Türkiye’nin ‘Uzun Dönemli Enerji Planı’ yolda

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ikinci oturumu online olarak gerçekleşti. Toplantının moderatörlüğünü gerçekleştiren, Enerji İşleri Genel Müdürü Murat Zekeriya Aydın, hazırlığına devam ettikleri ve bir yıl içinde açıklamayı hedefledikleri uzun dönemli Türkiye enerji planı sayesinde artık uzun vadeli enerji planlamalarının önünde bir engel kalmayacağını ve bunun sektöre yön vereceğini söyledi.

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin ikinci oturumu, TÜREK#10GW+ “Rüzgarda Yeni Dönemin Finansmanı” adıyla online olarak gerçekleştirildi. 

Enerji İşleri Genel Müdürü Murat Zekeriya Aydın’ın moderatörlüğünde rüzgar enerjisi sektöründe kısa ve orta vadede finansman konusunun detaylarıyla ele alındığı oturuma, Garanti BBVA Direktörü Emre Hatem, PwC Türkiye Şirket Ortağı Murat Çolakoğlu, Akfen CFO’su Özgür Uzunoğlu ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Kıdemli Analisti Heymi Bahar konuşmacı olarak katıldı.

“YEŞİL ENERJİ FİNANSMANINI SÜRDÜRECEĞİZ, YILDA 5-6 MİLYAR DOLARLIK RÜZGAR VE GÜNEŞ YATIRIMI YAPILMALI”

Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finansman Direktörü Emre Hatem,

“Son 20 yılda elektrik üretim ve dağıtım sektöründe yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapıldı. Bunun da 55 milyar doları yeşil enerji tarafında gerçekleşti. Bankalarda yeşil enerjiye 40 milyar dolar yatırım sağladı. Bizim için enerji sektörü çok önemli ve bankalar da elini taşın altına koymuş durumda. 

Yeşil enerjinin ekonomiye faydaları nelerdir diye bir çalışma yaptık. Üç tane ana nokta gördük. İlk olarak emisyonlar. Bu yeşil enerji yatırımları 75 milyon ton civarında bir emisyonu engellemiş oldu.  İkinci konu ise ithalat. Bu yatırımlar sayesinde yaklaşık 25 milyar metreküp doğal gazı ikame ettik. Diğer bir konu da elektrik fiyatları. Bankamızın yaptığı çalışmaya göre, yeşil enerji yatırımları sayesinde tüketicilerin faturaları düştü. Garanti BBVA olarak bu noktada üzerimize düşen görevi yaptık. 87 adet rüzgar santrali finanse ettik, toplam 2,7 milyar dolar kredi verdik ve yüzde 25’e yakın da pazar payımız var. Bundan sonra sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmamız gerekiyor. Biz de bu sınırlı kaynağımızı sadece yeşil enerjide kullanma noktasında bir irade oluşturduk. Bundan sonra kömür ve maden finanse etmeyeceğimizi açıkladık. Bütün kaynağımızı yeşil enerjiye aktaracağız. Finansman konusunda istekliyiz. Yeni mekanizmalar için karar vericilerle görüşmelerimiz her zaman devam ediyor. Likidite ve faiz riskinin azalması için ne kadar fazla yabancı krediyi devreye alabilirsek faiz yükü o kadar azalır. Ya da eski YEKDEM’deki gibi bir taban fiyat ortaya konulursa bankalar yine yabancı fiyat üzerinden finansman sağlayabilir. Yılda 5-6 milyar dolarlık rüzgar güneş yatırımı yapılması gerekiyor. Kömür ve doğalgazın hemen bugünden yarına dönüştürülmesi mümkün değil tabi ama 2053’de sıfır karbonlu ülke haline geleceğiz dedik. 200 milyar kWh’nin dönüşmesi için toplam 75-80 bin mw rüzgar yapmak lazım. 30 yıla yaydığımızda sırf rüzgarda 2-3 milyar dolar yıllık yatırım yapmak lazım.”” dedi.

‘UZUN DÖNEMLİ ENERJİ PLANIMIZI 1 YIL İÇİNDE PAYLAŞMIŞ OLMAYI HEDEFLİYORUZ’

Oturum moderatörü Enerji İşleri Genel Müdürü Murat Zekeriya Aydın, yenilenebilir enerji sektöründe YEKA RES ihalelerinde yeni yatırımlar için bir taban fiyat beklentisi olması dolayısıyla bu konuda bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirterek “Belki biraz daha fazla yabancı para cinsinden kıyaslamak ve bunun altına düşmemesini sağlamak yönünde bir çalışmamız var” şeklinde konuştu. Dünya genelinde enerji talebinde yaşanan artış ve fiyatlardaki yükselmeler nedeniyle bazı Avrupa ülkelerinin 40-50 yıllık emre amade durumdaki kömür santrallerini bile devreye alma yoluna gittiklerini hatırlatan Aydın, enerji dönüşümünün özellikle enerji talebinin şiddetle arttığı Türkiye gibi ülkelerde bugünden yarına gerçekleşmediğini belirtti. Son 20 yılda elektrik enerjisinde Türkiye’nin ortalama talep artışının yüzde 4,4 oranında olduğunun altını çizen Murat Zekeriya Aydın, “Buna en yakın ülke Hindistan, bir numara ise Çin, yüzde 6’lar seviyesinde. Avrupa ülkeleri ise eksi yüzdelerde. OECD ortalaması yüzde 0,5. Hem bu talep artışını yönetme hem de aynı anda yenilenebilir enerji kaynaklarını artırma gayreti içindeyiz. Ancak fiziki kısıtlar da var. Geçiş döneminde yenilenebilir kaynakları destekler mahiyette, düzenli olarak sürekli üretim yapabilen ve baz yük diye tabir ettiğimiz, enerji güvenliğini sağlama noktasında elektrik üretim tesislerine ihtiyaç olduğunu da unutmayalım” diye konuştu. Aydın, hazırlığına devam ettikleri ve bir yıl içinde açıklamayı hedefledikleri uzun dönemli Türkiye enerji planı sayesinde artık uzun vadeli enerji planlamalarının önünde bir engel kalmayacağını ve bunun sektöre yön vereceğini de sözlerine ekledi.

