‘Yatırım yaparken sadece milli şirketimizi değil özel sektörü de işin içine katmalıyız’

Türkiye Enerji Zirvesi’nin ilk günü açılış konuşmalarının ardından panellerle devam etti. PETFORM Başkanı Ayşe Cesur, OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz ve FGE Londra Enerji Ekonomisi ve Dönüşümü Direktörü Cüneyt Kazokoğlu’nun katılımı ile ‘Arama ve Üretim Oturumu’ gerçekleştirildi.

PETFORM Başkanı Ayşe Cesur

“VATANINI EN ÇOK SEVEN, İŞİNİ EN İYİ YAPANDIR”

PETFORM olarak, 23 yıldır petrol ve doğal gaz şirketlerini temsil eden bir sivil toplum örgütü olarak faaliyet gösteriyoruz. Barış büyük bir hedef ancak mevcut konjonktürde kuzeyde ve güneyde savaşlar devam ediyor. Orta Doğu ise yıllardır süregelen bir çatışma bölgesi. Petrol keşfi, genellikle ülkeler için olumlu sonuçlar doğurmadı. Örneğin, 1910’da Meksika’da yapılan keşif sonucu günlük 110 bin varil üretim olmuş. Yıllarca dünyanın en fazla kuyusuna sahip ülkesi Meksika oldu ancak bu durum Meksika’ya huzur getirmedi. Cumhuriyetin 100. yılındayız. Cumhuriyet, eşsiz bir Anadolu devriminin başını taçlandıran bir süs gibi çok büyük mücadeleler sonucu elde edilmiştir. Ancak, yüz bin varillik bir kuyumuz olsaydı, belki de bugün Cumhuriyet olmazdı. Anadolu’yu biraz kıraç gördükleri için kendi haline bırakmışlar. Bu yüzden, 100 yıllık dönemde arama-üretim sektöründe neler olduğuna dair pek çok ön yargı halen devam ediyor. İnsanlar, petrolün olduğu yere gelip savaşıyorlar. Bugün, Mobil’in keşif yaptığı sahalar hala üretiyor. Türkiye’de o keşifleri yaptıklarında kuyuları alıp ülkelerine götüremiyorlar. Keşifler burada kalıyor ve yatırım bu ülkenin gelişmesine katkıdır. Sahada insanlar canla başla çalışıyor. Petrol arama-üretim sektörü bir fabrikada çalışmak gibi değil. Petrol demek para demek, para demek güç demek, güç demek varoluş demek. Mecbur yatırım yapmak zorundayız. Yatırım yaparken sadece milli şirketimizle değil aynı zamanda özel sektörü de işin içine katmalıyız. Keşifler artarak devam etsin, ancak ‘bütün ruhsatlar benim olsun, bütün aramaları ben yapayım’ diyerek bir yere varılamaz. Bugün halen üretim yapan kuyuların çoğu yabancı şirketlerin keşiflerine dayanıyor. Doğal gaz yüzde 50-60’larda olan ticari bir varlık değil mi? Doğal gaz çıkınca kuyular kapatılıyor, sonra o kuyulara geri dönülüyor. Türkiye’de çok küçük üretim yapan kuyular da oluyor. Bizim kendi üretimimizde petrol 40 dolara düştüğünde kapattığımız sahalar var. Maliyetler kurtarmıyor. Ancak petrol 80 dolara çıkınca tekrar açıyoruz. Türkiye, tüm özel şirketler sektörden çekilsin mi, yoksa bir şekilde darboğazı aşacak mı? bir karar vermek zorunda. Ben darboğazı aşacağını düşünüyorum. Farklı çalkantılar yaşadık, makro politikalar ertelendi ve refleksler geliştirildi, ancak o reflekslerden de kurtulmak gerekiyor. İyileştiğimizi ve güçlü bir cumhuriyet olduğumuzu düşünüyorum. Ben Türkiye’de çok farklı bir mecraya değişim beklemiyorum. Önyargıları kırmak ve korkulardan kurtulmak gerekiyor. Bugün kısa bir çekim yaptık ve şunu söyledim: ‘Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.’ Biz işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.

OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz

“KENDİ KAYNAKLARIMIZI BULUP, DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI AZALTARAK YERLİ KAYNAKLARIMIZI GELİŞTİRMELİYİZ”

Arama ve üretim sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz derseniz tek kelimeyle iyi derim ama iki kelimeyle anlat dediğiniz zaman iyi değil derim. ‘Neden iyi’ derseniz şu son 2 senede sektördeki durumu görüyorsunuz. Fiyatlar çok güzel seviyelere çıktı, şirketler açısından tarih boyunca yapılmamış karlar yapıldı. ‘Niçin iyi değil’ derseniz çünkü petrol ve gaz sektörü şeytanlaştırılmaya başlandı. Niçin şeytanlaştırılmaya başlandı? Çünkü bunlara iklim krizini tetikleyen insanlar dendi.

