‘Kredi kartı takas komisyonu oranlarının akaryakıt fiyatlarına yansıtılması şart’

Petrol Ofisi’nin sponsorluğunda düzenlenen ‘Türkiye Akaryakıt Piyasası Oturumu’nun moderatörlüğünü Enerji Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Komsuoğlu yaptı. Oturumun konuşmacılarıysa; PÜİS Başkanı İmran Okumuş, TABGİS Başkanı Murat Bilgin, ADER Başkan Yardımcısı Nergiz Kadooğlu Çifçi, PETDER Genel Sekreteri Köksal Onur İnci oldu.

ADER Başkan Yardımcısı Nergiz Kadooğlu Çifçi

‘SEKTÖR OLARAK ACİL DURUM PLANLARIMIZI OLUŞTURMALIYIZ’

Ne yazık ki dünyada ve ülkemizde sular durulmuyor. Kuzeyde ve güneyde insanlık dramı devam ediyor. 2023’ün başında çok büyük bir deprem felaketi ve telafisi mümkün olmayan acılar yaşadık. Ülke olarak bölgenin sorunlarına, temel ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandık ancak bu süreçte hepimiz şuna şahitlik ettik ki sektörümüz ulvi ve kritik öneme sahipti. Depremden hemen sonra sektör paydaşlarının, atıkların ve kamunun çok hızlı şekilde güçlü bir koordinasyon sağladığına şahitlik ettim, gördüm. Burada çok büyük bir dayanışma örneği sergiledik. Bölgedeki istasyonlarımızın sahiplerinin hayatta olup olmadığına odaklanmayla beraber öncelikle istasyonları ayağa kaldırdık. Isınmayı bile yakıtla sağlamaya çalışan çok mağdur bir bölgeyle karşı karşıyaydık. Hemen arkasından yakıtı istasyonlara ve yakıta ihtiyacı olanlara farklı aplikasyonlarla nasıl ulaştırabiliriz diye odaklandık. Bu felaketten en büyük ders farkındalığımızı artırmak olmalı.

Sektör olarak acil durum planlarımızı oluşturmalıyız, kriz planlamalarımızı daha sağlıklı noktaya taşımamız gerekiyor. Uzaktan bağlanma teknolojilerine daha fazla yatırım yapıp dijitalleşmeyi önemsememiz lazım. Tedarik zinciri yönetimini sağlıklı ve kesintisiz yönetmemiz adına alternatif tedarikçilerle iletişim ve farklı lojistik planlamalarını da hayatımıza sokmalıyız.

Akaryakıt ve LPG sektörü her ne kadar bu sorunları konuşsak da bugün olduğu gibi yakın gelecekte de Türkiye’nin gelişmesini sağlayacak en önemli sektörlerden biri olmaya devam edecek. Elektrifikasyon hayatımızın her alanında her sektörde kendini göstermeye başladı. Net sıfır karbon hedefleri kafamızda soru işaretleri yarattı ancak bence istatistikler ve ekonomik gerçekler bize bir şekilde akaryakıt ve LPG’nin ekonominin lokomotiflerinden biri olacağını gösteriyor. Örnek olarak bugün Türkiye de 28,2 milyon araç var, bunun 15 milyonu otomotiv. Bu yıl Türkiye’de ilk 9 ayda toplamda 1,7 milyon araç trafiğe katıldı. Bunların yaklaşık 100 bini elektrikli veya hibrit araç. Bu şekliyle kabul etmeliyiz ki elektrikli ve hibrit araçların sektördeki payı katlanarak büyüyor ancak 2030’a kadar benzinli ve dizel araç sayısının hala büyüyerek devam edeceğini öngörüyoruz.

PÜİS Başkanı İmran Okumuş

‘DÜRÜST BAYİLERİN TİCARET YAPMALARINI SAĞLAYACAK BİR MEVZUAT İSTİYORUZ’

Bizler 6 Şubat öncesinde de çok felaketler gördük ama bu hepimiz için çok zor bir dönemdi. Biz de 11 ilimizde tüm meslektaşlarımızla birlikte bulunduk ve hala elimizi oradan çekmedik. Ayrıca üyelerimizin katkısıyla Adıyaman Gölbaşı’nda 15 derslik bir okul projesi başlattık. Elimiz oranın üzerinde hala ve acıları sıkıntıları da hala yaşıyoruz, rabbim bir daha yaşatmaz inşallah.