“ENERJİ KONSEYİ KURULSUN” 

“Oyunun kuralları yeniden belirleniyor. Türkiye’nin burada doğru zamanda doğru kararlarla yer alması gerek” çağrısı yapan PwC Türkiye Ortağı Murat Çolakoğlu da sektöre verilen teşviklerin tek bir çatı altında ve kolay anlaşılabilir olmasın gerektiğini söyledi. Özellikle Çevresel ve Sosyal Yönetişimin (ESG), ciddi bir mevzuata bağlı, denetlenebilir, ortak bir metodoloji ve tanımlara sahip bir yapıya kavuşturulması gerektiğine vurgu yapan Çolakoğlu, “Bu durum yatırımcıyı da finansörleri de olumlu etkiler” dedi. Türkiye’de Vergi Konseyi gibi çok verimli çalışan bir ‘Enerji Konseyi’ne ihtiyaç olduğunu söyleyen Murat Çolakoğlu, kanunla kurulacak, kurumlar üstü, tüm paydaşların temsil edildiği bu konseyin ‘mutabakat ve uzlaşı’ amaçlı çalışması önerisinde bulundu.

“HER SENE KURULU GÜCE 1GW EKLEMEK 6-7 MİLYAR DOLAR YATIRIM DEMEK”

Akfen Yenilenebilir Enerji CFO Özgür Uzunoğlu, Sektörde 15 yıldır faaliyet gösteren ve 706 MW yenilenebilir kapasitesine ulaşmış bir yatırımcı olarak beklentilerinin nakit akışını, tahmin edilebilirliği ve finansman kabiliyetini artıracak regülasyonların devreye alınması olduğunun altını çizen AKFEN Yenilenebilir CFO’su Özgür Uzunoğlu da her yıl rüzgar kurulu gücüne 1 GW ekleyebilmek için yılda 6-7 milyar dolarlık yatırım yapılması, bunun 5-6 milyar dolarının da finanse edilmesi gerektiğini hatırlattı.  Uzunoğlu, “Yeni dönemde uzun vadeli ve düşük maliyetli yurt dışı kaynaklara ulaşmak çok önemli olacak. Tüm paydaşlardan beklentimiz, nakit akışlarımızda güçlendirici ve finansman kabiliyetini arttırıcı regülasyonların sektör gerçekleriyle devreye alınması şeklinde olacak. Mevcut yarışmaların yapısına, yatırımcılara sağlanan baz fiyatları dikkate aldığımızda; daha çok öz kaynak ve teminat yapısıyla uygun koşullar sağlanabileceğini düşünüyorum. 

Yatırımları gerçekleştirecek olan yatırımcıların teşviklendirilmesi gerekiyor. Rüzgarda teknolojiyle beraber her geçen gün verimliliğin arttığını görüyoruz. İlave destekleyici unsurlarla da tamamlayıp buradaki çeşitliliği arttırmak ve kreditörlerimize ek olarak yeni alternatifleri de gündeme alabilecek bir perspektifi yatırımcılara sunmak gerekebilir” şeklinde konuştu. 

Uluslararası Enerji Ajansı Analisti Heymi Bahar, “Önümüzdeki 30 yıl içerisinde dünyada yaklaşık 140 trilyon dolar temiz enerji yatırımı yapılması gerekiyor. Bu, günümüzde enerji sektörü dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 2,5‘ten yüzde 4,5’e çıkması demektir. Önümüzde çok uzun bir yol var. Şu an 200 GW’lık yıllık rüzgar güneş kapasitesi inşa ediyoruz ve bunu 5 katına çıkarmamız gerekiyor. Finansmanın buradaki yeri çok büyük. Çünkü ön yatırımın çok ağır olduğu ve teknolojilere kayan bir enerji ekonomisinden bahsediyoruz. Rüzgar ve güneş gibi bütün yatırımı ilk baştan yaptığınız, riskin ilk başta yüksek olduğu bir dünya. 

IEA olarak finansman maliyetleri nasıl düşük tutulabilir diye düşünüyoruz. Bunun için uzun dönemli bir politika olması çok çok önemli. Amerika’da bildiğiniz gibi yatırımları destekleyen bir vergi teşviki var ve bu vergi teşviki her sene sonunda bitiyor. Avrupa’da ise bir yarışma sistemi var. Amerika’nın finansman maliyetleri Avrupa’dakinden daha yüksek. Amerika, rüzgar ve güneş projelerini daha pahalıya finanse ediyor. Rüzgar ve güneş santralleri uzun dönemli bir kontrat sistemi üzerinden finanse edilebiliyor. Bunun nedeni de ön yatırımın çok yüksek olması” dedi.

Bahar ayrıca “Rüzgar finansmanı eşittir şebeke finansmanı! Rüzgar yatırımcılarının da dünyada artık izole değil, şebeke yatırımcılarıyla, güneş yatırımcılarıyla hatta batarya hibrit teknolojileriyle bir araya gelmeleri lazım. Ayrıca rüzgardaki izin ve lisanslama sürecinin uzunluğu nedeniyle güneşe kaymalar var. Ek olarak toplumsal kabulü artıracak modellemeler de geliştirilmeli” şeklinde konuştu.