“Elektriğimizin yaklaşık 11,2 terawatt saatini jeotermal santrallerimizden ürettik”

Sibel Acar – Ankara

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) tarafından düzenlenen 8. Türkiye Jeotermal Kongresi, 19-20 Şubat tarihlerinde Grand Ankara Hotel & Convention Center’da düzenlendi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada 2023 sonu itibarıyla Türkiye’nin birincil enerji arzının 158 milyon ton eşdeğer petrol (TEP) olduğunu ve ülkenin enerji talebinin 2035’e kadar 205 milyon TEP değerine ulaşmasının öngörüldüğünü söyledi.

Tancan, Türkiye’nin 2024 elektrik üretiminin yaklaşık 350 terawatt saat olduğunu belirterek jeotermal enerji tesislerinin kurulu güç içindeki payının yüzde 1,5 yaklaşık 1734 megavat jeotermal kurulu gücün bulunduğunu ifade etti.

Tancan, bu tesislerin toplam üretim içerisindeki payının yaklaşık yüzde 3,2 civarında olduğunu ve elektriğin yaklaşık 11,2 terawatt saatinin de jeotermal santrallerimizden üretildiğini aktardı.

“HIZLA ARTAN ENERJİ TALEBİNE KARŞILIK ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK ORANI DÜŞÜRÜLECEK”

Tancan, Türkiye’nin elektrik talebinin 2035’e kadar yıllık ortalama yüzde 3,5 artarak 510 terawatt saate ulaşacağını ve 2035-2055 döneminde söz konusu talebin yıllık ortalama artışının 5,2 seviyesine yükselerek 1406 terawatt saate yükseleceğini de öngördüklerini bildirdi.

Enerji talebinin güvenli, sürekli, uygun maliyetli ve rekabetçi koşullarda ve yerli kaynaklardan sağlanmasının önem arz ettiğinin altını çizen Tancan, “Birincil enerji arzı içerisindeki yerli kaynaklara ait pay yüzde 31 olup enerji ithalatı için 2024 yılında 65,6 milyar ABD doları ödenerek enerji kaynaklarını ülke olarak ithal ettik. Bu miktarın olabildiğince azaltılması ve Türkiye’nin mutlaka enerjide tam bağımsızlığını kazanması gerekmektedir. Kararlılıkla uygulanan ve uygulanmasına devam edilecek politikalarımız sayesinde enerjide dışa bağımlılık oranı hızla artan enerji talebine karşılık 2035 yılına kadar yüzde 59,4’e düşürülecektir” diye konuştu.

Tancan, Türkiye’nin politikalarının enerji arz güvenliğini sağlama, enerjide dışa bağımlılığı azaltma ve sera gazı emisyonlarını düşürerek 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşma doğrultusunda şekillendiğine işaret etti.

Tancan, söz konusu hedeflere ulaşabilmek ve Türkiye’nin enerji geleceğini inşa etmek için stratejik bir yol çizilerek uzun vadeli stratejiler içinde yenilenebilir enerji kapasitesini artırmaya yer verildiğini söyledi.

TÜRKİYE, JEOTERMAL ENERJİ KURULU GÜCÜYLE AVRUPA’DA BİRİNCİ SIRADA

Milli Enerji ve Maden Politikası’nın bu kapsamda belirlendiğini ifade eden Tancan, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2024-2028 stratejik planına göre 2024 sonu itibarıyla 69 bin 122 megavat olan toplam yenilebilir kurulu gücümüzün 2028’in sonuna kadar 91 bin 363 megavata çıkarılması hedeflenmiştir. Hedeflenen toplam yenilenebilir kapasite içerisinde jeotermal kaynaklı tesislerin de önemli bir oranda yer almasını bekliyoruz” dedi.

Tancan, Türkiye’de teşvik mekanizmalarıyla yenilenebilir enerji santrallerine yatırım için uygun ortam oluşturulduğuna dikkati çekerek, “Milli Enerji ve Maden Politikamızın en önemli unsurlarından biri olan yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın ekonomiye kazandırılması noktasında bu mekanizmanın katkısı yadsınamaz seviyededir. Avrupa’da kurulu güçte jeotermalde birinci, hidroelektrikte ikinci, rüzgarda yedinci, güneşte sekizinci konuma ulaştık” ifadelerini kullandı.

“JEOTERMALDE BUGÜN İTİBARIYLA 1730 MEGAVAT KURULU GÜCE ERİŞTİK”

JESDER Başkanı Ufuk Şentürk de kongrenin açılışında yaptığı konuşmada jeotermalde bugün itibarıyla 1730 megavat kurulu güce erişildiğini belirterek, “Dünyada dördüncü, Avrupa’da birinci sıraya geldik. Bu başarıyı daha da ileri taşımak amacıyla hepimiz hummalı bir çalışma içindeyiz” diye konuştu.

JEOTERMALDEN GÜBRE ÜRETİMİ

Jeotermal enerjinin sadece enerji üretimi amacıyla tanınmasının doğru olmadığı hususuna vurgu yapan Başkan Şentürk, jeotermal kaynaklardan gübre elde etmenin önemine dikkati çekerek, “Jeotermal kaynakların içinde birçok maden ve mineral var. Gübrenin içinde de bu maden ve mineraller var. Bu araştırmalarla bir yol haritası belirledik. Jeotermal kaynakların içinde bol miktarda bulunan silisyum ve diğer kıymetli maden ve mineralleri doğrudan bitki örtüsüne sunarak gübre olarak kullanmanın yolunu açacağız. Bunu Endonezya başardı, Antalya’da da bir madencilik şirketi bununla ilgili AR-GE çalışmalarına devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.​​​​​​​

JESDER’DEN ‘ENERJİ FONU’ ÖNERİSİ

Jeotermal yatırımları teşvik etmek ve başarısız arama risklerini minimize etmek için kullanılmak üzere bir ‘Enerji Fonu’ önerisinde de bulunan Şentürk, “Bu yıl kendimize’ jeotermal kaynak risk fonunun oluşturulması’ konu başlığını yol haritası olarak belirledik. Bunun bir benzeri Dünya Bankası tarafından uygulandı. İşin özü şu ki jeotermal kaynak arama riski hem çok olan hem de maliyetli olan bir kaynağımız. Özellikle keşfedilmemiş sahalarda bu riski finanse edebilmek gerekiyor. Yatırımcılar tarafından her yılı takip eden yılın Mart ayında devlete yatırılan yüzde 1’lik bir idare payı söz konusu. Bu payın yüzde 25’lik kısmının risk unsurunun minimize edilmesi için oluşturulacak fona aktarılmasını ve bu fonda biriktirilerek keşiflerin hızlandırılmasını talep ediyoruz. Eğer bu model hayata geçirilirse miktarı 3 yıl içerisinde milyarlı rakamlara ulaşarak bu fonu kullanabilir hale getirebiliriz” önerisinde bulundu.

Kongre ile ilgili ayrıntılı dokümanlar, https://geothermalturkey.org adresli web sitesi üzerinden kamuoyuyla paylaşılıyor.