Uluslararası dizel piyasalarında neler oluyor?

Uluslararası dizel piyasalarında neler oluyor?

Görünen o ki bu sorun çok daha derin bir sorun. Daha Rus ham petrolüne ve petrol ürünlerine doğrudan ambargo uygulanmadan yaşanan bu sorunun Aralık 2022’den sonra ambargonun uygulanması ile daha da derinleşeceği ortada.

COVID-19 pandemisinin küresel çapta oluşturduğu lojistik temelli sorunlar gün geçtikçe kendini daha çok hissettirmeye devam ediyor. Pandeminin insanların üzerindeki sağlık etkileri ortadan kalktıkça ve hayat Dünya çapında normale dönerken, pandeminin ticari arz zincirleri üzerindeki olumsuz etkisi de yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Diğer taraftan ise uluslararası politik konjonktürün içinde bulunduğu yeni yarı-soğuk savaş ortamı, bütün bu sorunların ortadan kalkma eğilimine girmesine mâni oluyor.

Pandemi sonrasında normalleşen hayatın bir getirisi olarak toparlanan enerji talebi, aynı hızla toparlanamayan enerji arzı nedeniyle yüksek maliyetler ve dolayısıyla da yüksek enflasyon olarak hayatımıza girmiş durumda. Tüm Dünya’da yüksek enflasyon ve dalgalı enerji fiyatlarının etkileri çok derinden hissedilir hale gelmiş durumda. Bununla beraber Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’nın küresel enerji denkleminden dışlanması da tüm yaşananların üzerine tuz biber ekmiş durumda. Pandemi sırasında gerçekleştirilmeyen rafineri yatırımları, özellikle Avrupa’da hızla düşen rafinaj kapasitesi, iklim değişikliği tabanlı politikaların enerji finansmanı üzerindeki olumsuz etkileri ile beraber zaten ciddi sorunlar yaşayan Avrupa rafinaj endüstrisi, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle çok daha derin meseleler ile boğuşmak zorunda kalmakta. Bir yandan Rus ham petrolünün Avrupa rafineri denkleminden çıkarılması, bir yandan da yükselen doğal gaz fiyatları nedeniyle düşen rafineri kârlılıkları, başta Doğu Avrupa ve Akdeniz rafinerileri olmak üzere Avrupa’daki rafinerilerin neredeyse tamamını çok derinden etkilemiş durumda.

Rusya’nın ham petrol ve petrol ürünlerine şu an için doğrudan bir ambargo uygulanmamakla birlikte hem Rus şirketlerine uygulanan finansal yaptırımlar hem Avrupa şirketleri üzerindeki kamuoyu baskısı hem de Rus ham petrolü ve petrol ürünlerini taşıyan gemilere uygulanan sigorta engelleri ve kısıtlamaları Rus ham petrolünün Avrupa pazarındaki payını düşürmüş durumda. 2021 yılı boyunca Avrupa’nın tüm ham petrol ithalatında %23 pay ile pazar lideri olan Rusya’nın Eylül 2022 itibariyle Avrupa pazarındaki payı %16,4’e düşmüş durumda. Tahmin edeceğiniz üzere bu gidişattan en çok faydalanan ABD’nin pazardaki payı 2021’de %9,8 iken bu oran yine aynı ay itibariyle %12 olmuş durumda.

Rusya’nın Avrupa’ya giden ana ham petrol türü olan Urals petrolünün fiziki özelliklerinden dolayı ikâmesi konumunda olan Orta Doğu petrollerindeki durum incelendiğinde, payını artırabilenlerin yalnızca Suudi Arabistan ve BAE olduğu görülüyor. Ancak, bu iki ülkenin de ihracat kapasitelerinin küçük bir kısmı Avrupa pazarına ayrılmış durumda ve ikisinin de Rusya’dan kalan açığı kapatma şansları yok. Bu nedenle başta Kuzey Avrupa rafinerileri olmak üzere Avrupa’daki rafinerilerin genel stratejisi, ABD ve Kuzey Avrupa petrollerinden sonra Batı Afrika ve Güney Amerika kaynaklarına yönelmek oldu. Fakat bu iki kaynağın da hem hacim hem güvenilirlik hem de kalite kaynaklı problemleri söz konusu olduğundan Avrupa rafinerileri şu an için bu sorunu çözmekten çok uzakta.

Büyük resmi, günümüzde yaşanan dizel krizini kavrayabilmek adına bir giriş olarak anlatmış olduk. Ancak, bu sadece bir giriş… Problemin ayrıntılarını derinleştirmeye devam edelim. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Rus ham petrolüne uygulanan dolaylı yaptırımlar ile birlikte Rus ham petrolü, Avrupa pazarından çekilmeye başladı. Aslında bir noktada belki de Rus ham petrolünü ikâme etmek, elde azımsanmayacak miktarda ABD/Kuzey Avrupa-Güney Amerika/Batı Afrika harmanı varken biraz mümkün olabilir fakat asıl sorun petrol ürünleri tarafında yaşanmakta.