Küresel Kuzey, net sıfır diyor, onun yanında ECG diye bir şey çıkardılar. Bir de şimdi metan emisyonları diyorlar. Metan emisyonları, doğal gaz sektörü için son derece zararlı. Biz petrol ve gaz sektörü olarak niye hedef tahtasıyız? Çünkü üzerine ek vergiler getirdiler, finansmana erişimlerini kestiler, daha doğrusu kesmeye çalışıyorlar. Bir de yatırımlarınızı azaltın diyorlar, Uluslararası Enerji Ajansı,  yeni bir rapor yazdı. Raporda petrol ve gaz şirketleri yatırımlarının yarısını yeşil enerji sektörüne yönlendirmeli diyor. İnsanlar petrolden gazdan anlıyorlar çünkü onların işi petrol ve gaz. Petrolden, gazdan, fosil yakıtlardan çıkın ve tamamen yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar yapın dendi ama diğer taraftan da işte birdenbire gördüğünüz enerji güvenliği ön plana çıktı. Fiyatlar artmaya başlayınca bu sefer de daha fazla üretim yapın dendi. Petrol ve gaz şirketlerine daha fazla üretim yapın demek onlara daha fazla yatırım yapın demek. 2014 yılından bu yana baktığımızda petrol ve gaz yatırımları yüzde 60 azaldı. 2014 yılında 914 milyar dolar harcanmış, 2023 tahmini ise 500 milyar dolar. Gerçi son 2 senede biraz artış oldu. Şimdi 3 tane ana noktaya değinmek istiyorum. Birincisi fosil yakıtlar ölecek. Uluslararası Enerji Ajansı 2030 yılında önce kömür zirve yapacak, petrol zirve yapacak, ardından doğal gaz talebi zirve yapacak ve artık yeşil enerjiye dönülecek diyor. Petrol ve gaz sektörü bunlara fazla prim vermiyor. Excel üzerinde tahmin yapmak son derece normal. Petrol ve gaz sektörü aslında bakarsanız kalıp değiştiriyor. Şu anda petrol ve gazdan ayrılma gibi bir durum söz konusu değil.

Biz enerji dönüşümü içindeyiz. Petrol, gaz ve kömür de bu dönüşüme bir şekilde uyacaktır. Türkiye olarak yapmamız gereken ulusal menfaatlerimize uygun politikaları hayata geçirmek. Yenilenebilir enerjiye karşı değilim. Bunun rüzgarı, güneşi ve jeotermali var. Teknoloji geliştirme ve arama üretime ağırlık vermek lazım. Mümkün olduğunca aramalı, kendi kaynaklarımızı bulup, dışa bağımlılığımızı azaltarak kendi yerli kaynaklarımızı geliştirmeliyiz.

FGE Londra Enerji Ekonomisi ve Dönüşümü Direktörü Cüneyt Kazokoğlu

“YENİLENEBİLİR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE KAPASİTE ARTIRIMI ÇOK GÜZEL GİDİYOR”

1970’lerde EXXON’un araştırma ve geliştirme bölümü kurşun pillere alternatif olarak lityum iyon pillerini geliştirdi. Bulan kişi Metin Gül, 2019 Kimya Nobel ödülü aldı. EXXON, Toyota’nın hibrit arabası Prius’u 1997’de piyasaya soktu. EXXON, 1978’de petrol krizi olurken dizel hibrit araba üretti. Petrol ve doğal gaz firmalarının düşmanlaştırılması, Uluslararası Enerji Ajansı tarafından da yapılıyor. Son derece yanlış, bu adamlar dünyanın teknolojik araştırma geliştirme açısından en önemli firmaları. Petrol ve doğal gazın düşmanlaştırılmasına mukabil COP geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’ndan Hindistan’da kömür madeni kapasitesinin 3 katına çıkartılacağı haberi geldi. Burada bir riya var. Gerçekten kömür hakkında çok konuşulmuyor farkındaysanız ve kimse kömür talebini azaltmalıyız demiyor. Çin dünyadaki kömürün yarısını tüketiyor. Covid yılında dünyadaki sera gazı salımı ne kadar düştü? 2020 yılında aşağı yukarı yüzde 6 düştü. Eğer teoride Çin kömürden doğal gaza geçerse, 1 gecede bütün kömür tüketimini doğal gazla ikame ederse, sera gazı salımı yüzde 11 düşecek. Ekim ayında yayınladığımız raporumuz vardı. Önümüzdeki 10-20 yıl için ‘enerjideki 3 büyük tehdit’ başlıklı rapor yayınlamıştık. Birincisi bölünen dünya. OPEC/NON-OPEC çekişmesi, petrol kapasitesi, Güney-Kuzey ayrışması. Şu anda ABD ve diğer tarafta Çin, Rusya, Ortadoğu’nun oluşturduğu bir dünyaya gidiyoruz. İklim krizine yöneliyorsanız dünyadaki milletlerin bir araya gelmesi en büyük proje olmalı. Yenilenebilir enerji dönüşümünde kapasite artırımı çok güzel gidiyor. Güneş enerjisi kapasitesindeki uçuşu rüzgâr da biraz tekliyor. Her halükârda bu teknik olarak bir doyuma ulaşıyor.

