‘Tek vücut olabilirsek sorunların çözümüne çok büyük katkılar sağlarız’

‘Tek vücut olabilirsek sorunların çözümüne çok büyük katkılar sağlarız’

Moderatörlüğünü Enerji Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Komsuoğlu’nun yaptığı, Aytemiz sponsorluğunda gerçekleşen ‘Türkiye Akaryakıt Piyasası’ oturumunda; TOBB Petrol Meclisi Başkanı Ahmet Erdem, TABGİS Başkanı Murat Bilgin, PÜİS Başkanı İmran Okumuş, ADER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nergiz Kadooğlu Çifçi ve PETDER Yönetim Kurulu Üyesi Tümkan Işıltan konuşmacı olarak yer aldı.

TOBB Petrol Meclisi Başkanı Ahmet Erdem

‘SERBEST PİYASA HATAYA MÜSAADE ETMEZ’

Bizim Petrol ve Petrol Ürünleri Sektör Meclisimiz tabi çok kapsayıcı bir meclis. Bütün meclislerde olduğu gibi belki biraz daha farklı çünkü değer zincirinin bütün oyuncuları orada rafineri, dağıtım şirketi, akaryakıt dağıtım şirketleri bunun yanında ciddi ekosistem söz konusu günde 3,5 milyon sayıda araç bu istasyonlara giriyor. Dağıtım şirketlerinin ürünlerini bayilerimizin elinden alıyor, rafinerilerimizden çıkan buralar sadece bir ikmal noktası değil hayatın içerisinde rol oynayan önemli noktalar. 3 milyon araç diyorsak 5-6 milyon kişiden bahsediyoruz, nüfusun yüzde 10’unu her gün ağırlıyoruz. Ciddi bir sorumluluk. Bunun yanında sadece akaryakıt istasyonları değil altyapı projeleri, inşaat işleri ve bunların hepsi ikmali maden tarafında hem yurtiçi hem de yurt dışı ihracat mevcut. Böyle bir sektörün meclisinde bulunmaktan, başkanlık yapmaktan büyük şeref duyuyorum.

SERBEST PİYASA KENDİ HALİNE BIRAKILDIĞINDA DENGESİNİ BULACAK BİR NOKTAYA GİDECEKTİR

Serbest piyasa kendi haline bırakıldığında dengesini bulacak bir noktaya gidecektir. Şu anki şartlar içerisinde tabi bunun dikkate alınması gereken sebepler var ama rekabet edecek alanı açmamız daha iyi olur diye düşünüyorum. Fiyat izleme metodolojisi konusunda ‘regüle sektör olalım, yüzde olsun, karar verelim’den öte bunun çalışmadığını çok iyi biliyoruz çalışır şekle getirilmesi ve bunun içinde sektörün döviz kuru, enflasyona bağlı giderleri, petrol ve petrol ürünlerine bağlı giderlerin böyle bir sisteme biraz daha faydası olabilir. İzleyeceksek biraz daha kâr marjı kaç kuruş oldu değil bu sektörün kullandığı, sermaye yaptığı yatırım üzerinden geri dönüşü nedir bu bakış açısının faydalı olacağını düşünüyorum. Sektör algısı maalesef üzerimize yapıştı. Şirketler tarafında amaçları bunu daha da artırmak gibi görünürken çok uzun süredir ismimiz kaçak ve kayıtsızlıkla beraber anılıyor. Bunu da elbirliği ile çalışarak ortadan kaldıracağımıza inanıyorum. Bu düzenlemelerle ilgili sorunların çözümüne bakarsak burada tabi şöyle bir nokta var belki teşvik sistemi örnek olabilir ama kayba sebebiyet veren kaçak kayıtsız vs. gibi sorunların çözümünün sadece bu sektör üzerinden olmayacağını da dikkate almakta fayda olabilir, neticede faturadan bahsediliyor. Dış satışlarla ilgili birçok kısıtlama gibi yeni şeyler geliyor ama bu faturaların da kullanıldığı yerleri de biraz incelemek ve denetlemekte bu tür kötü şeylere olan talebi minimize etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