Kamu tarafı bizim zarar ettiğimize inanmıyor. Ne yaparsak yapalım bunu kabul etmiyorlar. Bunun sebebi de biziz. Öyle bir fotoğraf koyuyoruz ki kamunun önüne; yaşadığımız hayat, iskontolar, yaptığımız indirimler… O kadar çok onları haklı çıkaracak şey koyuyoruz ki önlerine, sonrada gidip zarar ettiğimizi söylediğimizde, bize inanmadıklarını söylüyorlar.  2022 Kasım’daki zirveyi oturup izledim, o zamanki sorunlar da birebir aynısı, hiçbir şey değişmemiş. Neymiş konu? Entegre kâr marjı.

“ENTEGRE KAR MARJI BU SEKTÖRE YETMİYOR”

Dahası, nakliye ücretleri, kayıt dışılık, dış satışlar, buhar geri dönüşümü, ulusal taşıt tanıma sistemi, KDV, ÖTV fatura ticareti, kanun çalışması, yazarkasa sorunumuz hala devam ediyor. Yine bizim ortaklarımızla yaptığımız mahsuplaşma önerisi teminat mektubu personel sorunumuz ve finansman maliyetimiz. Esas sorun; entegre kar marjının bu sektöre yetmediği. Bugün Türkiye’nin ortalaması 4 lira, bunun paylaşımında sorun yaşadığımızı konuşuyoruz. Bu 4 lira bizim giderlerimizi karşılamıyor. Maliyetlerimizi karşılamadığı, ticaretimize zarar verdiği gibi, aynı zamanda varlığımızı devam ettirmek de bu parayla mümkün değil. Toplanma amacımız da bu. Madem Türkiye’de entegre kâr marjı KDV’li fiyattan 4 liraysa, 3 lira 60 kuruştan indirimli nasıl satıyorsunuz bunu merak ediyorum. Bizim bu sorunun cevabını bulmamız lazım öncelikle. Ben aylardır kapı kapı geziyorum. Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Enerji Bakanımız, EPDK, Ticaret Bakanımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız, Hazine ve Maliye Bakanımız ve bürokratlar dahil bu ziyaretleri yaptım. ‘Biz mağduruz, gerçek anlamda ticaretimizi devam ettirmekte zorlanıyoruz, bize çözüm üretin’ diye dolaşıyoruz. Bize bu sorunun cevabı olarak dönüş yapanların sorduğu soruyu da tekrar soruyorum; ‘bu indirimler 4 liralık entegre kâr marjı yok sayılarak veya başka bir sebeple, nasıl 3 lira 60 kuruşluk indirimle hatta PETDER’in, ADER’in bünyesinde şirketler tarafından yapılabiliyor? Bizim sorunumuzun kaynağı bu. Sorunun kaynağı ne ise kaynağına kadar gideceğiz. Bu indirim nasıl yapılıyorsa, kanun yapıcının bu önlemi alması için çalışacağız. ‘Bunu çözecek olan biz değiliz. İthalatta da, TÜPRAŞ’ta da, Star’da da ,Socar’da da fiyatların mutlaka sizin tarafınızdan tespit edilmesi gerekiyor, bu bizim işimiz değil’ diyeceğiz. Biz düzgün ve dürüst bayilerin ticaret yapmalarını sağlayacak bir mevzuata kavuşmayı hayal ediyoruz.