Türkiye’yi de doğrudan ilgilendirdiği için Akdeniz havzası özelinde konuşmaya devam edelim. Akdeniz havzasının Ocak 2021’den Eylül 2022 sonuna kadarki dönemde gerçekleştirdiği toplam ithalatın %25’i Rusya’dan temin edilmiş durumda. Söz konusu piyasa hakimiyetinin boyutunu anlatmak için bu payın, Rusya’dan sonraki en büyük iki tedarikçi olan İtalya ve Suudi Arabistan’ın toplam payına eşit olduğunu söyleyelim. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken konu, beklenenin aksine, savaşın başından Eylül 2022 sonuna kadar bu oran hiç değişmemiş olması. Bunun temel nedeni ise ürün piyasasında ikâme bulmanın çok zor olması. Peki bir taraftan ham petrol ithalatında zorluk çeken diğer yandan da Rus dizeline bu kadar bağımlı dizel piyasasında neler oluyor da talep bu kadar yüksek seyrediyor? Aslında sorun tek başına dizel piyasasında değil. Konuyu daha da açacak olursak, genel olarak asıl sorun orta distile ürün piyasasında ve orta distile ürün piyasasının ana ürünü motorin türleri olduğundan dolayı bu durum doğrudan dizel piyasasını da etkiliyor. Bu temel talep sorunlarından birincisi; Avrupa’daki yüksek doğalgaz fiyatları nedeniyle meydana gelen gazdan petrol ürünlerine geçiş eğilimi. Hem sanayi hem de hane halkı tüketiminde doğalgaz kullanımı yerini gazyağına bırakmış durumda ve gazyağının da bir orta distile ürün olduğunu hatırlatmakta fayda var. Özellikle Almanya’nın gazyağı talebi hem Almanya hem de Hollanda’daki stokları aşağı çekmiş durumda. Hollanda’nın dizel stokları geçen senenin aynı dönemine göre %10’dan daha fazla düşmüş durumda. Almanya’nın gazyağı ithalatı yaz aylarında neredeyse iki katına çıkmış durumda ki bu mevsimsel eğilimin oldukça dışında. Bununla birlikte normal mevsimsel eğilimleri göz önüne aldıkları için rafineriler de otomotiv yakıtlarına yönelince bir arz sorunu kendisini göstermiş oldu. Bu durum, yüksek rafineri maliyetleri ve Rus dizelindeki arz kaygıları ile çok ciddi bir backwardation içine giren piyasada depoların hızlıca azalmasına neden oldu. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Fransa’daki rafineri grevi ile beraber neredeyse tüm kıtaya yayılan bir arz sorunu, dizel fiyatlarını çok daha yukarı çekti.

Peki Türkiye’nin konu kapsamında içinde bulunduğu durum ne? Türkiye’nin ham petrol ithalatına baktığımızda, Rusya’nın toplam ithalattaki payı artmış görünüyor. Hem baz fiyat hem de taşıma maliyeti avantajı sayesinde bu gayet anlaşılabilir bir şey. Türkiye’nin Eylül 2022 toplam ham petrol ithalatında Rusya’nın payı %62’ye kadar çıkmış görünüyor. Söz konusu ithalatın payı, 2021 yılında ortalama olarak %37 idi. Asya’nın yüksek ham petrol talebi nedeniyle Asya rekabetinden kaçınarak Irak petrolünün payını da gayet fazla düşürmüş görünüyor. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Tunus, Gabon ve Gana gibi daha önce Türkiye’nin ilgili ithalat portföyünde çok nadir görünen ya da hiç görünmeyen kaynaklardan da ham petrol almışız. Bu verilere dayanarak Türkiye rafinerilerinin kaynak çeşitliliği ve maliyet konusunda başarılı bir strateji izlediğini söyleyebiliriz.

Dizel tarafında ise durum pek farklı değil. Rus motorininin payı artarken diğer kaynaklarda dengeli bir dağılım görünüyor. Türkiye’nin ana dizel kaynaklarından birisi olan Hindistan’ın payı düşerken Akdeniz havzası dışındaki Hollanda, Belçika, Romanya gibi kaynaklardan dizel temin edilmiş durumda. Ayrıca Endonezya, ABD ve Gine gibi ülkelerden de dizel ithal edilmiş ve bunlar aslında çok alışılmışın dışında rotalar. Bu tür rotaların varlığı da bize piyasanın aslında nasıl bir olağanüstülük içerisinde olduğunu gösteriyor.

Peki bundan sonra ne olacak? Görünen o ki bu sorun çok daha derin bir sorun. Daha Rus ham petrolüne ve petrol ürünlerine doğrudan ambargo uygulanmadan yaşanan bu sorunun Aralık 2022’den sonra ambargonun uygulanması ile daha da derinleşeceği ortada. Dünya, bir yandan daha yaz aylarında düşmeye başlayan stoklar, bir yandan yüksek doğal gaz fiyatları nedeniyle zorlanan Avrupa rafinerileri bir yandan da ABD’nin akaryakıt ihracatına yasak getirmesi endişesi ile çok daha zor günler yaşayabilir. Ayrıca, ABD’nin bu yasağının etkileri muhtemelen çok derin olacak ancak henüz kesinleşmiş bir karar olmadığı için şimdilik bu konuya değinmiyoruz.

Bütün bu sorunlara ek olarak eğer Avrupa normalden daha soğuk bir kış geçirir ve artacak gazyağı talebi nedeniyle gazdan petrol ürünlerine geçiş hızlanırsa, stoklardaki azalma daha da hızlanır ve Avrupa için maliyetler çok daha fazla artar. Türkiye, aslında rafineri kapasitesi ve ham petrol tedarik imkânları ile bu sorunun dışında kalmış gibi görünüyor. Ancak, Aralık 2022’den sonra Rus ham petrolü ve petrol ürünlerini ithal eden AB dışı ülkelere ne tür baskıların söz konusu olacağını şimdilik göremiyoruz. Diğer yandan doğal gaz piyasasında da Rusya ile yakın ilişkiler içerisinde olan Türkiye’nin şu an için durumunun Avrupa’ya kıyasla daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak görünen o ki bu kış ayları içerisinde, Avrupa ve çevresi açısından tarihi olaylara tanıklık edeceğiz. Aynen Rusya-Ukrayna savaşının başından beri tanıklık ettiğimiz gibi…