Yüksek tüketimli elektrik aboneliğinde 5 Mart fırsatı

Yüksek enerji tüketimli sanayi kuruluşları için 1 Nisan 2018 tarihi büyük önem taşıyor. Bu tarihten itibaren ya yeni çıkan son kaynak tarifesinden ya da ikili anlaşma ile elektrik alınabilecek. Özellikle sanayi kuruluşlarının ikili anlaşma ile elektrik alabilmeleri için ise 5 Mart’a kadar bir tedarik şirketi ile elektrik tedarik sözleşmesi imzalamaları gerekiyor.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 4 Ocak 2018 tarihinde yayınladığı elektrikte son kaynak tarifesinin düzenlenmesi hakkında tebliğ ile serbest tüketici niteliğine haiz olduğu halde elektrik enerjisini ikili anlaşmalarla temin etmeyen tüketicilere, elektrik enerjisi artık son kaynak tedariki usul esasları çerçevesinde tedarik edilecek. Bu kapsamda tüketiciler “yüksek tüketimli” ve “düşük tüketimli” olarak ikiye ayrıldı. EPDK, her yıl belirleyeceği tüketim miktarı ile bu iki gruba düşecek tüketicileri belirlemiş olacak. 1 Nisan 2018 tarihinden itibaren de yıllık tüketim miktarı 50 milyon kilovat saatin (kWh) üzerinde olan tüketiciler, yüksek tüketimli tüketici sınıfında yer alacak ve tarifesi son kaynak tedarik tarifesi ile fiyatlandırılmaya başlayacak. Yani büyük çaplı sanayici, elektrik tedariğinde artık mevcut sanayi tarifesinden yararlanamayacak. Yıllık 50 milyon kWh altı tüketimi olan sanayiciler ise mevcut sanayi tarifesinden yararlanmaya devam edecek.

Kolen Elektrik Genel Müdürü Kaya Uğur Karayurt, özellikle sanayici ve yüksek elektrik tüketen kuruluşları yakından ilgilendiren bu yeni uygulama ile ilgili merak edilen tüm noktalara soru-cevapla açıklık getirdi. İşte, Son Kaynak Tedarik Tarifesine ilişkin merak edilenler ve uygulamanın getirdiği fırsatlar:

 

Son kaynak tedariği nedir?

Serbest Tüketici niteliği taşıyor olmasına rağmen elektriğini ikili anlaşma ile bir tedarik şirketinden almayan tüketicilere sağlanan elektrik tedarikine son kaynak tedariki denir. Daha kolay ayırabilmek açısından pratik şekilde şöyle diyebiliriz ya serbest tüketicisiniz ve elektriğinizi ikili anlaşma ile bir tedarikçiden alıyorsunuz ya da serbest tüketici niteliği taşıyorsunuz ama elektriği ikili anlaşma ile almıyorsunuz, dolayısıyla son kaynak tedariki abonesi oluyorsunuz. Bu arada mevzuat son kaynak tedarik tarifesi abonelerini ikiye ayırıyor. Yüksek tüketimli olanlar ve düşük tüketimli olanlar. Düşük tüketimli olanlar önceki süreçte koşullar ne ise aynen devam ediyorlar. Yani daha önce tabi oldukları tarifeleri kullanabiliyorlar. Onlar açısından değişen bir şey yok.

 

O zaman bu yüksek tüketimli düşük tüketimli konusu önem arz ediyor. Bunu nasıl ayırıyoruz?

Aynı Serbest Tüketici’de olduğu gibi bunda da bir limit var. 2018 yılı limiti yıllık 50 milyon kWh. Bu rakam her sene yeniden belirlenecek.

 

Ne kadarlık bir pazardan bahsediyoruz? Toplam tüketimin yüzdede kaçı bu tarifeden elektrik alacak?

Yıllık 60 TWh’e yakın diyebiliriz. Türkiye toplam tüketimin hemen hemen %20’ye yakını bu tarifeden enerji alacak. Aslında bu tarifeden enerji alacak demeyelim çünkü tüm bu tüketiciler son kaynak tedarik tarifesinden değil, ikili anlaşmalarla bizim gibi tedarik şirketlerinden daha uygun koşullarda enerji alacaklar.

 

Bunun bir süresi var mı?  Ne zaman başlıyor?

1 Nisan itibarı ile bir tedarik şirketinden enerji almaya başlanabilmesi için en geç 5 Mart’a kadar bir tedarik şirketi ile elektrik tedarik sözleşmesinin imzalanmış olması lazım. Değilse Son Kaynak Tedarik Tarifesinden almaya devam eder. Buda daha pahalıya enerji tedarik ediyor olması demek. Kayıp demek. Neden daha yüksek bir bedel ödeyesiniz? Bir not; çok söyledim, yine altını çizeyim, bence son günlere, son ana sakın bırakılmasın.

