HESİAD Başkanı Güven’den yenilenebilir enerji sektörüne özel ‘Yeşil Banka’ önerisi

HESİAD Başkanı Elvan Tuğsuz Güven, Ankara’da enerji editörleriyle buluştuğu basın toplantısında sektörde uzmanlaşmış ‘Yeşil Finansman Bankası, Yeşil Banka, Yeşil Enerji Bankası’ adında bir yatırım ve kalkınma bankasının kurulması önerisinde bulundu.

HESİAD Başkanı Güven’den yenilenebilir enerji sektörüne özel ‘Yeşil Banka’ önerisi
Petroturk
  • Yayınlanma13 Mayıs 2024 10:24

Hidroelektrik Santralları Sanayi İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, HESİAD Başkanı Elvan Tuğsuz Güven’in başkanlığında Ankara’daki enerji editörleriyle bir araya geldi. 27 Eylül 2023 tarihinde göreve gelen yeni dernek yönetimi, 7 aylık dönemde aldığı aksiyonlar ile yakın ve orta vade hedefleri hakkında basın mensuplarıyla detaylı bilgiler paylaştı.

Sibel ACAR – Ankara

Sohbet toplantısına HESİAD Başkanı Elvan Tuğsuz Güven’in yanı sıra Genel Sekreter Yusuf Hüseyin Yücebaş, Sayman Üye İbrahim Balanuye ile Serpil Serdar, Obahan Obaoğlu, Ömer Doğan, Burak Çolak ve Harun Taş da katıldı.

 

HESİAD TARİHİNDE İLK KADIN BAŞKAN

Başkan Elvan Tuğsuz Güven, ilk olarak Eylül ayında gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında gerçekleşen değişimle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Güven; “27 Eylül 2023’te yaptığımız yönetim kurulu toplantısıyla yeni yönetim ekibini seçtik, akabinde 14 Şubat 2024’teki Genel Kurul toplantımızda hem derneğimizin isim değişikliğini hem de yönetim ve denetim kurullarımızın genişletilmesini gerçekleştirdik. Daha önce ‘Hidroelektrik Santralları Sanayi İş Adamları Derneği’ olan dernek ismimiz günün ‘kapsayıcılık ve toplumsal cinsiyet eşitliği’ gereklerine uygun olarak ‘Hidroelektrik Sanayi İş İnsanları Derneği’ olarak değiştirildi. HESİAD, tarihinde ilk kez hidroelektrik sektöründe bir ‘kadın lideri’ görevlendirmiş olmakla kalmadı, aynı zamanda enerji alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarındaki halen ‘tek kadın başkan’ olarak görev yapmanın gururunu ve sorumluluğunu da taşıyorum. Ek olarak hem yönetim hem denetim kurulu üyelerimizin sayısının 5’er kişiden 7’şer kişiye çıkarılması kararı alındı. Böylece dernek yönetim süreçlerimizde de daha çoğulcu bir katılımı hedefledik” ifadelerini kullandı.

 

HESİAD’ın yeni dönem faaliyetleri ve odaklanılan konular hakkında bilgiler veren Güven; “Hibrit santraller, işletmelerde yaşanan sorunlar, yeni yatırımlar ve pompaj santraller, havza yönetimi, Aralık ayında gerçekleştirilecek HydroPower Türkiye Summit ve İletişim ve Üye Kazanım Stratejisi’ konu başlıklarında hızla çalışmalara başlandığını belirtti.

 

SU YÖNETİMİNDE BÜTÜNCÜL BAKIŞ AÇISIYLA YÖNETİM VURGUSU

Türkiye’nin son 10 yıllık dönemde rüzgar ve güneş enerjisi alanında ciddi bir atılım yapmış olmasına rağmen ‘hidroelektrik enerji’nin yenilenebilir enerji portföyünde halen yenilenebilir kaynaklardan enerji tedariğinde lider pozisyonda olduğuna vurgu yapan Güven; “Bu yıl 101 yaşına giren Cumhuriyetimizin büyüme hamlelerine çok önemli bir katkı sağlayan öncü yenilenebilir enerji alanı hidroelektrik sektörü, halihazırda özel sektör toplam kurulu gücümüzün yüzde 35’ini tek başına temsil ediyor olmaktan haklı bir gurur duyuyor.  Hidroelektrik alanında yaklaşık 32 bin MW’lık bir kurulu gücü temsil ediyoruz. Bu güçle yıllık enerji üretim potansiyelimiz ise 66,980 GWh. Bu rakamlarla Türkiye yenilenebilir ve temiz bir enerji kaynağı olan hidroelektrik enerji ile sera gazı emisyonlarına neden olmadan elektrik üretiminde Avrupa’da 2., dünyada ise hidrolik kaynaklar bakımından 9. sırada. Halihazırdaki ana amacımız bizleri etrafında toplayan en kıymetli kaynaklarımızdan biri olan ‘Su’yu daha doğru yönetmek ve bundan sonraki tüm sektörel çalışmalarımızı da bu anlayışla daha güçlü yürütmek. Bu kadar hayati bir kaynağın bütüncül bir bakış açısıyla yönetilebilmesi için ilgili tüm paydaşların konuyla ilgili süreçlere dahil edilmesini ülkemiz ve sürdürülebilirlik adına çok önemsiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