Bir diğer tehdit geçen yıl raporda bahsedilen Avrupa Birliği’ndeki sanayisizleşme. AB’nin bu kış doğal gaz depoları dolu ve bunun sebebi doğal gaz tüketimindeki büyük düşüş. AB bunu daha kötü olarak yaşayacak. Nedeni ise başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki ağır sanayi giderek zayıflayacak ve başka ülkelere kayacak. Bu kayış Çin açısından çok önemli çünkü Çin dünyanın en büyük yenilenebilir enerji üretimi merkezi. Güneş paneli yüzde 80, batarya yüzde 70, rüzgar türbini yüzde 75 ve hepsi Çin’de. İlerleyen yıllara baktığımızda 2030’da Çin’de olmaya devam edecek. İklim krizi mücadelesinde yenilenebilir enerji dönüşümü Çin’siz olmayacak. Emisyon altı hedeflerin Çin olmadan yakalanmasına imkan yok. Politikacılar tarafından baktığınızda bu çok büyük sorun. Özellikle bu, Japonya için çok büyük sorun çünkü bir taraftan işvereninizi, endüstrinizi kaybediyorsunuz diğer taraftan Çin’e daha da bağımlı hale geliyorsunuz.

‘Yatırım yaparken sadece milli şirketimizi değil özel sektörü de işin içine katmalıyız’

Türkiye Enerji Zirvesi’nin ilk günü açılış konuşmalarının ardından panellerle devam etti. PETFORM Başkanı Ayşe Cesur, OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz ve FGE Londra Enerji Ekonomisi ve Dönüşümü Direktörü Cüneyt Kazokoğlu’nun katılımı ile ‘Arama ve Üretim Oturumu’ gerçekleştirildi.

PETFORM Başkanı Ayşe Cesur

“VATANINI EN ÇOK SEVEN, İŞİNİ EN İYİ YAPANDIR”

