elektrikli araç

“Çatı GES kurulumları 2020’nin son çeyreğinden itibaren büyüyerek devam edecek”

Solutions2Charge(S2C) Kurucu ve Yönetici Ortağı Uğur Kılıç, koronavirüs salgınının çatı GES sektörü ve elektrikli araç şarj istasyonu yatırımlarına etkisini Petroturk’e anlattı.

Solutions2Charge(S2C) Kurucu ve Yönetici Ortağı Uğur Kılıç, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının çatı GES sektörü ile elektrikli araç şarj istasyonu yatırımlarına etkisi ve gelecek döneme ilişkin değerlendirmelerini Petroturk’e anlattı.

İçinde bulunduğumuz durumun GES piyasasına etkileri nasıl? Özellikle çatı GES yatırımları ve izin süreçlerinde nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız? Yeni çatı GES yatırımları ne durumda?

Son yıllarda alınan ivme ile Türkiye GES konusunda dünyadaki en önemli ülkelerden birisi durumuna geldi. Nisan 2020 sonu itibariyle toplam kurulu güç 6.000 MW’ın üzerine çıktı. Aylık mahsuplaşma düzenlemesinin ardından da özellikle çatı pazarı hızlanarak toplam kurulu güç içerisinde 250 MW üzerinde bir kapasiteye ulaştı. Yaklaşık 1.500 MW çatı GES projesi de müracaat aşamasında.

Salgının başlamasıyla beraber, önce Çin’de başlayan ve ardından Avrupa’ya uzanan üretim ve tedarik zincirindeki sıkıntılar, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de GES projelerinin yavaşlamasına ve birçoğunun durmasına sebep oldu. Bu süreçte karşılaşılan finansal belirsizlik ve riskler de GES yatırımları konusunda iştahı maalesef azalttı. Mevcut durum özellikle YEKDEM’den yaralanmak isteyen ve bu yılsonuna kadar yatırımlarını tamamlaması gereken yatırımcıyı da zor durumda bıraktı. Hem yatırımcının mağdur olmaması hem de sektörün canlanması ve sektör paydaşlarının salgın sonrası ekonomik faaliyetlerine devam edebilmeleri için YEKDEM süresinin uzatılması, tüm güneş enerjisi sektörünün talebi. Nisan’da yapılması planlanan ancak salgın sebebiyle ertelenen YEKA ihalelerinin de salgının kontrol altına alındıktan hemen sonra yapılması gibi bir beklenti söz konusu.

Çatı GES projeleri de bu süreçten en çok etkilenen projeler oldu. Salgın öncesi, artan elektrik fiyatları ve düşen güneş kurulum maliyetleri ile birlikte özellikle ticarethane tarifesi kullanıcıları olan akaryakıt istasyonları, AVM, hastaneler, salgın başlayıncaya kadar çatı kurulumlarında önemli bir rol oynadılar. Kamuda ve özel sektörde alınan tedbirler ve evden çalışma sistemi, sadece sahadaki çalışmaları etkilemedi, projelerin belge ve izin süreçlerinin tamamlanamamasına da sebep oldu. Bu süreçlerde yaşanılan gecikmelerle birlikte çatı sahiplerinin projelerini bir süre askıya alması da, sahada devam eden projeler haricinde yeni projeleri bekleme noktasına getirdi.

Tüm bu gelişmelere karşın, salgın sonrasında çatı GES pazarının, özellikle ticarethane çatılarında ve OSB’lerde, ki geçtiğimiz haftalarda çıkan düzenlemeyle OSB’lere belli bir kapasiteye kadar boş alanlara da GES kurma izni verildi, 2020 son çeyreğinden itibaren büyüyerek devam edeceğini öngörüyorum.

Elektrikli araç Şarj noktalarının sayısında salgın öncesi ciddi bir artış trendi vardı. Covid19 salgınından elektrikli araç ve şarj noktası yatırımları nasıl etkilendi ? Gelecek döneme etkileri neler olacak? Nasıl etkilenecek?

Pandemi öncesi tüm dünya ve Türkiye’de elektrik araç ve buna bağlı olarak şarj istasyonları sayısında bir artış trendi söz konusuydu. Türkiye’de 2020 yılı ilk çeyreğine baktığımız yüzde 100 elektrikli ve hibrit araç satışları, 2019 yılı ilk çeyreğine göre yüzde 79 arttı. Yüzde 100 elektrikli araç satış rakamları ise, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 50 artarak, toplamda 2.000 adetin üzerine çıktı. Bununla beraber yaklaşık 700 adet de halka açık şarj istasyonu kurulmuş durumda ve bunların yüzde 20’si hızlı şarj istasyonları. Avrupa ve Amerika’da 10 araca 1 şarj istasyonu düşerken, Türkiye’de bu rakam 3 araca 1 şarj istasyonu. 2030 yılında 2,5 milyon elektrikli araç ve 1 milyon şarj istasyonu öngörüsü göz önüne alındığında, pandemi öncesi büyüyen ve gelecekte de çok büyüyeceği aşikar bir sektörden bahsediyoruz.