ELEKTRİKLİ ARAÇLAR KONUSUNDA SEKTÖR BİRAZ KENARDA KALDI

Gelir artırıcı hareket sebebiyle rekabet içerisindeyiz o konuda yardımcı olacağız. Gelecekte bizi güzel şeyler bekliyor. LPG geldiğinde akaryakıt sektöründen epey bir şey aldı, yüzde 85 akaryakıt istasyonlarında otogaz olarak satılıyor. Elektrikli araçlar ve yeni enerjilerle yürüyecek olan taşıtlar dünyanın geleceği, bunun dönüşü yok yolculuk başlamış ve devam ediyor. Bizim Türkiye’deki akaryakıt dağıtım ailesi olarak bunların kesinlikle olması yönünde biraz çalışmamız lazım. Bu elektrikli araçlar konusunda sektör biraz kenarda kaldı ama bu düzenlemeleri olan katkılar açısından ve altyapının kurulması açısından çok büyük yatırım yapılmasının hazırlığı aşamasındayız deniyor ama en azından bu sektörün burada hem işinin bir parçası hem de en güzel altyapı tutan bir sektör olarak bunun içinde olması gerektiğini düşünüyorum.

Müşterinin istasyon vakti arttıkça, bir ilave gelir yaratmak söz konusu olacak. Sadece elektrik değil hidrojen de yavaş yavaş geliyor. Kısa vadede elektrikli araçlarda geçerli olacak ondan sonra belki hidrojen geçerli olacak ama dediğim gibi sektör olarak bunlara hazırlıklı olmamız gerekiyor. Maliyetleri düşürmek açısından çok imkân var. İstasyonda elektrik üretebilmek maliyete olumlu etkileri olan güzel projelendirilebilecek işlerden biri. Bu anlamda sektörde güzel gelişmeler görüyoruz.

Neticede geleceği ihmal ediyormuşuz veya geride kalıyormuşuz gibi intiba var onu da kapatmamız lazım.

ADER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nergiz Kadooğlu Çifçi

‘TÜRK RAFİNELERİNE VE BÖLGESEL ARZLARA CİDDİ YIĞILMA BEKLİYORUZ’

Avrupa’da enerjinin önemli ölçüde tek kaynağa bağlı olmasının sıkıntılarını, Avrupa ciddi anlamda yaşadı. Bir yandan enerji güvenliği sorununu yaşarken kömüre sarılmaya başladı. Bununla beraber aslında hedef yenilenebilir enerjiye ağırlık vermekken oyun başka bir noktaya gitti. Diğer yandan Çin’in geçen ay açıkladığı durum oldu. Büyük strateji değişikliğiyle ekonomik büyüme yerine önceliğini gıda, dijital ve enerji güvenliği üzerine yoğunlaştırdı ve bence orta vadede fiyatlar üzerinde ciddi bir etki yaratacak. Arz güvenliği demişken Aralık ayında da Avrupa üzerinden Rus petrolüne büyük ambargo bekleniyor ve bu sıkılaşma sigorta taşıma ve finansman anlamında ciddi problemler doğuracak, bölgesel arzlara sebep olacak gibi görünüyor. Tabi burada Rusların ürünlerinin ne kadarını kendilerinin teslim edebildiği konusu fiyat artışı yaratacağı gibi Türkiye genelinde de düşündüğümüzde öncelikle Türk rafinelerine ve bölgesel arzlara ciddi yığılma bekliyoruz. Aslında 2023’ün en önemli gündemi arz güvenliği olacak diye düşünüyorum. Çünkü arz güvenliğini sağlamamız birebir ikmal noktalarımızın doğru hareket ettirmek olacaktır. Finansmana erişim zorluğu hızla artan akaryakıt maaliyetleri, genel girdi maliyetleri artışı sektörün işletme sermayesi ihtiyacını artırmaya başladı. Bununla beraber bankalara fonlara adım atarken ne yazık ki finansmana erişim problemini yaşamaya başladık. Bu da şirketlerimizin aslında operasyonel yüklerini artırıp bununla beraber daha fazla bayilerimizi döndürebilmemiz için bizi risk yönetmeye yönlendirdi. Burada da yeni dönemde tekrardan finansmana erişim ve işletme sermayesi konularına ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Tabi sektörde güzel gelişmeler de yaşadık, kayıt dışının önlenmesi için büyük gayretlerle çalışıyoruz. Önemli mevzuat denetimleri gerçekleşiyor bayi denetim sistemi, yazar kasa değişimi gibi ancak bu düzenleme yükünün sektör paydaşları üzerinde tekrardan ciddi maliyet etkeni yarattığını gördük. Örneğin dağıtıcı tarafından kamera kurulum maliyeti, sahada tekrardan kontrollerin artıyor olması, aylık fee’lerin 3 katına çıktığını gözlemledik. Bununla yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarla ilgili hala çalışmaktayız ancak burada da mevzuatın uygulanması kayıt dışını önleyeceği için herkes hevesli ama tedarik ve maliyet problemi ne yazık ki sahaya indiremediğimizi gözlemliyoruz. Gelişim alanımız olarak gördüğümüz örtülü ve adil olmayan yaptırımlardan örneğin yazarkasa ve otomasyon sistemine müdahale eden bayi dağıtıcısına adil olmayan maliyetler yüklendiğini görüyoruz. Gerekçeli olmadan bunlar bize geri dönmeye başlıyor bunun tekrar değerlendirilip yeni gündem oluşturulmasını bekliyoruz. ADER olarak her zaman bahsettiğimiz biyodizel maliyeti teminat mektubundaki ulusal marker konusunda üst tabanın olması gibi konular da sektörümüzün problemleri ama ben bu yıl en büyük problemi ikmal sorunu arz güvenliği ve bununla beraber ne yazık ki finansman erişim ve işletme sermayesi zorluğu olarak adlandırıyorum.

