Suudi Arabistan Sanayi Bakanı Hureyf, Türkiye ile ortaklık ilişkilerini değerlendirdi

Suudi Arabistan Sanayi Bakanı Hureyf, Türkiye ile ortaklık ilişkilerini değerlendirdi

Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim el-Hureyf, Türkiye ile işbirliği olanaklarının fazla olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkilerin ortaklık aşamasına girdiğini söyledi.

Hureyf, Türkiye’ye gerçekleştirdiği 5 günlük resmi ziyaret ile bu kapsamda Ankara ve İstanbul’da hükümet yetkilileri ve işadamlarıyla gerçekleştirdiği görüşmeler hakkında açıklamada bulundu.

“TÜRKİYE İLE İŞ BİRLİĞİ OLANAKLARI FAZLA”

Gıda güvenliği, sağlık, askeri savunma, uçak, uzay ve yenilenebilir enerji sanayiinde Türkiye ile işbirliği olağanı olduğunu belirten Hureyf, şunları kaydetti:

“Türkiye ile işbirliği yapılabilecek en önemli sektörler arasında uçak yapımında kullanılan alüminyum, titanyum ve karbon fiberin geliştirilmesi yer alıyor. Türkiye büyük bir petrokimya malzemesi ithalatçısı ve bu sektördeki ihtiyacı karşılamak için onlarla çalışmak mümkün.

Otomobil sanayi de işbirliği yapılabilecek alanlardan. Zira Suudi Arabistan, elektrikli otomobil sanayisine giriş yaptı, Türkiye de otomobil bataryası üretiyor.”

Günümüzde pek çok dünya ülkesinin madencilik ve maden tedariki konusunda sorun yaşadığına dikkati çeken Bakan Hureyf, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ı ocak ayında Suudi Arabistan’da yapılması planlanan Madenlerin Geleceği Forumu’na davet ettiklerini aktardı.

“COĞRAFİ KONUM, SANAYİYİ VE İŞBİRLİĞİNİ BESLİYOR”

Türkiye ile Suudi Arabistan’ın Doğu ile Batı arasındaki ticaret yolları üzerinde yer alan coğrafi konumları ve sahip oldukları gelişmiş lojistik ağ kapasitesine işaret eden Bakan Hureyf, şöyle devam etti:

“Bugün geldiğimiz noktada sanayi stratejimizin en önemli ayaklarından birini coğrafi konumumuz oluşturuyor. Bu bağlamda, Suudi Arabistan’ın, küresel bir lojistik üs ve önde gelen bir endüstriyel güç olmasını hedefliyoruz.

Seçkin coğrafi konumumuz, geçen 50 yıl boyunca altyapıya yaptığımız yatırımlar ve doğal kaynaklarımızla birlikte Suudi Arabistan’ın sanayide önemli bir rol oynaması mümkün.”

Suudi Bakan, Türkiye’nin coğrafi konumunun önemine vurgu yaparak, “Türkiye de Avrupa’ya yakın coğrafi konumunu kullanarak bu alandaki gücünü artırabilir. Bu bakımdan, iki ülke arasında endüstri alanında büyük işbirliği imkanı mevcut.” ifadelerini kullandı.

İKİLİ İLİŞKİLERİ İLERİYE TAŞIYAN ADIMLAR

İki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini ileriye taşıyan 3 adımın varlığından bahseden Hureyf, bunlardan ilkinin, Türk müteahhitlere Suudi Arabistan içinde başta askeri sanayi olmak üzere farklı alanlarda büyük sözleşmeler yapma olanağı tanınması olduğunu ifade etti.

Hureyf, Türk şirketleriyle birlikte Suudi Arabistan’daki yerli üretim düzeyinin artırılması için çalıştıklarını kaydetti.

Bakana göre, ilişkileri ileriye taşıyan bir diğer nokta, Suudi Arabistan’da iyi bir üne sahip ve her geçen gün pazar payı artan Türk menşeli ürünler. Hureyf, Türk şirketleriyle, yerel talebi karşılamak için Suudi Arabistan içinde daha fazla varlık göstermeleri ve şubeler açmaları konusunda görüşmeler yürüttüklerini aktardı.

