Yerli olan ne varsa ekonomiye kazandırıyoruz

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız     Enerji sektörü son derece dinamik ve adı üzerinde enerjisi bol bir sektör. Sektör son derece dinamik ve gelişime açık. Tüm sektör aktörlerini tebrik ediyorum. Devlet olarak stratejimizi tedarik güvenliği, yerlileşme ve öngörülebilir piyasa üzerine kurguladık. Türkiye’nin sanayi üretiminde elde ettiği […]

Yerli olan ne varsa ekonomiye kazandırıyoruz
Servet Uzun
  • Yayınlanma19 Haziran 2017 13:29
  • Güncelleme19 Haziran 2017 13:57

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız

 

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız

 

Enerji sektörü son derece dinamik ve adı üzerinde enerjisi bol bir sektör. Sektör son derece dinamik ve gelişime açık. Tüm sektör aktörlerini tebrik ediyorum. Devlet olarak stratejimizi tedarik güvenliği, yerlileşme ve öngörülebilir piyasa üzerine kurguladık. Türkiye’nin sanayi üretiminde elde ettiği artışlarla enerji üretimindeki artışlar neredeyse eşgüdüm halinde gidiyor. Bu da aslında ne kadar çok kalkındığımızın göstergesidir. Büyüme hızımızı ne kadar çok artırabilirsek o kadar çok enerjiye ihtiyacımız olacak. Geçen yıl yüzde 2,9 büyüdük.

 

“TEDARİK GÜVENLİĞİNİ TEMİN ETMEYE DEVAM EDİYORUZ”

 

Yaşadığımız onca badire ve ihanete rağmen millet ve sektör olarak üretmeye, birlikte yürümeye devam ettik. Ancak bu büyüme yetmez yüzde 5’in üzerinde büyüyeceğiz. Tabii o zaman da enerji talebimiz artmaya devam edecek. Ne kadar üretirsek o kadar ayakta kalırız. Üretmeyen toplumların ayakta kalmasına imkan yok. Elektrikte, gazda, petrolde hem arz güvenliğini temin eden hem de öngörülebilirliği ortaya koyan çalışmaları görüyoruz. Üreten ve tüketen ülkeler arasında yaşamanın avantajını kullanarak tedarikçi ve ticaret ülkesi olma yolunda çalışıyoruz. Sadece kendi arz güvenliğimizi temin etmekle kalmayıp tüketici ülkelere de güven vermeye ve tedarik güvenliğini temin etmeye devam ediyoruz.

 

“ÖNGÖRÜLEBİLİR BİR PİYASA ORTAYA ÇIKIYOR”

 

Diğer taraftan gazdaki depolama çalışmalarını ve FSRU santrallerini devreye alarak piyasayı daha da rahatlatan ve arz güvenliğini artıran çalışmalar yapıyoruz. Yakın zamanda rüzgar ve güneşteki maliyetler son derece yüksekti. Rüzgardaki maliyetler hepinizin bildiği gibi 3’te 1 oranında düştü ve düşmeye de devam edecek. Güneşte neredeyse yüzde 80’lere varan bir gelişme kaydettik. YEKA modeliyle yeni bir döneme geçildi. Bunun pratiğini Konya- Karapınar’da yaptık. Şimdi rüzgarı bekliyoruz. Burada iki unsur ön plana çıkıyor. Öngörülebilir bir düzen, YEKA modeliyle yüksek hacimli üretim santrallerinin temini. Rüzgardan ve güneşten elektrik üretmekle kalmıyoruz. Rekabetçi olabilmek için teknolojiye de sahip olmak gerektiğine inanıyoruz. Üretimi Türkiye’de yapma şartı çok önemli bir parametre. Bu alanda da artık tedarik yapan, üreten hatta ihraç eden bir ülke olma yolunda ilerlemeyi irade olarak ortaya koyduk. Şimdi önümüzde rüzgar ihalesinde de türbin üretilmesi olayı var. Fakat bu da yetmiyor ve bir unsura daha ihtiyacımız var. İnsan kapasitesi… Yetenek geliştirmeye ihtiyacımız var. Ar-Ge merkezlerinin Türkiye’de kurulmasını istiyoruz. İşte tüm bunları bir araya getirdiğinizde öngörülebilir bir piyasa ortaya çıkıyor. Sizler de bu öngörülebilir piyasada risklerinizi ve yönünüzü buna göre çizeceksiniz. Çünkü size genel çerçeve veriliyor.

 

“KÖMÜRLE İLGİLİ ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK”

 

Kömürde de önemli adımlar attık. Yapmış olduğumuz ihaleyle yüksek bir üretim ağını devreye almaya çalışıyoruz. Şu anda toplam üretimdeki kaynaklar yaklaşık 10 bin MW civarında. İlave 20 bin MW daha rezervimiz var. Bunu toplamda 30 bine çıkardığımız ölçüde bunun 26 milyar metreküp doğalgaza tekabül edecek. Yerli olan ne varsa ekonomiye kazandırıyoruz. Öngörülebilir piyasadan sadece regüle edilmeyi anlamamalıyız. Gereğinden fazla regülasyon elinizi kolunuzu bağlar. Çok detaylı düzenlemeleri de bu yüzden doğru bulmuyorum. Kamu ve özelin ortak algısını yaratacağımız bir kültür ve derinlik bizi kurtarır. Bu durumda da içinde inisiyatif alanları yaratılmış çerçeve düzenlemeler devreye giriyor. Bu düzenlemeler çerçevesinde doğru öngörülerle hareket eden kazanacak. Bu da özel sektöre düşen risk yönetimi alanıdır. Bu yüzden öngörülebilir piyasalardan tamamen regüle edilmiş piyasaları değil, inisiyatif alanlarının belirlendiği bir piyasa algılıyoruz. Bizler şu anda Meclis, Hükümet, Komisyon ve Bakanlık olarak sizlerle birlikte ülkenin ve sektörün ortak menfaatleri doğrultusunda çalışıyoruz. ISTRADE gibi tartışma ortamlarında bulunmak bizi başarıya götürecek yegane unsudur. Bu yüzden geleceğimizden umutluyuz. Birbirimize güvenelim ve birlikte kazanalım.