Dünyada değişim yaşanıyor. 2019 yılında satılan araçların yüzde 2’si elektrikli araçken önümüzdeki yıllarda beklenti yüzde 15’lere ulaşması beklentisi içinde. TOGG’un da devreye girmesiyle Türkiye’de bu oranların artacağını tahmin ediyoruz. EPDK’dan lisansı çıkan şirket sayısı 63’ü buldu son dönemlerde Norveç’te yapılan düzenlemelerden sonra bu yıl satılan araçların yüzde 90’ının elektrikli ya da hibrit olduğunu gözlemliyoruz. Araç sahipleri araçlarını şarj etmek için akaryakıt istasyonlarını tercih etmediğini görüyoruz. Bu da yakıt cinsiyle beraber ikmal noktası da değişmeye başladığının göstergesi. Akaryakıt istasyonları ‘yakıtı al çık’ şeklinde tasarlandığı için farklı ilerliyor. Burada elektrikli araçların farkı ise zaman. Kaliforniya’da yapılan çalışma bu dönüşümden sonra yüzde 20-85 arası akaryakıt istasyonunun 15 yıl içinde verimsiz hale geleceği konusunu gündeme getiriyor. Buradan Türkiye’ye dönüp baktığımızda son 100 yılda akaryakıt için kurduğumuz milyarlarca dolar yatırdığımız altyapılar büyük bir dönüşüm içinde bu yıl 1,5 milyon TL konsolide büyüklüğüne ulaşması beklenen 150 binden fazla çalışana istihdam sağlayan sektör için büyük bir tehlikeden bahsediyoruz. Biz burada bu işi kenara bırakmışız gibi görünüyor. Çok fazla gündelik problemlerde kaybolup önümüzü göremiyoruz. Yani aslında bu verilen teşviklerin daha fazla âtıl kalmaması için Norveç’teki konu gibi bir duruma gelmemek için daha fazla istasyon üzerinde bu teşvikleri değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çok ciddi bir altyapıdan bahsediyoruz, biz bunları neden kendi istasyonlarımız üzerinden değerlendirmiyoruz. Merkezdeki istasyonu yıkıp inşaat dikebilir ama yol boyundaki istasyonun böyle bir şansı yok, bizler burada sektörü ayakta tutmak istiyorsak bu konuya ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Eskiden istasyonlar halk dilinde benzinlik olarak adlandırılırken son dönemde değişmeye başladı. Bunun da en önemli sebebine baktığımızda tüketici alışkanlıklarının farklılaşması, bununla beraber dünya ve sektörün değişimi, dönüşümü. Dağıtım şirketlerinin de oluşturmaya, geliştirmeye başladığı yeni konseptler var. Türkiye’nin de sektörün bu değişimi önemsediğini gösteriyor ama yeterli değil. İstediğimiz hızda ilerliyor mu ne yazık ki ilerlemiyor. Tercih çekim gücü noktaları, istasyonlarımızla bu lokasyonlarda bulunmamız gerektiğini düşünüyorum.