TABGİS Başkanı Murat Bilgin

‘NAKLİYE KONUSU BİZİM İÇİN DAYANILMAZ BİR HAL ALDI’

Sektör deprem konusunda sınıfını geçti. Rafinerisinden bayisine kadar herkes üstüne düşen her şeyi fazlasıyla yaptı. Ama sınıfı kat be kat geçen sektörümüz şu anda maalesef hak etmediği bir kâr marjıyla karşı karşıya. 2023 nasıl geçiyor diye soruyorsunuz. Ben yaklaşık 1979 yılından beri pompanın ucunda olan bir insanım. 44 yıl akaryakıt istasyonunda bizzat pompacılıktan şoförlüğe kadar her alanda bulunmuş bir insan olarak hayatımda hiç bu kadar kötü bir dönem geçirmedim. Takdir edersiniz ki bizim en büyük maliyetlerimizden bir tanesi hatta en büyüğü kredi kartları oldu. Kredi kartlarındaki kullanım oranları yüzde 72 oranında arttı. Kredi kartının maliyeti ise yüzde 431 arttı. Nedeni de Merkez Bankası politika faizinin yükselmesi. Buna doğru orantılı olarak takas komisyonlarımız da arttı. Dolayısıyla bizim kredi kartlarındaki maliyetlerimiz inanılmaz noktalara geldi ve EPDK’nın bir an önce maliyetlerimizi karşılayacak, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir ticaret olabilmesi için kâr marjlarımızı artırması lazım.

Diğer bir konu; 31 Aralık 2022 ile 24 Kasım 2023 tarihleri arasındaki dönemde akaryakıt satış fiyatımız yüzde 71, bayi marjımız yüzde 64 artmış. Bayi marjında artış var ama buna karşılık işçilik giderimiz yüzde 100, kredi kartı komisyon oranımız yüzde 431, nakliye maliyetimiz yüzde 156 arttı. Artmayan bir şey var o da elektrik maliyetimiz, çok düşük bir düşme var. Kira maliyetimiz ve diğer toplam gider maliyetlerimizin hepsinde göreceli bir artış var. Bugün İstanbul’da Avrupa Yakasında 15 bin litre akaryakıt satan ve 15 personeli olan bir istasyon mali olarak çok ciddi zarar ediyor. Bu zarar artık havuz karı da tehdit eder hale geldi. Neredeyse dağıtıcıyla bayinin toplamı kadar zararımız var. Bütün karı dağıtıcıya veya bayiye verseniz bile bu iş artık kendini kurtaramaz hale geldi. 30 Aralık 2022’de fiyat mekanizmasıyla ilgili tebliğ yayınlandı. Orada hoşumuza giden şeyler vardı; ‘asgari ücretteki artışlar, enflasyon artışları fiyata yansıtılabilecek.’ Orada bir şeyler daha vardı. Neydi onlar? Satın alma gücü paritesi ki bununla hayatımızda ilk defa karşılaştık. Diğeri de merkez bankası politika faizleri. Biz TABGİS olarak buna itiraz ettik hatta daha ileri gittik ve dava açtık. Çünkü hiçbir sektörde kâr marjı politika faizine veya satın alma gücü paritesine göre ayarlanmıyordu, davamız da hala sürüyor.

“NAKLİYE MALİYETLERİNDE AKILLARA ZARAR İŞLER VAR”

Nakliye maliyetlerimiz çok farklı bir noktaya geldi. İllere göre nakliye maliyetlerine baktığınız zaman akıllara zarar işler var. Örneğin akaryakıt fiyatı Kocaeli’nde 31 lira 77 kuruş, biraz ilerisi İstanbul Anadolu Yakası ve orada 31 lira 29 kuruş. İzmit’teki insanın nakliye bedeli yaklaşık 12 kuruş ama İstanbul’daki bayinin nakliye bedeli 19 kuruş. Yani İzmit’teki arkadaşımıza göre nakliye zararı 68 kuruş. Yani bu nakliye konusu bizim için dayanılmaz bir hal aldı.

