DOĞU AKDENiZ’DE TAVİZ YOK

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada kalıcı barışın tesis edilmesi yönündeki yapıcı adımlarına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) hidrokarbon arama faaliyetlerine Türkiye geçit vermiyor. HUKUK DIŞI ARAMA SONDAJI DURDURULDU Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İtalyan ENI şirketine verdiği hukuk dışı lisans doğrultusunda ENI şirketine ait […]

DOĞU AKDENiZ’DE TAVİZ YOK
Melisa Güven
  • Yayınlanma2 Mart 2018 10:45
  • Güncelleme5 Mart 2018 08:46

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada kalıcı barışın tesis edilmesi yönündeki yapıcı adımlarına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) hidrokarbon arama faaliyetlerine Türkiye geçit vermiyor.

HUKUK DIŞI ARAMA SONDAJI DURDURULDU
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İtalyan ENI şirketine verdiği hukuk dışı lisans doğrultusunda ENI şirketine ait Saipem 12000 isimli sondaj gemisinin KKTC’ye ait ve TPAO’nun sahip olduğu ruhsat bölgesinde kalan ve 3. parsel olarak adlandırdıkları sahada yapmak istedikleri arama sondajı, Türk Deniz kuvvetlerinin bölgede yayınladığı NAVTEX ve gemiye yaptığı engellemeyle durduruldu.

“TEK TARAFLI SONDAJA İZİN VERMEYİZ”
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ın statüsü önemli. Bölgede tek taraflı bir siyaset aldı başını gitti. Kıbrıs’taki zenginlikler Kıbrıslılara aittir. Bölgede somut ve akılcı bir çözüm üretilmediği sürece, biz etkin olmak zorundayız. Tek taraflı bir sondaj yapılırsa, Türkiye olarak buna izin veremeyiz” diye konuştu.

Haberin Tamamı… 

Doğu Akdeniz’de taviz yok
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada kalıcı barışın tesis edilmesi yönündeki yapıcı adımlarına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) hidrokarbon arama faaliyetlerine Türkiye geçit vermiyor.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) İtalyan ENI şirketine verdiği hukuk dışı lisans doğrultusunda ENI şirketine ait Saipem 12000 isimli sondaj gemisinin KKTC’ye ait ve TPAO’nun sahip olduğu ruhsat bölgesinde kalan ve 3. parsel olarak adlandırdıkları sahada yapmak istedikleri arama sondajı, Türk Deniz kuvvetlerinin bölgede yayınladığı NAVTEX ve gemiye yaptığı engellemeyle durduruldu.

‘TEK TARAFLI SONDAJA İZİN VEREMEYİZ’

İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikte konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ın statüsünün ve oradaki insanların çok önemli olduğunu ifade ederek, “Hep oldu bittiye dayalı olmuş. Bölgede tek taraflı bir siyaset aldı başını gitti. Kıbrıs’taki zenginlikler Kıbrıslılara aittir. Türkiye de burada tavrını ortaya koydu. Somut ve akılcı bir çözüm üretilmediği sürece, biz etkin olmak zorundayız. Tek taraflı bir sondaj yapılırsa, Türkiye olarak buna izin
veremeyiz” dedi.

SONDAJ GEMİSİ BÖLGEDEN AYRILDI
Türkiye’nin yayınladığı 10 Mart’a kadar geçerli NAVTEX ve kararlı tutum karşısında iki haftaya yakın Gazimağusa açıklarında bekleyen İtalyan ENI şirketine ait gemi bölgeden ayrılarak Fas’a doğru yola çıktı.

