değerlendirilebilir. Zaten hedeflenen şey, yıllar içinde sistemin her yönüyle oturmasıyla oranın kademeli olarak yükseltilmesi.

Yapılan incelemelerde bazı akaryakıt dağıtım şirketlerinin özellikle 2018 yılında bu yükümlülüğü yerine getirmediği veya getiremediği EPDK tarafından tespit edilmiş durumda. Petrol Piyasası Kanunu uyarınca bu durumda idari para cezası uygulanması gerekiyor. Cezai işleme ilişkin madde ise aynen şöyle: “Kurum tarafından yapılan düzenlemeler uyarınca biyodizel, etanol ve benzeri harmanlama yükümlülüğü bulunan lisans sahiplerine, eksik harmanlanan her bir metreküp ürün için iki yüz elli Türk Lirası idari para cezası uygulanır.” Bu maddedeki para cezası miktarı, 2020 yılı için 306 TL olarak belirlenmiş durumda. Bununla ilgili olarak henüz bir işlem aşamasına geçilmiş değil. Ancak önümüzdeki haftalarda bu konuda gelişmelerin yaşanması bekleniyor. Cezai işlem uygulanırken, harmanlanma yapılmayan motorin miktarının mı, yoksa biyodizel miktarının mı dikkate alınacağı konusu, uygulanacak cezanın büyüklüğünde belirleyici bir kriter olacak.

Genel kanı, biyodizel miktarı üzerinden cezanın hesaplanması yönünde. Aksi halde, kaçakçılık ya da hileli yakıt gibi bir işlem olmamasına rağmen, şirketlerin oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalması söz konusu olabilecek.

Konu gündeme gelince EPDK’nın Petrol Piyasası Raporlarını inceledim. Uygulamanın başladığı 2018 yılındaki motorin tüketimine bakıldığında, harmanlanması gereken biyodizel miktarının yaklaşık 118 bin ton olduğu görülüyor. O yıl, dağıtım şirketlerinin biyodizel firmalarından temin ettiği toplam biyodizel miktarı ise yaklaşık 108 bin ton. Tam rakamları hesaplayınca yaklaşık 9 bin 500 tonluk eksik harmanlama olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumun, biyodizel arzında yaşanan bir sıkıntıdan mı yoksa akaryakıt dağıtım şirketlerinden mi kaynaklandığı yönünde tartışmalar var ancak 2019 yılına baktığımızda tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz. Geçen yıl satılan motorin miktarına bakıldığında harmanlanması gereken biyodizel miktarı 112 bin ton civarında. Oysa dağıtıcıların biyodizel firmalarından temin ettikleri miktar yaklaşık 118 bin ton. Yani bu kez fazla temin söz konusu.

Benzin ve motorine, biyo yakıtların harmanlanması işlemi, son derece önemli ve değerli. Ancak yarattığı sonuçlar itibariyle, konunun derinlemesine değerlendirilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda yeni başlayan her önemli uygulamada büyük sıkıntılar yaşandı. Ulusal marker ve yazar kasa uygulamalarını hatırlayın. Bu uygulamaların oturması ve sorunsuz bir şekilde çalışması yıllar süren bir süreç sonunda gerçekleşti. Bunun birçok sebebi var tabii ki. Teknik altyapıların zamanla oturmasının yanında, bazen sektör oyuncularının düzenlemeleri yeterince ciddiye almamaları bu sebeplerden bazılarıydı. Benzer bir durumun biyoyakıtlar konusunda da yaşandığı görülüyor.

Uygulamanın hatasız, verimli ve amacına uygun çalışması için bir taraftan sektör oyuncularının gerekli önem ve özeni göstermesi, diğer taraftan yaşanan aksaklıklara hızlı ve kalıcı çözümler getirilmesi gerekiyor. Konuya akaryakıt sektörü tarafından bakıldığında, biyodizel üretici sayısının azlığı, biyodizel maliyetinin yüksekliği, bazı kamu kurumlarının ihalelerde biyodizel içeren motorin istememeleri gibi sıkıntılar olduğu dile getiriliyor. Halen EPDK verilerine göre 6 aktif biyodizel firması üretim yapıyor. Bu sayının artması için çalışma yapılması şart. Biyodizel maliyeti zaten sektörün dar olan kar marjını olumsuz etkiliyor.

Sözün özü; mevzuat uyarınca ceza verilmesi gerekiyorsa elbette EPDK gereğini yapar. Ancak bu cezai şartların tekrar oluşmaması ve dile getirilen sorunların giderilmesi için de gerekenler yapılmalı. Bu sadece akaryakıt sektörü için değil, yerli kaynaklarla üretim yapan biyodizel sektörü açısından da büyük önem arz ediyor.

EPDK bugüne kadar sektörün dünya standartlarının da üzerinde bir çizgiye gelmesine çok büyük katkılar sundu. Bugün gerek ürün gerekse hizmet kalitemizin bu noktalara gelmesinde EPDK’nın payı çok fazla. Dolayısıyla EPDK’nın bu konuda da gerekli adımları atacağından en ufak bir kuşkumuz yok.