PETDER Genel Sekreteri Köksal Onur İnci

‘SÜRDÜRÜLEBİLİR SEKTÖR İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR MARJIN OLMASI LAZIM’

İlk olarak sektörümüz deprem konusunda çok kritik bir rol üstlendi ve bu kapsamda olabildiğince hızlı şekilde aksiyon alarak EPDK’nın da yaptığı düzenlemelerle buraya müdahalenin kolaylaştırılmasıyla çok tarihi ve önemli misyonu yerine getirdi. Deprem acı bir konu olsa da tecrübe anlamında çeşitli kazanımlarımız da oldu. Sektör meclisinde bununla alakalı kazanımlarımızı hatırlamak, olabilecek bu tip benzer durumlarda daha hızlı aksiyon alabilmek, öğrenimlerimizi kuvvetlendirmek ve ilerletmek amacıyla çalışma grubu kurduk. İlave olarak da TOBB Petrol Sektör Meclisi STK’ları kendi temsilcilerini belirlediler. İlave olarak EPDK, Enerji Bakanlığı ve AFAD’la da çeşitli görüşmelerimiz oldu. Onların da temsilciliklerinin eklenmesi sonrasında çalışma grubumuzu aktif hale getirmeyi planlıyoruz. Gerek STK’lar, gerek kamu tarafı, gerekse özel şirketler olsun, bununla ilgili her türlü desteğe açık olduğumuzu ifade etmek isterim.

İkinci olarak en önemli konu marjların yetersizliği. Burada sürdürülebilir sektör için sürdürülebilir bir marjın olması lazım. Ana sorun maliyetler çok ciddi artarken bu enflasyonist ortamda, ne yazık ki gelirlerin bu şekilde artmadığını gördük. İşletme maliyetlerinin çok ciddi şekilde yükseldiğine şahit olduk. Finansmana ulaşım sıkıntısıyla alakalı diğer konuları da eklediğimizde sektör tabii ciddi bir zorluk yaşadı. Biz  burada; dağıtım şirketlerinin ve bayilerin enflasyona ezilmeyeceği, yeterli seviyede sürdürülebilir bir karlılığın sağlanmasını ve buna uygun serbest piyasa yapısının güçlendirilmesini talep ediyoruz. Sektör pek çok ilave maliyetle karşı karşıya kalmış durumda. Yalnızca dağıtım firmalarının üzerinde olan çeşitli maliyetler var; ulusal stoklar, biyoyakıtlar, otomasyon maliyetleri, ÖTV’nin peşin ödenmesi gibi pek çok husus doğrudan dağıtım sektörünün üzerinde. Yine dağıtıcılar tarafından istasyon şebekeleri oluşturulurken belli bedeller ödeniyor bu da yine yatırım maliyetlerini artıran bir husus. Tüm bu hususları değerlendirdiğimizde bayi tarafının da zor durumda olduğunu biliyoruz. Yine özellikle uluslararası konjonktürden çok ciddi şekilde etkilenen petrol fiyatındaki değişiklikler, istikrarsız ürün fiyatları, artan kuru eklediğimizde sektörün finansman ihtiyacının ve sıkıntının arttığını görüyoruz.

Bu kapsamda öncelikli talebimiz; sektöre yaşadığı sıkıntılar çerçevesinde finansmana erişim konusunda destek verilmesi. Bir diğer konu olarak ÖTV Kanunu-1 sayılı ekindeki eşyaların akaryakıt, madeni yağ gibi, bunlardaki gümrüklere verilen teminatların YYS Belgesi yani Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü Belgesi sahibi firmalarca götürü teminat opsiyonun da verilmesini istiyoruz. YYS Belgesini güvenilirlik, maddi anlamda sağlamlık, izlenebilirlik ve bir anlamda da gümrük giderleri bakımından güvenilir şirketler olduğunu ispat eden firmalar alıyor. YYS Belgesi alan firmalara bu götürü teminat da verilmesi opsiyonun kendisine tanınmasını istiyoruz. Bu sayede ufak bakiye yetersizlikleri yüzünden aynı prosedürel sıkıntıları yaşamadan, götürü teminatın usulü çerçevesinde düşük tutarlarda yüksek hacimli işlemler yapılmasını sağlayacaktır. Yine şunu da belirtmek gerekir ki, sektör çok ciddi maliyetlerin altında da olsa, istenen seviyede olmayan kar marjlarına rağmen, tüketicinin çıkarlarını memnuniyetini en üst seviyede tutmaya çalışıyor.