SÜREÇ NASIL GELİŞTİ
• 2017 Aralık ayının sonunda Saipem 12000 isimli sondaj gemisi geçtiğimiz Kıbrıs adasının açıklarına ulaştı.
• 25-28 Aralık 2017 tarihlerinde Türkiye, sondaj gemisinin sondaj faaliyetlerinde bulunmasının planladığı bölgenin yakınlarında tatbikat yapacağına ilişkin olarak NOTAM ve NAVTEX yayınladı.
• 2018 yılı Ocak ayının başında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) tek yanlı olarak ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölgede (MEB) yer alan 6 numaralı parselde arama sondajına başladı.
• 6 Şubat’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Yunan basınına verdiği mülakatta Türkiye’nin kendi ve KKTC’nin haklarını korumak için gerekli her tedbiri alacağını ifade etti.
• 7 Şubat’ta Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de ilan edilen MEB’de Mısır’ın egemenliğine saygı göstermesi” çağrısı yaptı.
• 8 Şubat’ta GKRY Enerji Bakanı ve ENI şirketi sondaj yapılan 6. parselde Kalipso-1 isimli sondajda doğalgaz bulunduğunu açıkladı.
• 9 Şubat’ta KKTC’nin Gazimağusa kenti açıklarına doğru ilerleyen İtalyanlara ait Saipem 12000 adlı sondaj gemisi, Türk savaş gemileri tarafından 3. parselin sınırında durduruldu.
• 10 Şubat’ta Yunan basınında çıkan haberlerde 3. parsele doğru giden SAIPEM 12000 isimli sondaj gemisinin Türk savaş gemileri tarafından engellendiği iddia edildi.
• 11 Şubat’ta Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetleri karşısında, Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumaya devam ederken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile gerekli adımları atmaya da kararlı olduğu belirtildi.
• 12 Şubat’ta ENI CEO’su Claudio Descalzi yaptığı açıklamada söz konusu sondajda 170 milyar metreküp civarında “yerinde gaz” rezervi keşfedildiğini açıkladı.
• 12 Şubat’ta Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin GKRY’nin egemenlik haklarını ihlal ettiği iddia edildi.
• 12 Şubat’ta Avrupa Birliği, Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmalarını engelleme amacıyla Türk savaş gemileri tarafından oluşturulan ablukanın sonlandırılması çağrısında bulundu.
• 13 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Kıbrıs’ta ve Ege’de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda ikaz ediyoruz’’ dedi.
• 14 Şubat’ta AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Doğu Akdeniz’de yaşanan krizle ilgili “Türkiye’nin davranışlarına şiddetle karşı çıkıyoruz” dedi.
• 14 Şubat’ta Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova GKRY’nin MEB’ine ilişkin olarak tüm ilgili devletleri uluslararası hukuka uymaya ve bölgedeki gerilimi azaltmaya davet etti.
• 16 Şubat’ta kendisi adına çalışma yapan Saipem 12000’nin engellenmesi üzerine ENI firmasının CEO’su bu artık kontrolü bizim elimizde olmayan bir diplomatik durum dedi.
• 18 Şubat’ta AB Bakanı Ömer Çelik “Hem Doğu Akdeniz’deki haklarımızı koruruz hem Afrin’de teröre karşı mücadele ederiz, bir takım kimseler sondaj yaparız diyerek oldu bittiye getirmeye kalkmasın” dedi.
• 19 Şubat’ta KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay “Rumların, Türklerin onayı olmadan yaptığı tek taraflı gaz arama faaliyetlerine izin verilmeyeceğini ve bunun çatışmaya dönüşmemesinin tek nedeni KKTC ve Türkiye’nin soğukkanlılığıdır” dedi.
• 20 Şubat’ta Türkiye 22 Şubat’ta sona erecek olan 3. parseli kapsayan NAVTEX ilanını 10 Mart’a kadar uzattığını ilan etti.
• 21 Şubat’ta GKRY Cumhurbaşkanı Anastasiades Türkiye’nin engelleme çabalarını AB zirvesinde gündeme getireceklerini söyledi.
• 22 Şubat’ta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak GKRY’nin Kıbrıs’ın doğusundaki tek taraflı gaz arama faaliyetlerine izin verilmeyeceğini açıkladı.
• 22 Şubat’ta İtalyan ENI şirketinin, Türkiye’nin kararlı duruşu doğrultusunda Türk savaş gemileri tarafından engellenen sondaj gemisini Kıbrıs adası açıklarından çekmeye karar verdiği bildirildi.
• 24 Şubat’ta KKTC Başbakanı Tufan Erhürman Kıbrıs çevresindeki kaynaklarla ilgili tüm kararlara Kıbrıslı Türkler de dahil olmalı dedi.
• 24 Şubat’ta Saipem 12000 isimli sondaj gemisi bölgeden ayrılarak Fas’a doğru yola çıktı.