 

HES’LERDE HAVZA YÖNETİMİ VE HİBRİT SANTRALLER TALEBİ

İklim krizi dolayısıyla kuraklık artışlarına ve sıklıklarına karşın Türkiye enerji portföyünün temel taşlarından biri olan hidroelektrik kaynakların, iyi uygulamalarıyla ülkemizin enerji arz güvenliğinin güvencelerinden biri olmaya devam ettiğini anımsatan Güven, bu pozisyonu güçlendirebilmek adına öne çıkan 2 başlık olduğunun önemle altını çizdi.

Konuyla ilgili detayları aktaran Güven; “İklim krizi dolayısıyla kuraklık artışlarına ve sıklıklarına karşın Türkiye enerji portföyünün temel taşlarından biri olan hidroelektrik kaynaklar, iyi uygulamalarıyla ülkemizin enerji arz güvenliğinin güvencelerinden biri olmaya devam ediyor. Bu pozisyonu güçlendirebilmek adına öne çıkan iki ana başlık var: Doğru havza yönetimi ve ayrıca hidroelektrik enerji santralleriyle öne çıkan, özellikle GES’lerle hibrit olacak santraller” ifadelerini kullandı.

 

FİNANSMAN SORUNUNA ‘YEŞİL BANKA’ ÖNERİSİ

‘Su’yu nasıl daha iyi yönetiriz’ konu başlığı altındaki görüşlerini aktaran Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye, hidroelektrik enerji potansiyeli bakımından zengin bir ülke olmasına rağmen, son dönemde iklim değişikliği ve kuraklık gibi faktörler su rejimini ve su yönetimini etkiliyor ve hidroelektrik santrallerin işleyişinde çeşitli zorluklara neden oluyor. Ancak hidroelektrik enerji üretimi, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir role sahip ve ülkemizin karbon emisyon hedeflerine kayda değer katkılar sağlıyor.

 

Hidroelektrik Potansiyel ve Su Yönetimi: Türkiye’nin coğrafi yapısı, birçok nehir ve su kaynağını barındırıyor, bu da ülkeyi hidroelektrik enerji üretimi için uygun hale getiriyor. Ancak, iklim değişikliği nedeniyle su rejimindeki belirsizlikler ve kuraklık riski, hidroelektrik santrallerin işleyişini ve verimliliğini etkiliyor. Bu durum, su yönetimi politikalarının ve sürdürülebilir su kullanımının, mevcut iklim şartları, insan / hayvan popülasyonu ve ayrıca tarım yönetimi açılarından doğru su planlanmasının önemini giderek artırıyor. Bunun önemini Ulusal Verimlilik Planı’nda da görüyoruz.

 

İklim Değişikliği ile Mücadelede Hidroelektrik Enerjinin Rolü: Hidroelektrik enerji üretimi, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir rol oynayabilir. Planlı ve koordineli hidroelektrik enerji, diğer fosil yakıt kaynaklarının kullanımını azaltarak, enerji sektöründe çevresel sürdürülebilirliği destekleyen faktörlerden biri. Bu bizim için önemli bir konu, şöyle ki; HES’lerle doğru şekilde uyumlanabilecek hibrit uygulamalar sayesinde ülkece yenilenebilir enerji gücümüz artırılabilir. Bu bağlamda ulusal enerji verimliliğine de katkı sunacak, hali hazırda kamulaştırması, ENH, trafo bağlantıları, alt yapısı tamamlanmış, yetişmiş kadroya sahip hidro elektrik santrallerinde, yaz aylarında global ısınma ile olumsuz etkilenen üretimlerini ve düşen hidro üretim kapasitelerini GES’ten telafi etmek için aynı bağlantı bölgesinde olmak kaydıyla GES yatırımı yapılmasının önünün açılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun önü açıldığında HES’lerin tam anlamıyla yerli ve milli kaynaklardan, çevreci depolamalı santraller olarak üretim yapabilmesi sağlanacaktır.

