“Şu an yaşanan enerji krizi 1970 krizinden çok daha ağır”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen bir etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, “Sadece petrol piyasası değil, doğalgaz, kömür, hatta uranyum piyasaları da bu savaştan ciddi olarak etkilenecek. Jeopolitik boyutları da 1970’lerden çok daha büyük” ifadelerini kullandı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptığı konuşmada, “Ukrayna-Rusya savaşı ise hem küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin enerji maliyetleri üzerindeki etkisini hem de enerjide dışa ve fosil kaynaklara olan bağımlılığın derecesini gözler önüne serdi. Enerji politikalarında perspektif hızla “enerji dönüşümünden” “enerji arz güvenliğine” kaydı. Bu süreçte Avrupa Birliği Rusya’ya karşı bir dizi yaptırım planını hayata geçirdi; “RepowerEU” planıyla fosil kaynaklarda Rusya’ya olan bağımlılığını 2030 yılına kadar sonlandırmayı hedeflediğini açıkladı. Aynı plan dahilinde sıvılaştırılmış doğalgaz, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, yenilenebilir hidrojen, elektrifikasyon ve altyapı yatırımlarının artırılacağına işaret etti. Uluslararası Enerji Ajansı da 10 maddelik eylem planıyla bu tartışmalara katkı sağladı.” dedi.

Orhan Turan, “Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği potansiyelimizin azami şekilde kullanıldığı; enerji arz güvenliğine ve kalitesine yönelik altyapının güçlendirildiği; serbest piyasa uygulamalarından uzaklaşılmayan bir planı hedeflemeliyiz. Etkili bir kaynak ve rezerv planlamasını; hidrojen gibi yüksek potansiyel taşıyan alanlarda güçlü bir teknoloji ve inovasyon desteğini; ekonomik enerjiye ulaşılabilirliğin artırılmasını önceliklendirmeliyiz.” şeklinde konuştu.

“Yaz sezonunda petrol tüketiminin artması fiyatları daha da yukarı çekecek”

Avrupa’da şu anda Rusya’dan enerji ithalatının azaltılması ya da sıfıra indirilmesi seçeneklerinin tartışıldığını aktaran Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol şunları kaydetti:

“En azından üç ülkeden önümüzdeki aylarda ciddi üretim artışları bekliyoruz: Amerika, Kanada, Brezilya. Bunlar zaten gündemde olan ama bazı tedbirlerle daha da artacak üretim artışları. Bu üretim artışları kaybolan Rus petrolünü dengelemek için kesinlikle yeterli değil. Uluslararası Enerji Ajansına üye ülkelerin ciddi anlamda petrolü stoklamaları lazım. Biz bu olağanüstü durumu göze alarak, son birkaç hafta içerisinde iki kez ki 50 yıllık tarihimizde 5 kez yaptık bunu, günlük 1,5 milyon varili aşan petrolü piyasalara verdik. Piyasalarda fiyatların biraz olsun düşmesinin nedenlerinden biri de bu. Hala stoklarımız var. Şimdiye kadarki stok arzı mevcut stoklarımızın sadece yüzde 10’una tekabül ediyor. Gerek olursa tekrardan stok arzı yapmamak için bir neden yok.”

Birol, petrol piyasalarının dengelenmesi için mecburi olarak görülen üçüncü seçeceğin de tüketimin kısılması olduğunu belirterek, yaz sezonunda petrol tüketiminin artmasının fiyatları daha da yukarı çekebileceğini söyledi.

“Rusya ile uzun dönemli kontratlar yenilenmemeli”

Rusya’dan doğal gaz ithalatının azaltılması için uzun dönemli kontratların yenilenmemesi gerektiğine dikkati çeken Birol, Norveç, Azerbaycan, ABD ve Katar’ın Rusya’dan gelen ithalatın bir kısmını karşılayabileceğini aktardı.

Birol, kaynak çeşitliliğinin önemini vurgulayarak, “Yenilenebilir enerjide Avrupa’da işin bürokrasisini kısaltıyoruz. Çok daha çabuk bir şekilde rüzgar ve güneş tesis edilebilecek. Belçika ve Almanya’ya nükleerden çıkışı bir kez daha mülahaza etmelerini ve çıkmayı bir dönem ertelemelerini söyledik. Belçika hükümeti bunu kabul etti ve iki santral için 10 yıllık erteleme kararı aldı. Almanya, şu anda çıkacağını düşündüğü nükleer santral için bunun teknik olarak mümkün olup olmadığını inceliyor.” diye konuştu.

Birol, tüketim alanında alınması gereken tedbirleri ise şöyle sıraladı:

“Bunlardan birincisi termostatları 2 derece azaltmak. İkincisi, Avrupa’daki gazın en büyük kısmı ısıtmada kullanılıyor ve Avrupa’da yeşil dönüşüme yardımcı olmak için şu anda toplam bina stokunun yüzde 1’inde yalıtım ve renovasyon yapılıyor. Bunu yüzde 2’ye çıkartabilirsek, Avrupa’nın tasarruf ettiği doğal gaz oranı, Nord Stream-1 dediğimiz en büyük boru hattının Avrupa’ya getirdiği 20 milyar metreküp gaza bedel.”