PETDER Yönetim Kurulu Üyesi Tümkan Işıltan

‘MALİYETLERİMİZ ENFLASYONİST ORTAMDA ARTIK ÇİFT HANEDE’

Akaryakıt dağıtım sektörümüz, bayilerimiz, dağıtım şirketi, depolama tesislerimiz hakikaten ülkemizin en stratejik sektörlerinden bir tanesi. Hepimiz aynı ortamdayız aynı şeylerden etkileniyoruz. Belki bu da farkına varılmayan şey dağıtım şirketlerinin bu durumdan etkilenmediği ya da daha az etkilendiği gibi bir durum var ama bu böyle değil. Son zamanlara baktığımda dağıtım şirketlerimizin bayilerimizdeki sorunlarla beraber, dağıtım şirketlerimizin de ciddi sıkıntılar yaşadığını ben biliyorum ve duyuyorum. Maliyetlerimiz enflasyonist ortamda artık çift hanede belki ileride çift haneyi geçen rakamlarla artışlarda olacak. Bunun üzerine işletme sermayesinden uluslar stoğuna kadar diğer dağıtım şirketleri üzerinde olan maliyetler var, belki bu da dillendirilmiyor ama sadece dağıtım şirketlerinde kalan bazı maliyetlerimiz de var. Bunların üzerinden teker teker gitmek istemiyorum ama bir örnek vermek gerekirse biyoyakıtlar hem iklim dönüşümü hem de enerji dönüşümü için yapmamız lazım ama geldiğimiz noktada sağ olsun EPDK bununla ilgili düzenleme yaptı. Şu anki metodolojiyle bizim dağıtım şirketlerimiz olacak, karşılaştığımız hakiki masraflar çok farklı, makas çok açıldı. Burada metodoloji ile ilgili değişikliğe gitmek gerekli diye düşünüyorum. Ürün fiyatlarındaki artış, ulusal stok tutma yükümlülükleri burada ciddi sorunlar yaratıyor ve yine bunun üzerine ben eski finans kökenliyim bir de finansmana ulaşma ile ilgili sıkıntılar var. Artık krediyi kimin alabileceği kimin alamayacağı konusunda yeni düzenlemeler var. Sanırım 300 kadar bankamız onlara da devamlı bakıyor. Bu da sektörümüzde özellikle dağıtım şirketlerimizin üzerindeki sıkıntıları kat ve kat artırdığı aşikar dolayısıyla burada bir şeyi önemsiyorum. Şimdi ortada bir pasta var iken bu pastanın dilimlenmesi üzerine bulunmaya çalışan çözümlerin doğru olma şansı yok. Mesele pastanın büyümesi entegre marjın büyümesiyle alakalı çünkü bu sektör bayileriyle, dağıtım şirketleriyle yaşayan ekosistemde birbirimize ihtiyacımız var. Ben ilk kurulla ilgili gelişmeler olduğunda o dönemi hatırlıyorum sonra COVID oldu. Çok güzel paslaşmalar oldu bir sorunumuz olduğu zaman önce bayi dağıtım şirketi bunu çözmeye, birbirine destek olmaya çalışıyor. Tabi geldiğimiz noktada ateş geldiği yeri yakıyor, tüketicimiz de haklı. Geldiğimiz noktada dünyadaki bütün zorluklar Türkiye’nin dinamiklerine baktığımız zaman bence bu sorunları aşmak için daha bütünsel bakış açısına ihtiyaç var o bakış açısında da hepimizin dertlerinin olduğunu, sıkıntısı olduğunu kabul etmemiz lazım. Fiyat hareketleri son dönemde kamuoyunda ham petrol fiyatlarına bakarak çok soru alıyoruz ve burada şunu açıklamak lazım bir kere bu işin 5 tane parametresi var. Bitmiş ürün fiyatları, kur toptancı marjı, dağıtıcı bayi marjı ve vergiler maalesef ham petrol eskiden iyi göstergeydi ama şu an bitmiş ürün fiyatı eskiden ham petrol ve bitmiş ürün fiyatında yüzde 95 korelasyon vardı fakat dünya öyle bir hale geldi ki ham petrol düşük, bitmiş ürün artabiliyor ya da tam tersi dolayısıyla bu fiyat etkenini değerlendirirken 5 etkene bakmak lazım ya da kur diğer değişiklikler etkiliyor.