 

Burada ne yazık ki HES’lerin GES hibrit santralleri yatırımlarında çeşitli kısıtlar ile karşılaşıyoruz. En önemli sorun TEİAŞ’ın HES’lere ilave hibrit GES kurmaları için yeterli kapasite tahsisinde bulunamıyor olması. Diğer taraftan enerji sektörü dışı yatırımcılara lisanssız bağlantı kapasiteleri tahsis edilirken, yukarıda da belirttiğimiz şeklide alt yapısı hazır, arazide GES kurmak için kapasitesi, ENH’ı hazır lisanslı yatırımcılara yeterli kapasite verilmiyor. Ayrıca lisanssızlarda aynı bağlantı bölgesi bile aranmazken HES’lere komşu parsellerde GES yatırımı için de bağlantı izni verilmiyor.

 

Hidroelektrik Santrallerin Stratejik Önemi: Türkiye’nin hidroelektrik potansiyeli, enerji arz güvenliği açısından da stratejik bir öneme sahip. Yerli ve yenilenebilir bir kaynak olan hidroelektrik enerji, ülkenin enerji arz güvenliğini güçlendirerek dışa ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltan enerji türlerinden biri.

Ayrıca, hidroelektrik santraller, suyun depolanması ve havzalar arası planlı ve koordineli su yönetiminin yapılabilmesi ile suyun verimli şekilde tarımda, içme suyunda ve enerji üretiminde kullanılması sonucunu gerçekleştirebilir. Bu yüzden doğru havza yönetimi üzerinde en çok durduğumuz başlıklar arasında yer alıyor.

 

Finansman Sorunu: Günümüzde yenilenebilir enerji sektöründeki en büyük sorunlardan bir diğeri ise finansman.

Piyasa koşulları gereği uygun kaynak yurtdışından uzun vadeli ECA kredileri ve ticari krediler getiriliyor. Bunun en için de en önemli konu mevzuatsal ve serbest piyasa şartlarındaki öngörülebilirlik. HESİAD yönetim kurulu olarak bunun yenilenebilir enerji sektörü genelinde ve finansmanı sağlayacak olan bankalar düzeyinde de teşvik edilmesi gerektiğini; bankaların bilançolarındaki yeşil kredi oranını belirli seviyenin üzerine çıkararak bankayı mali açıdan ödüllendirecek yasal mekanizmaların uygulamaya konabileceğini ve yurtdışından uzun vadeli proje kredileri teminine yönelik banka teminat mektuplarının maliyetini düşürmek için yasal düzenlemeler yapılabileceğini düşünüyoruz.

 

Ayrıca sektörde uzmanlaşmış ‘Yeşil Finansman Bankası, Yeşil Banka, Yeşil Enerji Bankası’ adında bir yatırım ve kalkınma bankasının kurulması önerilerimiz arasında. Bu sayede 2053 net sıfır emisyon ve tam bağımsız enerji sektörü hedefine ulaşmak için hem kredi hem de danışmanlık desteği sağlayacak bir banka kurularak yenilenebilir enerji sektörüne uygun finansmanı yurtdışı kaynaklardan ülkemize çekilmesi daha kolay ve cazip olacaktır. Bu tip bankaların yurtdışıdan topladıkları kaynağı iyi etüt edilmiş yenilenebilir enerji projelerine aktarabileceği bir yapı kurulabileceği de bir diğer görüşümüz. Bu uygulamalar, ülkemizin yenilenebilir enerji üretimine katma değer sağlayacak bir durum olacaktır.”

 

“VERİMLİLİĞİ VE DEPOLAMAYI ODAĞINA ALAN YATIRIMLARIN ÖNÜ AÇILMALI”

Son olarak enerji verimliliği ve depolama konusunun da gündemin önemli başlıkları arasında yer aldığına dikkati çeken Güven, HES’ler uluslararası enerji verimliliği kapsamındaki verimlilik planını en iyi tamamlayan konulardan biri olduğunu belirterek bu alanda hem yatırımların hem verimlilik oranlarının artmasını elzem gördüklerini aktardı.

Güven, son olarak; “Altyapısı hazır, hızlı devreye girecek olan, verimliliği ve depolamayı da odağına alan yatırımların önünün açılmasını ülkemiz adına çok önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.