PETFORM olarak, 23 yıldır petrol ve doğal gaz şirketlerini temsil eden bir sivil toplum örgütü olarak faaliyet gösteriyoruz. Barış büyük bir hedef ancak mevcut konjonktürde kuzeyde ve güneyde savaşlar devam ediyor. Orta Doğu ise yıllardır süregelen bir çatışma bölgesi. Petrol keşfi, genellikle ülkeler için olumlu sonuçlar doğurmadı. Örneğin, 1910’da Meksika’da yapılan keşif sonucu günlük 110 bin varil üretim olmuş. Yıllarca dünyanın en fazla kuyusuna sahip ülkesi Meksika oldu ancak bu durum Meksika’ya huzur getirmedi. Cumhuriyetin 100. yılındayız. Cumhuriyet, eşsiz bir Anadolu devriminin başını taçlandıran bir süs gibi çok büyük mücadeleler sonucu elde edilmiştir. Ancak, yüz bin varillik bir kuyumuz olsaydı, belki de bugün Cumhuriyet olmazdı. Anadolu’yu biraz kıraç gördükleri için kendi haline bırakmışlar. Bu yüzden, 100 yıllık dönemde arama-üretim sektöründe neler olduğuna dair pek çok ön yargı halen devam ediyor. İnsanlar, petrolün olduğu yere gelip savaşıyorlar. Bugün, Mobil’in keşif yaptığı sahalar hala üretiyor. Türkiye’de o keşifleri yaptıklarında kuyuları alıp ülkelerine götüremiyorlar. Keşifler burada kalıyor ve yatırım bu ülkenin gelişmesine katkıdır. Sahada insanlar canla başla çalışıyor. Petrol arama-üretim sektörü bir fabrikada çalışmak gibi değil. Petrol demek para demek, para demek güç demek, güç demek varoluş demek. Mecbur yatırım yapmak zorundayız. Yatırım yaparken sadece milli şirketimizle değil aynı zamanda özel sektörü de işin içine katmalıyız. Keşifler artarak devam etsin, ancak ‘bütün ruhsatlar benim olsun, bütün aramaları ben yapayım’ diyerek bir yere varılamaz. Bugün halen üretim yapan kuyuların çoğu yabancı şirketlerin keşiflerine dayanıyor. Doğal gaz yüzde 50-60’larda olan ticari bir varlık değil mi? Doğal gaz çıkınca kuyular kapatılıyor, sonra o kuyulara geri dönülüyor. Türkiye’de çok küçük üretim yapan kuyular da oluyor. Bizim kendi üretimimizde petrol 40 dolara düştüğünde kapattığımız sahalar var. Maliyetler kurtarmıyor. Ancak petrol 80 dolara çıkınca tekrar açıyoruz. Türkiye, tüm özel şirketler sektörden çekilsin mi, yoksa bir şekilde darboğazı aşacak mı? bir karar vermek zorunda. Ben darboğazı aşacağını düşünüyorum. Farklı çalkantılar yaşadık, makro politikalar ertelendi ve refleksler geliştirildi, ancak o reflekslerden de kurtulmak gerekiyor. İyileştiğimizi ve güçlü bir cumhuriyet olduğumuzu düşünüyorum. Ben Türkiye’de çok farklı bir mecraya değişim beklemiyorum. Önyargıları kırmak ve korkulardan kurtulmak gerekiyor. Bugün kısa bir çekim yaptık ve şunu söyledim: ‘Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.’ Biz işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.

OME Hidrokarbonlar Direktörü Sohbet Karbuz

“KENDİ KAYNAKLARIMIZI BULUP, DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZI AZALTARAK YERLİ KAYNAKLARIMIZI GELİŞTİRMELİYİZ”

Arama ve üretim sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz derseniz tek kelimeyle iyi derim ama iki kelimeyle anlat dediğiniz zaman iyi değil derim. ‘Neden iyi’ derseniz şu son 2 senede sektördeki durumu görüyorsunuz. Fiyatlar çok güzel seviyelere çıktı, şirketler açısından tarih boyunca yapılmamış karlar yapıldı. ‘Niçin iyi değil’ derseniz çünkü petrol ve gaz sektörü şeytanlaştırılmaya başlandı. Niçin şeytanlaştırılmaya başlandı? Çünkü bunlara iklim krizini tetikleyen insanlar dendi.

Küresel Kuzey, net sıfır diyor, onun yanında ECG diye bir şey çıkardılar. Bir de şimdi metan emisyonları diyorlar. Metan emisyonları, doğal gaz sektörü için son derece zararlı. Biz petrol ve gaz sektörü olarak niye hedef tahtasıyız? Çünkü üzerine ek vergiler getirdiler, finansmana erişimlerini kestiler, daha doğrusu kesmeye çalışıyorlar. Bir de yatırımlarınızı azaltın diyorlar, Uluslararası Enerji Ajansı,  yeni bir rapor yazdı. Raporda petrol ve gaz şirketleri yatırımlarının yarısını yeşil enerji sektörüne yönlendirmeli diyor. İnsanlar petrolden gazdan anlıyorlar çünkü onların işi petrol ve gaz. Petrolden, gazdan, fosil yakıtlardan çıkın ve tamamen yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar yapın dendi ama diğer taraftan da işte birdenbire gördüğünüz enerji güvenliği ön plana çıktı. Fiyatlar artmaya başlayınca bu sefer de daha fazla üretim yapın dendi. Petrol ve gaz şirketlerine daha fazla üretim yapın demek onlara daha fazla yatırım yapın demek. 2014 yılından bu yana baktığımızda petrol ve gaz yatırımları yüzde 60 azaldı. 2014 yılında 914 milyar dolar harcanmış, 2023 tahmini ise 500 milyar dolar. Gerçi son 2 senede biraz artış oldu. Şimdi 3 tane ana noktaya değinmek istiyorum. Birincisi fosil yakıtlar ölecek. Uluslararası Enerji Ajansı 2030 yılında önce kömür zirve yapacak, petrol zirve yapacak, ardından doğal gaz talebi zirve yapacak ve artık yeşil enerjiye dönülecek diyor. Petrol ve gaz sektörü bunlara fazla prim vermiyor. Excel üzerinde tahmin yapmak son derece normal. Petrol ve gaz sektörü aslında bakarsanız kalıp değiştiriyor. Şu anda petrol ve gazdan ayrılma gibi bir durum söz konusu değil.