ENERJİNİN DÖNÜŞÜMÜNDE ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN OLACAĞI ÇOK AŞİKAR

Bugün performans gösteremezseniz geleceği şekillendirmek için ne finansal gücünüz olacak ne de planlarınızı hayata geçireceksiniz bu da onlardan bir tanesi.  Türkiye’de istasyonlarımız ve sektörümüzün geldiği noktalarda hizmet kalitesi, tesis kalitesi üst noktalara gitmeye başladı. Ben 4 sene İspanya’da kaldım, oradaki istasyonları da çok iyi biliyorum ve oradaki arkadaşlara burayı gösterdiğimde büyük takdir içinde bakıyorlar. Bunu genele yaymaya devam etmemiz lazım, burada en büyük korkum yaşadığımız zorluklar. Umarım ki yaşadığımız finansal zorluklar buna bir engel olmaz. Bu alanlarda ödün vermeden devam etmemiz gerektiğini ve bunun bütün istasyon ağıdan Türkiye’nin dört bir yanında yaymamız gerektiğine inanıyorum. Herkes 2053’ten bahsediyor. 2050’leri konuşurken uzakta gibi konuşuyoruz ama asıl çocuklarımız için ortada bir tarih var. Enerji dönüşümünü biz nasıl yapacağız? Akaryakıt sektörünü nasıl yapacağız? Bu önemli bulduğum konulardan bir tanesi, zaten buna başladık. Enerjinin dönüşümünde elektrikli araçların olacağı çok aşikar. Burada tartışabileceğimiz şey ne kadar hızlı olacağı, ne zaman ve nerede gerçekleşeceği şeklindedir. Burada benim teorim şöyle; tüketicimizin bir akaryakıt deneyimi var, dolayısıyla tüketiciye yeni deneyim yaşattığınızda ona benzer hale sokmak zorundasınız. Kişi gelip 5-7 dk’da doldurup marketten alışveriş yapıp çıkıyorsa yine bunun beklentisi içinde olacak, ‘ben 30 dk burada bekleyeyim’ diye düşünen kesim olabilir de olmaya bilir de, burada da yeni teknolojinin ultra şarj özelliğinin devreye gireceğini düşünüyorum. Bunun için altyapı da önemli. Elektrikleşme çok önemli ama elektrikleşme ile beraber kaynağının nereden geldiği de önemli. Doğal gaz kullanarak elektrik üretmeye devam ettiğimiz müddetçe elektrikleşmenin anlamı çok fazla kalmıyor. Burada da Türkiye’mizde gördüğümüz yenilenebilir enerjinin çok daha hızlı bir biçimde ülkemizde artması lazım. Bugün ülkemizde 2053’te net 0 hedefi varsa benim yaptığım hesaplara göre yılda 1 GW daha fazla yatırıma ihtiyacımız var ve bu yatırımın da finansmanı çok önemli ve bu finansman sadece Türkiye’mizde olacak finansman değil uluslararası yeşil finansmana erişim çok önemli.

PÜİS Başkanı İmran Okumuş

‘ENTEGRE KÂR MARJININ BİR AN ÖNCE DÜZELTİLMESİNİ İSTİYORUM’