Hureyf, üçüncü adımın, modern teknolojilerin sanayiye sokulmasını ve yapay zeka kullanılarak dördüncü sanayi devrimine dayalı endüstriyel bir zemin inşa edilmesini içerdiğini, Türkiye’nin ise bu alanlarda uygun çözümler ürettiğini belirtti.

“ORTAKLIK AŞAMASINA GEÇİŞ”

Bakan Hureyf, iki ülke ortaklığına dair “Türkiye ile ilişkilerimiz müşteri-tedarikçi ilişkisinden daha öte bir ilişki. Bu, sanayilerin yerelleştirilmesini, teknoloji transferini, eğitim ve kalifikasyonu, araştırma, geliştirme ve inovasyon alanında kapasite geliştirmeyi içeren bir ortaklık.” dedi.

Hureyf ayrıca Türkiye’nin 50 yılı aşkın zamandır askeri savunma sanayiinde yaptığı yatırımlar sonucu bu alanda dünyada öncü konuma geldiğine dikkati çekti.

Ülkesinin de pazarın ihtiyacına göre yeni ürünler geliştirebilecek güce sahip olduğunu kaydeden Hureyf, bu kapsamda ortaklığın da önemli olduğunu vurguladı.

“SUUDİ ARABİSTAN, EKONOMİSİNİ ÇEŞİTLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR”

Petrolün hala baskın olduğu Suud ekonomisinde, ihracatı çeşitlendirmek adına geliştirilen 2030 vizyonuna da değinen Hureyf, şu ifadeleri kullandı:

“2030 vizyonunun açıklanmasından bu yana ülkedeki fabrika sayısı önceki döneme kıyasla yüzde 50 artı. Endüstriye son 7 yılda yapılan harcama, aynı sektöre geçen 35 yılda yapılana eş değer.

Sanayi şehirleri, limanlar ve lojistik hizmetlere yapılan yatırımlar ve dijital altyapı yatırımları Suudi Arabistan’ı dördüncü sanayi devrimine hazır hale getirdi.”

Hureyf, konut, altyapı, büyük projelerle ilişkili sektörler ve turizm gibi yeni sektörlerde yaşanan büyümenin bir parçası olarak iç talepte artış yaşandığını ve bunların birleşerek yeni yatırım olanakları doğurduğunu dile getirdi.

Hükümetin, Suudi Arabistanlı tüketicilerde yerli malına karşı farkındalık oluşturmak için 2020 yılında “Made in Suudi Arabistan” projesini hayata geçirdiğine işaret eden Hureyf, bu projeyle Suudi Arabistan üretimi ürünlerin dünyada iyi bir üne sahip olduğunu görme fırsatı da elde ettiklerini kaydetti.

MADENCİLİK GELECEK VADEDİYOR”

Suudi Arabistan, geçen kasım ayında, 9 farklı proje aracılığıyla madencilik ve metal üretim sektörüne 32 milyar dolarlık yeni yatırım çekme planını kamuoyuna duyurdu.

Geçen yıl şubat ayında ise Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı, ülkedeki maden kompleksleri sayısının 2022 sonu itibarıyla 377’ye ulaştığını açıkladı. Bu maden yataklarından, çakıl taşı, altın, demir, bakır, granit ve mermer dahil 20’den fazla farklı maden çıkarılıyor.

Suudi Arabistan’daki maden sektörünün umut vadettiğini söyleyen Hureyf, keşif için pek çok proje başlattıklarını ve iyi sonuçlar aldıklarını aktardı.

Hureyf, 2020 yılında başlattıkları yatırım sisteminin yürürlüğe girdiğini ve madencilik alanında dünyayla kıyaslandığında rekor denilebilecek kısa sürelerde yatırım ruhsatı verdiklerini, şimdiye kadar iki defa düzenlenen Madenlerin Geleceği Forumu’nun da madencilik alanında faaliyet gösteren şirketleri, finansman kurumlarını ve hükümetleri bir araya getiren küresel düzeydeki ilk konferans olma özelliği taşıdığını sözlerine ekledi.

AA