Pandemiyle beraber ekonomik problemlerin derinleşmesi ve bunun etkilerinin hissedilmesi, tedarik zincirinin kırılması ve birçok üretim tesisinin faaliyetlerini durdurması, otomotiv ve elektrikli araç şarj sektörlerini de ciddi biçimde etkiledi. Pandeminin çıkış noktası olan Wuhan, dünyada otomotiv sektörünün kritik merkezlerinden birisi. Sektördeki duraklama ve kendi hissettiren daralma, Çin’deki birçok batarya fabrikasının pandemi süresince kapanması ve batarya üretim kapasitesinin yıl sonuna kadar yüzde 10-15 seviyesinde düşeceğinin tahmin edilmesi, her sene yüzde 50 büyüme trendinde olan elektrikli araç pazarı ve buna bağlı olarak şarj istasyonları üretim, kurulum ve işletim hizmetlerini de etkileyecek.

Dijitalleşme, küresel ısınmaya karşı geliştirilen senaryolar, yenilenebilir enerji kullanımının artması gibi konuları her zamankinden daha fazla tartışacağımız bir gelecek bizleri bekliyor. Özellikle enerji ve ulaşım sektörlerindeki dijitalleşme ile beraber elektrikli araç ve şarj istasyonları, yukarıda belirttiğim şekilde her ne kadar pandemiden olumsuz da etilense, artık ertelenen yatırımlar arasında değil, enerji tedarik zincirinin yeni bir halkası olarak yatırımda ilk sıralarda yer alacağı öngörülüyor. Bunu destekleyen en önemli veri de şarj istasyonu kurulum ve uygulamaları yapan şirketlerin büyük bir çoğunluğunun hali hazırda enerji ve akaryakıt sektörlerinde yer alması ya da o şirketlere ait start-up girişimler olması.

Şarj istasyonları için alt yapının hazırlanması, elektrikli araçların yaygınlaşmasındaki en önemli faktör. Özellikle 2018-2020 yılları arasında dünyadaki ve dünyadaki artış hızına oranla daha düşük olmasına rağmen Türkiye’deki elektrikli araç ve şarj istasyonlarının sayısındaki artışı incelendiğimizde bu yatırımların salgın sonrasında da devam edeceğini öngörüyoruz. Pandemi döneminde, mobilizasyonun minimuma inmesi ve araç kullanımının azalması, şarj operatörlerinin gelirlerinde büyük bir azalmaya sebep oldu. Bu dönem içerisinde, şarj istasyonu sayısını yaygınlaştırma stratejisinde olan birçok firma da hem dünyada hem Türkiye’de, sahada çalışmalarına ara vermek zorunda kaldılar. Öte yandan, tedarik zincirindeki aksama ve batarya tedarikinde düşüş beklenmesine rağmen, birçok araç üreticisinin önümüzdeki yıllarda hedeflediği elektrikli araç üretiminde düşüş açıklamaması, birçok ülkenin elektrikli araç teşviklerine devam edeceklerini açıklaması – örneğin Çin destek mekanizmasını 2 yıl daha uzattı-, Türkiye özelinde ise TOGG’un fabrika kurulumunu bu yıl  tamamlaması ve 2022’de ilk araçların üretilmesine yönelik çalışmalarının devam etmesi, pandemi süresince düşen petrol fiyatlarına rağmen, şarj noktalarının artması yönündeki yatırımların devam etmesi ve bu konuda iştahı olan yeni oyuncuların sektöre katılması yönünde beklentileri arttıran gelişmeler.

Salgının muhtemel etkilerinin azalması ile birlikte yılın ikinci yarısında nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Tüm dünyada salgın sonrası için iyi ve kötü senaryolar var. Bu senaryoların tek bir ortak noktası, ekonomide global bir daralma beklentisi. Bu daralmanın oransal olarak büyüklüğünü, salgının ülkelerde ne kadar hızlı kontrol edildiği ve yeni normallerle yaşamaya ne kadar çabuk başlandığı belirleyecek.

Salgın süresince, Sağlık Bakanlığımız ve ilgili kurumlarca yönetilen süreç ve alınan tedbirler sonucunda, 11 Mayıs itibariyle yeni bir döneme giriyoruz. Önlemler kademeli olarak azaltılacak ve yeni normalle yaşamaya başlayacağız. Salgının etkilerini, gerekli önlemleri almaya devam ederek daha da azaltacağımıza ve buna bağlı olarak yılın ikinci yarısının, tüm sektörlerde beklendiği gibi  güneş enerjisi ve elektrikli araç şarj sektörlerinin toparlanma, yeniden yapılanma dönemi olacağını düşünüyorum. Etkilerini hissedeceğimiz ivmelenme ise 2021 yılında gerçekleşecektir.

Kamu otoritelerince açıklanan ekonomik paketler kapsamına alınan sektörler arasında enerji sektörü yok. Enerji piyasasının devletten desteğe ihtiyacı var mı? Çatı GES tarafında ne tür destekler verilebilir?

Ekonomi İstikrar Kalkanı paketi, birçok sektörde yaşanan sıkıntılara deva oldu ve ekonomik faaliyetlerin devamını sağladı. Bununla beraber enerji piyasasının ihtiyacı olan destekler de sektör dernekleri tarafından dile getirildi ve ilgili otoritelere iletildi.