Finansman sorunumuz var, nakliye ücretlerini yıllardır konuşuyoruz ve çözüm bulamadık bir de teminat mektubu konumuz var. Yine yazarkasa gündemde, belirsizlik devam ediyor. Orada yine süre uzatım konusunda talepler var. Uzatılmalı mı? Uzatılmamalı mı? Kayıt dışını önlemek için yapılan bir program var. Düzenlenmiş mi? Plakaların elle girilmesi konusu var ve bu sektör için çok önemli. Orada birinin suçuyla kanunda belirlendiği şekilde uygulanmadığı için rahatız eğer uygulanırsa bugün Türkiye’deki akaryakıt istasyonlarının yüzde 90’ı kapanır. Bunun kaldırılması konusunda çalışmalarımız var, toptan satış dediğimiz gündemde konuşulan konu var ve kayıt dışı hala devam ediyor. Ülkemizin bazı bölgelerinde hala atık yağlardan dizel motorin elde edildiğine şahit oluyoruz. Çevreyi kirletmekten çevresel dönüşümden bahsediyoruz ama bu uygulamalar devam ediyor. Buhar geri dönüşümüyle ilgili süre uzatma talebimiz uçtan uca takip sistemini konuşuyoruz hala adım atılmadı. Maliyetler çok arttı, asgari ücret de artacak enerji ciddi bir artışta. En son Sayın Bakanın da katılımıyla geçen hafta yaptığımız görüşmede brütte 10 bin lira gibi rakam konuşuluyor, önümüzdeki hafta netleşecek diye düşünüyorum bunlar ciddi maliyetler. Bizim tek rahatsızlığımız yok sayılmak hep yok sayılıyoruz maalesef belirsizlik var. Türkiye LPG derneğinin 50’nci yılında otogaz bayilerine ödül vermesi ricam olmuştu. Bu konuşmayı 4 yıldır sürdürüyoruz. 4 yıl önce yapılan Odalar Birliğindeki toplantıda EPDK temsilcisinin bunun olabileceğini sorumluların istasyona dağıtılabileceği konusunda görüş beyan etmişti. EPDK bu konuya sıcak bakıyor Türkiye LPG Derneği de adım atarsa çok ciddi katkı sağlamış olur, bu önemli bir şey diye düşünüyorum. Diğer tarafta esas sektörü bekleyen sorunlara çözüm üretmek için hepimiz konuşuyoruz. Bizim önemli sorunumuz kar marjımız, entegre kar marjıyla bu sektörün yaşayamayacağını hepimiz söylüyoruz ama adım atmıyoruz. Bu konuda sektörün aynı dille kamuya gitmediğine şahit oluyorum. Bu konuda sektörün tüm paydaşları, dağıtıcıları, bayileri, kamuyla çok yakın istişarelerde bulunmadığını görüyorum. Yani biz bu sorunu çözebiliriz, şu andaki kar marjıyla, kuruşlarla bu sektörün yaşayamayacağı bilinen bir şey, zaman zaman ben dile getirdim zaman zaman verilen cevapları izledim . Eğer sektör bu şekilde devam ederse yok olacağız, 13 bin 500’lerden 12 bin 22’lere düştük. Benim Genel Başkanıma ve şahsıma ağza alınmayacak küfürler, hakaretler, ölüm tehditleri var. PÜİS bizi kapatıyor, ‘camlarını kıralım diz çöktürelim’ bunlar medyada olduğu için rahatlıkla söylüyorum ama asla geri adım atmayacağız, bu konuda mücadelemizi devam ettireceğiz. ‘Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası’ akaryakıt pazarlayanlara para kazandırma amacıyla kuruldu, tek amacımız bu. Bize gelen şikayetler; kayıt dışı. Hepimizin şahit olduğu yazarkasa otomasyonunu devre dışı bırakanlar. Bu şikayetler doğrultusunda kamuya başvurduk, bir adım atıldı. 30 Nisan 2022’de kamuya girdi, çok insan da mağdur oldu. Kapanan istasyonlar için bilgi notu istiyoruz. 30 Nisan’dan önceki ticaretlerin haksız rekabete sebep olup olmadıklarını inceleyip aldığımız raporları paylaşıyoruz. Şu ana kadar 90 küsür rapor elimizde var. Bunlarda en önemli bilgiler; kayıt dışı gerekli belge olmadığına, sipariş mektubu olmadığına, düzenlenmediğine şahit olduk. Yapılan ticaretin; sahte ticaret, kayıt dışı ticaret olduğuna şahit olduk, en son edindiğimiz bilgiye göre 845 tane kayıt dışı çalışmış istasyon olduğunu söyleyebilirim. Bu düzenleme devam edecek ama esas sorun şu haksız rekabetin önlenebilmesi için sektörün tüm paydaşlarının risk alması gerektiğini düşünüyorum. Eğer biz birlikte sektörün var olması için dağıtıcı bayi ayrımı yapmadan, kâr marjını artırıcı bir çalışma yapmadığımız sürece bu toplantıları yine yapacağız ve bundan da sonuç elde etmeden ayrılacağız diye düşünüyorum. Diğer sorunları çözeriz yazar kasa ve toptan satış konusunda birlikte kamuya gideriz ama bizim sorunumuz entegre kâr marjı, bu marjlarla bu sektör yaşamaz. Ortada ciddi iflaslar var, bankalar kredi vermiyor, dağıtım şirketleri teminat istiyor diğer tarafta teminat mektubuna girmiyorum gerçek sorun entegre kâr marjı, bir an önce düzeltilmesini istiyorum.