Biz enerji dönüşümü içindeyiz. Petrol, gaz ve kömür de bu dönüşüme bir şekilde uyacaktır. Türkiye olarak yapmamız gereken ulusal menfaatlerimize uygun politikaları hayata geçirmek. Yenilenebilir enerjiye karşı değilim. Bunun rüzgarı, güneşi ve jeotermali var. Teknoloji geliştirme ve arama üretime ağırlık vermek lazım. Mümkün olduğunca aramalı, kendi kaynaklarımızı bulup, dışa bağımlılığımızı azaltarak kendi yerli kaynaklarımızı geliştirmeliyiz.

FGE Londra Enerji Ekonomisi ve Dönüşümü Direktörü Cüneyt Kazokoğlu

“YENİLENEBİLİR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE KAPASİTE ARTIRIMI ÇOK GÜZEL GİDİYOR”

1970’lerde EXXON’un araştırma ve geliştirme bölümü kurşun pillere alternatif olarak lityum iyon pillerini geliştirdi. Bulan kişi Metin Gül, 2019 Kimya Nobel ödülü aldı. EXXON, Toyota’nın hibrit arabası Prius’u 1997’de piyasaya soktu. EXXON, 1978’de petrol krizi olurken dizel hibrit araba üretti. Petrol ve doğal gaz firmalarının düşmanlaştırılması, Uluslararası Enerji Ajansı tarafından da yapılıyor. Son derece yanlış, bu adamlar dünyanın teknolojik araştırma geliştirme açısından en önemli firmaları. Petrol ve doğal gazın düşmanlaştırılmasına mukabil COP geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’ndan Hindistan’da kömür madeni kapasitesinin 3 katına çıkartılacağı haberi geldi. Burada bir riya var. Gerçekten kömür hakkında çok konuşulmuyor farkındaysanız ve kimse kömür talebini azaltmalıyız demiyor. Çin dünyadaki kömürün yarısını tüketiyor. Covid yılında dünyadaki sera gazı salımı ne kadar düştü? 2020 yılında aşağı yukarı yüzde 6 düştü. Eğer teoride Çin kömürden doğal gaza geçerse, 1 gecede bütün kömür tüketimini doğal gazla ikame ederse, sera gazı salımı yüzde 11 düşecek. Ekim ayında yayınladığımız raporumuz vardı. Önümüzdeki 10-20 yıl için ‘enerjideki 3 büyük tehdit’ başlıklı rapor yayınlamıştık. Birincisi bölünen dünya. OPEC/NON-OPEC çekişmesi, petrol kapasitesi, Güney-Kuzey ayrışması. Şu anda ABD ve diğer tarafta Çin, Rusya, Ortadoğu’nun oluşturduğu bir dünyaya gidiyoruz. İklim krizine yöneliyorsanız dünyadaki milletlerin bir araya gelmesi en büyük proje olmalı. Yenilenebilir enerji dönüşümünde kapasite artırımı çok güzel gidiyor. Güneş enerjisi kapasitesindeki uçuşu rüzgâr da biraz tekliyor. Her halükârda bu teknik olarak bir doyuma ulaşıyor.

Bir diğer tehdit geçen yıl raporda bahsedilen Avrupa Birliği’ndeki sanayisizleşme. AB’nin bu kış doğal gaz depoları dolu ve bunun sebebi doğal gaz tüketimindeki büyük düşüş. AB bunu daha kötü olarak yaşayacak. Nedeni ise başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki ağır sanayi giderek zayıflayacak ve başka ülkelere kayacak. Bu kayış Çin açısından çok önemli çünkü Çin dünyanın en büyük yenilenebilir enerji üretimi merkezi. Güneş paneli yüzde 80, batarya yüzde 70, rüzgar türbini yüzde 75 ve hepsi Çin’de. İlerleyen yıllara baktığımızda 2030’da Çin’de olmaya devam edecek. İklim krizi mücadelesinde yenilenebilir enerji dönüşümü Çin’siz olmayacak. Emisyon altı hedeflerin Çin olmadan yakalanmasına imkan yok. Politikacılar tarafından baktığınızda bu çok büyük sorun. Özellikle bu, Japonya için çok büyük sorun çünkü bir taraftan işvereninizi, endüstrinizi kaybediyorsunuz diğer taraftan Çin’e daha da bağımlı hale geliyorsunuz.