Özellikle çatı GES tarafında, kurulum aşamasında olan projelerinde dışında, yeni projelerin birçoğu salgın döneminde askıya alındı. Finansa erişimin de güçlüğü hesaba katıldığında özellikle evsel çatı uygulamalarının tamamen durduğunu söyleyebiliriz. Bu süreçte, birçok uygulama ve proje şirketinin ekonomik faaliyetlerini devam ettirebilmeleri ve evsel çatı GES segmentini biraz daha hızlandırmak ve tabana yaymak için evsel çatı GES projeleri için KDV muafiyeti getirilmesi sektör için destek olacaktır. Ayrıca, çatı GES kurulumuna uygun olan evlerin birçoğunun müstakil konutlar olduğu, bunların sözleşme güçleri ve elektrik ihtiyaçlarının 10 KW üzerinde olduğu düşünüldüğünde, bu kapasite limitinin de 50 KW seviyelerine çekilmesi, çatı GES projelerini hızlandıracaktır.

Sürecin sektör için daha az hasarla atlatılması için yapılması gerektiğini düşündüğünüz düzenlemeler var mı? Beklentileriniz neler?

Sektörün daha az hasarla bu süreci atlatabilmesi için, belirsizliğe sürüklenmemesi gerekmektedir. Covid19 tedbirleri kapsamında, birçok kurum düzenli toplantılarını iptal etti ve uzaktan çalışmaya başladı. Bu çerçevede 14.04.2020 tarihinde alınan bir kararla, lisanssız üretim başvuruları alınmakla birlikte, EPDK tarafından yeni bir bildirim yapılıncaya kadar, projelerin evrak ve teknik yönden değerlendirildiği aylık komisyon toplantıları iptal edildi. Salgın dönemi, özellikle lisanssız ve çatı GES projeleri için izin süreçlerinin tamamlanması, önlem ve kısıtlamaların hafifletilmesiyle saha uygulamalarına bir an önce başlanabilmesi için gerekli hazırlıkların yapılması için bir fırsattı. Her ne kadar, projeler, ilk ay yapılacak toplantıyla beraber başvuru sırasına göre değerlendirilecek olsa da, bu hem bir yığılmaya hem de zaman kaybına sebebiyet verecektir. İşlerimizi evlerimizden online ve dijital mecralar aracılığıyla yürüttüğümüz şu günlerde, bu toplantıların da uzaktan yapılabiliyor olması ve başvuruların sonuçlandırılabilmesi, sektördeki belirsizliği giderecek ve sürekliliği sağlayacaktır.

Bunun yanında, güneşte azalan maliyetler, son kullanıcıları ucuz ve düşük enerji tedarikine yönlendiriyor tüm dünyada ve Türkiye’de. Öte taraftan Covid19 etkisiyle talepteki düşüş de yatırımcıları daha az iletim ve dağıtıma bağımlı hale getirerek, elektrik maliyetlerini düşürmeye yönlendirecektir. Bu durum, yeni iş modellerinin gelişmesi ve Yeşil Elektrik Anlaşmaları (Green PPA)  ile yatırımcı ve son kullanıcının aynı ekosistemde buluşmasının sağlayacaktır. İçerisinde bulunduğumuz süreçte bu konuyla ilgili düzenlemelerin yapılması, sektörün salgın sonrası daha hızlı toparlanmasına destek olacaktır.

Elektrikli araç şarj istasyonları konusunda ise, EPDK’nın taslak olarak hazırladığı, şarj istasyon ağlarının işletimine yönelik usul ve esasların belirlendiği düzenlemenin tamamlanması, salgın sonrası dönemde sektördeki yatırımların hızlanmasını teşvik edecektir.

Yaşanan sürecin enerji piyasaları üzerinde uzun vadeli etkilerinin neler olmasını bekliyorsunuz? Enerji piyasalarının gelişimine ne gibi etkileri olacak?

Yaşadığımız süreç, hem sosyal hem de ekonomik olarak tüm dünyada bir değişimin başlangıcı gibi görünüyor. Enerji piyasalarında da bu değişimi göreceğiz. Daha az mobilize ve hemen hemen her şeyi dijital ortamlarda gerçekleştirdiğimiz bir dünyada, kesintisiz ve temiz enerjinin sağlanması önem kazanacaktır. Prosumer (üreten tüketici) konseptinin gelişmesi ve enerji depolama uygulamalarının gelişmesi ile yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artacaktır. Dağıtık enerji sistemleri ve yeni iş modelleri ile yerinde tüketim projeleri hız kazanacaktır.

Elektrikli araçlar ve şarj istasyonları da elektrik tedarik zincirinin bir parçası olacaktır uzun vadede. Enerji ithalatçısı olan ülkemiz, yerli ve yenilenebilir enerji kaynakların kullanılması ile dış borç yükünü azaltırken, elektrikli araç şarj istasyon ağlarının genişlemesiyle oluşacak sektörlerde yeni istihdam yaratılması ile uzun vadede ekonomik avantajlar da elde edecektir.