BİRÇOK DAĞITIM ŞİRKETİNİN BAYİLERE ÇOK CİDDİ KATKISI VAR

Esas sorun şu kamu yaptırımlarından nefes alamıyoruz. Ama bir başka sorun da şu ki bunu ortak akılla çözebiliriz. Bayiler için ne yapılabiliri değerlendirirsek birçok dağıtım şirketinin bayilere çok ciddi katkısı var bu hakkı sahibine teslim etmek lazım. Son dönemde marketlerede para kazandırmak için dağıtım şirketlerinin güzel uygulamaları var. Bizim kredi kartı komisyonları maliyetimiz var, birkaç dağıtım şirketinin kendi ödeme sistemlerini kurduğunu ve bu konuda çalışma yaptığını duydum. Eğer bu gerçek dağıtım şirketleri kendi ödeme sistemleriyle bayilere kendi post cihazlarını getirirlerse bayiler üzerindeki komisyonları da maliyetleri de alırlar diye düşünmüştüm, bizim ortaklarımızdan beklentimiz budur. Bu ciddi bir maliyet, komisyon biraz düştü ama burada ortak akılla birlikte dağıtım şirketleriyle çözüm bulabiliriz diye düşünüyorum.

TABGİS Başkanı Murat Bilgin

‘BİZ DAĞITIM ŞİRKETLERİYLE BERABER HAREKET EDİYORUZ’

Bizim yaşamsal sorunumuz bugünün problemi değil, geçmişten gelen ama bugünkü ekonomik koşullarda gittikçe ağırlaşan; karsızlık. Bayilerin en büyük problemi bu, daha doğrusu fiyat metodolojisi ve serbest piyasanın olmaması bizim için en büyük problem. Çünkü bugün Avrupa Birliği ülkelerine göre bakarsak oyunun kuralı oynanırken değişti. İspanya ve Yunanistan çıkartıldı, Almanya ve İngiltere dahil edildi. Onlara göre bakarsak çok farklı yerde olmamız lazım ama bugünkü koşullarda enflasyonun yüzde 36’nın altında seyreden karlılıkla işi götürmeye çalışıyoruz. Sermayemiz kalmadı çünkü fiyat artışlarına yetişemiyoruz. Herkes şöyle diyebilir; stokta birtakım şeyler oluyor, müşterilerimiz de son derece duyarlı dolayısıyla istasyonlarımızda kuyruk oluşuyor. Mazotlarımız, benzinlerimiz o gece bitiyor. Ben ertesi gün tekrar mal almaya gidiyorum. Sermayemiz bitti, bu konuda çok mustaribiz. Ocak ayından beri belki 3 misli fiyatımız arttı, önümüzdeki sene hepimiz yine vergi usulünde kaçakçılığı önlemek amacıyla teminat mektubu verdik fakat bu sene vereceğimiz teminat mektupları 3 misli arttı çünkü cirolarımız, akaryakıt fiyatlarımız arttı. Bu konunun takipçisi olacağız. Sektör olarak hep beraber hareket etmemiz lazım ve bu mektupları çözüme ulaştırmamız lazım. İtiraz ettiğimiz başka bir konu var; sadece lisansa bağlı faaliyetlerden alınmasını istiyoruz. Teminat mektubunun başka iş kolumuz varsa hepsini beraber kabul ediyor ve bu bizim üzerimize maliyet açısından ciddi yük getiriyor. Yazarkasa kaçakçılığını engellemek için yapacağız ama hiç olmazsa teşvik gelmesini istiyoruz. Bu bir KDV indirimi olur amortismandan değil de direkt vergiden düşebiliriz, maliyetlerimizi atabiliriz, buna benzer teşvikler yapabiliriz ki bunu da şuna dayandırıyoruz verdiğimiz teminat mektuplarında yıllık ciromuzu 1/5 oranında azaltma imkânımız var. Burada da buna benzer teşvik olabilir diye düşünüyoruz. Başka bir konumuz da uçucu bileşenler kapıda bekliyor esasında bu konuda girişimlerimiz var. TOBB Meclisi olarak hepimiz Çevre Bakanlığı ile ayrı ayrı görüşüyoruz ve bu yaklaşık 600 milyon euronun üzerinde bir rakam. En son toplantıda biraz daha ümitlendim sağ olsun TSE ve Ulaştırma Bakanlığı özellikle tankerler kısmında kat edilecek çok yolun olduğunu ispatladılar. Dolayısıyla Çevre Bakanlığımızın uzatıma gideceğini ümit ediyoruz çünkü bu yatırımı yapabilecek gücümüz de kalmadı. İstasyon başına 35-40 bin euro arasında yük getiriyor ve burada 100 m3 üzerindeki her istasyon bunu yapmakla yükümlü. Biz bu 100 m3’ün en azından 500 m3’e çıkmasını talep ediyoruz çünkü 500 m3’e çıkarsa da hiç olmazsa satışı düşük olan illerdeki benzin satan arkadaşlarımız bu işten biraz daha muaf olacak ve yatırımı yapmaktan korkacak. Ben bunu Çevre Bakanlığı’na söylüyorum eğer böyle devam ederseniz belirli bir noktadan sonra akaryakıt istasyonları benzin satmayacak, bu yatırımı yaptığında geri dönüşü 25-30 yılı bulacak.

