2021’de hareketli enerji piyasası

2020 yılını “Pandemi Yılı“ olarak atlattık kabul edersek; aşı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi ve mevsimsel etki ile de yaza doğru hafiflemiş kontroller ve daha sonrasında da sönümlenmeye başlayan istatistikler ile umarım 2021 bu krizden çıkışın güçlü sinyallerini verecektir.

Elbette pandeminin dolaylı etkilerinin normale dönmesi daha uzun bir süre alacaktır. Tüm dünyada ekonomilerin toparlanması ve pandemi öncesine dönmesi kolay değil, belki de imkan dahilinde de değil. Ancak buna göre yeni bir denge mutlaka oluşacaktır. Türkiye gibi dış kaynak ihtiyacındaki ülkelerin konuya bu açıdan bakmaları gerekiyor. Temelde bir gerçek var ki tüm dünyada olmadığı kadar yüksek bir para arzı var ve buna rağmen şu anda kısıtlı olan finansal döngü piyasaların açılması ile hızlanacak ancak halen yaşanmakta olan “Getiri Sorunu” büyüyerek devam edecektir.

Getiri Sorunu, kaynakları genellikle daha “riskli” alanlara doğru yöneltir. Buna tüm dünya açısından bakınca da hem gelişmekte olan ülkeler, hem yeni ve daha riskli iş alanları hem de borç alanından hisse senetlerine doğru bir kayma olarak bakılabilir.

Bunu sinyallerini Türkiye ve enerji sektörü özelinde görmeye başladık.

Gerek şirket satın almaları gerekse halka arz konularında yükselen bir trend göreceğiz önümüzdeki dönemlerde.

2020 yılı sonu itibarı ile dahi bazı satın almaların haberleri çıkmaya başladı. Elbette öncelikli olarak bakıldığında dışarıdan gelecek bu fonlar çok önemli ve değerli ancak ilk etapta alım garantili yenilenebilir yatırımlar ile yine benzer mantıkla kar ve nakit akışı açısından daha öngörülebilen dağıtım şirketlerine ilgi gösteriyorlar. İç satın almalarda dahi yapılan finansmanların bu kriterlere göre yerli veya yabancı kaynaklarla finanse edildiğini göreceğiz.

Özellikle portföyünde sadece yenilenebilir varlıklar olan “orta boy” enerji şirketleri için halka arz konusu bu yıl çok cazip hale gelecek. Ancak elbette bu şirketlerin bilançolarındaki yabancı para etkisi ciddi bir sorun olabilir. Ancak faaliyetleri sebebiyle edilen kar ve gelecek beklentileri nedeniyle gerek SPK gerekse BİST’ın esnek davranacağını bekliyorum, umuyorum.

Diğer taraftan daha büyük ve özellikle portföyünde termik varlıklar bulunan şirketler için önemli konu aslında bankaların duruşu olacaktır. Bankalar da destek veririse, İş Yatırım gibi doğrudan enerji şirketi olmak yerine borsa üzerinden enerji yatırımlarını büyütebilir ve hatta kredi risklerini transfer edebilirler.

Bunun için ise bu şirketlerdeki sorunlu varlıklara bazı kolaylıklar sağlanması gerekiyor. Bu varlıkların gelecek öngörüleri pozitife dönerse gelecek dönemde büyük bir halka arz furyası görebiliriz.

Pandemi sonrasındaki serbest fonları Türkiye’ye çekebilmek için önemli bir fırsat olabilir. Aynı zamanda yurtiçi tasarrufların da ciddi oranda bu tarafa gelebileceği konuşuluyor. Bu bakımdan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Bankalar ve hatta SPK ve BİST tarafı ile koordineli olarak bir strateji uygulaması gerekir.

Bu bilincin oluştuğunu piyasa da görüyor ve izliyor. Umarım piyasanın da katılımı ile kısa zamanda verimli sonuçlar doğurur.