 

Ne kadar bir yüksek bedelden ya da ne kadar bir avantajdan bahsediyoruz?

Bu tedarik şirketi ile nasıl anlaştığınıza bağlı. Ancak fatura bazında yıllık 15 Milyar TL gibi bir büyüklükten bahsediyor olsak, herhalde 1 milyar TL’nin üzerinde bir avantajdan bahsedebiliriz. Gerçekten önemli rakamlar.

 

Bu yeni modelde kafaların biraz karıştığı gözleniyor. Neden?

Çok karışık olduğundan değil, yeni ve değişik olduğundan. Bu da normal, çünkü daha önceki tarife yaklaşımından farklı bir durum var. Paradigma değişiyor. Daha önce enerji birim fiyatı bir tutar, bir rakam olarak veriliyordu. Her üç ayda bir ise içinde bulunulan koşullara göre üst kurum tarafından yine bir rakam olarak tekrar belirleniyor, duyuruluyordu. Enerji tedarik şirketleri ise bu rakamlar üzerinden indirim yapıyor ya da onlarda bu rakamlara göre bir alt rakam belirliyor, teklif ediyorlardı. Şimdi öyle değil. Daha şeffaf. Koşulları, yani fiyatı oluşturan bileşenleri, üzerine eklenmesi gereken sair maliyetler direk veriliyor ve deniyor ki enerji birim fiyatı bunlardan oluşacak. Asıl fark şu ki bu bileşenlerin artması ya da düşmesine göre sizin de fiyatınız artıp, azalabiliyor.

 

Son kaynak tedarik tarifesi şu anki tarifelere göre yüksek mi? Bu yüzden de kafalar karışmış olabilir mi?

Aslında bu tarife pazar gerçeklerini yansıtan bir tarife. Evet diğer ulusal tarifelerle mukayese ettiğinizde son kaynak tedarik tarifesi yukarıda kalıyor. Böyle pozisyonlanmış olmasının sebebi maalesef diğer tarifelerin piyasa gerçeklerinin altında kalmasından. Yani son kaynak tedarik tarifesi yüksek değil, diğerleri çok düşük, pazar gerçekleriyle örtüşmüyor. Muhtemelen onlar da düzenlenecektir. Diğer taraftan, evet yaygın değil ama kimi aboneler için bu modelin çok yabancı olmadığını da unutmayalım. Uygulanmış, uygulanan, tüketici açısından ciddi avantajlar yakalanmış, deneyimlenmiş bir yöntem.

 

Madem öyle nasıl diğer ulusal tarifelere göre pahalı görünüyor?

Çünkü diğer ulusal tarifelere iki yıldır zam yapılmıyor. Oysa maliyetler artıyor. Bu süreç tüketici açısından, aboneler açısından muhteşem. Neticede artış çok sevimli bir şey değil. Ama diğer taraftan maliyet ile satış rakamları arasındaki makas kapandığında hizmet alınacak mecralar daralıyor, tedarikçiler azalıyor. Serbestleşmenin nimetleri zayıflıyor. Doğrusu sektörün en tepesindeki yöneticilerden, üretim, dağıtım, tedarik enerji sektöründeki tüm oyuncuların fedakar tutumları ile bu noktaya kadar gelindi. Ulusal tarife enerji birim fiyatları maliyetlere göre mütevazi bir seviyede kaldı. Bundan sonrasında sektörün önünün tıkanmaması açısından sair ulusal tarifelerinde peyderpey olması gereken seviyeye geleceğini düşünüyorum.

 

Peki, son kaynak tedarik tarifesi ile tedarikçiler nasıl bir yol izleyecekler? Tüketici nelere dikkat etmeli?

Teklifler mümkün olduğunca net olmalı. Yeni bir sistem başlıyor. Zaten şöyle bir mesafeli yaklaşıyor herkes. Bir de üstüne daha karışık hale getirilirse bence çok doğru olmaz. İçine bir dolu ön koşul ekleyip, farklı farklı bir dolu senaryo kafaları iyice karıştırır. Hatta bundan tüketici zarar görürse izahı da zor olur. Netice de muhatap olunan her kişi nihai karar verici değil. Üst yönetime, ortaklara, üyelere izah edilecek. İnsanlar izah etmek noktasında zor durumda kalmamalılar, elbette para da kaybetmemeliler. Burada duruş tam bir danışman gibi olmalı, en doğru karar için yönlendirilmeli. Ve sonrasında da her sıkıntılı durumda destek olunmalı. Maliyetleri aşağı çekmede kol kola çalışılıyor olmalı. Bir adım sonrasında bu yeni yaklaşımla bir çok opsiyon, seçenek sunulur zaten. Bugün bu kafa karışıklığında erken.

