Enerji dönüşümünde ‘mış’ gibi yapmamak

Değerli Okuyucularım,

11. Türkiye Enerji Zirvesi Başkanı Mustafa Karahan’ın deyişiyle enerji sektörü paydaşlarının aile toplantısını çevrimiçi izledim. Açılışta Zorlu Enerji CEO’su, Kıymetli İTÜ Mezunumuz Sinan Ak, ülkemizin önünde bir fırsat olduğunu belirterek, yatırım heyecanı sürerken enerji sektörü önden koşmalı dedi. Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Değerli Mezunumuz Kıvanç Zaimler enerji üçlemesinin sürdürülebilirlik yönetimi ve iklim değişikliği ayağı için hızlı aksiyonlar alarak enerji dönüşümümüzü planlamalıyız vurgusu yaptı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz sektör olarak bir ve beraber olmalıyız derken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) karşısındaki yenilenebilir kaynak gücümüzün yeşil dönüşüm için mühim yerine işaret etti. Zirvenin manşeti kanaatimce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez’den geldi. Bakan Dönmez birbirimizi dinlemenin önemine dikkat çekerek, enerji dönüşümünde “Türkiye’nin Mış Gibi Yapma Lüksü Yok” şeklinde altında kocaman paragrafların saklı olduğu cümlesinin ardından, üretimde ve tüketimde temiz enerji devrimi yapabilecek güçte olduğumuzu bildirerek, enerji verimliliğinin enerji dönüşümü için kilit konumunu öne çıkardı.

Aralık 2019 tarihli Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), Temmuz 2021 tarihli ülkemizin Yeşil Mutabakat Eylem Planı (YMEP 2021) ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 26. Taraflar Konferansı (COP26) sonuçları ardından her yerde karbon vergisi, iklim değişimi ve yeşil dönüşüm daha çok konuşuluyor. Teknik doğası gereği sebep olduğu sera gazlarıyla enerji ve enerji dönüşümü baş aktör. Toplantılar, çevrimiçi etkinlikler, sivil toplum çalışmaları, Türkiye İhracatçılar Meclisi öncü çalışmaları ilerliyor. Diğer yanda İklim Şurası çalışmaları başladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ortak akıl ile yol haritamızı çizmek, Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve İklim Değişikliği Eylem Planı’nı 2050 Hedefi için güncellemek için seferberliğe başladı. İklim Değişikliği Kanunu ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Yönetmeliği geliyor. İlkini 30 Eylül 2015 tarihinde verdiğimiz 2030 yılına dek sera gazı salımlarını % 21 oranında azaltma hedefimizi, Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’mızı BMİDÇS Sekretaryasına güçlendirerek vermemiz bekleniyor. Ödevimiz var. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın deyişiyle “Dersimizi büyük bir ciddiyetle çalışıyoruz.Hedefimiz büyük.Zamanımız ise her geçen dün daralıyor.Sağlam temellere dayalı bir yol haritasına ihtiyacımız var (30 Kasım 2021; www.ntv.com.tr).” Ülkemizin iklim kriziyle mücadele yolunda enerji dönüşümü, üretirken ve tüketirken enerjiyi yönetmek öncelikli.

Yapılmışlar, olagelenler ve olacaklar var. Gerçekler çok uzun zamandır ortada. AYM ve sonrasındaki gelişmelerin iyi takibini ve YMEP 2021’in dikkatlice okunmasını öneriyorum. Mesele sadece ihracatımız için, alüminyum, çimento, demir-çelik, elektrik, gübre sektörlerinin Karbon Ayak İzi (KAİ) azaltımı değil. ETS sera gazı salımları, diğer deyişle KAİ yüksek, enerji ile enerjiyi yoğun tüketen sektörleri, cam, kireç, seramik, kâğıt, petrol rafinasyonu, organik kimyasallar ve ticari havacılık sektörlerini de kapsıyor. Ardından mesele tüm sektörleri kapsayacak. Burada mühim bir hususa parmak basmak isterim. Avrupa Birliği iç rekabetini ve üretimini öncelikleyerek, SKDM ve ETS mekanizmaları ve vergilendirme araçları için geçiş döneminde ilerlerken, tüm sektörler de kendilerini koruyucu önlemleri için çok çalışıyor. Her an göreceli sera gazı az bir sektörün ürünleri için de ithalat kısıdı getirebilir. Hazır olmak gerek. Bu nedenlerle güzelim ülkemizin her bir kuruluşunun sürdürülebilirlik yönetimine ve raporlamasına başlanması şart. Sürdürülebilirlik yönetimi çevresel, sosyal, ekonomik yönleri birbiriyle etkileşerek yaşamımızda olup, sadece çevre yönetimi değildir. Satın almadan, temiz üretime, piyasaya arzda, tedarik zinciri yönetiminde, paydaş iş birlikleri gibi çok sayıda alt başlıkta sürdürülebilirlik yönetimi esastır. Böylece en iyi enerji-su-atık yönetimiyle, mevcut en iyi teknolojiyi kullanan, kaynak verimli sürdürülebilir üretim başarılarak, hem akçeli maliyet hem de gezegene maliyet azaltılacaktır. 