Editörden
BUNDAN SONRA NE OLACAK

Türkiye gösterdiği kararlılık ile 3. parsele sondaj gemisinin girişine izin vermeyerek Doğu Akdeniz’de hem kendisinin hem de KKTC’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunmakta kararlı olduğunu bir kere daha göstermiş oldu. Ve aynı zamanda gerektiğinde askeri güç unsurlarını devreye sokmaktan da çekinmeyeceğini bir kere daha uluslararası kamuoyuna güçlü bir şekilde ilan etti.
GKRY’nin bundan sonra bölgede Türkiye ve KKTC’nin haklarını göz ardı ederek atacağı tek yanlı adımlar Türkiye’nin kararlılığı ile karşı karşıya kalacağı gibi ENI’in sondaj gemisini geri çekmesinde bir kere daha görüldüğü üzere uluslararası şirketlerin bölgede bulunan ve bulunması muhtemel hidrokarbon yataklarındaki rezervleri Türkiye’ye rağmen çıkarılamayacağı gerçeğiyle de yüzleşecektir. Buna rağmen GKRY ve Yunanistan’ın son birkaç yılda Türkiye’yi bölgesinde yalnızlaştırma ve bölge ülkeleri ile anlaşarak saf dışı etme çabalarına devam edeceği bu amaçla Türkiye üzerinde baskı kurmak amacıyla artık eskiyen AB ve üyelik müzakereleri gibi çeşitli araçları da tekrar devreye soktuğu görülüyor.
Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerini tüm platformlarda savunmaya devam ederken önümüzdeki aylarda Doğu Akdeniz’de başlamayı planladığı sondaj faaliyetleriyle birlikte artık Doğu Akdeniz’deki enerji satrancında daha aktif olacağı bir döneme girdiğini gösteriyor. Türkiye ve KKTC’nin Kıbrıs sorununa kalıcı ve adil bir çözüm bulunması amacıyla izlediği barışçıl ve uzlaşmacı politikaların Rumlar tarafından istismar edilmesi ve bölgedeki faaliyetlerinde son barış görüşmelerinde görüldüğü üzere daha fazla taviz koparma ve zaman kazanmak amaçlı olarak kullanılması Türkiye’yi bu konuda strateji değişikliği yapmaya itti.
GKRY tarafından ilan edilen sözde MEB bölgesi içinde kalan diğer parsellerde bundan sonra GKRY ve ilgili şirketler tarafından atılacak yasadışı adımlar bölgede tansiyonu yükseltmeye devam edeceği gibi hem Kıbrıs sorununun çözümü hem de bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının ticarileştirilmesini engelleyecek ve GKRY sorumsuz tavırları bölgede barış ve refahın tesis edilememesine neden olacak.
GKRY ve Yunanistan bölgede Türkiye’ye rağmen ve Türkiye’nin menfaatlerini göz etmeyen girişimler yerine Türkiye ve KKTC ile iş birliği ve uzlaşma sağlayarak bölgesel barış ve refaha katkı sağlamak için çaba göstermelidir. Unutulmalıdır ki yer altında kalacak kaynaklar bölge haklarına ve ülkelere hiçbir fayda sağlamayacaktır.