ETKB Bakan Yardımcısı Demircan: “Depolama yeteneği sistem içerisinde mutlaka olmalı”

Enerji arz güvenliği konusunda belirlenen tüm stratejilerin ve hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için depolama sistemlerinin gerekliliğine dikkati çeken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, “Depolama yeteneğinin ister batarya olsun ister başka türlü bir depolama şekli olsun sistem içerisinde mutlaka olması gerekiyor. Bu kapsamda ilk çalışmalarımızı tamamladık. Yakın zamanda bunların hepsini sektörle paylaşacağız” diye konuştu.

ETKB Bakan Yardımcısı  Demircan: “Depolama yeteneği sistem içerisinde mutlaka olmalı”
Petroturk | Enerji Haberleri
  • Yayınlanma25 Aralık 2024 12:55

Sibel Acar – Ankara


Enerji Depolama Endüstrileri Derneği (EDEDER) tarafından düzenlenen ‘Geleceğin Enerjisi ve Depolama Kongresi’ JW Marriot Hotel Ankara’da gerçekleştirildi.

“Bölgenin Batarya Üssü: Türkiye” mottosuyla gerçekleştirilen kongrede, enerji depolamada politika ve regülasyonlar, enerji yönetimi, finansman, son teknolojiler, döngüsel ekonomi, depolama sektörü paydaşları ve yerlileşme gibi konular ele alındı.

Kongrenin açılışı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan ve EDEDER Başkanı Can Tokcan’ın konuşmalarıyla başladı.

“ENERJİ İTHALATÇISI OLMAMAK İÇİN DEPOLAMA TEKNOLOJİLERİ KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, burada yaptığı konuşmada enerjide değişim ve dönüşüm dönemi yaşandığına dikkati çekerek tüm ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de  bu konuda kendi dinamiklerine özgü güçlü bir yol haritası belirlediğini ifade etti.

Ülkemiz enerji ithalatçısı bir ülke olması sebebiyle konunun ülkemiz için stratejik öneme sahip olduğuna dikkati çeken Demircan, geçtiğimiz yıl yaklaşık 60 milyar dolar bu yıl da yaklaşık 50 milyar dolarlık bir enerji ithalatının gerçekleşeceğini öngördüklerini aktardı.

Enerji bağımsızlığının sağlanmasının bu açıdan önemli olduğunun önemle altını çizen Demircan, “Paris İklim Anlaşması’yla bütün ülkelerin vermiş olduğu ulusal beyanlar kapsamında 2053 net sıfır hedefleri için şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki daha önce enerji politikalarının oluşturulmasında tek değişkenlik amaçlı bir fonksiyon icra ederken şimdi birçok unsur bu amaç fonksiyonu içerisine dahil edildi. Gelinen süreçte bağımsızlık ve net sıfır hedefleri gibi ögelerin artık birlikte başarılması gerekiyor. Artık stratejilerimizi oluştururken uygulayacağımız hususlarda yenilebilir ağırlıklı olarak çeşitlendirme yapmamız lazım. Yenilenebilir kapasitenin maksimum seviyeye çıkartılarak bunu başarırken de muhakkak altyapının ve iletişim şebekesinin, dağıtım şebekelerinin de güçlendirilmesi ve modernize edilmesi lazım” dedi.

“NÜKLEER ENERJİYİ SİSTEME ENTEGRE ETMEK ZORUNDAYIZ”

Nükleer enerjinin temiz enerji kaynakları arasında olduğunu ifade eden Demircan, bu sebeple nükleer enerji kapasitelerinin artırılmasına yönelik sürdürülen çalışmaların devam ettiğini belirtti.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Demircan, “Bildiğiniz gibi şu anda Akkuyu‘da süreç devam ediyor. Bunun yanı sıra Sinop ve Kıyıköy ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Gelinen noktada nükleer enerjiyi de sisteme entegre etmek zorundayız. Çünkü ilerleyen zamanda baz olarak kullanabileceğimiz santral olarak nükleer enerjiyi ön görüyoruz. Bütün bu değişim ve dönüşümün aynı zamanda kurumsal yansımaları da önemli. Yeni dönemde yeni kurumsal yetenekler kazandırmak zorundayız. Sistemin hem düzenleyici kurumlar hem de şirketlerin yönetimsel kurumsal yapılarının güçlendirilmesi açısından reformlara ihtiyaçları olacaktır. Muhakkak bunu da aynı eşzamanlı olarak sağlamak zorundayız. Coğrafi olarak bölgesel konumumuz da önemli. Yakın zamanda da bölgesel enerji merkezi olması hususlarını da değerlendirerek kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.

“YENİLEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARIYLA 132 MİLYAR DOLARLIK DOĞAL GAZ İTHALATI ENGELLENDİ”

Enerji arz güvenliğinin kendi içerisinde birçok unsuru içinde barındırdığına da vurgu yapan Demircan, “Önümüzdeki 10 sene bizim için dönüşümün ve değişimin olacağı zorlu bir süreç olacak. Hem sistemin kendisi dönüşecek hem de sistemin içindekiler bu sistemi dönüştürecek. Önümüzdeki 10 seneyi doğru anlayabilmemiz için geçtiğimiz bu 10 seneyi doğru bir öngörmemiz lazım. Son 20 senede bu sektör aslında elektrik ve enerji sektörü önemli reformları kendi içerisinde başarmış bir sektör. 2005 yılında neredeyse hiç olmayan rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitemizi bugün itibarıyla 31.000 MW üzerine çekmiş durumdayız ve bunun bütününü neredeyse bütününü özel sektör marifetiyle yapmış durumdayız. Bugün itibari ile HES’leri de dahil ettiğimizde yaklaşık 67.000 MW’ın üzerinde yenilebilir güç kurmuş bir sektörüz. Yaklaşık 12.000 MW rüzgârımız, 18.000 MW’ta güneşimiz mevcut. 10 yıl içerisinde yaptığımız bu yatırımlarla yaklaşık 132 milyar dolarlık doğal gaz ithalatının öne geçmiş bir ülkeyiz. yani biz bu yenilebilir yatırımları yapmamış olsaydık bu son 10 yılda ödeyeceğimiz total doğal gaz ithalat farkı 132 milyar dolardı. Bu rakam enerji bağımsızlığı için çok önemli bir rakam” ifadelerini kullandı.

“DEPOLAMA YETENEĞİ SİSTEM İÇERİSİNDE MUHAKKAK OLMALI”

Enerji arz güvenliği konusunda belirlenen tüm stratejilerin ve hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için depolama sistemlerinin gerekliliğine dikkati çeken Demircan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Depolama yeteneğinin ister batarya olsun ister başka türlü bir depolama yeteneği olsun sistem içerisinde mutlaka olması gerekiyor. Bu ekosistemin inşaa edilmesi gerekiyor. Bizler de bu kapsamda ilk çalışmalarımızı tamamladık. Hem iletişim şebeke operatörümüz, hem düzenleyici kurumumuz hem de Bakanlığımız bir şekilde depolamalı tesislerle alakalı şebekeye bağlantı durumunu düzenleyici hususlara ilişkin taslak çalışmalarını sektörle paylaştılar sektörden gelen görüşleri de dikkate alarak olgunlaştırdılar. Yakın zamanda inşallah bunların hepsini sektörle paylaşacağız.”

“ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ’ SÜRECİNİN EN KRİTİK NOKTASI ‘ENERJİ DEPOLAMA TEKNOLOJİLERİ’DİR”

EDEDER Başkanı Can Tokcan da yaptığı konuşmada ‘Enerji Depolama Sektörü’nün Türkiye’de yeni gelişmeye başladığını ve dünya genelinde de sektörün yolun başında olduğunu belirterek, “Kesintili üretim profiline sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarından doğan arz ve talebin yönetilmesinde oluşan dengesizliklerin yönetilmesine sağladığı fayda sebebiyle ‘enerji dönüşümü’ sürecinin belki de en kritik noktası ‘Enerji Depolama Teknolojileri’dir” ifadelerini kullandı.

2021 yılından bu yana Enerji Depolama özelinde ve ilişkili olan yönetmeliklerde önemli gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Tokcan, “Bu gelişmeler Enerji Depolama yatırımlarının önünü açarken aynı zamanda gelir modellerini destekleyecek şekilde planlanmış durumdayken bizler bir yandan da Enerji Depolama Sistemleri’nin teknik kriterleri, kabul kriterleri ve gelir modellerine olan etkileri gibi konuların gün yüzüne çıkması için gün sayıyoruz.  Görüşe açılmış olan ilgili yönetmeliklerin yanı sıra 17 Aralık tarihinde ‘Toplayıcılık Faaliyeti Yönetmeliği’ yürürlüğe girdi. Bu sayede, enerjinin sadece kağıt üstünde değil, arzın ve talebin daha verimli şekilde yönetilmesi ile birlikte elde edilebilecek yeni iş gelir kalemleri de gün yüzüne çıkmış oldu. Görüşe açılmış olanlarla birlikte, planlanan bütün yönetmeliklerin nihai versiyonlarının yayınlanmasının, sektörümüzde yatırım kararlarının hızlanmasında önemli rol oynayacağına eminiz. Dolayısıyla biz sektörümüzün, regüle edilmiş, ama aynı zamanda esnekliği en üst seviyeye çıkaracak olan Enerji Depolama yatırımları ile birlikte ‘piyasaların kendi dinamikleriyle doğal olarak yönetildiği’ bir yapıya kavuşmasını arzuluyoruz. Kuralların net şekilde yayınlandığı ve yenilikçi piyasa mekanizmaları üzerinden arz ve talebin yönetildiği bir yapı ile yatırım kararlarının ciddi oranda hızlanacağına ve 2025 ortası itibarıyla da büyük ölçekli depolama projelerinin devreye alınacağını öngörüyoruz” diye konuştu.