Kuruluşlarımız ilgili mevzuat ve standartlarla çevre, kalite, iş sağlığı ve enerji yönetimi için çalışmaktalar. Yetmez. YMEP 2021’in de işaret ettiği gibi tesis, ürünler ve hizmetleri için Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD) için yola çıkılması ve ilgili standartlarla başta KAİ ve Su Ayak İzi olmak üzere insan ve doğaya olan tüm etkilerin (Alan Kullanımı, Asidifikasyon, Biyoçeşitlilik, Ekotoksiklik, İklim Değişikliği, Kaynak Tüketimi, Ötrofikasyon, Radyasyon, Solunum, Toksiklik gibi) belirlenmesi gerekiyor. Böylece fosil kaynakların tüketimi ile insan sağlığı, su ve kara ekosistemlerine dair tüm etkilerin mevcut durumunun saptanması ve ardından iyileştirmelerle etki azaltımı yoluna çıkılması mümkün olacaktır. YDD önemli bir saptama, karşılaştırma, karar verme ve en temiz üretimi başarma, sözün özü sürekli iyileştirme aracıdır. Kuruluşlar YDD ile sürdürülebilirlik yönetimlerini, raporlamalarını standartlarla saptanmış, doğrulanmış göstergeleri ile güçlendirerek finansmana daha kolay ulaşma ayrıcalığını da kazanırlar. Aksi takdirde Sürdürülebilirlik Endeksli Kredi gibi finansman seçeneklerine kuruluşlar erişemezler. Sanayi yeşilleşirken bankacılığın da yeşilleştiği hiç unutulmamalıdır. 

Devir eski devir değil. Çevreyi seviyorum, iklimimi koruyorum demek yetmez. Ölçmek, hesaplamak, doğrulamak, raporlamak ve sürekli iyileşmeyi, yeşil dönüşümde ilerlenildiğini kanıtlamak şart. Başlamaya karar vermek, yola çıkmak gerek. Kuruluşlarımıza mesleki sivil toplum örgütleri, odalar, borsalar yol gösterici ve kolaylaştırıcı olmalı. Sektörlerin ve alt sektörlerinin yakın vadede uygulanabilir eylemleri olmalı. Vakit bekleme vakti değil. Vakit konuşma değil eyleme geçme vakti. Vakit Bakanımız F. Dönmez’in dediği gibi “Mış Gibi Yapmama Vakti.” Vakit enerji dönüşümü vakti. Vakit sanayide yeşil dönüşüm vakti.

EPDK enerji dönüşüm vaktinde öncü oldu. EPDK’daEnerji Dönüşüm Dairesi Başkanlığı kuruldu. Daire elektrik ve doğal gaz faaliyetleri ile ilişkilendirilen enerji politikaları çerçevesinde EPDK görev alanında yer alan iş modellerinin ve teknolojideki gelişmelerin ilgili piyasalara etkilerini analiz ederek ve bu konuda gerekli düzenlemeleri yaparak, araştırma ve geliştirme ile inovasyon alanlarından genel enerji politikaları içerisinde yer alanların ilgili piyasalara entegrasyonu ile bu alanlardaki çalışmaların hayata geçirilmesine ilişkin çalışmaları yürütecek. Ne doğru ve güzel oldu. Enerji sektörümüze 2022 hediyesi oldu. Başkanımız Mustafa Yılmaz özelinde EPDK mensuplarının yolu açık ve yeşil olsun. İkinci doğru ve güzel haber Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın her bir beş yıl için hazırlayacağı Türkiye Ulusal Enerji Planı çalışması. Enerji mevzuatı çalışmalarını yakından takip etmiş, devletim göreve çağırdığında katkımı sunmuş bir akademisyen olarak kanaatimce en iyi çalışma modeli, yüksek paydaş katılımı ile Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2017-2023) için olmuştu. Türkiye Ulusal Enerji Planı için heyecanlıyım. Tabii ki plan değil, Mış Gibi Yapmamak ve enerji sektörümüzde çok çalışmak mühim. Çok. Asıl olan eylem. Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz.

Enerjinize, çevrenize ve ikliminize iyi bakınız değerli okuyucularım.