Biz KOLEN olarak şu an ziyaret ettiğimiz tüm muhataplarımıza elimizden geldiğince tüm detayları vermeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca şeffaflaştırmaya, her bir detayı net vermeye gayret ediyoruz. Neticede birileri de merak edip, muhataplarımıza soracak aynı soruları. Herkes net olmalı. Hatta diyoruz ki en küçük bir kafa karışıklığında lütfen bizi çağırın hemen gelelim. Gerekiyorsa, sizin içinde uygunsa, kime izah edilecekse biz anlatalım, izah edelim. Hiçbir soru işareti kalmasın. Normalde karışık bir durum zaten yok. Son derece net. Şu anki durum yeni ve farklı bir yaklaşım olmasından kaynaklanıyor.

Tüketicilerin dikkat etmesi gereken ise, ilk olarak şunu söyleyeyim, eğer bugüne kadar “belki iptal olur düşüncesi” ile tedarikçiler ile görüşüp, anlaşmayı nispeten ağırdan alan aboneler var ise ki var biliyorum. Yinelemekte fayda var. Son bir iki güne bırakılması gerçekten hata olur. Son gün, 5 Mart Pazartesi gününe geliyor. 3 – 4 Mart hafta sonu. Yani dikkat edilmesi gereken birkaç güne denk geliyor.

İkinci dikkat çekmek istediğim nokta; sektörde abonelerin sürekli dillendirdiği bir rahatsızlıkla ilgili; tedarikçinin taahhüdünü yerine getirmemesi, sözleşme süresinden önce beklenmedik sözleşme iptalleri. İş dünyasında sürdürülebilir iş ilişkisinin birinci şartı karşılıklı memnuniyet. Kazan-kazan bile kafi değil artık, memnun-memnun, mutlu-mutlu olunacak. Teklif süreçlerinde ful rekabet ortamı ile gelen, satış kaygısıyla verilen, makul aralıklarda olmayan tekliflere dikkat edilmeli. Sürdürülebilir olmuyor. Bir kerelik olan, çok iyi bir fiyata aldığınız bir ürün değil bu. Aylarca, memnun kalınırsa yıllarca sürecek. Üç ay sonra sizi zor durumda bırakacak bir süreci başlatmak doğru olmayacaktır.

Sunulan teklif ile sözleşmenin örtüşüp, örtüşmediğine dikkat edilmeli. Avantajmış gibi görünen, anlaşılması ve takibi zor olacak ön koşulları iyi değerlendirsinler. Gerçekten yakın takip yapılıp, yapılamayacağına, önerinin pratikte uygulanabilirliğine dikkat etsinler. Sözleşmede avantajmış gibi görünüp, pratikte uygulanamadığı için dezavantaja dönüşebilecek şeylerden bence uzak dursunlar.

Son olarak ekleyeceğim bu yeni adım doğru adım, yaklaşım doğru yaklaşımdır. Zam geldi, gelecek tartışmalarından, bilgi kirliliğinden, doğru olan olmayan her şeyin gerçek olanı etkilemesinden sistemi uzak tutar.

 

Özellikle tüketiciler arasında son kaynak tedarik tarifesinden geri adım atılabileceği yönünde duyumlar alıyoruz. Bu mümkün mü?

Benim kanaatim bu mümkün değil. Son kaynak tedarik tarifesi yüksek tüketimli aboneler grubunun etkilediği abonelerin tedarikçiler ile sözleşme yapmalarına yalnızca birkaç gün kaldı. Görüştüğüm, ulaştığım, tarifenin kapsadığı her aboneye kararlı duruştan bahsediyorum. Ve abonelerin bir an önce uygun gördükleri tedarikçi ile sıhhatli bir anlaşma yapmaları noktasında uyarıyorum. Uygulamada eksik veya yanlış bir durum yok ki geri adım atılsın. Tarifeyi, yine kendisini oluşturan unsurlara endeksleyen, yani piyasa gerçeklerine endeksleyen bir modele geçiliyor. Bırakın geri adım atmayı, çok seri bir şekilde 50 milyon kWh olan yıllık tüketim limitinin çok daha aşağılara ineceğini, piyasada tüketici rakamlarının yerli yerine oturacağına inanıyorum.