TÜRKİYE’DEKİ AKARYAKIT İSTASYONLARI YURTDIŞINA ÇIKTIĞINIZDA HEPSİNDEN KAT VE KAT İLERDE

Biz dağıtım şirketleriyle beraber hareket ediyoruz. Market gelirlerimizi de artırmak için bayağı yatırım yapıyoruz, geliştiriyoruz. Hakikaten farklı noktaya gitmeye başladık. Bana göre Türkiye’deki akaryakıt istasyonları yurtdışına çıktığınızda hepsinden kat ve kat ilerde. Avrupa’dan ilerdeyiz diye düşünüyorum. Hakikaten iyi istasyonlarımız var, bayiler olarak market gelirlerinin ne anlama geldiğinin farkındayız ve bu konuyla ilgili yatırımlar yapıyoruz. Ben 42 yıldır pompanın ucundayım, eskiden marketleri küçük tutmaya çalışırdık, sayarsak kolay sayalım diye. Saf su ve üstünü satardık, başka bir şey olmazdı. Şimdi 4-5 bin kalem mal satıyor ve ciddi cirolar elde ediyoruz. Elektrikli araçlar konusunda bayilerin kafası son derece karışık, akaryakıta ne zaman rakip olacak, bunu bilemiyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili ne yapmamız veya ne yapmamamız gerekiyor bunun kararını veremiyoruz. Tabii ki bu da bir gelir kapısı mutlaka yapacağız. Takdir edersiniz ki şehirler arası yollardaki istasyonlarımız avantajlı ama şehir içi istasyonlarımızda metrekaresi çok düşük olan yerler var. Buralara geldiğiniz zaman hem yarım saatte araç hızlı şarj yeri bulacak hem de aracınıza park yeri bulacaksınız. Biz insanların markete girip hızlı gitmesini istiyoruz, istasyonda yer yok. GES konusu hepimizin gündeminde, gelir kazandırıcı değil tasarruf amaçlı yaptığımız bir şey olacak. Bütün bayilerimiz son derece ilgili herkes bir şeyler yapmaya başladı. Bana göre en büyük problem statiği kurtarıyor mu kurtaramıyor bunu mutlaka çözeceğiz. Öyle elektrik fiyatları var ki kiradan fazla elektrik parası veriliyor, olacak şey değil. Geçen seneye kıyasla fiyatlar 3-4 misli artıyor. Bu arada marketteki yatırımlar da elektriği artırıyor, müşteriye hizmet veriyor, para da kazanıyoruz. Biz her problemimizi çözebiliyor bir araya gelip konuşabiliyoruz. Bu kabiliyet yetimiz var, hepimiz de şu anda fiyat metodolojisin değişiminde hemfikiriz. Demek ki bunun için tekrar masa etrafında toplanıp, EPDK karşısına çıkarsak bir şey elde edebiliriz diye düşünüyorum. Her yolu denememiz lazım.

TOBB’un Merkez Bankası Başkanıyla toplantısı oldu. Merkez Bankası’na şunu söyledik; ‘Takas komisyonunu belirleyen BKM (Bankalararası Kart Merkezi) rekabetçi bir ortam yok ve bankalar bunun üzerinden para kazanıyor. Biz sektör olarak bunun üstüne gidersek iyi olur.